Haberler

Mal Sahibim Bir Mimar

Tarih: 17 Mart 2010 Kaynak: Mark Çeviren: Dilek Öztürk

Laylee Olfat, malsahipleri Sanders ailesiyle birlikte

"Gehry'nin fikri, sorun yaratmadan, halihazırda bulunan mekana uyum sağlamaktı."

Bu, seksi bir ofis. Sadece manzarasından dolayı değil. Venedik plajı, turistler, kaslı vücutlar için değil... Zeminden tavana kadar olan pencerelerin tamamını kapattık ve kepenkledik. Kaliforniya güneşi, bazen hesaplanılan değerlerde pancereye gelmiyor. Biz de bu yüzden pancereleri, hava ve su geçirmeyecek şekilde sımsıkı kapattık.

Tarih, 2004 yazı ve ben bir yapım şirketi için yazıyorum, manzaranın tadını çıkarıyorum.

Ofisim, mimar Gehry ve sanatçı Charles Arnoldi tarafından tasarlanan altı üniteli bir kompleks. Okyanusa bakan cephelerde, zemin kat ticari fonksiyona ayrıldı. Bu ticari işletmeler, Arnoldi'nin tanımıyla, karı-kocanın ya da bütün bir ailenin sahibi olduğu işletmeler. Annenin bir dövme sanatçısı olduğunu ya da pizza dilimlediğini bir düşünsenize...

Arnoldi'nin bana en son telefonda söylediğine göre, çatı araları, sanatçı atölyeleri olarak tasarlandı. O ve arkadaşı Gehry, mülkleri çocuklarına saklamak istiyorlardı. Bu, bildiğim bir gerçekti. 2004'e geri döndüğümüzde, büyük bir şans eseri, patronumun, kiralama şirketi ile pazarlık yaparken konuşmalarına kulak misafiri oldum. Patronum çatı arasını almak istiyor ve ekliyor "Lütfen bırakın mal sahibi ile görüşeyim," ve "Bu olmayacak," diye bir cevapla karşılaşıyor...

Kiracıları olarak, ne Gehry, ne de Arnoldi ile konuştum. Onları hiç görmedim. Fakat, her çalışan gibi sık sık isimlerini kullandım. Bu durumda, fayda payesinden bana düşen, güvenilir bir aracı olmaktı. Frank Gehry benim mal sahibim. Hiç fena değil...

Çatı katında bazı katı kurallar vardı. Mesela, ahşap zeminin zarar görmesini engellemek için yüksek topuklar yasaktı.. Bir zamanlar burada yaşayan Robert Downey Junior'ın bu konuyla ilgili yorumu çok ilginç: "Burası sanki bir kültürel koruma alanı..."

Eylül 2009'da binanın yöneticisi ile irtibata geçtim. "Eğer ciddi bir şey değilse, Gehry ve Arnoldi günü gününe operasyonlar yapmayacak," cevabını aldım. "Onlar sadece mekanın sabitlendiğinin garantisini veriyorlar, bu normal bir iş ilişkisi değil..." diye de ekledi.

Aslında, Los Angeles, büyük isimlerin büyük mekanlara sahip olmasıyla ilgili dedikodularla kaynıyor. Birçok isim bu dedikoduları yok sayıyor. Bazıları da Gehry gibi söyleşi yapmayı reddediyor. Mal sahibi, çirkin bir kelime. Onun yerine daha hassas bir alternatif olarak, "mimari bir eleman olarak kiracı." Mimarlar konutları ile ilgili çok mu titzler, merak ediyorum. Gerçekten, bir mimar, müşterisine anahtarları teslim ederken ne oluyor?

"Bu, bana kendi deneyimlediğim harika projeler üretmemi sağlıyor."

Ortak Yaşam


Sanders ve Sollis

"Bir müteahhit olmak için doğmadım." Whitney Sanders böyle söylüyor. Los Angeles sokaklarından birinde, etrafındaki mankür-pedikür salonları ve benzin istasyonları arasından kocaman turuncu gövdesiyle sıyrılan binadaki 112 metrekarelik stüdyosunda oturuyoruz. "Ben bir mimar olmak için doğdum. Mimarlar yaşar, nefes alır ve fikirleri için acı çekerler. Fakat birçok proje gün ışığını görmez.

Daha sonra yanımıza, Sanders'in ortağı ve karısı Catherine Sollis geliyor. Sanders ve Sollis, kiracılar hakkında konuşup, tartışıyorlar ve Sollis bana dönüp şöyle diyor: "Bu, bana kendi deneyimlediğim harika projeler üretmemi sağlıyor."
Sander, "mal sahibi şapkasını", görsel olarak akrilik bir kurdeleyle bağlanmış gibi gözüken kendi özel konutunu tamamladıktan sonra aldı. Sander, evi, bitişiğindeki atölye ile birlikte tasarladı. Fakat, iş yeri tasarımı, konut alanını geçerek güç kazandı ve kiralanacak yeni bölümler oluştu.

