Haberler

Kuzguncuk'ta gezintiye çıkmaya var mısınız?

Tarih: 2 Kasım 2009 Kaynak: Zaman Yazan: Sevim Şentürk, Samet Altıntaş
'Bazı semtlerde ruh eser!' sözü sanki Kuzguncuk için söylenmiş. Her daim burnunuza hanımeli, ıhlamur kokularının geldiği, kasaba havasını hiç kaybetmeyen, masala bulanmış bu semt, eğer giderseniz sizin ruhunuza da hoş bir rüzgâr üfler...

Sokaklarında sizi başka zamanlara götüren an'ları yaşadığınız, her daim burnunuza hanımeli ve ıhlamur kokularının geldiği, şehrin içinde ama kendi kasaba havasını saklayan masala bulanmış bir semt Kuzguncuk. Zaman burada günlük hayatın telaşı ile geçmiyor. İnsanların bir yerlere bir şeyler yetiştirme derdi yok.

Kuzguncuk, Boğaziçi'nin Anadolu yakasında bulunan eski adı 'Altın Kiremit' anlamına gelen güzide bir yer. Evliya Çelebi'ye göre semtin ismi Fatih zamanında buraya yerleşen ve Kuzgun Baba diye bilinen veli bir zattan geliyor. Bir zamanlar gayrimüslim nüfusun yoğun olarak yaşadığı mahallede hâlâ bir cami, bir kilise ve bir sinagog mevcut. Üç dinin ibadethanelerinin bulunduğu; ezan, çan ve hazan sesinin duyulduğu bir hoşgörü iklimi.

Keşfedildiğinden bu yana film ve diziler için plato haline gelen mahalle birçok insanın da uğrak mekânı olmuş. Ama halkın özellikle dizi çekimi için gelen ekiplere karşı tepkisi bulunuyor. Bunun için de bir ara 'Kuzguncuk set değil, semttir' diye eylem bile yapmışlar.

Kuzguncuk'ta sokak isimleri itina ile örülmüş bir dantel gibi. Akasya, Ayçiçeği, Bahçe, Güzel Bahar, Hayırlı, Tütsülü, Yapraklı Çınar gibi insanın içini açan sokakların yanı sıra Simitçi Tahir, Baba Nakkaş, Aziz Bey, Tenekeci Musa sokakları kollarını açmış size hoş geldin der gibi bakıyor. Kuzguncuk ilginç sokak adlarının yanı sıra dükkân isimleri ile de dikkat çekiyor. Şifalı Şeyler, Hayat Kahvesi, Pita, Tesadüf bunlardan birkaçı.

90'lı yılların başında çocuk olanlar için 'Perihan Abla' ismi güzel anıları canlandırır. Adının verildiği sokaktan geçerken biz de kendimizi hatırlıyoruz. Yine Can Yücel sokağından geçerken mısraları düşüyor dilimize. 'Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin/ Mesela gökkuşağı senin olacak/ İlle de bir şeylere ait olacaksan renklere ait olacaksın/ Mesela turuncuya ya da pembeye/ Ya da cennete ait olacaksın.'

Mahalle dediğimiz şeyin burada hâlâ inatla devam ettiğini görüyoruz. Sokaklarında hâlâ ip atlanıyor, hâlâ saklambaç oynanıyor. Kahvelerde yaşlı amcalar ayrı dünyadan gelmiş gibi demleniyor. "Ekmek Teknesi"nden kokular hâlâ yükseliyor dört bir yana. Burası gizemli bir bağ ve ışıklar bir yerden geliyor hissi uyanıyor insanda. Belki de halkın 'Bostan' dediği yeşilliktir bu memba. Çınaraltı'ndan Boğaz'a doya doya bakıyoruz. Denizin yeryüzüne ilk defa indirildiğini düşünürken akşam oluyor yavaş yavaş. Bu sefer de bir zamanlar burada yaşamış Nazım Hikmet'in mısraları dökülüyor evine giden martıların ağızlarından: 'Güneşte tavana suların ışıltısı vurur/ Karanlık şilepler geçerdi geceleri/ İnsanı olduğu yerde/ Eli böğründe bırakarak/Fakat Kuzguncuk şirin yerdir.'

Kelimelerin rengini görüyor gibi oluyoruz evlerin önünden geçerken. Bugün her yeri işgal eden betonarme yığınların, uzayıp giden apartmanların arasında kalmış bizler bu evlere herhangi bir ressamın fırçasından çıkmış gibi bakıyoruz. Seslere dokuna dokuna yürümeye devam ediyoruz. Karşımıza cami ve kilise çıkıyor, hem de yan yana. Kimse birbirini ötekileştirmeden yaşıyor, akıp gidiyor yani hayat dediğimiz bu sahne.

Kuzguncuk Camii'nin imamı Aydın Hoca mahalledeki hoşgörü ortamının sevgiden mahrum diğer yerlerde de olmasını istiyor. Geçen Ramazan'da Museviler sinagogda iftar vermiş. Yine iki sene önce Musevilerin orucu ile Ramazan aynı zamana denk gelmiş. Mahallede yaşayan üç dinin mensupları birbirlerinin bayramlarını tebrik etmiş. "Mahallemizde Musevi bir komşumuz vardı. Kadir gecelerinde camiye gelir, arkada sessizce oturur ve kasideleri dinlerdi. Okuduğum ezanı Hıristiyan ve Musevi komşularımız pencereye çıkıp dinler. Bazıları arayıp teşekkür eder." diyor Aydın Hoca.

Bütün bunları duyunca Maurice Barres'in "Bazı semtlerde ruh eser!" sözü bize daha anlamlı geliyor. Geçirdiğimiz saatlere doyamadığımız bu semtten giderken kelimeleri kuşlara emanet ediyoruz. Ve şairden ödünç aldığımız mısralarla 'Hoşça kal' diyoruz: 'Ben Kuzguncuk'ta yeşil bir dal buldum, ona tutundum'.

Şifalı Şeyler
Kuzguncuk'ta nev-i şahsına münhasır bir aktar. Adından anlaşıldığı gibi 'şifalı şeyler'in satıldığı yer. Bu dükkânda karınca kreminden kurutulmuş patlıcana, çeşitli meyve yağlarına kadar doğal olan her şeyi bulabilirsiniz. 

Hayat Kahvesi
Ekmek Teknesi'ndeki Nusret Baba'nın ailesi ile oturduğu ve bugün "ahşap bir kahve" olan mekânda çay içebilir, hayat kurabiyesinden yiyebilirsiniz. 

Pita
Kendine has ev yemeklerinin yapıldığı, dekorasyonu ile sizi Kuzguncuk'tan dışarı çıkarmayan, sınırların içinde bir mekân. 

Tesadüf
Eğer Kuzguncuk'a sabah gittiyseniz ve kahvaltı yapmadıysanız üzülmeyin. Gökçe'nin hazırladığı nefis kahvaltı sizi bekliyor. Taş duvarların arasında tanımadığınız ama sizin buralarda önceden de bir şeyler atıştırdığınız hissi uyandıran tesadüfî bir yer.

Kuğu Kıraathanesi
Her ne kadar Heredot Cevdet içeride oturmasa da yaşlı amcalardan tarih sohbeti dinlerken çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.