Haberler

İstanbul 2010 yetmez ama evet!

Tarih: 8 Kasım 2010 Kaynak: Sabah Yazan: İbrahim Altay
Yılın bitmesine iki ay kala İstanbul 2010 Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt'la kültür başkenti etkinliklerini tartıştık. Kurt, harcadıkları paranın abartıldığı kadar çok olmadığını, büyük kısmının kentsel çevre ve kültürel mirasla ilgili çalışmalarda kullanıldığını söylüyor.

Kültür Başkenti etkinliklerini koordine etmek üzere özel bir yasayla kurulduğu 2007'den beri İstanbul 2010 Ajansı'nı tartışıyoruz. AKM'nin yapılmamasından da İstiklal Caddesi'ndeki kaldırımların bozuk olmasından da ajansı sorumlu tutuyoruz. İstanbul 2010, bütün sorunların çözümü olur sanıyoruz. Acısıyla-tatlısıyla, hatasıyla-sevabıyla bir uzun festival rüyasından uyanmamıza iki ay kaldı. 2011'e gözlerimizi açtığımızda karşımızda göreceğimiz manzara birçok tartışmalara ve değerlendirmelere neden olacak. "Neler yapıldı, nasıl yapıldı, ne kadar iyi yapıldı," soruları tekrar tekrar sorulacak. Bu soruları, en önemli muhataplarından biri olan İstanbul 2010 Ajansı Genel Sekreteri, 'mutfaktaki adam' Yılmaz Kurt'a sorduk.

Kaynaklarını verimli kullanmayan, hesapsızca para saçan bir kurum musunuz?
Bu konuda bilgi eksikliğine dayanan haksız eleştirilere maruz kalıyoruz. Rakamlarla konuşacağım. 2008, 2009, 2010... Üç yıllık bütçe kullanıyoruz. 2008'de 250 milyonluk bir bütçe yapılmış ama 75 milyonu gelmiş buraya. Geriye kalan 175 milyon gelmemiş. Bunun da 44 milyonunu kullanmışız. Buna rağmen açın 2008'in gazete arşivlerine bir bakın: 'Milyonlar geldi, harcandı, bitti,' diye bir sürü tartışma. 2009'da 800 milyonluk bir bütçe yapılmış ama gelen para 250 milyon. Bunun da sadece 96 milyonunu kullanmışız. 2010'da ön görülen 303 milyonluk bütçeninse şu ana kadar 150 milyonu geldi. Üç yılı topladığımızda bizim bugüne kadar harcadığımız para 301 milyon TL. Geçen yıl basında 'Milyonlar gitti, ortada hiç bir şey yok,' şeklinde o kadar çok haber çıktı ki biz isyan ettik.

Karşı çıkmadınız mı bu tür haberlere?
2009 sonuydu... Bu tür haberlerin yoğun olduğu bir dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde ve İl Genel Meclisi'nde sunum yaptım. Harcamalarımızın miktarını söyleyince şaşırdılar. Bir gazeteci '400 milyon avro harcandı, buhar oldu, ortada hiç bir şey yok,' yazdı mesela. Kendisini ziyaret edip bu verileri gösterdim; mahcup oldu. 2009 yılında bütçemiz 800 milyon olunca 'Bu para buraya geldi, dağıtıldı, gitti,' gibi bir algı oluştu. Bu yanlıştı. Yanlış ve eksik bilgi, eninde sonunda doğru bilgiye sığınmak zorundadır ve doğru bilgiler burada.

Ben de sorayım: Nereye gitti bu paralar? Kalıcı işler yapabildiniz mi?
Bütçemizin yüzde 60 ve 70 oranındaki büyük kısmı, tarihi ve kültürel mirasla ilgili projelere yani kalıcı işlere gidiyor. Üstelik bu bütçemizden kaynaklanan bir zorunluluk. Ne bizim ne de yürütme kurulumuzun bunun dışına çıkması yasal olarak mümkün. Bu 301 milyon içinde 31 milyonunu UNESCO işlerine, 20 milyonunu Topkapı Sarayı'na harcadık. Şu ana kadar projelere 130 milyon harcamışız. Tanıtım giderlerimiz yaklaşık 60 milyon TL. Genel yönetim gideri olarak da 27 milyon TL harcamışız. 29 milyon da KDV ödemişiz.

