Haberler

İstanbul'un Dünü ve Bugünü

Tarih: 12 Kasım 2009 Yazan: Derya Yazman, Dilek Öztürk
Arkitera Mimarlık Merkezi olarak, İstanbul kent makroformunun yıllar içinde, alınan kararlar ve gerçekleştirilen projelere göre nasıl değiştiğini, hem kent genelinde hem de belirlediğimiz stratejik bölgelerde inceleyerek, bu kararların sonuçlarını ortaya koymaya çalıştık. Bu çalışmayı, 3. Köprü tartışmaları ve yeni onaylanan İstanbul Çevre Düzeni Planı kararlarının gündemde olduğu bu süreç kapsamında ele aldık.

İstanbul'un kent makroformunun, plansız bir gelişme modeli ve hızlı nüfus artışının durdurulamaması gibi nedenlerden ötürü hızla büyümesi, kentin doğu-batı yönündeki lineer gelişiminin yanısıra artık kuzey yönünde de orman alanlarına doğru ilerlemesine sebep oluyor. Özellikle de kente her geçen gün yapılmak istenen büyük yatırımlar (köprü, havaalanı, toplu konut projeleri...) kentin nüfus artışını büyük oranda arttıracak ve doğal kaynakların yok olmasına sebep olacaktır.


Mevcut Köprüler ve Yapılması Önerilen 3. Köprü
Kaynak: Y. Şehir Plancısı Esin Özlem Aktuğlu Aktan Doktora Tezi, 2006


İstanbul'un Makroformunun Tarihsel Süreç İçerisindeki Değişimi

1 / 100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Plan Raporu'na göre kent makroformunun tarihsel süreç içerisinde gelişimi şu şekilde ifade edilmekte:

"İstanbul, özellikle 1950'lerden sonra girdiği hızlı büyüme süreci içinde, yer yer planlı olmakla beraber, büyük oranda yasa dışı yapılaşmalarla şekillenen bir gelişme göstermiştir.


İstanbul Makroformu'nun Tarihi Gelişim Süreci
Kaynak: 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu


İstanbul'un yasa dışı ve kontrolsüz gelişmesi temelde; kentin çekim gücünün ülke ve bölge ölçekli politikalarla dengelenememesine dayanmaktadır. İstanbul üzerinde oluşan aşırı talebin yerel yönetimlerce de karşılanamaması, kentin kontrolsüz bir biçimde büyümesi sonucunu doğurmuştur. Sürdürülebilir ve planlı gelişmenin önündeki en önemli engel olarak görülen söz konusu süreç bugün de devam etmekte olup; gerek ülke ölçekli, gerekse de bölge ölçekli dinamikler İstanbul'u şekillendirmektedir. İstanbul makroformunda özellikle 1950'ler ile birlikte önemli değişimler görülmektedir.

1950-1980 dönemi: 1950-1980 döneminde İstanbul'un gelişiminde etkin olan en önemli unsur sanayi alanları olmuştur. 1950'de 983.041 olan kent nüfusu, 10 yıl sonra 1.466.535'e ulaşmıştır.

Sanayi, Anadolu Yakası'nda E5 boyunca gelişerek Gebze'ye kadar uzanırken, Avrupa Yakası'nda ise; özellikle Zeytinburnu ve kuzeyinden hareketle TEM'e doğru bir gelişme göstermiş ve göller arasında kalan bölgede de Atatürk Havaalanı kuzeyine doğru gelişimini sürdürmüştür.



İstanbul'un Sanayi Alanlarının Gelişmesine Bağlı Gelişimi
Kaynak: 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu

Mekansal yapı açısından en önemli olgu, 1970'lerde Boğaz'ın iki yakasının bir köprü ile bağlanması olmuştur. Şehrin transit taşımacılık işlevini güçlendiren Boğaziçi Köprüsü ve çevre yolları, hızlı büyüme sonucunda kısa zamanda kentiçi ulaşım ağının omurgası haline gelmiştir.

1980 dönemi: İstanbul 1970-1975 döneminde Silivri ve Gebze sınırları arasında, merkezden 50 km. yarıçaplı bir yüzeye yayılmış bir yerleşim iken, bu sınırlar 1980'de 60 km yarıçapında bir alanı kapsar hale gelmiştir. Anılan sınırlar, batıda Tekirdağ İl ve doğuda Hereke İlçe sınırlarına dayanmıştır.

