'KÖŞKÜ VARDI'
Damat İbrahim Paşa'nın 1668'de, o zamanki ismi Muşkara olan Nevşehir'de doğduğunu ve 1730'daki Patrona Halil İsyanı'nda öldürüldüğünü belirten Saynaç, Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok önemli işe imza attığını vurguladı. Paşa'nın İstanbul ve Nevşehir'de yaptırdığı eserler için iki ayrı vakıf kurduğunu ve sonrasında bu mallar için eşleri ve torunları tarafından kurulan vakıf sayısının 40'a ulaştığını ifade eden Dr. Ayşe Zühal Saynaç, bugüne kadar bu vakıflara ait 6 binin üzerinde taşınmaz malı tespit ettiklerini vurguladı. İstanbul'da Babıali'deki Sübyan Mektebi ve Cağaloğlu'nda bulunan Fatma Sultan Mescidi gibi bazı taşınmazların yıllar içerisinde satılarak yıkıldığını belirten Saynaç, şu anda Sübyan Mektebi yerinde modern bir iş merkezi, Fatma Sultan Mescidi yerinde ise defterdarlık binası bulunduğunu kaydetti. Çırağan Sarayı'nın da vakfa ait olduğunu iddia eden Saynaç, şimdi bu mallar ve bunlar gibi satılan malların iade edilerek mazbut vakıf haline getirilen vakıflarının yeniden mülhak vakıf olması için dava açtıklarını söyledi. Davayı kazanmaları halinde Paşa'nın tüm mallarının vakıf aracılığı ile idare edileceğini ve gelirin üçte birinin restorasyon çalışmalarına, üçte birinin fakirlere, geriye kalan bölümün ise Paşa'nın soyundan gelenlere aktarılacağını belirten Dr. Saynaç, şunları söyledi: "Çırağan Sarayı'nın da hep bizim olduğu söylenir. Osmanlı arşivinde bir belge buldum ancak henüz tercümesi yapılmadı. Çırağan Sarayı'nda bir müze var. Burada Çırağan Sarayı'nın yerinde İbrahim Paşa'nın bir köşkü olduğuna dair belge var. Şu anda Damat İbrahim Paşa Vakfı'na ait olan mallar gerçek değerlerini almıyor. Bu malların birçoğu kirada. Buradan elde edilen gelirler restorasyon çalışmalarına bile yetmiyor."