Haberler

"Afetlerde istanbul nüfusuna yardım edilemez"

Tarih: 13 Nisan 2011 Kaynak: Milliyet Cadde Yazan: Nihan Karahan

Time Out dergisi Nasuh Mahruki'yle AKUT'un 15'inci yıldönümü vesilesiyle görüştü. Mahruki, "İstanbul'un nüfusunu azaltmak lazım, afetlerde bu nüfusa yardım edilemez" diyor ve soruyor: "İmalathanelerin İstanbul'da ne işi var?"

* AKUT'un zihinlerdeki yeri çoğunlukla depremle ilişkili ama gerçekte yaptıkları bununla sınırlı değil. AKUT'un 15 yılı nasıl geçti?
1994'te iki dağcının kaybolması ve bulunamaması gibi çok üzücü bir olayın ardından, yedi dağcı olarak çıktığımız yolda, 15 yılda bin 200'ü aşkın gönüllümüzle Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde bin 209 kişinin hayatına dokunduk. 1999 depreminde Kızılay ve TSK'yla çalıştık, enkazdan 220 can kurtardık. Aynı yıl yapılan kamuoyu araştırmasında TSK'yla beraber halkımızın en çok güvendiği kurum seçildik. Bunun dışında, üniversitelerde AKUT öğrenci toplulukları kuruyoruz. ‘Genç AKUT' projesiyle 2002'den beri 9-12 yaş arası çocuklara AKUT değerlerini ve sosyal sorumluluğu aşılamaya çalışıyoruz. 2004'te başlayan ‘İletişim HayatTIR' projesi dahilinde 81 ilde eğitim ve bilinçlendirme amaçlı dolaşıyoruz.

* AKUT 15'inci kuruluş yıldönümünde ne tür faaliyetler gerçekleştiriyor? Yeni hedefleriniz neler?
Şubat ayında yıllardır yakın işbirliği yaptığımız Türk Kızılayı'yla protokol imzalayarak işbirliğimizi resmi bir platforma taşıdık. 1999'dan beri aktif üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler'e bağlı Arama Kurtarma Danışma Grubu INSARAG'ın düzenlediği seviye belirleme sınavına haziran ayında girerek, arama-kurtarma yetkinliğimizi uluslararası kabul gören bir sertifikayla tescillemeyi hedefliyoruz. Gelecekte, iş dünyasının da desteğini alarak, Türkiye'de var olduğumuz il sayısını 26'dan 81'e çıkarmak istiyoruz. Ayrıca bizim için çok önemli olan AKUT Vakfı'nı kurduk. Diğer bir hedefimizse ileride AKUT Deniz'i kurmak.

* 15'inci kuruluş yıldönümünüzü Cem Yılmaz'la birlikte kutladınız. Bu halka daha kolay ulaşmanın bir yolu mu?
Amacımız kamuoyuna büyüme planımızı aktarmak ve onların desteğini almak. Daha önce Acun Ilıcalı programında AKUT'un kısa bir klibini göstermişti ve bu bile yeni bir grubun açılmasına yetecek kadar bağış toplamamızı sağlamıştı. AKUT normalde bireysel, kurumsal bağışlar, kurumsal eğitim ve seminerler ve yüksek binaların cam temizliği gibi aktivitelerden gelir kaynağını sağlıyor. Yeni destek programımızda herkesin dahil olabileceği ölçekte üyelik kademeleri mevcut.

* AKUT'un haziranda gireceği sınavdan bahseder misiniz?
INSARAG yurt dışındaki afetlerde arama kurtarma ekiplerinin belirli bir standarda uymalarını istiyor. Bunun için de hafif, orta ve ağır olarak sınıflandırmalar yapıyor. Oldukça ağır bir sınav prosedürleri var. Acil bir durumda 50 küsür kişiyi, bir uçağa yükleyip birkaç ton malzemeyle afet bölgesinde görmek istiyorlar. Biz sınavın orta sınıf kademesine gireceğiz. Bu sınava Türkiye'den ilk defa biz giriyoruz.

* AKUT Vakfı'nın kuruluş amacı nedir?
AKUT'u ilk önce bir dernek olarak kurduk çünkü dernek kurmak kolay, vakıf çok daha farklı, sonsuza kadar kalabilecek ve kurumsal yapısı çok daha sağlam, güçlü kökleri olan bir yapı. O yüzden 15'inci yılda artık vakfı da kurduk. Derneğimiz zaten devam edecek, vakfımızla birlikte hizmet edeceğiz. Vakfımızın kuruluşu bizim için çok heyecan verici bir konu.