1980'lerden sonraki dönemde, çeşitli desantralizasyon faaliyetleriyle sanayi tesisleri İstanbul'un Anadolu ve Avrupa Yakaları'nda öngörülen ve planlanan Organize Sanayi Bölgeleri'nde toplanmaya çalışılmıştır.



İstanbul İçinde Sanayi Desantralizasyonu
Kaynak: 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu

1990 dönemi: İstanbul'un son yıllarda gözlenen nüfus artışı ve buna doğrudan bağlantılı olarak yerleşme eğilimleri, kentin makroformunu belirleyen ana etmen olmuş ve yerleşim alanlarının dışa doğru yayılması ve saçaklanmasında, dönem başlangıcında oluşan karayolu ve ulaşım ağı yönlendirici olmuştur.

2000 dönemi: İstanbul bu dönem içinde de yayılma ve saçaklanma şeklinde gelişimini devam ettirmiştir. Gelişim yer yer su havzalarına, yer yer de orman alanlarına doğru yönelmiş ve kentin yaşam destek sistemlerini ciddi boyutlarda tehdit eden bir yapılaşma eğilimi içine girmiştir.

Kent makroformunun şekillenmesinde en önemli etkenlerden biri ulaşım kararları olmuştur."


Otoyol ve Boğaz Geçişlerinin Makroformun Şekillenmesinde Etkileri
Kaynak: 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu

Kent makroformunun gelişimine kent bütününde baktıktan sonra kentin Avrupa ve Anadolu olmak üzere iki yakasındaki stratejik noktaların seneler bazındaki gelişmeleri şu şekilde:

Avrupa Yakası

Boğaziçi Köprüsü ve Çevresi


1946 ve 1966 Seneleri


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Şu anda 1. Köprü'nün bulunduğu alan olan, "Beşiktaş, Ortaköy, Arnavutköy ve Mecidiyeköy" bölgesinin 1946 yılındaki durumuna bakıldığında, pek çok farklılık görmek mümkün. 40'lı yıllarda kentin bu bölgesi henüz çok yapılaşmamış olup, kentin gelişme eğilimi daha çok kıyı tarafındaydı. Bölge, kıyıda yerleşmiş boğaz köyleri şeklinde uzanıyordu. Özellikle, Ortaköy, Arnavutköy şeklinde...

1946'dan 1966'ya gelindiğinde ise, kentin gelişme lekesinin bu bölgede kuzeye doğru ilerlediği ve Mecidiyeköy bölgesinin gelişmeye başladığı görülüyor. Yeni yol bağlantıları, konut alanlarını bu bölgeye çekmiş ve şehrin dokusu da değişti.

Boğaziçi Köprüsü yapımından sonra ise bölgenin formu yine değişti ve yoğunlaşmaya başladı. 1982 yılına ait hava fotoğrafına bakıldığında, köprü ayakları ve bağlantı yolları etrafında yeni gelişen konut alanları, Türkiye'de popüler olmaya başlayan toplu konutlarını rahatlıkla görebiliriz. Böylece bu bölge, yol bağlantıları çevresinde, konut, ticaret ve hizmet sektörlerinin yer seçtiği ve daha kuzeye gidildikçe yoğunluğun arttığı bir merkeze dönüştü.

Bölgeye günümüzde bakıldığında, yine yenilenen yol bağlantıları ve artık İstanbul'un 90'lardan sonra aldığı metropol tanımıyla, her yönde gelişip, yoğunlaşmış bir kent makroformu görmek mümkün. Bölgede, sadece Boğaziçi Üniversitesi ve Yıldız Parkı'nın bulunduğu alan yeşil alan olarak ayırt edilebiliyor. Geri kalan kısımda, özellikle Mecidiyeköy, Fulya ve Gayrettepe'de sıkışık kent dokusu ve Etiler Ulus bölgesinde üst gelir grubuna hitap eden korunaklı konut alanlar (gated communities) yer alıyor.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Çevresi


1946 ve 1966 Seneleri


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün bulunduğu alan ve çevresi olan Etiler, Rumeli Hisarı ve Balta Limanı bölgesine, 1946 yılına ait hava fotoğrafından bakıldığında bölge için tamamen bom boş diyebiliriz. Sadece kıyıda, boğaz köyü niteliğindeki Rumeli Hisarı ilçesinde yerleşme çok seyrek de olsa görülebilir.

