Haberler

Avanos: Kızılırmak'ın Yavuklusu

Tarih: 2 Ağustos 2010 Kaynak: Birgün Yazan: İsmet İnce
"Hititler gelmiş daha batıya
Lidyalılar,Frigyalılar sonra
Keltler gelmiş gitmiş
Doğum yerim Avanos'a
Çamurlu suyundan içtiğim
Kızılırmak ovasına
Ah!...Ne çok tarihim varmış!..."
Abdullah Rıza Ergüven

80'den fazla roman ve şiir kitabının yazarı bu şairin, çoğu kitaplarında isimlerinden sevgi ve özlemle sık sık bahsettiği Kızılırmak ve Avanos bir sevda gibidir. Sanki Yusuf ile Züleyha, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem... Kızılırmak Avanos'a âşık, Avanos Kızılırmak'a yavuklu olur mu? Olur işte! Sevda bu ya! Olur!

Avanos, ‘Güzel Atlar Ülkesi' anlamına gelen ‘Kapadokya'nın gizemli bölgelerinden birini oluşturur. Malum, Kapadokya İÖ 4000 yılına kadar uzanan tarihiyle, bu topraklarda Hıristiyanlık dininin oluşum merkezi olması, olağanüstü doğa harikası peribacaları ve yeraltı şehirleriyle ünlüdür.

Geçmişinde Hitit, Frig, Pers, Asur, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyan Kapadokya'nın bir parçası olan Avanos da, en az 4000 yıl öncesine kadar uzanan tarihiyle yörede önemli bir yere sahiptir.

1967 yılında İtalyanların Topaklı Höyüğü'nde yaptıkları kazılardan elde edilen bulgulara göre; Avanos'un tarihinin Hititler'e kadar uzandığı söylenmektedir. Hititler, Medler, Frigler, Asurlular, Persler, Keltler, Kapadokya Krallığı, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar muhtelif sürelerle Avanos tarihinin değişik evrelerinde yer almıştır.

Pek çok tarihçiye göre, Avanos'un ismi Hititler döneminde ‘Zuwinasa', Asurlular döneminde ‘Nenansa', Bizanslılar'da ‘Venessa'dır. Bazı tarihçilerin yapıtlarına göre, Venessa, İÖ 332'de Büyük İskender'in teğmeni ‘Eumenes' tarafından kurulmuştur.

İS 395'den itibaren Bizanslıların (Doğu Roma) yönetiminde kalan Avanos, 1071 Malazgirt Savaşı'yla Selçuklu egemenliğine girmiştir. Avanos'un bu dönemdeki ismi ‘Evenüz'dür. Fatih Sultan Mehmet'in 1466'da Karamanoğlu Beyliği'ni ortadan kaldırmasıyla Osmanlı bölgesi olan Avanos'un ismi ‘Uvenez, Evenez, Avanoz' olarak söylenmiş, zamanla telaffuz kolaylığı ve kelime uyumu nedeniyle de ‘Avanos'a dönüşmüştür.

O halde nedir, Avanos? Ve ne anlama gelmektedir?

Bu konuda muhtelif iddialar söz konusudur: Bir iddiaya göre, Avanos kelimesinin Ermenice'de kasaba anlamına geldiği söylenen ‘Avan' kelimesi ile Rumca ‘Os' takısının birleşmesiyle ortaya çıkan ‘halkın yaşadığı yer, kasaba' olduğu ileri sürülürken, daha çok paylaşılan ve günümüze daha uygun düşen bir başka iddiaya göre de, Selçuklular döneminde Avanos ismine kaynaklık eden ‘Evenuz' kelimesinin ayrıştırılmasında ‘Evani', ‘kap, mutfakta kullanılan kaplar, kacaklar, mutfak eşyaları' anlamına gelmektedir. ‘Evenüz' de çanak, çömlek yapan bir yer olduğuna göre ‘Evani-öz, Even-öz' yani kap yapan, çanak çömlek yapan kasaba anlamına gelmektedir.

