Haberler

Balkanlar'ı yeniden keşfetme vakti!

Tarih: 4 Haziran 2010 Kaynak: Zaman Yazan: Zafer Özcan
Kosova'da en fazla Türk'ün yaşadığı Prizren şehrinden bir görüntü. Balkan köyleri ve şehirleri, insanın damağında bir Anadolu tadı bırakıyor. İnsan adeta kendini evinde hissediyor. Prizren'de, Ohri'de, Kalkandelen'de, Manastır'da ve Üsküp'te sokakları dolaşırken, bölgenin neden 'evlad-ı fatihan' olduğunu daha iyi idrak ediyorsunuz. Bütün yıkıma ve yalnızlıklarına rağmen Balkanlar'da hâlâ Osmanlı ruhu hakimiyetini sürdürüyor...

Daha önce yolu düşenler elbette bilir ama bu coğrafyaya ilk kez gidenler için manzara gerçekten şaşırtıcı. Otobüsün geçtiği toprakların herhangi bir Anadolu güzergâhından hiç farkı yok. Şehirler bir yana, yol kenarındaki köylerde yükselen camiler, minareler insana kendini evinde hissettirmeye yetiyor. Orada geçirdiğiniz her saatte, uğradığınız her mekânda, bölgenin bizim için neden, 'evlad-ı fatihan' olduğunu daha iyi idrak etmeniz kaçınılmaz. Büyük bir mirasın üzerinde yükselen Balkanlar, bugün Osmanlı izlerini, başka bir deyişle Fatih'in evlatlarının ruhunu hissettiriyor ziyaretçilerine... Bir asırlık yıkıma, tahribata ve bütün olumsuzluklara rağmen...

Tur operatörlerinin yeni gözdesi artık Balkan coğrafyası. Elbette bu bölge yeni keşfedilmiyor. Turizmciler gerek doğal güzellikleri, gerekse tarihi dokusuyla bölgenin ne kadar ilgi görebileceğinin farkındaydı zaten. Ancak Pronto Tur Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran'ın ifadesiyle, bir bölgenin bilinmesi turizm için tek başına yeterli değil. Ne kadar cazip bir yer olursa olsun, hizmet kalitesi, servis kalitesi iyi değilse; oteller, lokantalar hatta yollar kötüyse turistler memnun olmayacak demektir. Bu açıdan en cazip turizm bölgesinin bile ilgi görebilmesi için hizmet kalitesinde belirli seviyede olması şart. Balkanlar'ın son yıllarda tur paketlerine girmesinin sebebi de, artık bu bölgelerin 'gidilebilir' yerler haline gelmesi. Pronto Tur'un Balkanlar için 17 ayrı paketi var. Bu noktaya gelinmesinde elbette turizmcilerin gayretlerini atlamamak gerekiyor. Şimdi gelelim, turizmi yeni öğrenen bu coğrafyanın saklı hazinelerine...

Prizren'deki Osmanlı mührü

Hukuki statüsünü kazanmasına rağmen, henüz özerk cumhuriyetten devlet olmaya tam anlamıyla geçememiş bir ülke Kosova. Nüfusu 2 milyon ve en yaygın konuşulan dillerden biri Türkçe. Yugoslavya'nın 6 federal cumhuriyetinden biri olan Kosova, 15 Haziran 1989'da Sırp lider Miloseviç tarafından Sırbistan'a ilhak edildi. 15 Haziran'ın Sırplar için elbette tarihten gelen özel bir anlamı var. 15 Haziran 1389, Sultan 1. Murat'ın savaş meydanında gezerken yaralı bir Sırp askeri tarafından şehit edildiği gün. Sırplar 15 Haziran'ı 'diriliş günü' olarak kutluyor. Kosova'nın ilhakından sonra buradaki Arnavutların katledilmeye başlanmasıyla 1996'da Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) kuruluyor. UÇK, 1998'e kadar direnişini sürdürüyor. Devamında gelen NATO müdahalesi, 1999'da Belgrad'ın bombalanması ve Sırpların geri çekilmesiyle, iç savaş yüzünden göç etmek zorunda kalan 750 bin Arnavut'un geri dönüş süreci yaşanıyor. 1999-2008 arası BM denetiminde kalan Kosova, Şubat 2008'de bağımsızlığını ilan ediyor. Kosova, 1 Ocak 2010 tarihinde Avrupa Birliği'nde serbest dolaşım hakkı kazanmış ve Türkiye'ye vize uygulamayan bir ülke.

Kosova'da Türk turistler için en ilginç şehir ise kuşkusuz Prizren. 150 bin nüfuslu Prizren'de 25 bin Türk yaşıyor. Bunlar genellikle Osmanlı döneminde Rize, Trabzon, Karaman ve Bursa'dan göçle gelenler. Türklerin konuşmalarında Karadeniz şivesi hakim. Prizren, Osmanlı bakiyesi olma özelliğini size iliklerinize kadar hissettiriyor. Şehrin tam ortasından geçen nehirdeki taş köprü, halen restorasyonunu Tika'nın yürüttüğü tarihi Sinan Paşa ve Bayraklı camileri, adeta Osmanlı mührü gibi duruyor. Fatih Sultan Mehmet'in ordusuyla namaz kıldığı namazgâhı da unutmamak lazım elbette. Rehberimiz, Makedonya Gostivar doğumlu bir Balkan Türk'ü, Seyfettin Kurtiş. Ailesiyle birlikte 1987'de Türkiye'ye göç etmiş. Kendisi şu anda Arnavutluk Tiran'da yaşıyor. Onun tespitlerine göre Prizren tam bir hoşgörü şehri. Burada her din ve kültür kendine güvenli bir yaşam alanı bulabiliyor. Bu sebepten olsa gerek, iç savaşta en az kayıp veren şehir konumunda. Kosova'da bağımsızlık savaşı sırasında şehit düşen Müslüman UÇK askerleri adına, tam şehit düştükleri noktalara anıtlar dikilmiş. Mezarları şehitlikte olsa da, anıtlar bağımsızlık duygusunu diri tutmaya yetiyor.

