Efendim, 27 Nisan'da Kültür'ün Kültür'e ihaneti" başlığı ile, Atatürk Kültür Merkezi'nin niçin hâlâ kapalı tutulduğu üzerine bir yazı yazmıştım.

Bir gün sonra Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'dan yanıt geldi. Ben İzmir'de iken.

Bir defa Sayın Bakana teşekkür. Yanıtı bizzat kaleme aldığı "Şuna bir cevap verin" demediği için. İkincisi bu kadar çabuk davrandığından. Keşke yanıt vermedeki hızını AKM'yi açmada da gösterebilseydi.

Yanıt üç sayfa. Dilerim, bakana bağlı, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı'nın www.istanbul2010.org sitesine aynen koymuşlardır. Oradan tamamını okuyabilirsiniz.

Ben özetleyeceğim.

Bir defa ben, Hıncal Uluç, "Nesnellikten yoksun, gerçek dışı, iftiralarla dolu ve suç isnadı niteliğinde" bir yazı yazdım. İşin aslını Sayın Bakan anlatmış.

Kültür Bakanlığı ile Devlet Bakanı Yazıcı'ya bağlı Ajans, AKM'nin onarımı konusunda 8 Ekim 2008'de bir protokol imzalamış ve çalışmalara başlanmış.

O tarihten bu yana yapılan tek şey, AKM'yi kapatmak. Ondan sonra çivi çakmak yok. Sayın Bakan tam iki sayfa işlerin neden yapılamadığını anlatıyor. Ve sonunda noktayı şöyle koyuyor:

"Bu süreç sonrasında (Yani son aşamada) Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Ajansımıza herhangi bir onaylı proje veya basit onarım uygulamalarına yönelik yaklaşık maliyet dosyası ulaştırılmamıştır. Ajansımızda konuya ilişkin bekleyen bir başvuru bulunmamaktadır."

İşte işin kritik yanı burası.

Kültür Bakanlığı, itiraza ve mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına sebep olan tüm değişiklikleri iptal ederek, sadece basit onarım yapılması ve AKM'nin mümkün olduğu kadar hızla açılması için ajansa bir proje sundu mu, sunmadı mı?

Sayın Yazıcı "Bulunmadı" diyor. Oysa bana, çok güvendiğim kaynaklar "Bulunuldu. Ajansın sümen altında bekliyor" demişlerdi. 27 Nisan'da onu yazmıştım.

Çözüm kolay. Türkiye Cumhuriyeti'nin iki bakanını yan yana getirmek zor değil. Sayın Yazıcı, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile buluşup "Ajansa böyle bir başvuru yapıldı mı" diye sorabilir. Gerçek de ortaya çıkar.

Sayın Yazıcı'ya bir notum daha var. Onun yazısı ile ayni günde, yani 28 Nisan'da bana ulaşan bir e-mail de önümde duruyor. Onu da aynen alıyorum. Lütfeder okur mu? Ona da yanıt verme gereği duyar mı?

"Sayın Hıncal Uluç,
Biz, Özsoy İnşaat A.Ş.olarak, AKM'nin onarım işinin ihalesini kazanan firmayız. 25.12.2009 tarihinde bahsettiğiniz proje (Yani Kültür Bakanlığı'nın ajansa yolladığı pürüzlerden temizlenmiş proje) onaylandı. O gün biz İKSV'nin Deniz Palas'ını da yaptığımız için Kültür Bakanımızla orada yemekteydik. Sayın Bakan (E. Günay) 2010 Ajansı Yürütme Kurulu Başkanına adeta yalvardı, "Ne olur hemen başlatın" dedi ama Sayın Şekip Avdagiç, "Efendim, Hayati Bey" dedi.

Hayati Beye gittim. O da "Başbakan istemiyor" diyor. Falan diyor, filan diyor. Daha açık ifade ile, bu işin, özellikle de ihalesinin kadük olması için sümenaltı ediyor. 6.3 milyon liralık banka teminat mektubu kasalarında bekliyor, ne iade ediyorlar. Ne de "Başlayın" diyorlar. Yakında İdare Mahkemesi'ne gideceğiz. Belki mahkeme kararı ile başlatabiliriz. Başlamamıza engel olmasalar, yarın başlarız. 6 ay sonra da AKM'yi açarız."

Özsoy İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Özsoy."

Sayın Bakana bir notum daha var.

Ajans hakkında söylenenlerin kulağınıza gelmemesi mümkün değil. Eskiler "Şuyuu, vukuundan beterdir" demişler. Nuri Çolakoğlu'nun istifasının sebepleri ve sonuçları üzerinde yoğunlaşan bu söylentileri sona erdirme ve ajansı bu çirkin dedikodulardan kurtarmanın yolu, kurulduğundan bu yana tüm eylem ve harcamalarını kamuoyuna açıklamaktır. Hangi işler, kimlere, kaça yaptırılmış, hangi öneriler, hangi sebeplerle geri çevrilmiştir?

Bilgisayar çağında bu zor değil. Ajansın eylem ve harcamaları da devlet sırrı değil. Emir verin, bir siteye koysunlar. Şom ağızlar da kapansın.
Saygılarımla.