Selçuklu dönemi, Avanos'un kuruluşuyla ilgili bilinen en yakın dönemdir. Bu dönem, kervansarayların yaygın bir şekilde kurulduğu sürece denk düşer. Dönemin Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat Avanos'a 5 kilometre mesafede bir yere kervansaray yaptırmak amacıyla asker ve yapı ustalarından bir kısmını bu bölgeye sevk eder. Bölgeye gelen askerlerin komutanı, bir müddet sonra inceleme yapmak üzere 20 kişilik asker grubunu, bir çavuş eşliğinde Avanos'a gönderir. Gelenler, Avanoslular'la kaynaşarak dostluk kurar. Bu keşif birliğinin başı olan çavuş, civardaki yerleşim yerlerini dolaşarak bu kaynaşmayı sağlamlaştırmak için 1202'de Avanos'a bir mescit yaptırır. Mescit, Selçuklu döneminin Avanos'taki ilk hizmetidir ve ona dönemin sultanı, Alâeddin Keykubat'ın ismi (Alaaddin Camii) verilir.

Mescidin yapıldığı yıla kadar sadece 5-6 haneden oluşan küçük bir topluluk olan Avanos; Çağşak, At Deresi, Kuşçin, Damönü, Meleklik, Sarıkaya, Güvercinlik, Gövtepe, Ağdere, Biledor ve Kızılöz bölgesinden gelenlerin toplanmasıyla çoğalır ve büyür. Avanos'un ilk mahallesi böylece oluşur. Selçuklular döneminde büyüyen Avanos, Osmanlılar döneminde iyice gelişmiştir. Uzun yıllar Nevşehir kazasına bağlı bir karye olarak varlığına devam eden Avanos, 1853'de bir süre Ürgüp'e, daha sonra da Arapsun'a (bugünkü Gülşehir ) bağlanmıştır.

1888'de bir kaza olarak Kırşehir Vilayeti'ne bağlanan Avanos, Nevşehir'in 1954'te vilayet olması üzerine Kırşehir'den ayrılarak, bir ilçe olarak Nevşehir'e bağlanır. O tarihten bu yana, gelişen ve büyüyen Avanos, Türkiye'nin en büyük nehri Kızılırmak'ın iki yanına yerleşmiş 12.000 nüfuslu, turistik bir ilçedir.

Pek çok film ve hikâyeye konu olan Kızılırmak, ilçeyi doğudan batıya tam ortadan ikiye ayırır. Hititler dönemindeki ismi ‘Marassantia', Bizans döneminde ise ‘Halys'dir. Irmak, Avanos'un iki yakasını; ikisi çevre yolu, biri taş, diğeri asma olan dört köprü ile birbirine bağlar.

Kızılırmak'ın kuzeyinde yer alan bölüm Avanos'un eski yerleşiminin olduğu, çarşı ve hükümet binalarının bulunduğu kısımdır. Karşı taraf ise, pazar yeri ve az sayıda işyerinin bulunduğu, daha çok ikamet amaçlı yerleşimin hakim olduğu bölümü oluşturur.

Çarşının bulunduğu eski bölgedeki yapıların çoğu üst üste geçmiş bir görüntü verir. Dağa yaslanmış olmaları nedeniyle, dar ve dolambaçlı sokaklara sahiptirler. Yapı malzemesi olarak, Avanos'un civarında bulunan taş ocaklarından elde edilen ‘kisir taşı' kullanılmış, yapılar genellikle yığma olarak inşa edilmiştir. Beton binalar ise, daha çok ticaretin döndüğü çarşı merkezi ve civarında yer alır.

Yerleşimi labirent gibi olan bu eski bölgedeki evlerden birindeki bir odaya kazma vurulsa oradan başka bir evin odasına ulaşılır. Sokaklar genelde taş ya da sert toprakla döşenmiştir. Bazı sokaklar, üstü ev olan kemerli bir çatı altından devam eder.