Bir Balkan masalı; Ohrid

Prizren'den sonra sınırı geçip Makedonya'ya giriyoruz. İlk hedefimiz, aynı isimle anılan gölün kenarında kurulu Ohrid şehri. Türkiye'de daha çok Ohri diye biliniyor. Ohrid gölünün bir tarafı Makedonya, diğer tarafı Arnavutluk. Makedonya da eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden. 2,1 milyonluk bir nüfusa sahip. Nüfusun yüzde 64'ü Makedon, yüzde 25'i Arnavut; yüzde 5'e yakın da Türk yaşıyor. Bu şirin kıyı kasabasındaki Çınar Meydanı, adını 600 yıllık çınardan alıyor. Seyfettin Kurtiş, Ohrid'in 'küçük Kudüs' diye de anıldığını söylüyor. Çünkü bu şirin sahil kasabasında yüzlerce kilise, cami ve havra bulunuyor. En dikkat çekici yapılardan biri, Çınar Meydanı'nın hemen karşısında bulunan Halveti Tekkesi. Tekke içindeki caminin imamını Diyanet İşleri Başkanlığı atıyor. Bu arada, Slav ülkelerinin kullandığı Kiril alfabesinin mucidi Kiril ve Metody kardeşlerin de Ohrid doğumlu olduklarını ve alfabelerini burada hazırladıklarını öğreniyoruz. Şehir 1979'dan beri UNESCO korumasında. Atv'nin ünlü 'Elveda Rumeli' dizisinin bazı bölümleri de burada çekilmiş. Dizideki meşhur Kaymakam konağı da bu şehirde bulunuyor. Ohrid, göl kıyısındaki muhteşem tabiat güzelliklerini, tarih ve kültürle birleştirmiş bir Balkan masalı adeta...

Ohrid'den sonra yolumuz Makedonların Bitola dedikleri Manastır'a düşüyor. Manastır'da, Atatürk'ün mezun olduğu Manastır Askeri İdadisi, ilk görülmesi gereken yer. Burası halen bir müze. Bir bölüm ise tamamen Türkiye ve Atatürk'e ayrılmış. 1392'de Timurtaş Bey'in fethettiği Manastır, 520 yıl Osmanlı idaresinde kaldıktan sonra, 1912'de kaybedilmiş. Bu kaybediş hüznü de halen devam ediyor aslında. Bütün Makedonya'da olduğu gibi buradaki Osmanlı eserleri de son derece mahzun ve yalnız. Osmanlı'dan kalma Yenicami ya da diğer adıyla Mehmet Efendi Camii 1999'daki iç karışıklıkta kundaklanmış ve bir daha da ibadete açılmamış. Ziyarete kapalı ve tamirata da izin verilmiyor. Makedonyalı Müslümanlar caminin geleceğinden endişeli.

Manastır Yenicamii'de yaşadığımız hüzün, Tetovo yani Kalkandelen'e geldiğimizde biraz olsun hafifliyor. Türklerin yoğun yaşadığı bu şehirde bulunan Alaca ya da diğer adıyla Paşa Camii, mimari yapısıyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Camiyi, Hurşüde ve Mensure adında iki kız kardeş yaptırmış. Caminin özellikle iç ve dış süslemeleri hayranlık uyandıracak kadar özgün. Benzerlerine çok az rastlanan Alaca Camii, üç adet yarım balkon şeklindeki mahfili ve ön tarafta saf beyaz mermerden yapılı minber ve mihrabı ile göz kamaştırıyor. Kalkandelen'e yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken iki yerden biri Alaca Camii. İkinci yer ise Harabati Baba Tekkesi. 1375'te Kalkandelen'i fetheden Recep Paşa'nın verem olan kızı Fatma Hanım için yaptırdığı tekke aynı zamanda bir hayrat ve hastane. Harabati'den kasıt, harap durumdaki insanlara yardım etmek. Tekkede gönüllü temizlik ve bakım işleri yapan İsmet Amca, "4 yaşımda bu tekkeye ilk kez geldim ve 70 senedir ayrılmadım." diyor. Harabati Baba Tekkesi'nde cami ve Bektaşi Tekkesi yan yana bulunuyor.

Makedonya'da son durak, başkent Üsküp. 700 bin nüfuslu, hızlı büyüyen ve Vardar nehrinin iki bölüme ayırdığı bir şehir Üsküp. Osmanlı'nın Balkanlar'da en fazla yatırım yaptığı şehirlerden. Şehrin iki yakasını birbirine bağlayan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü tam bir Mimar Sinan eseri. Üsküp Yahya Kemal'in de memleketi. Burada faaliyet gösteren Türk okullarına da, ona saygının gereği Yahya Kemal Kolejleri adı verilmiş. Osmanlı'nın Üsküp'te kurduğu kervansaray, han, hamam ve camilerden oluşan toplam 300 eserinden bugün sadece 3'ü ayakta. Kurşunlu Han, Yiğit Yahya Camii ve Fatih Köprüsü, Üsküp'ün tarihi kimliğini hatırlatmaya devam ediyor ziyaretçilere...


Kalkandelen'de bulunan Alaca Cami benzersiz bir mimariye sahip


Üsküp'te Fatih Sultan Mehmet Köprüsü


Ohri Gölü'nden bir enstantane


Ohri'nin tarihî evleri Unesco korumasında
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.