Sander, şu anda iki üniteli bir kent evi pazarlıyor. Sander, "Bu, matematiksel bir mantığa dayanıyor. Sadece en yüksek teklife gitmiyorsunuz," diye ekliyor.

Birbirlerinin sözlerini bitiriken, Sander ve Sollis, Darwinci bir mimarlıktan bahsediyorlar. "Mekan, doğal olarak sakinini seçer. Mimarlık, kiracıyı seçer ve dolayısıyla bizim onunla ilişkimizi de..."

"Kimse bu ilginç bina ile ilgilenir mi?" diyen ve "arkadaşlık", "ortak yaşam" gibi terimleri kullanırken, kiracıları da dikkat çekici bir şekilde aynısını yapıyorlar.

Aşağı katta ise, ekolojik inşa şirketinin açılmasına günler kalmış. Deborah Guyer Greene, açılışı üstleniyor ve kapının dışına kadar çıkan kahkaha ve konuşmaların arasında: " Bütün bunların doğru olup olmadığını öğrenmek ister misiniz?" diye soruyor. Green, aynı mal sahipleri gibi, estetik farklılıkları olduğunu düşünüyor. "Başlangıç olarak, dönen merdiveler ve bitiş noktaları, pazarlık konularıydı. Fakat biz profesyonel çalışanlarız. Arkadaşız..." diye sözlerine devam ediyor.

"Bu bizim için bir kabus olabilirdi. Ama olmadı. Hatta kontratı imzalamak bile sanki bir kokteyl parti gibiydi. "

Bir sonraki akşam Sander'ların evindeki kokteyl partiye bir uğradım. Sanders, Hollis, bebekler, bebek bakıcıları ve kiracıları (Laylee Olfat) birlikte yemek yiyip gülüşüyorlardı.

Olfat, New York'lu bağımsız bir film yapımcısı ve bir senedir de bu dairede kiracı. Bana gizlice buranın hayalindeki yer olduğunu söylüyor. Sonra, fısır fısır konuşmaya başlıyoruz... "Los Angeles'a taşınmadan önce, küp biçiminde bir bina gördüm. Postmodern, dönen merdivenler... Hatta eskizini bile çizdim," diyen Olfat, Sanders'ın evini keşfettiğini söylüyor. "Sadece durdum ve bakakaldım," diye de ekliyor.

Sonra Olfat, önemli bir yemek daveti için bu sıcak ev ortamından ayrılırken, kulağıma eğiliyor ve bana, "O, sanki benim babam gibi," diyor. Arkasından da Sanders bağırıyor: "Bana Lord diyebilirsin!"

Projenizi Yönlendirmek


Michael Sant

Sanders'ın evinin kuzeyinde, çok klabalık bir kafede, mimar Michael Sant, kendini "mikroskopik şehrin belediye başkanı" olarak adlandırıyor. Çok düşünceli cevaplar veriyor, çok güzel gülümsüyor, diplomatik konuşmalar yapıyor. Bu bulvarın üzerinde, yedi konut ünitesi ve dükkanlar, kafelerin olduğu bir ünite sunmaya çalıştığını varsayıyorum.

Sant ve benim buırada bir ofisimiz olabilirdi. Fakat, kiracılar, onu tanıyor. O da kiracıları.. Onlarla arası gayet iyi, karşılaştıklarında gülüp sohbet ediyorlar. Benim için durum aynı değil...

İki konut ünitesinin, 279 metrekarelik ticari alanına sahip olan Sant'ın 2006'da tamamlanan modernist binası, üç parçaya yayılıyor.

Mal sahibi derneğinin başkanı olarak, Sant, sohbetimizi yönetiyor.

Sant, "Mahalle ile birlikte gelen bir çok kavram var. Müteahhit, mal sahibi gibi... Bunlar gayet uygun kelimeleri, fakat bana öyle geliyor ki, bunların hepsi aslında projeyi yaparken, kalitesi için endişe duymak. Onu yönlendirmek, şekil vermek, korumak... Sürdürülebilir tasarımın en önemli özelliği, yaptığın şeye tam anlamıyla bir bağlılık göstermek." diyor.