Bu bölgedeki evler, genellikle iki katlı olarak yapılmıştır. Evlerin kapı, pencere ve ön cephelerinde taş işçiliği, özellikle misafirlerin ağırlandığı üst katlardaki köşk odalarının tavanlarında ahşap işçiliği hâkimdir. Büyük çoğunluğu yaklaşık 100-150 yıllık bir geçmişe sahip bu evlerin aşınma, kayma ve yıkılma gibi nedenlerle zaman içinde kullanılamaz hale gelmesi üzerine; sahipleri, 1968'de ırmağın karşı tarafında yapılan afet evlerine taşınmak zorunda kalmışlardır.

Avanos'un geleneksel yaşamı ve mimari tarzı açısından son derece önemli olan bu bölge, 30 yıl kadar kaderine terk edildikten sonra, 1998 yılında yürürlüğe giren ‘Koruyucu İmar Planı' doğrultusunda yeniden tadil ve onarım şansı yakalamıştır.

Avanos, kara ikliminin hâkim olduğu bir bölgede yer almasına karşın, dağa yaslanması ve ırmağın etkisiyle yumuşak bir iklime sahiptir. Ormanlık bir alanı bulunmamakla beraber, etrafı bağ, bahçe ve ağaçlıklarla çevrilidir. Yakın civarında taş ocakları, özellikle çanakçılığa hammadde kaynağı oluşturan kil yatakları mevcut olup, sayıları 8'i bulan tuğla fabrikalarıyla toprak sanayii ve turizm önemli sektörler durumundadır. Avanos ekonomisi, özellikle son yıllarda turizme dayalı bir şekilde yürümektedir. Hizmet sektörlerinin yanında, halıcılık ve çanakçılık, Avanos turizminin temelini oluşturur.

Günümüzde çanakçılıkla Avanos o kadar iç içe geçmiştir ki, bu el sanatını temsilen çarşı merkezinde bulunan parkta yüksek bir ahşap sundurma altında çanak yapan adam heykeli ile, ırmak kenarındaki gezinti alanına yerleştirilmiş bulunan, bardağa su dolduran büyük bir çanak testi, Avanos'u resmetmektedir. Ancak, önceleri 250-300 civarında atölye ve çok sayıda çanak ustasına sahip olan sektör, turizmin devreye girmesiyle kabuk değiştirmiş, el sanatı olma özelliğinden uzaklaşarak daha kârlı ve pratik olan al-sata yönelmiştir. Bu ise, ‘işlik'lerin azalmasına, yeni ustaların yetişmemesine neden olmuştur. Sektördeki bu daralmaya rağmen, çoğunluğu geleneksel yöntemlerle çalışan 50 civarında ‘işlik' bulunmaktadır. Çoğunluğu doğal kaya oyma mağaralardan oluşan işlikler, daha çok Avanos merkezinde yoğunlaşmış olup, ziyaretçilerin önemli bir ilgi odağı durumundadır.

Avanos'a yolu düşenler; bir taraftan tarihin, ırmağın ve yemeklerin tadına doyarken, başka bir taraftan ziyaret edebileceği pek çok tarihsel ve turistik gezi noktaları bulacaklardır. Bunların en ilgi çekici olanları şöyle sıralanır; Yamanlı Kilise, bazen kovboy şapkasına bazen huniye benzetilen Çeç Tepesi, Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus döneminde yapılan Saruhan Kervansarayı, peribacası bölgesi Paşabağ, bölgedeki ilk Hıristiyanların ikamet merkezi olan Zelve, Çavuşin Köyü, Özkonak Yeraltı Şehri, Belha Sarayı...

Avanos, hâlâ çok tarafı araştırılmaya değer tarihsel bir hazine gibidir. Kapadokya bölgesinin en büyük yeraltı şehrinin Avanos'ta olduğuna ilişkin, halk arasında yaygın bir kanaat söz konusudur. 200 civarında yeraltı şehrinin olduğu bir coğrafyanın tam merkezinde yer alan Avanos'ta da bulunmasının pekâlâ mümkün olduğu iddiası, etrafının yeraltı şehirleriyle çevrili olması nedeniyle, araştırılmaya değer görülmektedir. Ve sonuçta Avanos halkı bugün, belki de yörenin en büyük yeraltı şehrinin üzerinde yaşadıklarına inanmakta, en azından bu konunun üzerine gidilmesini beklemektedir.

