Haberler

Port İzmir ve Ortak Fikirler Üzerine

Tarih: 14 Ekim 2010 Kaynak: Yeni Asır Yazan: Hürol Dağdelen
Bir şehri tanımanın, sevmenin ve eksiklerini gidermenin üç yolu, gözlem yapmak, tartışmak ve konuşmaktır.

Evet "konuşmak"... Ne zamandır yapamadığımız bir şey bu, İzmir için...

Çünkü birileri bunu tetikliyor, "Aman gelişmesin, böyle kalsın. Böyle kalsın ki bizim olsun, benim olsun" keyfiyetiyle...

Korkunç ama bu zihniyet boy verdi ne zamandır; İzmir için asıl tehlike de bu aslında...

Konuşmadan, eksiklerini görmeden kenti pasivize etmek...
Oysa, bölgesine, ülkesine liderlik yapacak şehrin, donanımlı olması şart...

Dopdolu olacak ki, sözü dinlensin, dikkate alınsın. Yoksa "sıradan" olmaktan öteye gidemeyecek.

Bu da en azından, Atatürk'e, çok sevdiği bir kentin ihanetidir.

"Port İzmir" ne zamandır böyle bir eksikliği gideriyor; haberi olana, şehrini sevene, gelişmesinden yana tavır koyana...

Etkinlik, İzmir Fransız Kültür Merkezi'nde performans kimliğinde... Özü, mesleğinde uzman kişilerin görüşlerini aktardığı, İzmir'le özdeşleştirdiği, yanlışları paslaştığı, kültür, sanat, mimari, kentleşme, toplumsal yaşam penceresinden İzmir'in gelişimine katkıda bulunduğu bir ortamı yaratmak...

Bu katkı ya tartışarak, ya çektiği bir filmi sahneye koyarak ya da fotoğrafla anlatarak yansıyor izleyiciye...

Kültür-sanat yazılarını keyifle okuduğunuz, köşe yazarı arkadaşım Bülent Gürlük de önceki akşam konuşmacı olarak konuktu Port İzmir paneline...

Gürlük, bir süredir gerek köşesinde gerekse gazetemiz Sarmaşık'ın manşetine taşıdığı İzmir'in yetersiz sanat kimliğini tartışmaya açtı. İspanya'nın Gijon kentini fetheden İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının orada yaşadığı övgüyü, bu ufacık liman kentinin sanata verdiği önemi, kültüre bakışını İzmir'den örneklerle karşılaştırdı.

Alınması gereken yolu, atılması gereken adımları özetledi. Kent yöneticilerinin kültür-sanata sadece bina yaparak değil, toplumu sanatın içine çekecek projeler üreterek katkıda bulunmaları gerektiğini anlattı.

Ve sonuç olarak dedi ki; "İzmir bizim canımız, sanat kenti olması için herkes elini taşın altına koymalı... Böyle gitmez."

Bir başka konuşmacı, Dilek Tunalı da çarpıcı bir saptamayla geldi karşımıza... O kişi de, son aylarda dizi ve sinema filmlerinin çekim mekanlarından biri haline gelen İzmir'i araştırmıştı; çekimlere bizzat katılarak, yönetmenlerle, oyuncularla konuşarak...

Konu başlığı, "Sinema İzmir'de Film Yapımı"...

Yaklaşık 20 dakikalık filme, İzmir'de çekim yapan tüm yapımcılar, emekçileriyle katılmıştı.

Hepsinin ortak görüşü, "İzmir, sinema için harika bir yer, tarihi ve soysal açıdan bulunmaz bir mekan.. İnsanları çok sıcak ve ilgili...

Ama, işler zor yürüyor, bürokratık engeller çıkarılıyor. Kimse bize yardımcı olmuyor. Bu yüzden böyle güzel bir kent, kendini, insanını değil İstanbul'u besliyor. İzmir'in bu uykudan uyanması gerek...

Gerçeklerle yüzleşmek, aslında insanın doğasında var, sadece kullanmak gerek bu özel duyguyu...

Hepimiz İzmir'i çok seviyoruz, hatta onsuz yapamayız ama gelişiminden de bizler sorumluyuz.

İşte bu nedenle gerçekleri görmeliyiz. Bu kent için yaşayan birilerinin önerilerine kulak kabartmalıyız.

Zira hata, hata üstüne binerse, bu güzel kente yazık ederiz.
Doğru olan, "Türkiye'nin liderliğini" yakıştırdığımız bu kent için harekete geçmektir.

Hem de bir an önce...
Turizm zirvesinde yaşanan "aymazlığı" da unutmadan...
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.