Bölgeye 1966 yılında bakıldığında ise, kıyıda doğu-batı yönünde ve kuzey yönünde konut alanlarının geliştiği görülüyor.

1982 yılında, bölgeye gelen yeni yol bağlantıları ve bu bölgenin önemli bir manzara noktası olmasından dolayı kuzey-güney yönünde gelişmenin arttığını, bölgede konut alanlarının yoğunlaştığı görülürken, kıyıda gelişme, yamaçların yukarısına doğru çıkmış...

Bölgeye günümüzde bakıldığında ise, 2. Köprü'nün yapımından sonra engellenemeyen gelişme bu bölgede de görülüyor. 2. Köprü ve bağlantı yolları atrafında konut alanları yer seçmiş. Bölge, İstanbul'un kuzeyinde olmasına rağmen, yeni gelen yol bağlantıları ve konumu açısından, bölge prestijli bir kimlik kazanmış ve bu alanda özel okullar ve üst gelir grubuna hitap eden konut alanları kurulmuş.

Eyüp-Kağıthane ve TEM Çevresi


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

TEM ve çevresinin bulunduğu alan olan, Eyüp, Kağıthane, Alibeyköy ve Gaziosmanpaşa ilçelerini ele aldığında, hepsi için ortak birkaç nokta söylenebilir. Bu bölgelerde dere yatakları mevcut. Aslında mevcuttu denebilir çünkü, bugün bölgedeki dere yataklarında konutlar yer alıyor. Tarihinde, Osmanlı sultanları ve hanedanına sayfiye yeri olarak hizmet eden, bölgenin zamanla gelişimi ise, aşağıda görülen haritalardan rahatlıkla okunabilir.

Bölgeye 1966 yılına ait hava fotoğrafından bakıldığında, yerleşmenin daha çok Haliç, Haliç'in bittiği nokta ve çevresinde yoğunlaştığı görülebilir.

Günümüzde ise, özelikle TEM bağlantısı ile, bölge kuzeyde gelişmeye başlamış, Alibeyköy çevresinde, Akşemsettin, Güzeltepe, Çırçır gibi gecekondu alanları, Kağıthane'de, Seyrantepe, Hamidiye gibi sanayi alanları yoğunlaşmaya başladı. Yeni yol bağlantıları ile ulaşılabilir konuma gelmesi ile göç alımı son yıllarda arttı. Bugün yağışlar sonucunda bölgede meydana gelen seller, bu alanın tamamen dere yataklarını barındırması, fakat buna rağmen çarpık yerleşmelerin yer alması sonucu.

Haliç


1946 ve 1966 Seneleri


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Haliç çevresi, Eyüp, Fener, Balat, Ayvansaray ve Beyoğlu ilçelerini kapsıyor. Bölge, tarihinde, Osmanlı için çok öenmliydi ve sahil sarayları ile meşhurdu. Saltanat burada oturmayı ve sayfiye alanı olarak da Haliç ve yamaçlarını kullanmayı tercih ederdi.

Bölgenin 1946 yılına ait hava fotoğrafına bakıldığında, sadece kıyı boyunca yerleşmenin olduğu görülebilir.

1966 yılında ise, Haliç kıyılarında konuşlanan sanayi alanları bölgeye hem büyük oranda bir iş gücü hem de nüfusu çekti. Özellikle Karadeniz bölgesinden gelen göç dalgasıyla alan yoğunlaşmaya başladı.

80'den sonra Haliç kıyısındaki sanayi alanları desantrilize edilerek, Haliç Köprü bağlantısı kuruldu. İstihdam oranı düşse de, bölge yeni yol bağlantıları ile, yamaçlara doğru gelişmeye başladı.

