Haberler

Arabasız Şehirler İnşa Etmeye Ne Dersiniz?

Tarih: 7 Şubat 2011 Kaynak: What Matters Yazan: Richard Register Çeviren: Derya Yazman, Selin Biçer


Şehirler nasıl büyüyebilir? Aristoteles 10.000 nüfusu, dinamik, demokratik bir şehir için oldukça az bulurken, 20.000 nüfusun ise oldukça fazla olduğunu savunur. Öte yandan, Peter Newman ile kentlerin büyüklükleri ve sürdürülebilirlikleri üzerine çığır açan bir çalışma gerçekleştiren ünlü Avusturyalı çevre bilimci Jeff Kenworthy, bir keresinde bana Peter ile çalışmalarında çok şaşırtıcı ve biraz da rahatsız edici bulgular elde ettiklerini söyledi. Onların araştırmaları şehirler için henüz tanımlanamamış en verimli büyüklüğün oldukça fazla olduğunu gösterdi. Biz henüz o büyüklüğe ulaşmış değiliz.

Bu tabiî ki de şimdileri şehirlerde hava kirliliğine maruz kalan insanlar için mantığa aykırı bir durum. Doyumsuz bir şekilde inşa ettiğimiz şehirler, enerji talebini doğuruyor. İngiliz Petrol kuyusunun, 2010 Nisan ayında Meksika Körfezi'nde patlaması gibi çevresel felaketlere karşı risklerle mücadele ediyoruz. Tüm bunları düşününce kentlerin daha büyük olması gerektiği çok saçma ve belki de tehlikeli gözüküyor. Bu ayrıca bize, üretim, istihdam ve ekonomiye yönelik ekolojik etkilerle uyumlu olmadan kentlerin büyüyebileceğini düşünmemizi öneriyor. Kentler ekolojik sistemin sağlıklı bir parçası olarak düşünüldüğünde, bu fikirler beraberinde sorunları da getirebiliyor.

21. yy. şehirlerinin ideal büyüklüğü, diğer faktörlerle ilişkisi ölçülerek bulunmalı. Ekolojistler, organizmaları, yaşama sistemlerinin birbirleri ile olan ilişkilerinin parçaları gibi görürler. Biz de kentsel ekosistemlerimizin elementlerine bu şekilde bakmalıyız. Aristoteles ve Kenworthy arasındaki bu eşitsizliği açıklamak için çok fazla araştırma gerek. Kentsel ekosistem, şimdileri antik Yunan dönemlerinden çok daha karmaşık bir boyutta.

Benim ilk gerçek iş deneyimim, Yeni Meksika Arkeoloji Laboratuar Müzesi'nde binlerce sene öncesinde getirilen Amerikan Hintli insan eserlerinin resimlerini çizmek ve onları ortaya çıkarmaktı. "Kültürel İnsan Üretimi Eserler Listesi" olarak tanımladığımız bu eserler, yayları ve okları, ortaya çıkardığımız çukur evler, kıyafet, çanak-çömlek, dini objelerin makaleleri ve daha birçok şeyi içeriyor.

Günümüz sanayi kenti ile karşılaştırıldığında, bu liste oldukça uzun. Evlere, işlere ve diğer mekanlara milyonlarca insanın ihtiyaçları üretiliyor, dağıtılıyor, satılıyor ve her şey bu insan yapımı eserler listesi üzerinden tüketiliyor. Bu nedenle şehirlere ihtiyacımız var. Şehirler dışında organize olmanın diğer bir başka yöntemi çok da verimli değil. Küçük, uzak kasabalar şeklinde dağılırsak, bir araya gelemeyiz ya da kaynaklar ve gereçler bizim beklentilerimizi karşılayamaz.

Şehirler üretmek için çok mu büyük? Yanıt, hayır. Büyük ölçekler, şaşırtıcı büyük insan üretimi eserler listesi için gerekli. Fakat burada önemli bir nokta var: her iki büyüklük de evren için bir felaket olabilir. Bugünün şehri duyarlı ve sağlıklı geniş bir ürün listesi üretiyor. Bu listeyi de yararlı ve zarar verici olarak sınıflamak mümkün. O nedenle bizim yapmamız gereken bu uzun üretim listesinden neyin çıkarılması gerektiğine karar vermek. Belki de ilk olarak bu listeden silinmesi gereken karbon kirliliğini yok etmek adına, otomobil ve onun otoyol sistemleri ve park yapılarını destekleyici altyapıları olmalı.

