Orkestra çukurlu salonu olmadığı için adam gibi opera ve bale temsili yapamayan İstanbul'da kış geçirmenin ayıbını yaşadık. Hem de Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılında.

Bir yanda ne olduklarını ve ne yapmak istediklerini bilmediğim bir garip, "İstemezükçü" sendika. Öte yanda ayni hükümetin bir araya gelip anlaşamayan iki bakanı ve en tepede de durumu anlaşılmaz bir sessizlik içinde seyreden ve çözüm iki dudağının arasında iken ısrarla sessizliğini koruyan, sorunu görmezden gelen ve sorulara yanıt vermemekte direnen başbakan. Durum açık seçik belli. Bu gidişle 2011 kışında da Atatürk Kültür Merkezi yok.

Allahtan yaz yetişti. Haziranla birlikte İstanbul, 2010 unvanına layık bir yoğunluk içine girdi. Açık, kapalı, birbirinden renkli, heyecanlı, coşkulu geceler yaşıyoruz.

En başta İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın artık dünyaca ünlü müzik festivali. Bu perşembe mesela müthiş bir konser var. Festivalin ana sponsoru Borusan Filarmoni, Gürer Aykal şefliğinde Lang Lang'a eşlik edecek. 2008 Olimpiyatları Açılışında milyarların dinlediği müthiş piyanist Türkiye'de. Festival meraklıları zaten programı çoktan aldılar, seçimlerini yaptılar.

Kanyon'da "Sinema'da Opera ve Bale Şenliği" pazartesileri devam ediyor. 14 Hziran pazartesi La Scala'dan (Milano) Aida, ertesi hafta Bolşoy'dan (Moskova) Firavunun Kızı Balesi. 1 Temmuz perşembe özel bir yayın var. Barcelona Gran Teatre'den Çaykovski'nin Maça Kızı Operası canlı nakledilecek. Müthiş.

Pop Müzik Konserleri de başladı.

Açık Hava'da, Ferhat Göçer (11 haziran), Ajda Pekkan (13), Volkan Konak (14), Kenan Doğulu (15) konserleri var. Ferhat Göçer (19) ve Volkan Konak (26) Haziran'da Anadolu yakasında, Marmara Üniversitesi Açık Hava Tiyatrosu'nda da olacaklar ayrıca.

Ve tabii, dünyanın en güzel konser alanı, muhteşem İstanbul Boğazı'nın kenarındaki Arena. Geceye erkenden, sahilde bir şeyler yiyip içerek başlayabilir, güneşin en güzel batışını izledikten sonra, konser alanına geçebilirsiniz.

Arena, içerden, dışardan müthiş bir program yapmış.

Rihanna ile başladılar. Emma Chaplin (11 Haziran), Eric Clapton (13) ve Jean Michel Jarre (15) sırada. Yerli açılışı perşembe günü Ata Demirer yapıyor. Serdar Ortaç (18 Haziran), Mazhar, Fuat, Özkan (20), Kubat (24), Yalın (25), Deniz Seki (26), Sertap Erener (30) diye devam ediyor. Temmuz ve ağustos programları da harika. Zamanı gelince hatırlatırız.

Ve yazın sürprizi. Bir Yaz Gecesi Rüyası. Shakespeare'in ünlü komedisi müzikal olarak hazırlanmış. TİM'de açılış yaptılar. Açık Hava Tiyatrosu'nda devam edecekler.

Tiyatro Kedi yapımı bir neşeli gösteri. Hakan Altıner sahneye koymuş. Müzikleri Kağan Yavuz yazmış. Önder Bali yönetimindeki orkestra seslendiriyor. Danslar Atılgan Gümüş'ten.

Dört ünlü oyuncu var. Yıllar sonra tiyatroya dönen harika bir Tamer Karadağlı ile, özlediğimiz Hale Soygazi. Bir usta İsmet Üstekin ve bir genç, Akasya Asıltürkmen. Bu ustalarla birlikte büyük bir başarıyla oynayan bir de genç ekip.

Hakan Altıner, ufak tefek bir iki düzeltme yaparsa, Bir Yaz Gecesi Rüyası, kış gecelerinde de rahat oynar. Bir defa, biraz kısaltmak gerek. Devir Shakespeare devri değil. İnsanlar artık bir şeye saatlerce bağlı kalamıyorlar. Hayatın temposu çok hızlandı. Hem artık başka renkler de var bekleyen. Hele de yaz gecelerinde.

Atılgan Gümüş, daha hareketli, daha çarpıcı danslar koymalı. Türkan Kafadar, Antik Yunan'ın kızlarına tayt giydirmekten acilen vazgeçmeli.

Ve bir de sergi. Taksim, Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde Şerif Antepli, kendi koleksiyonlarından gene müthiş bir sunum hazırlamış. İki sergi bir arada. Filateli'de Sinema ve Sinema'nın Büyüsü.

Antepli müthiş koleksiyoncu aslında.

Pullar ve sinema iki özel merakı. Yıllarca toplamış da toplamış. Şimdi sergiliyor. Sergileri henüz görmedim, ama Antepli'yi biliyorum. Görmeden kefil olurum. Gidip ayrıca yazacağım, ama siz beklemeyin.