Haberler

Etten değil kemikten duvarlar

Tarih: 4 Mart 2011 Kaynak: Zaman Yazan: Mühenna Kahveci


Portekiz de küçük bir kilise (şapel). 19 metre uzunluğunda ve 11 metre genişliğindeki bu şapeli ilginç kılan, duvarlarının 5 bin kişinin kemikleriyle kaplı olması.

Her yıl yüz binlerce insan doğarken bir o kadarı da sadece iki metrelik bir mezar yeri bırakarak dünyadan ayrılıyor. Dünyanın her tarafında mezarlık ve mezar sayısı da hızla artıyor. İleride yeryüzünün ne kadarı mezarlıklarla kaplanır bilinmez ama şimdiden birçok sorun baş göstermiş durumda. En başta, artık şehir merkezlerinde mezar yeri bulmak neredeyse imkansız. Ölen kişinin yakınları mezarın kendilerine yakın olmasını istiyor ve şehirlerdeki mezarlıklar dolup taşıyor. İleride sorunun çözümü için farklı yöntemler ortaya çıkacak gibi görünüyor.

Günümüzde birileri bu konu hakkında düşünüyordur elbet. Ama aslında çoktan bu soruna kafa yoranlar olmuş. Mesela 16. yüzyılda Portekiz'de yaşayan rahipler gibi. Portekiz'in içlerinde küçük bir şehir olan Evora'daki 42 manastırın mezarlığında yer kalmayınca üç rahip kendilerince bir çözüm geliştirmiş. Ve mezarlıklardaki iskeletleri bir şapele taşımaya karar vermişler. Yaklaşık 19 metre uzunluğunda ve 11 metre genişliğindeki bu şapelin duvarlarına tam tamına 5 bin kişinin kemiklerini yerleştirmişler. Ve sonunda bazı film sahnelerinde gördüğümüz gibi enteresan bir yapı ortaya çıkmış.

Capela dos Ossos yani Kemik Şapeli, Evora'nın merkezindeki São Francisco Kilisesi'nin hemen bitişiğinde yer alıyor. Yüzyıllar önce rahiplerin manastırlardan taşıdığı iskeletler önce ayrıştırılmış, sonra da kemiklerle kafatasları bu şapelin duvarları, sekiz sütunu ve bunları tutan kemerlerin üzerine çimento gibi bir madde kullanılarak itinayla dizilmiş. Küçük bir ücret karşılığında ziyaret edilebilen şapelin girişine ise bir uyarı yazılmış. Yalnız bu, tarihî mekânları gezerken sıkça karşılaşılan o bildiğiniz uyarılardan değil. Portekizce 'Nós ossos que aqui estamos pelos vossos esperamos.' cümlesi yer alıyor tabelada. Bir nevi şapelde bulunan kemikler dile gelerek ziyaretçilere sesleniyor: "Burada bulunan biz kemikler, sizinkileri de bekliyoruz."

Zamanla şapel kadar meşhur olan bu cümle ziyaretçilerde en başta bir tedirginlik hissi bırakıyor. İnsanlar içeri adım attıklarında merak ve şaşkınlıkla etrafı kaplayan kemiklere bakakalıyor. Bu nedenle çoğu kimse hemen giriş koridorunda bulunan küçük bir çukuru fark etmeyip tökezliyor. Şapelin yan duvarındaki küçük pencerelerden süzülen ışık içerisini fazla aydınlatmıyor. Ama özel olarak tasarlanan aydınlatma sistemi kemiklerin, özellikle de kafataslarının ürkütücü görünmesini sağlıyor.



Şapelin beyaza boyanmış tavanı ölümü anlatan motif ve resimlerle süslü. Ayrıca 'Gidiyorum ama ölmüyorum.' ve 'Öldüğüm gün doğduğum günden daha güzel.' gibi çeşitli sözler yazılmış. Şapelin sağ tarafında ise bir baba ve oğluna ait olduğu sanılan iki ceset tavandan zincirle sarkıtılmış. Efsaneye göre, çocuk annesine kötü davrandığı, babası ise eşini aldattığı için lanetlenmiş ve ibret olsun diye oraya asılmışlar. Şapelin ön kısmında bulunan İsa heykeli de ziyaretçilere ölümün ötesine geçmeyi ya da bir diğer tabirle ölümsüzlüğü anlatıyor. Yalnız işin en ilginç tarafı şu ki, şapeli kuran ve binlerce insanın kemiklerini bu şekilde sergileyen rahiplerin kendi kemikleri gizli tutuluyor. Rahiplerin cenazeleri İsa heykelinin altında beyaz tabut içinde korunuyor.

Aslında şapelin başka sebeplerden ötürü yapıldığını söyleyenler de var. Bunlardan birine göre, dinle birlikte toplumsal değerlerle de ilgilenen bu üç Fransiskan rahip, insanları hayatın geçiciliği ve ölümün kaçınılmaz olduğu üzerine düşünmeye sevk etmek istemiş. Bu nedenle ölen insanların kemiklerini saklamak yerine göstermenin faydalı olacağını düşünmüşler. Bir diğer rivayette ise bu iskeletlerin büyük bir savaşa katılan askerlere ya da veba salgınında ölen insanlara ait olduğunu söyleniyor.

Kemik şapelini, diğer tarihî mekânlar gibi uzun uzadıya gezen pek olmuyor. Özellikle yaşlılar ve çocuklar hemen çıkıyorlar. Siz de bir gün gezmek isterseniz, tarihî surlarla çevrili, kırmızı kiremitlerle kaplı küçük beyaz evleriyle meşhur Evora şehrini ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca günümüzde İtalya ve Çek Cumhuriyeti gibi bazı Avrupa ülkelerinde de müze ya da kilise olarak kullanılan benzer yapıları görmek mümkün.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.