Haberler

'Göç insanlığın en büyük sorunu değil'

Tarih: 7 Mart 2011 Kaynak: NTVMSNBC Yazan: Gözde Demirel
Küreselleşme, kentsel dönüşüm ve göç konularında uzman isimlerden Saskia Sassen, İstanbul'u artık ulusal bir şehir olarak düşünemeyeceğimizi söyledi ve göç konusunun da normal olduğunu belirtti: ''Göç sadece İstanbul'a özgü değil. Zaten insanlığın en büyük sorunu da değil...''

Küreselleşen dünyada kentler, göç ve mülteciler konusunda dünyanın sayılı sosyologlarından Saskia Sassen, ntvmsnbc'nin sorularını yanıtladı.

İstanbul'un ulusal değil küresel bir kent olduğunu vurgulayan Sassen ile kentlerin büyük sorunlarından göçü ve çok tartışılan kentsel dönüşümleri konuştuk...

Küreselleşen dünyada kentler de ulusaldan küresele doğru değişiyor diyebilir miyiz? Bu kapsamda İstanbul'u nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, İstanbul'u artık ulusal bir şehir olarak düşünemeyiz. İstanbul'un göçmenler, zengin iş çevreleri, büyük firmalar gibi kürsel yönleri var. Bu kürelleşmenin ulusal dışında kalan elektronik finans marketleri, Somalili korsanlar gibi yanları var. Birçok farklı dinamiği barındıran İstanbul, New York, Londra gibi şehirleri sadece ulusal şehir olarak tanımlayamayız.

Küresel bir şehir olmak bir avantaj mı?
Küresel düzeyde olan olayların ulusal düzeyde oluşmasının kötü olmadığını düşünenlerdenim. İşleyen bir ulusal devlet, ulus-devlet değil ulusal devlet, çok karmaşık bir yapıdır. En zengin küresel firmanınkinden de çok daha karmaşık bir yapı. Çünkü kent bütün bu farklılıklarla başa çıkmak zorundadır. Bu bir avantaj, küresel şehirler; İstanbul gibi, Londra gibi New York gibi, küresel ve ulusal alanlar arasında neredeyse bir sınır görevi görüyor. Küresel burada yoksul göçmenler, zengin iş çevreleri, sanatçılar vs. gibi anlamlara gelebilir. Onlar burada birbirleriyle karşılaşıyorlar ve şehirler bu anlamda etkileşimlerin oluşmasına olanak sağlayan çok özel yerler.

GÖÇ GÜNÜMÜZ TARİHİNİN BİR PARÇASI
Göç olgusu üzerinde çalışıyorsunuz. Büyük kentlerin en büyük sorunlarından birinin göç olduğu belirtiliyor. Ne düşünüyorsunuz? Örneğin TUİK verilerine göre İstanbul'un nüfusunun sadece 2 milyonu yani yüzde 17'si gerçekten İstanbullu...

Bu sadece İstanbul'a özgü bir durum değil. Bu tarz şeyler Paris'te de oluyor, Almanya'nın, İspanya'nın birçok şehrinde de... Elbette her şehirde farklı şekilde ama göç olgusu aynı... Bütün bu şehirlerde farklı göçmen toplulukları, farklı şartlar var. Bu bizim günümüz tarihinin bir parçası. Zengin ve fakir ülkelerin hepsinde var. Biz gelişmiş ülkelerde oturanlar sanıyoruz ki hepsi bizim ülkelerimize geliyor ama hayır. Göçlerin yarısından çoğu Afrika'da, Afrika'nın güneyinde meydana geliyor. Bunu hatırlamak çok önemli... Öte yandan göç, kentlerin en büyük sorunlarından da olsa insanların en büyük sorunu değil. Sonuçta göçmenler, bütün insanların içinde azınlık; ulaşabildiğimiz en yüksek rakam 300 milyon. Bu tabii ki çok ama bütün insanların sayısı neredyse 7 milyar. Yani aslında insanların çoğu göç etmiyor...

Ama bir yandan da göç eden ciddi bir sayı ve karşılaştıkları zorluklar var...
Evet, bununla ilgili daha iyi politikalar geliştirmek zorundayız. Günümüz politikaları ister Almanya'da olsun, ister Amerika'da ister Afrika ülkelerinde olsun işe yaramıyor. Çok olumsuz bir düzen yaratıyor. Farklı politikalar araştırmalı ve geliştirmeliyiz. Şimdi ki duruma ve göç edenlerin çoğunun yaşadığı koşullara bakın. Üstelik daha iyi konumda olanların bir aşağılamasından da bahsedebiliriz. Oysa ait oldukları yerde olanlar, sokaktaki insanlara nefret duyarsa bu onları mutlu etmez, nefret iyi bir duygu değildir. Ayrıca, ilginç olan başka bir şey de 2-3 nesil alabilir ama sonunda şimdi çok yabancı, bizden olmayan olarak gördüğümüz kişiler bizim bir parçamız olacaklar.

Dünya'da meydana gelen krizler de insanları göç etmeye zorluyor. 90'lı yıllarda Irak'tan göç edenler ya da en yakınımızda Libya'yı terk etmeye çalışan Libyalılar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bu ciddi bir kriz... Ülkelerin politikaları halklara zarar veriyor. Aynı zamanda yaptığımız şeylerin işe yaramadığını da gösteriyor. Kaddafi'nin daha önce bu sahneden çıkmış olması gerekirdi. O zaman Kaddafi'nin kışkırttığı bu ani krizi yaşamazdık.

EŞİTSİZLİK HER YERDE ARTIYOR
Kentsel dönüşüm de günümüzde şehirlere dair en çok konuşulan konuların başında geliyor...

Kentsel dönüşüm ekonomik bir hikaye olarak başlar ama sadece ekonomik değildir. Pek çok yönden küresel ekonomiyi şirketler ve piyasalar bazında düşünmek yeterli değildir. Küresel şirketler ve piyasalar çok karmaşık bir alana ihtiyaç duyarlar ki bu da şehirlerdir. Eğer neo-lieral projelere göre özelleştirmeler yaparsanız pek çok şeyi devletin elinden almış olursunuz ve şehirler daha da stratejik yerler haliine gelir. Bu dinamizmle, İstanbul'a bakın, bütün büyük şehirlere bakın, son 20 yıldır çok dinamikleştiler. Öte yandan bununla birlikte eşitsizlik de arttı bunun da söylenmesi gerek. Ve yerlerinden edilmiş pek çok insan ortaya çıktı. Biz olayın sadece iyi yanlarını görüyoruz ve yerlerinden edilen bu insanlar görünmez hale geliyorlar. Son yaptığımız bir araştırmaya göre New York, 5 bölgesinin içinde, Amerika'nın en zengin ve en fakir bölgelerini barındıryor. Kentin gelirinin yüzde 50'sinden fazlası çalışanların yüzde 10'una gidiyor. Bu gösteriyor ki bir yanda müthiş bir dinamizm var ama bir yandan da eşitsizlik çok fazla artıyor. İstanbul'u bilmiyorum ama İskandinav ülkelerinde bile eşitsizliğin arttığını görüyorsunuz. Sorulması gereken şu: Bu yeni gücün ve paranın yoğunlaştığı yüzde 20'lik kesim gücünü idare etmeyi biliyor mu bilmiyor mu?

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.