Sant ile yapısını dolaşırken farkediyorum ki, iç mekan ve dış mekan geçişleri, sanki kamusal alan-özel alan geçişi gibi... Pencereler de ayağımın olduğu yerden üst katlara kadar uzanıyor... Ben bunları düşünürken, Sant bana gülümseyerek: "Aktif bir şekilde endişlei olmak ve işgüzar olmak arasında bir fark var," diyor. Mimar, binalarını, fikirlerinin koruyucusu olarak görüyor.

Sander ve Hollis'in aksine, Sant, doğal seleksiyonu, yani Darwinci mimarlığı benimsemiyor. Ona göre, insanoğlu bir yaratılış ürünü. "Aynı Frankenstein gibi... Hayata bir şey getirecek ışığı oluşturmaya çalışıyorsunuz. Eğer binanın kendine ait atan bir kalbi yoksa, eğer bina başki birinin enerjisi ile yaşıyorsa, işte o zaman bu bir tecrübedir..." diyor.

Topluma Katılmak


"Büyük" David Gray

Mimar David Gray, bana ofisini gösterirken "Bu yeni bir şey değil ki..." diyor. Bunu uzun süredir yaptığını söylüyor. Son zamanlarda şehir merkezlerinde yaptığı tarihi binaların hem sahibi hem de mimarı olduğundan bahsediyor. "Tarihin bir parçası sizin oluyor. Bu da sizi aslında toplumun bir parçası yapıyor," diye ekliyor.

Bir başka David Gray'den de bahsetmek gerekiyor... Gray, Tomahawk binasını yönetiyor. Bu binayı yine bir mimar inşa etti ve malsahipliğini de üstlendi. Eskiden binadaki tüm sekiz ünitenin sahibiydi, şimdi ise sadece bir tanesinin... Çözemediği sounlar karşısında "Büyük Dave"in gelip konuyu hallettiğinden bahsediyor.

Tomahawk binasında ikamet eden küçük Dave, binanın yapımında büyük Dave'e yardım etmiş ve hatta binanın bir ünitesini de satın almış. Böylece şehir merkezindeki tarihin bir parçasını da aldığını sözlerine ekliyor.


"Küçük" David Gray

Şehir merkezi son zamanlarda çok değişti. Ama küçük Dave'in nefes aldığı, yaşadığı, ürettiği mimarlığını yaptığı kendine özel mekanları değişmedi. Aslında Gray, yıllarca Tomahawk binasındaki bir odayı, interaktif bir üniversite dersliği gibi kullandı. Amaç belliydi: yakınlarda bir bina seçmek, müteahhidliğini yapmak ve içini tamamen doldurmak! Gray, sadece öğrencilere mimarlığı nasıl pratik edeceğini gösterdiğini söylüyor. Gray'e göre, bir mimar olarak da, bina sahibi olarak da minimum düzeyde gelişme iztemezsiniz. Hayatınızda isteyeceğiniz son şey bir mimarlık ucubesinin size ne yapıp, ne yapmayacağınızı söylemesi olur.

Ben de buna karşılık, bir kiracının, müşteriden daha az söz hakkı olduğunu söylüyorum. Gary gülüyor ve ekliyor: "Evet, eğer gerçekten çok kötü bir şey yaparlarsa, bunu onlara söylemeye hiç çekinmem doğrusu..."

Şu anda bu yazıyı yazdığım sırada, Tomahawk binasının ön cephesinde "kiralık" yazıyor. Piyasada kural yoktur. Bu üzücü durum karşısında, Sanders ve Hollis de endişe duymaya başlıyor. Sanders, bir binaya sahip olmanın getireceği strese rağmen, aynı zamanda bu sahip olma olgusu sayesinde yeni projelere de adıl attıklarını belirtiyor. "Bütün bunlar dışında ayrıca o estetiğin de sahibi oluyorsunuz. Bu size farklı bir güç katıyor. Ayrıca özgürlük de... Müşteri ne istiyor diye kaygılanmanıza gerek yok. Çünkü müşteri de sizsiniz, mimar da..."

Gehry ve Arnoldi Los Angeles'daki binalarını alırken, kazıklanmamaları adına arkadaşlarından çok laf işittiler. Ama aslında Gehry'nin burada yapmaya çalıştığı şey, mekana uygun bir şekilde tasarımı oturtmaktı. Schlei bununla ilgili şu yorumu yapıyor: "Sanki bir bardan içeri girmiş ve sipariş verecekmişim gibi. İçinde renkli bir şemsiyesi olan bir kokteyl istemiyorum. O bara viski içmek için girdim ve viski içiyorum."

Mal sahibi olan mimarlar için bu durumun en iyi yanı, fikirlerini uygulayabilmek için daha fazla özgürlüğe sahip olamları... Büyük Gray bu konuda şöyle diyor: "Ne olursa olsun, bunu siz yaptınız..."

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.