Bu, listesinin küçülmesi ile şehirlerin daha az nüfusa sahip olacağını anlamak adına önemli. Fakat sadece şu an sahip olduğumuz şehirleri küçültmek yeterli değil. Parçaları yeniden düzenlemeye ihtiyacımız var. Bugünün şehirleri, sürekli genişleyen kent merkezlerinin yaratacağı yoğunluğa sahip. Aynı zamanda verimsiz kent içi ve kent çeperinin farklılaşmamış mesafesinden ötürü de arabaya bağımlı. Bu yapı, çevresel sürdürülebilirliği ve insan yaşantısının zevkli olmasını sağlamıyor. Şehirlerin, kasabaların ve köylerin galaksisi içinde dağınık olmaktan vazgeçmeliyiz. Parklar, tarım ve yabani hayat için geniş alanlar olmalı ve bu alanlara insanlar kirletici araba kullanıcıları olmadan kolayca ulaşabilmeli.

Küçülen Şehirler
Biz Amerika'da, Amerikan Hükümeti'nin tek ailelik konut, otoyol ve oldukça ucuz benzin teşviki ile İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kırsal bölgeleri içine çeken çarpık kentleşme dalgasının bir dönüm noktasında olabiliriz. Takip eden senelerde, Kaliforniya örneğinde olduğu gibi şehirler kendinden geçebilir.


New York Ulaştırma Bakanlığı tarafından 2009 yılında uygulanan yayalaştırma projesi

Şimdilerde, yeni gelişim ve merkezlere doğru nüfus büyümesinin aşağıya çekilmesi ile bu dalga bitebilir. Bu değişimin sonucunda, coğrafik ayak izi azalır. Amerika'da bu değişim başladı. Arabaları üreten otomobil sanayi, şehirlerin kocaman alanlarını doldurmasına neden olduğunda, ilk olarak laboratuarlarda ucuza çalışan işçileri çıkarttı. Bu, Rust Belt çağının öncüsü oldu. Bu model, şimdiki ekonomik çöküş tarafından hızlandırılmış durumda. Bu durumda petrol fiyatları kaçınılmaz şekilde artacak ve bu eğilim kuvvetlendirilecek.

Bizler Detroitliler, Youngstownlılar, Flintliler ve diğer büyük küçülmeye uğrayan kentler ile yakınız. Şimdi, Las Vegas, Phoenix gibi az su ve sıcak bir iklime sahip şehirlerimiz var. California Central Valley, çarpıklığın en çok yaşandığı yer ve hacizler kentte en kötü safhada. İlk olarak, fiyatlar, nüfus ve binaların tümü azalmaya başlıyor. Kentlerdeki insanlar bu buruk değişimi, terse dönmesi gerekli bir felaket olarak görüyor. Fakat ben küçülen bu kent fenomeninin avantajlar sunduğuna inanıyorum. Bu avantajlar henüz tarım ve doğal toprakları iyileştirmeye yönelik değil ama doğru yerde doğru yapıları inşa etmek adına bir şans yaratıyor. Geçmiş 60 yıldan bu yana şehirler hakkında öğrendiğimiz tüm şeyler bir avantaj aslında. Başarılı bir şehir plancısı olan Paolo Soleri, 1965'e geri dönüp dağılan, tanımsız banliyölerin arabalar için inşa edilmesi yerine yayalar için kompakt bir kent tasarlanmasının avantajlarından söz etti. Ben onun bu fikrini ciddiye alıyorum.

Verimsiz, büyük ölçüde hasara uğramış boru, tel sistemleri ve ufka doğru uzanan kaldırımlarıyla mahalle ya da kent yapay ucuz enerji ile çalışıyor. Coğrafi açıdan burası apartmanları ve karma kullanımlı binaları ile kompakt bir şehirden daha büyük ve bu kompakt şehirde, kent sakinleri yürüyebiliyor ve birçok yere bisikletle ulaşabiliyor. Soleri'nin kavramı olarak kompakt şehirler, Amerika'nın kıyı şeridindeki bazı kentlerden çok Avrupa'daki şehirlere benziyor. Tramvay ve asansör ile motorlu ulaşımın birincil modu olarak otomobillerin yerini alması gerekiyor.

Soleri'nin sözleri beni çok etkiledi ve bugüne kadar restoranlar, mağazalar, muhteşem manzaralı gezinti yerleri ve çatı bahçeleri bir dizi binanın belli katları arasında kalabalık yaya sokakları üzerinde köprü ile bağlı olabileceğine ikna oldum. Otopark yapıları ve otomobiller için yapılmış sokaklardan her birinin yüz milyonlarca Dolar'a mal olduğu çevre yolu değişimleriyle dışa doğru yayılan şehirler inşa etmeseydik daha kolay olurdu. Sonuç olarak coğrafi olarak daha küçük bir şehre ihtiyacımız var, ama otomobillere dayalı iki boyutlu tasarımdan insan vücudu etrafında tasarlanmış üç boyutlu şehre çevirebilirsek bu mümkün olabilir. Yeni bir kentin dışa doğru değil, yukarı doğru büyümeye ihtiyacı var.

