Haberler

HES'ler doğal SİT alanına dönüyor mu?

Tarih: 17 Ocak 2011 Kaynak: Radikal Yazan: Yeşil Hafiye
Rize'deki İkizdere Vadisi'nin 'Doğal Sit Alanı' ilan edilmesiyle 20'den fazla HES projesi rafa kalkmıştı. Yürürlüğe giren yeni yasa kafalarda soru işaret yarattı.

Yeni yıla birkaç gün kala TBMM'de bir yasa kabul edildi. Çevre konusunda, özellikle de son dönemlerde hidroelektrik santralarına (HES) karşı mücadele edenler için bu kanun soğuk bir duş etkisi yarattı. Neden mi? Kısaca anlatalım.

Hatırlayacağınız gibi, Karadeniz'de en çok HES projesi yapılması planlanan Rize'deki İkizdere Vadisi'nin ‘Doğal Sit Alanı' ilan edilmesiyle 20'den fazla proje rafa kalkmıştı. Hükümet de, uzun yıllardır üzerinde çalışılan bir kanunu anında meclis gündemine getirdi; ‘Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu.' Şu anda halen tasarı halindeki kanunun adı güzel ancak içeriği pek de ‘koruma' amaçlı değil.

Çeşitli platformlarda mücadele eden çevreci aktivistler, bu kanunun meclise gelmesini önlemek, en azından tehlikenin farkına varmak için kamuoyunu aydınlatmak için çabalarken 29 Aralık akşamı TBMM genel kurulundan geçen yasa herkesi şoke etti. 2005'te çıkarılan Yenilenebilir Enerji Kanunu hakkında değişiklik öngören yeni yasaya göre (6094 sayılı Kanun), bundan böyle milli parklar, doğal sit alanları, tabiat parkları gibi tüm koruma altındaki alanlarda yenilenebilir enerji santralları yapılabilecek. Kanun maddesi aynen şöyle: "Milli Park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanları, muhafaza ormanlarında, yaban hayatı geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde, ilgili Bakanlığın, doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir."

Kanun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayından geçti ve geçen haftasonu Resmi Gazete'de yayımlandı. Yani yürürlüğe de girdi. Şimdi ilk uygulamanın nerede olacağı, hangi koruma altındaki doğa alanının bir HES'e açılacağı merak konusu. Böyle bir uygulama olduğunda Yeşil Hafiye de takipte olacak.

‘Çevrecilerin tedirginlik duyduğu Biyolojik Çeşitlilik Kanunu tasarısı meclisten geçerse ne değişecek', Yenilenebilir Enerji Kanunu'ndaki yeni değişiklik ne getirecek birazda onun üzerinde duralım.

Biyolojik Çeşitlilik ile ilgili kanun tasarısının endişe uyandıran maddeleri yine koruma altındaki alanlarla ilgiliydi. Tasarıya göre, bugüne kadar koruma altındaki alanların statüleri yeniden değerlendirilecek. İşin daha da vahim kısmı ise, bu değerlendirmeyi şu anda akademisyenlerin, konunun uzmanı üniversitelerdeki öğretim üyelerinden oluşan koruma kurullarının yapısının değiştirilecek olması. Tasarıda yeni oluşturulacak kurullarını bürokrat ağırlıklı olması öngörülüyor. Bu da zaten hükümet nezdinde yatırımlar önünde bir engel olarak görülen kurul ve kararlarının kontrol altına alınması anlamına geliyor. Hükümeti kızdıran böyle karar Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından İkizdere Vadisi için verilmişti. (Doğal sit kararı)

Dolayısıyla, gerek Biyolojik Çeşitlilik ile ilgili kanun tasarısı, gerekse yeni yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Kanun ile hükümet, yatırımların önündeki engelleri kaldırma adına önemli bir hamle yaptı. Bu hamle gerçekten çevrecilerin vurgulamaya çalıştığı gibi bir doğa yıkımı mı olacak, yoksa Türkiye'yi enerji konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtarıp, kendi kendine yeten bir ülke haline mi getirecek? Bunu yaşayıp görmekten başka şimdilik seçeneğimiz yok. Ancak dikkat edilmesi tek bir konu var ki eğer bu bir katliama dönecekse, doğa nasıl kendini milyonlarca yılda oluşturuyorsa bu işin dönüşü için de bir o kadar yıl gerekecek. Ne bizim ne de çocuklarımızın böyle bir ömrü var.