* Türk Kızılayı'nın size, sizin onlara katkınız nedir?
Özellikle uluslararası yaklaşımlarda, bütün Kızılay ve Kızılhaç ekiplerinin sadece insani yardım değil, aynı zamanda arama kurtarma yapacak seviyeye gelmesini istiyorlar. Biz Türk Kızılayı'nın bu alandaki yardımcısı olarak devam edeceğiz. Yani Türk Kızılayı'nın yurt dışında gittiği operasyonlara arama kurtarma ekibi olarak biz de gideceğiz. Hem insani yardım, hem arama kurtarmayı Türkiye adına beraber koordine edeceğiz. 2011'de artık dünyanın da bu yönde bir beklentisi var.

* 1999 depreminden sonra, insanlar doğal afetlere, bu konuda bilgilenmeye ve yardımlaşmaya ilgi göstermeye başladı. Eğitim almak isteyenlerin ve gönüllülerin sayısı 12 yılda nasıl değişti?
Bu konuda Türk insanı çok özverili, çalışkan, fedakâr. Bunu bizzat kendi gönüllülerimizde görüyorum. Aramıza katılmak isteyen çok insan var. Türkiye'nin her yerinden bize bu çağrılar geliyor. Ama herkese evet dememiz mümkün değil. Çoğu zaman yerel ekiplere yönlendiriyoruz. Eğer bizim imkanlarımız uygunsa, bölge öyle bir yapılanmaya müsaitse ve ekip lideri pozisyonundaki kişilerle de uzlaşabiliyorsak bunu yapıyoruz ve böyle büyüyoruz zaten. Bu konuda güzel bir gönüllülük olduğunu söyleyebilirim.

"Türkiye depremden ders çıkaramadı"

* Japonya'ya AKUT ekibi gönderildi mi? Size neler aktardılar?
Tabii ki sürekli konuşuyoruz, felaket büyük. Düşünün biz 17 Ağustos'ta öylesini görmedik. Yani bu deprem değil, bir su dalgası, görüntülerde gördüğümüz gibi, dalgalar kıyıya yakın her yeri alt üst ediyor, bütün altyapı üst yapıyı birbirine geçiriyor. AKUT'la Kızılay üç gözlemci gönderdi. Ekibimiz hazırdı ama Japonya'nın çağrısı olmadı, o yüzden göndermedik.

* Japonya'da yaşananlar İstanbul'da olsa ne olurdu?
Japonya'da yıkımın depremden değil, tsunami yüzünden olduğunun altını çizelim. Türkiye'de depremin üzerinden 12 yıl geçti ve maalesef Türkiye ders çıkarmadı. Açıkça söyleyelim, Türkiye Japonya değil. İstanbul'un nüfusunu azaltmak lazım, afetlerde bu nüfusa yardım edilemez. İmalathanelerin İstanbul'da ne işi var? Anadolu'da iş istihdamını arttırmalıyız. Göç durdurulmalı ve tersine çevrilmeli. Kazakistan bu şekilde başkentini taşıdı.

* Japonya'da Türkiye'deki afete yaklaşım arasında ne gibi farklar var? Japonlar'dan öğrenebileceğimiz neler var?
Çok iyiler, alt ve üst yapısıyla, bilinçli yurttaşıyla, arama kurtarma ekipleriyle ve acil durumlara olan ulusal hazırlıklarıyla... Ama bu ölçekte bir tsunami onların da beklemediği bir şeydi. Toplumsal düzeni korumak, devlete inancı sürdürmek, ek kazalara yol açmamak, mevcut sorunu çözmeye odaklanmak onlardan örnek almamız gereken noktalar.

*Yakın dönemde eğitim, seminer ve konferanslarınız var mı?
Seminerlerimi www.nasuhmahruki.com'dan takip edebilirsiniz.

"Depremden korkuyoruz ama bir şey yapmıyoruz""17 Ağustos depreminin üzerinden sadece 12 yıl geçti. Depremden korkuyoruz ama bir şey yapmıyoruz. Binayı sağlam yaptığınız takdirde, korkmanızı gerektirecek bir şey yok, korkuyorsanız da bir hamle yapmanız lazım. Yani sadece korkup yerinizde oturuyorsanız burada bir şeyi yanlış yapıyorsunuz demektir. Korktuğumuz şeye karşı gerekli hazırlıkları yapmamız gerekir, bu da binayı sağlam yapmaktır, eğer sağlam olmayan binada oturuyorsak da, o binadan çıkmaktır."

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.