Çılgın proje açıklandıktan hemen sonra bazı görüşmeler yaptım. İlk olarak 'Hüsamettin Özkan'ı' aradım. 'Nasıl buldunuz?' diye söze girdim. 'Siyasetçiler büyük projeleri sever. Özellikle sağ gelenek. Ben genellikle büyük fikirlere olumlu bakarım' yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan'ın projesinin Hüsamettin Özkan'ın abisi Necdet Özkan'ın 1994 yılındaki kampanyasındakiyle aynı olduğu eleştirilerini sordum. 'Yanılmamak lazım, ana fikir aynı ama yerleri farklı olabilir' dedi. Değerlendirmelerini derinleştirmeye çalıştım, 'Yazılmak üzere olmaz' deyince sohbete döndük.

Sonra 'Mustafa Sarıgül'ü' aradım. Bazı çekinceleri olmakla birlikte projeyi beğenmiş. 'Yeri iyi seçilirse ve parası bulunursa İstanbul'a katkı yapar' görüşünde. Ama açıklandığı haliyle beklentiyi karşılamaktan uzak olacağını belirtip, 'TOKİ mantığıyla değil, gökdelenler şeklinde değil; büyük bir turizm vizyonuyla bakmak lazım. Villalar ve lüks oteller yapılırsa İstanbul'u büyütür. Gördüğümüz gibi değil, başka bir şey yapmak lazım' dedi.

Akşam oldu, 'Kanal 24 çok akıllı bir planlama' yapmış, Türkiye'nin çılgın projeyi konuştuğu gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı canlı yayına almış. Bizi soru sormak için davet ettiler. Her şeyi sorduk. İtirazlarımızı da ilettik. Başkan Topbaş, her zamanki gibi sakin sakin bütün soruları detaylı biçimde yanıtladı.

Yayın arasında Topbaş gülümsedi ve 'Hangi güne geldi biliyor musunuz?' diyerek bize baktı. Merakla bekledik, 'Bugün Kanuni Sultan Süleyman'ın doğum günü' dedi. Tabii ki şaşırdık. Topbaş hemen 'Özellikle denk getirmedik ama tesadüf oldu' diye ekledi. İlginç...

Bir keresinde de Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis Grubu toplantısının basına kapalı bölümünde ilginç bir gündem maddesi dikkat çekmişti. O günkü 'toplantı gündem' kağıdında 'Sultan İkinci Abdülhamit Hazretleri'nin doğum günü' ile ilgili özel bir bölüm vardı. İktidar, genel kamuoyunda bunları gündeme taşımasa da kutlamalar yapmasa da kendi aralarında böyle bir farkındalık sergiliyorlar.
Dönelim çılgın projeye...

AYNI ÇILGINLIĞI DEPREM PROJESİNDE GÖRMEK İSTERİZ
Topbaş stüdyoya geldiğinde projenin gördüğü ilgiden memnundu ama bir yandan da internetteki ve televizyonlardaki eleştirilerden bunalmıştı. 'Televizyonlar çıldırmış' sözleriyle şaşkınlığını anlatıyordu.

Başkan, 'Nereden çıktı bu proje?' eleştirilerini sürekli olarak 'boğazlardaki tanker trafiğinin yarattığı kaza riskini önlemek zorundayız' argümanıyla savundu.

Sorularımızla çevreye etkilerini ön plana almaya çok çalıştık. Her defasında, kendisini 'çevreci Topbaş' olarak tanımlayıp, gerekli hassasiyetleri gözeteceklerini söyledi. En fazla tepkiyi ise CHP ve MHP'nin 'yeni zenginler üretecekler' suçlamalarına gösteriyordu.

Doğrusunu söylemek gerekirse şahsen kararsız kaldım. Bir yanım heyecanlandı. İlk fikri kime ait olursa olsun bu büyük projenin etkisine girdim. Bittiği zamanki İstanbul'u düşündüğümde hoşuma gitti. Diğer yanım kaygılıydı. Yeşile zarar verilecek, ekolojik denge bozulacak diye... Üstelik deprem riski ortada duruyor. Keşke Başbakan ve Topbaş aynı coşkulu sunumu büyük bir deprem projesi için sergileseler diye içimden geçirdim.

Zamanlama ise Erdoğan açısından her zamanki gibi siyaset mühendisliği eseri...
Seçime bu kadar az zaman kala gündemi değiştirdi. Kendisini büyük fikrin savunucusu, muhalefeti engelleyicisi gibi gösterdi. Aslında bir yerel seçim kozu olması beklenen çılgın projesini Haziran 2011 için kullanmayı deniyor. İstanbul'da rekabet çetin geçecek. Halkın tepkisi henüz net değil. Gerçekten çılgın bir gündem...