Kanun maddelerinin ne anlama geldiğini konunun uzmanlarına da danıştım. Özellikle Yenilenebilir Enerji Kanunu ile ilgili yeni düzenlemeye ilişkin görüşler şöyle:

Munzur Milli Parkı sınırları içinde yapılması planlanan HES projelerine karşı dava açan avukat Barış Yıldırım: "Yasa,tabiata ve biyolojik çeşitliliğe karşı faşizm anlamına geliyor. Yasa kabûl edilirken İfade etmek gerekir ki sermaye şirketlerinin ihtiyaçları nazara alınmış sadece. Yasadaki hükümler Anayasa'nın 56.-63. maddelerine açıkça aykırı. Zira anayasal olarak devlet çevreyi, kültür ve tabiat varlıklarını korumakla yükümlü. Aynı zamanda Türkiye'nin de taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Dünya Kültürel-Doğal Mirası'nın Korunmasına Dair Sözleşme, Bern Sözleşmesi gibi sözleşmelere de açıkça aykırı.Anayasal olarak kanunlar ile sözleşmeler çatışırsa sözleşmelere üstünlük tanınır. Munzur vadisi milli parkı olmak üzere çevreyi savunma için hukuktan kaynaklı tüm meşru direniş hakkımızı Dersimliler olarak sonuna kadar kullanacağız."

Kanun TBMM'de görüşülürken CHP adına konuşma yapan İzmir Mehmet Ali Susam: "Biz yenilenebilir enerji konusunda Türkiye'nin mevcut rezervlerinin kullanması konusunda atak davranması ve tüm potansiyelin kullanılması konusunda kanuna destek veriyoruz. Ancak bunu yaparken de doğanın mahvedilmesine karşıyız. Kanunun 5. maddesindeki koruma altındaki alanlarla ilgili bölüm, ilk teklif geldiğinde yoktu. Genel kurulda yeni önergeyle getirildi. Ben konuşma yapmadan önce o madde yoktu. Görmemiştim. Böyle önergelerle işin boyutunu farkı noktalara getiriyorlar. Bu maddeyi koymalarına gerek yoktu. İnşallah bakanlar koruma altındaki alanlarda hassasiyet gösterirler."

HES karşıtı mücadele edene avukatlardan Yakup Okumuşoğlu: "Korunan alanların her biri için özel koruma mevzuatları hazırlanmış durumda. Örneğin Milli Parklar yasasına göre, milli park sınırları içerisine herhangi bir yapı insaa edilemez. Ancak HES gibi yenilenebilir enerji santralı söz konusu olduğunda bu özel kanun, genel kanunun önüne geçecek. Yasan Anayasa Mahkemesi'ne gitmesini bekliyoruz. Ayrıca dava konusu yapıldığı durumlarda mahkemelerin de kendiğinden bu kanunun Anayasa Mahkemesi'ne gönderme ihtimali bulunuyor."

TBMM'de Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu ile ilgili Çevre Bakanlığı'nın yaptığı görüşmelere Tabiatı Koruma İzleme Girişimi adına katılan eski Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürü Hüsrev Özkara: "Bu kanun çok tehlikeli. Yasayla ilgili yaptığımız çalışmalarda mutlak koruma alanları ile ilgili kaygılarımızı dile getirdik. Türkiye'de zaten koruma alanlarının oranı yüzde 3.7. Geri yüzde 96.3'lük kısmı hallettik de şimdi sıra koruma alanlarına mı geldi. Burada bir samimiyetsizlik var. Kanunu inceleyip tepkimizi dile getireceğiz."

Rüzgar Enerjisi ve Su Santralları İşadamları Derneği Başkanı Ümit Tolga Bilgin: "Rüzgar enerji santralları konusunda bir dönem özellikle doğal ve tarihi sit alanlarında sorunlar vardı. Ancak artık buralarda da rüzgar santralları yapılabiliyor. İlgili koruma kurulundan onay alındığında izin veriliyor. O açıdan bu kanun aslında da çok fazla bir yenilik getirmemekle birlikte yenilenebilir santral yatırımlarını güçlendirmiş durumda. Rüzgar da zaten izinler konusuna fazla bir sorun yaşanmıyordu. Genelde izin veriliyordu, ancak HES'ler daha sıkıntılıydı. Yasayla birlikte artık izin verilmemesi durumunun önüne geçiliyor. Prensip olarak yatırımların önünü açmış durumda."

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.