Günümüzde bölgeye bakıldığında, Haliç köprü ve E5 yol bağlantılarının güçlendirildiğini görüyoruz. Özelikle Beyoğlu, İstanbul'un eğlence ve kültür merkezi olmasından dolayı yoğunlaştı ve yeni fonksiyonlar bölgede yer seçti. Karşı kıyıya baktığımızda ise, tarihi Nişanca ve Balat bölgelerinde eski formlarına nazaran yapılaşma yoğunlaştı tarihi çevrede yeni ve uyumsuz yapılaşma örnekleri kendini gösterdi.

Zekeriyaköy


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Zekeriyaköy ilçesinin adını 10 yıl öncesine kadar çok sık duymuyorduk. Bölge, 1980'lerde hiç bir gelişmenin olmadığı bir orman alanıydı sadece. Aslında Zekeriyaköy ve çevresi, İstanbul için oksijen depo alanları olarak tabir ediliyordu.

Fakat günümüzde bu bölge artık lüks ve korunaklı konut alanlarını (gated communities) barındıran prestijli bir bölge halini aldı. Ormanın ortasında yapılmaya başlanan villa inşaatları durduralamadı ve ortaya yukarıdaki gibi manzara çıktı, havuzlu, bahçeli villalar... Villa yapımları sonucu "zorla gelişen" bölgeye, İstanbul tabii ki yeni yol bağlantılarını da ekledi...

Sarıyer


1946 ve 1966 Seneleri


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Boğaz köylerinden bir diğeri olan Sarıyer'de, gelişme yıllar içinde gözle görülür bir şekilde artarak buradaki orman alanlarına baskı yaptı.

Bölgeye 1946 yılına ait olan hava fotoğrafından bakıldığında, sadece kıyıda çok seyrek bir yerleşim olduğunu ve yamaçların ve kuzey alanın tamamen boş olduğu görülebiliyor. 1960'larda ise gelişme lekesi yamaçlara doğru çıkmaya başladı ve 80'lerde gelişen konut alanları leke leke ayırt edilmeye başlandı. Günümüzde ise, bölgede konsolosluk, üniversite gibi fonksiyonların yer seçmesi ve alanın konumu nedeniyle yerleşen üst gelir grubu nedeniyle, prestijli bir mekan oldu.

Anadolu Yakası

Boğaziçi Köprüsü ve Çevresi


1946 ve 1966 Seneleri


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Boğaziçi Köprüsü'nün Anadolu Yakası'ndaki ayağının konumlandığı bölgeye bakıldığında: 1946'larda yerleşim açısıdan oldukça boş gözüken Üsküdar Bölgesi'nde 1980'lerde, köprünün de yapılması ile yerleşim alanın oldukça yayıldığı görülüyor.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Çevresi


1946 ve 1966 Seneleri


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün Anadolu yakasındaki ayaklarının konumlandığı bölgelere bakıldığında: 1946'larda yerleşilmemiş olan alan, 1966'larda yavaş yavaş dolmaya başlıyor. 1980'lerden sonra köprünün yapılması ile her ne kadar köprünün ayak kısmındaki yer alan orman alanları korunsa da çevreyolu aksı etrafındaki alanlar (kuzeyinde Beykoz ve çevresi, güneyinde Kavacık, Göztepe tarafları) yerleşime açılarak kontrolsüz bir şekilde gelişti. Bu şekilde gelişen bir yayılım etraftaki orman alanları üzerinde baskı yaratıyor.

Anadolu Hisarı E -80 Yolu, Acarlar Bölgesi


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne bağlantı sağlayan Anadolu Hisarı E-80 yolunun her iki tarafındaki konut alanlarında yoğunluk artışı görülüyor. Özellikle, bir aralar gündemde çok fazla konuşulan Beykoz taraflarındaki Acarlar Mevki'nde, orman alanlarına yerleşildiği apaçık ortada.

Yüksek gelir grubunun ikametgah ettiği bu bölgeyi, kentin sıçrama bölgesi olarak da söylemek mümkün. Kentin merkezinden uzak kapalı bir sosyal yaşam tercih etmiş bir konut bölgesi olan bu bölge etrafında yer alan orman alanlarına baskı yaratıyor.