Önceliğimiz: kentsel ve kültürel miras

Niye bu kadar çok gündemdesiniz? İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti seçilen ne ilk ne de tek şehir...
İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti unvanına layık görülen ilk şehir değil şüphesiz, ama Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan bir ülkenin şehri olarak bir ilk. Galiba da son şehir olacak. Çünkü konuyla alakalı mevzuat değiştirildi ve bundan sonra AB üyesi olmayan, yani aday ülkelerin şehirlerine bu unvan verilmeyecek. Avrupa'daki bütün kentler, bu unvana değer veriyor ve almak için yarışıyor. Bizim bunu başarmamız az bir iş değil.

Diğer ülkelerde de sizinki gibi kültür başkenti ajansları var mı? Çalışma alanları, yöntemleri ve bütçeleri sizinkine benziyor mu?
Her ülkenin idari yapısı, teşkilatlanması tabii ki çok farklı. Orada iş, daha çok yerel yönetimler üzerinden yürürken bizde merkezi otorite daha etkili. Bu hem yasalardan hem de bizim idari teamüllerimizden kaynaklanan bir husus. Dolayısıyla ajansımızın oradakilerden daha kompleks bir yapısı var. Birçok farklı kurumla birlikte çalışmak durumundayız. Bunun yanı sıra ajansımızın diğer kültür başkentlerinden farklı olarak tarihi ve kültürel yapıların restorasyonu, renovasyonu, projelendirilmesi gibi de bir misyonu var.

Daha önceki kültür başkentlerinde yok muydu böyle bir uygulama?
Bu konuda da biz ilkiz denebilir. Bu biraz da toplumsal beklentilerle ilgili. Yeni kurumlardan, unvanlardan büyük beklentiler olur. Hazır bunu yaparken şunu da yapalım, bu olmuşken şu da olsun,' denir. İstanbul'un sahip olduğu kültürel miras, Avrupa'daki çok az şehirle kıyaslanabilecek kadar zengin ama bunların gereği gibi korunduğunu, düzenlendiğini, projelendirildiğini söylemek zor. Ajansımızın kuruluşu bir fırsat olarak düşünülmüş ve bütçesine konulan ödeneklerle buna özel bir önem verilmiş.

İstanbul halkına ulaşmaya çalıştık

Hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz? İstanbul 2010, İstanbul'da neyi değiştirdi?

Bu projeyle İstanbul, sahip olduğu birçok değeri yeniden keşfetti. Daha önce kültür sanat bizde daha dar bir çevreye, Beyoğlu-Beşiktaş-Nişantaşı gibi şehrin merkezindeki alanlara hasredilmiş bir olgu gibiydi. Biz bunu şehrin geneline yaymak, kültür sanat kavramlarını daha geniş bir kitleye mal etmek istedik.

Bunu başarabildiniz mi? Çalışmaların İstanbul halkına yeterince ulaştığını düşünüyor musunuz?
İstanbul dediğimizde 15 milyon nüfusu olan bir şehirden söz ediyoruz. Avrupa'daki birçok ülkeden daha büyük. Herkese ulaştığımızı söylemek abartılı olur ama bunun için uğraştık.

Ne yaptınız mesela?
"İstanbul Avrupalı Kardeşleriyle Buluşuyor' temalı bir projeyle İstanbul'daki ilçelerin özel etkinliklerle Avrupa'daki kardeş şehirleriyle buluşmasını sağladık. Kaymakamlık ve Milli Eğitim Müdürlükleriyle '2010 Okullarda' diye eğitim projeleri yürüttük. Her ilçede, 'ilçe kültür platformları' oluşturup bunlara kaynak aktardık. Bu platformlar da kalıcı olacak. İstanbul'da hiç müze görmemiş, tiyatroya gitmemiş, herhangi bir performans seyretmemiş ciddi sayıda öğrenciyi merkeze getirdik. Bunun dışında ilçelere sergiler götürdük. 'Taşınabilir Sanat' projemizle çağdaş sanat eserleri İstanbul'un Sultanbeyli, Kartal, Tuzla, Pendik gibi bütün ilçelerini gezdi. Saydığım projeler halen devam ediyor ve edecek. Bunlar şu ana kadar bu çapta yapılamamış işlerdi.