Yaya merkezli kente karşı otomobil merkezli kent gibi bir şehrin ne olması gerektiğine ait bu iki anlayış arasındaki farklılıklar oldukça derin. Bir araba bir insan vücudundan yaklaşık 30 kez daha ağır, 10 kat daha hızlı ve öylece dururken 60 kat daha fazla hacim kaplıyor. Çok büyük! Otomobillerin etrafında tasarımı şekillenen şehirlerin ve hareket, yakıt, otopark ihtiyacınının katastrofik olarak sağlıksız olduğu anlaşılmalı ya da alternatif olarak iklim değişikliği, çöken bir biyosfer ve hızlı kaynak yitimi gibi sonuçları çevremizde göz önüne seriliyor.

Öte yandan, insan vücudunun boyutları, temiz hava ve su, sağlıklı gıda ihtiyaçları etrafında tasarlanmış bir şehir vatandaşlarının hayatlarının yanı sıra gezegenin sağlığını geliştirmek için muazzam bir potansiyele sahip. Birçok çevreci, kentleri daha az zarar verici hale getirerek en iyisinin yapılabileceğine inanıyor. Aslında, iyi tasarlanmış şehirlerin insana ve doğaya aynı anda yarar sağlayarak toprak yapı ve biyolojik çeşitlilik için net katkısı olabilir.

Orantılılığı Anlama


Çin

Şimdiye kadar, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başlıca şehirler hakkında konuştuk. Aslında en hızlı büyüyen metropoller başka yerlerde bulunuyor. Onlar da otomobiller etrafında inşa ediliyor ve gezegenimiz için büyüyen bir felaketi hazırlıyor. Çin otomobilleri teşvik ediyor ve elinden geldiğince sokak ve karayolları inşa ederken Hindistan'da bir araba kültürü yapılandırıyor. Brezilya ormanlarını kesiyor ve yiyecek için kullanılan arazileri yakıt için kullanılan alanlara dönüştürken Atlantik'te BP'den üç kez daha derin seviyede delme işlemi gerçekleşiyor. Rus hükümeti yakın zamanda insanlara ev sahibi olma değerini aşılamak için düşük yoğunluklu, otomobile bağımlı, tek ailelik konutlar için 2.5 milyon hektar satın aldığını duyurdu. Bu dört ülke nüfusu eklendiğinde sonuçta yaklaşık 2.7 milyar insan çıkıyor. Bu Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayanların yaklaşık dokuz katına denk geliyor. Bu dört ülkedeki otomobile bağımlı kentler çağımızın en tehlikeli eğilimlerinden biri.

Ama başka bir yolu daha var. Batı'nın hatalarını tekrarlamak yerine görkemli bir ölçekte, yükselen yeni şehirler ve gelişmekte olan eskileri, benzinli motora bağlı olmayan daha sürdürülebilir bir model ile yapılandırılabilir. Şunları yapabilirsiniz:

Kent merkezleri daha yoğun olabilir. Bunlar yerleşim merkezlerinin yanı sıra iş ve alışveriş merkezleri olarak hizmet verebilir. Bu arada, hektar hektar asfalt otoparklar, yeşil alanlar ve büyük alanlara yayılmış arazi tüketen şerit merkezlerinden park alanları ve çiftliklere yol verilebilir. Dere gibi özellikler peyzaj içinde çalışmaya devam edebilir. Şehir merkezleri yeni yatırım ile canlandırılabilir. Kent sakinlerinin iş ve ev hayatlarını artırabilir. Bu kent merkezleri artık alan israfı otoban kavşaklarıyla boğulmuş olmayabilir. Şu anda araba park yeri olarak harcanan korunaklı alanın muazzam hacmine gerek olmayabilir.

Başka bir yerde, büyük ilçe merkezleri küçük şehirler ya da hepsi kendi karakterini korumak üzere farklı büyüklükteki köyler, ilçenin kendi ve mahalle merkezlerindeki kasabalar haline gelebilir. Binalar, ortalama olarak, evler apartmanlarla ve arabalar bisikletlerle, yürünebilir sokaklarla, tramvay ve asansörlerle yer değiştirerek daha yüksek bir hale gelebilir. Çatı bahçeleri ve restoranlar gibi keyifli ve güzel yerler, çok katlı seralar, muhteşem manzaraları ile binaları bağlayan köprüler yenilenebilir enerji ve kapalı organik tarımla birlikte üstün olabilir. Yeni bir yeşil ekonomi, başlangıç olabilir.

Bu tür şehirler insan toplumunun ekolojik sağlığını ve bu gezegende "doğa" diye tanımladığımız kavram her ne ise onu ilerletebilir. Ama, aynı derecede önemli şekilde bu tür şehir her zamankinden daha fazla "insan" gibi insanlar geliştirmek ve yetiştirmek için uygun yerler olabilir. Böylece biz hem ekolojik sağlığa hem de kendi evrimimize yardımcı olabiliriz.

Bu şehirler ne kadar büyük olabilir? Bu sorunun cevabını onları inşa ederken öğreneceğiz.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.