Avanos, hâlâ geçmiş dönemlere ait pek çok yönü ve gizemiyle tarihin merkezi gibidir. Kapadokya'nın önemli tarihi-turistik gezi noktaları Göreme, Ürgüp, Uçhisar, Ortahisar, Mustafapaşa'ya birkaç kilometre, Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri'ne 30 dakika mesafede olup, buraları gezmek için de uygun bir hareket merkezi durumundadır.

Şimdilerde Avanos sakin. Onu gezmek daha kolay. Gerçekte sakinliği, pek hayra alamet değil. Ziyaretçileri azaldı Avanos'un. Yaşam, belki de irtifa kaybediyor Avanos'ta. Kabahat onda da değil aslında. Turizmin motoru yerli-yabancı turlar büyük ölçüde girmiyor Avanos'a. Hayatın ve doğanın güzelliğine rağmen, ekonominin dinamosu geleneksel el sanatları ve sektörler zor durumda şimdi...Sevdalısı Kızılırmak iştahsız akıyor bir süredir...Yavuklusunun haline üzülür gibi sanki... Ve kim bilir, suyu azalmış o nedenle ve hayata küsmüş belki de!

Kızılırmak ve Avanos: Tatlı bir sevdanın türküsü gibidir bu ikili... Tarihin ve doğanın şiirselleştiği peribacaları diyarının esrarengiz dünyasında, tatlı rüyalar yaşatırlar konuklarına... Biz yıllardır görürüz o rüyayı... Ya siz? Siz istemez misiniz?

Avanos'un geleneksel şenlik ve eğlenceleri


Binnik: Üzümlerin toplanma zamanı olan Ağustos ayının ikinci yarısında bağ bozumunun olacağı bölgelerde yapılırdı. Avanos'un geleneksel hayatında önemli bir yer tutan binnikler, ailelerin çocukları ve yakınlarının katılımıyla, bağlarda kalabalık gruplar halinde yemek yedikleri, eğlendikleri bir gündür ve akşama kadar devam eder.

Goyun Ho:
Ramazan Bayramı'ndan üç gün önceki akşam ‘Goyun Ho' günüdür. O akşam çocuklar, ellerinde teneke çalarak evleri dolaşırlar ve iğde, kuru üzüm, şeker, tatlı gibi yiyecek toplamaya çalışır. Dolaşırken vardıkları evin önünde bir taraftan teneke çalarken, bir taraftan da şöyle bağırırlar:

"Goyun ho, goyun ho
Biz geldik duyun ho
Virdinizse virdiniz
Virmedinizse testinizi, bardağınızı kırdık ho..."

Sin Sin:
Her yıl 29 Ekim akşamı çarşı meydanına ateş yakılır ve etrafında sırayla birer kişi döner. Her dönen kişiyi kalabalık gruptan gelen bir başka erkek itekleyerek yerine kendi dönmeye başlar. Gecenin geç saatlerine kadar devam eden ‘Sin Sin'in Orta Asya'dan gelen bir Türk geleneği olduğu söylenir.

Kelle Atma:
Düğünler, eskiden Avanos'ta birkaç gün devam eden tam bir eğlence ve yarış havasında yapılırdı. Bu eğlenceli yarışlardan birisi de ‘Kelle Atma'dır. Buna göre; düğün evine yakın iki yüksek yer arasına ve 40 metreye kadar yükseltilebilen ip asılır. Kendine güvenenler, büyük bir inek kellesini bu ipin üzerinden aşırmaya çalışır. Bunu kim başarırsa, o kişi yarışmanın birincisi olur ve düğün sahiplerince ona hediyeler verilir.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.