Haberler

Sanat katli de bir terördür

Tarih: 18 Ocak 2011 Kaynak: Radikal Yazan: Özlem Karahan
Ressam Seydi Murat Koç, Galeri Ihlamour'da açılan yeni sergisinde, kültürel ve kentsel yozlaşmayı yorumluyor: Nasıl ki binalar çoğaltılıp çocuklara oyun alanı bırakılmıyorsa, sanatçılar ve sanatseverler için de üretebileceğimiz, ürettiklerimizi sergileyebileceğimiz mekanlar bırakılmıyor.

Serginin başlangıç noktası AKM binası...

Kültürel olarak elimizde tutamadığımız, yok olmasına göz yumduğumuz mimari yapılarla ilgili ‘Teğet'. Koruyamadığımız kültürel değerlerimizle ilgili varsayımda bulunarak bir yola çıkmıştım ve bunu en fiziki yoldan mimariyle yansıtmayı düşündüm. Geçen yılın başlarında başladığım bir konseptti. Orada Galata Kulesi ve Haydarpaşa Garı gibi binaları resmetmeye başlamıştım. Sonra da AKM binasına dikkat çekmek istedim. Bu sırada Haydarpaşa'nın tadilat yapıldığı sırada yanması durumu oldu ve bu bana doğru yolda olduğumu anlattı. AKM binası da iki buçuk yıldır kapalıydı. Ben bunu yapmaya başladığım sıralarda Radikal'de Cem Erciyes'in bir yazısı vardı: ‘Ne çekiç sesi var ne keman' başlıklı. Bu söz bana tekrar ilham verdi. Bu çalışmaların ismini ‘Teğet'e doğru götüren ilham, aslında Cem Erciyes'ten geldi.

AKM binasına teğet geçen bir uçak görülüyor serginizin afişinde...
11 Eylül'e de gönderme yapıyorum. Çünkü 11 Eylül bir terör hareketiydi. Bir yanda ise kültürel ve ruhsal yozlaşmayla ilgili ya da bir şekilde bir şeyleri unutturarak gerçekleştirilen bir terör var.

‘Tadilat', ‘yıkım', ‘dönüştürme' adı altında yapılan şeyleri de bir tür terör olarak mı yorumluyorsunuz?
Esasında bize empoze edilen bu tür düşünceleri terör olarak sınıflandırıyorum. Terör sadece silahla, bombayla, çarpmayla olmuyor. Değerlerimiz, düşüncelerimiz yok edilerek, uyutularak bir şey empoze edilmeye çalışılıyorsa, bu da bir terördür. Sanat katli de bir terördür. Çünkü örneğin iki buçuk senedir AKM'de bitmeyen ya da bir şekilde başlanmayan bir tadilat var. Önce ‘Yıkılacak' dendi, sonra ‘Restore edilecek' diye çevrildi ve şu anda İstanbul Senfoni Orkestrası, bir tütün temposunda konserlerine devam etmeye çalışıyor. Bunlara dikkat çekmek istedim.

Bunu anlatırken de gerçekçi bir üslup kullanıyorsunuz.
Dolandırmaya gerek yoktu; çünkü direkt ve anlaşılır bir şekilde bir tehdit vardı. Bu sergide en basit anlamıyla AKM'yi teğet geçen bir uçak var ve bunun bir tehlike çağrışımı yapmasını sağlamak istedim. Bu konseptle ilgili üç resmim daha var.

Peki sergide yer alan diğer konseptler nedir?
Diğer konseptlerimde ise kent sorunlarına değinmek istedim. Mimariyle insan arasında bir çelişki vardır. Bu binalara gönderme yaparken daha soğuk, gri renkler kullandım. Bir ‘Kırda Yemek' ya da ‘Manolyalar'ı yapamazdım; çünkü ben bu binaların arasında yaşıyorum. En yalın anlamıyla kendi peyzajımı yansıtmak istedim. ‘Burada bir şeyler yükseliyor ve o yükselenler fiziki anlamda gökdelenler ya da binalar. Ama bir ağaç yükseldiği zaman bir o kadar da köküne veriyor. Ama bu binaların altlarında ne var?'ı soruyorum. Bizim hayatımızı kolaylaştıracak her türlü şey, bir şekilde yükseliyor; ama ruhumuzu besleyecek ya da duygularımıza hitap edecek şeyler beslenmiyor. Bu kökün zayıf olmasına gönderme yapıyorum. Kültürel ya da duygusal olarak, hümanist anlamda bir şeyleri kaybettiğimizi söylüyorum. Yenilenmeye, yeni bir rönesansa ihtiyacımız olduğu aşikar. Şu anda ruhsal açıdan da bir şeyleri teğet geçiyoruz aslında. Her şeyi erteliyoruz. Başımıza gelmediği zaman da hakkında konuşmuyoruz bile. Onun için, bir şeyleri teğet geçmemek için bir uyarı niteliğinde, bir duyarlılık oluşturma derdindeyim.

Kentsel dönüşüm adı altında yıkım ve dönüştürme projelerini siz nasıl yorumluyorsunuz?
Bu aslında benim çok takip ettiğim bir şeydi. Aslında bir mimar duyarlılığında yaklaşıyorum bu olaya; ama ben bir mimar değilim, sanatçıyım. Yüzeyi değiştirilen binalar, antik binaların üzerine tekrar çıkılması, Emek Sineması'nın bir alışveriş merkezine çevrilmesi... Bunlar içimi acıtıyor. Nasıl ki binalar çoğaltılıp çocuklara oyun alanı bırakılmıyorsa, biz sanatçılar ya da sanatseverler için de, üretebileceğimiz, ürettiklerimizi sergileyebileceğimiz mekanlar bırakılmıyor. En son Mehmet Aksoy'un heykeliyle ilgili söylenenler de bunu ortaya koydu. Biraz daha duyarlılık, biraz daha empati diliyorum insanlara; özellikle de siyasilere... Herkes sanatla ilgilenmek zorunda değil; ama bir çiftçi ya da herhangi bir üretken organı da diğerinden ayrı düşünmemelerini.

‘Teğet', 12 Şubat'a kadar Galeri Ihlamour'da.

Takip
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.