İstanbul kültür sanatla anılmaya başladı

Proje ve faaliyetlerin uluslararası tanıtımı yeterince yapılmıyor mu?
İstanbul, kültür sanatıyla anılan bir şehir olmasa da olma yoluna girdi. Deniz, kum, güneş, Türk lokumu, kebap ve oryantal danstan ibaret zannediliyordu. Biz 'Dünyanın en ilham verici şehri' sloganıyla bu ön yargıların birçoğunu ortadan kaldırmayı başardık.

İstanbul'un ekonomisine ciddi bir katkı yaptı mı bu süreç?
En azından şu kadarını biliyorum: İstanbul'daki iyi otellerde ciddi bir yer sorunu yaşandı bu sene.

2010 bitince ajans ne olacak?

2011'in ilk altı ayı bitene kadar tasfiye edilecek; artı ve eksileriyle, İBB ve İl Özel İdaresi'ne devredilecek.

Bundan sonra yeni proje kabul etmeye devam edecek misiniz?
Hayır. Proje kabul etmiyoruz ama spontan gelişen bazı etkinliklere destek veriyoruz. Restorasyon projelerine devam ediyoruz. Ancak çok özel ve özgün olursa yeni projeleri değerlendirme ihtimalimiz olabilir ama zaten önümüzde çok zaman kalmadı.

Röportaj notları
Kurt'u en çok sevindiren projelerden biri Boylu Soylu Yelkenliler'in İstanbul'a gelişi olmuş ama iki yakasının da üç tarafı denizlerle çevrili İstanbul'da bu yelkenlilerin hepsinin ağırlanabileceği limanlar bulunamamasına çok üzülmüş.

Hayal kırıklıklarının neler olduğunu sorduğumda "Bunu 2010 bitince konuşalım," diyor.

U2 konserinin, rock müzik hakkındaki düşüncelerini değiştirdiğini itiraf ediyor. "Müzik ve sahne gösterisinden öte bir şey vardı orada," diyor. İstanbul Boğazı'ndaki gezintileri sırasında Bono, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a üç ilahi dini birleştiren bir festival projesinden söz etmiş. Başbakan, grubu bu projeyi İstanbul'da gerçekleştirmeye davet etmiş.

Yabancı konukların İstanbul'dan etkilenmelerinden çok etkilenmiş. Bunlardan biri olan ve İstancool etkinlikleri çerçevesinde İstanbul'a gelen ünlü piyanist Michael Nyman, Karaköy civarında bir ev alıp buraya yerleşmek istediğini açıklamış.

Bütün konuşmalarda İstanbul 2010'un bir öğrenme süreci olduğuna vurgu yapılıyor. Kültür ve sanat etkinlikleriyle ilgili daha önceki yıllara ait verilerin sağlıklı tutulamamış olmasından yakınıyor.

Kalıcı işler
Kültürel miras çalışmalarına konu olan eserler:

Topkapı Sarayı
Ayasofya Müzesi
Süleymaniye Darüşşifa Binası
Galata Mevlevihanesi
Haseki Külliyesi, Hürrem Sultan Müzesi
Yedikule Hisarı
Kariye Müzesi
İbrahim Paşa Sarayı
Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi
Şehzade İmareti Restorasyonu
Gazanferağa Medresesi
Riva Kalesi
Eyüp Rami Kışlası
Yıldız Teknik Üniversitesi Otağ-ı Hümayun Binası
Sepetçiler Kasrı
Kılıç Ali Paşa Cami
Beyoğlu Arap Cami
Şeyh Ahmet Buhari Tekkesi
Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Medresesi
Köse Mehmet Raif Paşa Konağı Ayrıca Kumkapı'da bulunan harap haldeki Vortvots Vorodman Kilisesi'ni kültür merkezine dönüştürme ve Hasköy'deki Mayor Sinagogu'nun restorasyonu projeleri sürdürülüyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.