Haberler

Heykel ve muhafazakâr değerler

Tarih: 14 Ocak 2011 Kaynak: Zaman Yazan: Bejan Matur
Başbakan, Katar dönüşü gazetecilere 'ucube'yi heykel için kullandım' demiş. Hiç şaşırmadım.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın konuyu toparlamaya dönük çabasını takdir etsem de, Başbakan'ın, bilinen dobralığı sebebiyle bir çıkış yapacağını bekliyordum. Tanıdığımız Başbakan sözünü sakınmaz! 'One minute' çıkışıyla zirve yapan üslubunu, pek çok konuda tekrarladı.

Bu dobralığın Başbakan'ın halk nezdinde sevilmesinin sebeplerinden olduğu söyleniyor. Siyasi elitlerin terminolojisi ile konuşmayan, toplumsal kültürde karşılığı olan tepkiler veren, ciğerinden konuşan bir lider olması Başbakan Erdoğan'ın karizmasının sırrı.

Fakat karizmayı artıran bu dobralık, konu sanat, sınır Ermenistan ve dönem seçim öncesi olunca beklenen sonucu yaratmayacak gibi. Nitekim dünkü Hürriyet gazetesi, bu konu üzerinden yürütülecek çağdaşlık-gericilik tartışmasının 'start'ını verdi bile. Gazete attığı manşet ile kamuoyunda zaten karşılığı olan hassasiyetin altını çizdi. Böyle zamanlarda kendisini muhafazakâr demokrat olarak tarif eden AK Parti'nin muhafazakâr yanı öne çıkarılır. Hayat tarzı tartışmaları haklılık kazanır. Tartışmanın dinamiğinin yapay olup olmamasının da hiçbir kıymeti kalmaz. Çünkü sebepler yapay da olsa, korkunun kendisi yeterince gerçek.

Şimdilerde muhafazakâr kesimler 'tarihe saygısızlık' yapıldığı iddiasıyla 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini eleştirirken, seküler çevreler 'ucube' tartışması üzerinden iktidarı eleştiriyor.

Türkiye'nin dinamizmine işaret eden bu muhalefette ne yazık ki demokratik maya eksik. Bu maya tahammül etmekten geçiyor çünkü. Bir diziyi, heykeli beğenmeyebilirsiniz ama bu beğenmeme tahammül etmemeye dönüşmemeli. Tahammülsüzlüğün iktidar nezdinde ifade edilmesi ise demokratlığın makuliyetini zedeliyor.

Her fırsatta muhafazakâr değerlere atıf yapan Başbakan'ın belki de, geçmişe sahip çıkma konusunda referanslarını genişletmesi lazım. Referanslarını genişletmesi, hedeflediği siyasetle de çelişmezdi üstelik. Bu toprağın geçmişindeki mirasın tamamını sahiplenmek muhafazakâr bir demokrata da yakışırdı çünkü.

Sorun da bu galiba. Doğu ile batı arasına sıkışmış değer kriterleri sorunlu bir ülke olarak estetik alanında da büyük bir zihin karmaşası içindeyiz. Tarihin kurulduğu coğrafyada, antik dünyanın en güzel formlarının biçimlendiği topraklarda Nemrut'un, Efes'in, Çatalhöyük'ün, Göbeklitepe'nin mirasçıları olduğumuzu unutup heykeli hayatımızın dışına itmeye çalışıyoruz.

Betona kalan modernleşmemiz bizi taşın estetiğinden mahrum bıraktığı için belki de bu tartışmaları yapıyoruz. Modernleşme serüvenimizin çarpıklığı siyasetin ters aynasında kırılırken, kırıyor da.

Bu üslupta biraz da Başbakan'ın belediye başkanlığından kalan alışkanlıkları etkili. Erdoğan'ın İstanbul'la ilgili şehrin altyapısından dikilen lalelere her konuyla ilgilendiği biliniyor. Bu ilginin olumlu sonuçlarını İstanbullular yaşadı. İstanbul'un dünya standartlarında bir kent olması biraz da Başbakan'ın icraatlarıyla mümkün oldu. Fakat söz konusu yer, Türkiye'nin en kritik sınır noktası olunca, artık sadece şehircilik değil, politika da devreye giriyor. Heykel hakkında sarf edilen sözler Ermeni sorunu dahil hesapta olmayan pek çok yere gidiyor.

Yüzyılın birikmiş öfkesi ve incinmişliğiyle Erivan'dan Türkiye'ye bakanlara ortak değerleri ve barışı hatırlatacak anıtsal bir heykel fikri sadece bu sebeple bile gerekli. Gönül isterdi ki 'tarihî eserleri gölgeleyecek bir esere izin veremeyiz ama bu sınırın anlamına yakışır barış ve kardeşlik mesajı verecek bir başka proje üzerinde çalışacağız' diyen bir başbakanımız olsun.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.