Ataşehir Bölgesi


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Ataşehir Bölgesi de, 1980'lerden sonra E-5 bağlantısı ile konut alanları, işyeri ve alışveriş merkezi gibi fonksiyonlarında yer seçtiği bir cazibe alanı haline geldi. Kontrolsüz bir şekilde gelişen bu yerleşim lekesi, oldukça yüksek yoğunluklu konut alanlarının (toplu konutlar) burada yer alması ile bu bölgede kaçınılmaz bir trafik sorununu da beraberinde getiriyor.

Kozyatağı Bölgesi


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Kozyatağı Bölgesi'ne bakıldığında, Ataşehir Bölgesi'ndeki durumun bir benzeri olduğunu söylemek mümkün. E-5 bağlantısı ile ulaşılabilirliğin artması bu alanı cezbeci bir hale soktu. Hızla büyüyen konut alanları, yeni yapılan alışveriş ve iş merkezleri, 1982 senesi ile şimdiki durum arasındaki farkı ortaya koyuyor. 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda Kozyatağı Bölgesi'nin 1. kademe merkez bölgesi olarak gelişim kararının buraya getireceği daha fazla konut ve hizmet yatırımları ile bölgedeki ulaşım sorununu çıkmaza sokacağı net bir şekilde söylenebilir.

Dragos Bölgesi



1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Kentin imaj mekanları olan sahil kesiminin 1980'lerden sonra kontrolsüz bir şekilde konut alanları ile hızla dolması sonucu diğer sahil kesimlerinde olduğu gibi Dragos Bölgesi'nde de yeşil alanların (ormanların) ve kamusal açık alanların azalmasına neden oluyor. Özellikle kentin önemli nefes kaynağı olan Dragos Tepesi'nin konut alanları ile dolması plansız gelişimin sonuçlarını ortaya koyuyor.

Sabiha Gökçen Havaalanı - Kurtköy Bölgesi


1982 Senesi ve Günümüz
Kaynak: İBB, Şehir Rehberi

Sabiha Gökçen Havaalanı'nın yer seçtiği Kurtköy Bölgesi'nin havaalanı yapılmadan önceki görüntüsü ile yapıldıktan sonraki görüntüsü karşılaştırıldığında, şimdileri 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda yer alan Silivri Bölgesi'ne yeni bir havaalanı kararının bir daha düşünülmesi gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Görüldüğü gibi İstanbul kent formundaki gelişmeler, alınan siyasi ve stratejik kararlar sonucu ortaya çıkmıştır. Alınan her yeni köprü ve yol kararından sonra, bu bölgeler birer çekim alanı halini aldı, nüfus ve hizmetleri kendine çekti.

Plan Kararları ve Doğurduğu Sonuçlar


2009 yılı Onaylı 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı

Kara trafiğinin yoğunluğundan müzdarip olan bir kentte, daha çok kara yolu, daha çok köprü, daha çok yol bağlantısı önerilirse, durumumuz eskisinden pek de farklı olmayacak. Daha önce de yaşadığımız kentleşme sorunlarıyla yüz yüze kalacağız. Planlama nedir? Aslında bir stratejidir. Alınan kararlar insana ve şehrin formuna etki ediyor ve dolayısıyla yaşam kalitesine. Tabii biz yaşam kalitesi denince orman alanlarının tam da içine yapılan süper lüks, havuzlu villar, orman alanlarına baskı yapan konut alanlarını, ya da tek tip hiçbir estetiği olmayan, kütle kütle gelişen toplu konut alanlarını anlıyor. Yapılan planlar, artık bu çarpık gelişmeler üzerine oturtuluyor. Yasadışı gelişen ya da doğal eşiklere uygun olmayan, dere yatakları, havza koruma alanlarında gelişen yapılaşmaya göre, planlarda bu konut alanları için "Kontrollü Gelişecek Konut Alanı" gibi yeni terimler yakıştırılıyor.

Su içinde yaşamış ve geçmişinde su kültüründen beslenmiş, bir deniz kenti olan İstanbul, giderek karayollarının istila ettiği pek sevimsiz bir kara kenti olma yolunda istikrarlı adımlarla ilerliyor, ya da ilerletiliyor diyelim...

İmaj Galerisi
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.