Haberler

Massimiliano Fuksas ile PalaFuksas Üzerine

Tarih: 5 Nisan 2006 Kaynak: Domus Çeviren: Derya Karadağ

Domus Dergisi, Maksimilliano Fuksas ile tasarımcısının ismini alan, Torino’daki PalaFuksas hakkında konuştu.

Domus: Porta Palazzo binası nedir?
Massimiliano Fuksas: Bunu söylemek zor. Bina artık dükkanların yer aldığı ticari bir yapı değil. Burada sergiler ve performanslar yer alıyor. Çatı katında bir de restorantı var. Aslında Chiamparino binayı tüccarlara kiralamak istemiyor.

D: Binanın PalaFuksas olarak anılmaya başlaması ile siz bir “program”a dönüştünüz.
MF: Oldukça kızgındım fakat yapılabilecek birşey de yoktu. Asıl sorun, kimsenin binaya isim verecek cesaretinin olmamasıydı ve bina bir sanat merkezi olmalıydı.

D: Neden korkuyorlardı?
MF: Bu oldukça basit. Proje, orjinalde 1970’lerden kalma taş pamuğu ile dolu antrepolarda çalışan tüccarlar içindi. 1998 yılında şehir konseyi ve tüccarlardan yeni bir pavyon için kredi istendi. Bu arada tüccarlar, içinde Auchan Alışveriş Merkezi’nin de bulunduğu bir yarı banliyö alanına taşındılar. Şimdi ise büyük çoğunluğu orada kalmayi tercih ediyor ve geri dönmek isemiyor.

D: Yani projenin başlangıcında müşterilerinizi neredeyse kaybediyordunuz.
MF: Evet, fakat Şehir Konseyi bu bina için diğer olasılıkları da göz önünde bulundurdu. çikolata müzesi, tekstil merkezi, çeşitli performansların sergilendiği bir yer ya da bunlar gibi şeyler... Bu arada çevre de değişti. Meydan yeniden planlandı, standlar yeniden düzenlendi ve Porta Palazzo birçok sanatçının buluşma noktası oldu.

D: Bugün sergide olan işler oldukça az ve oldukça geniş olan mekanda kayboluyorlar.
MF: Carolyn Christov – Bakargiev mekanı Trienal için kullandı fakat doldurmak konusunda başarısız oldular. Bu kadar büyük bir mekanla karşılaşacaklarını tahmin etmiyorlardı. Hakikatten, büyük bir yoğunluk isteyen muazzam genişlikte bir mekan burası. Trienal tarafından sunulan doğru bir buluş ile boşluktan yararlanıldı. Ziyaretçiler, boşluğu takip ederek etrafta gezinip tüm işleri görebilme şansına sahip oldular.

D: Projenizde vurgulanan konsept nedir?
MF: iki tane altı çizilmesi gereken konsept var. Birincisi çatının elma kabuğu gibi ele alınmış olması. Soyulduğunda simetrik olmayan bir durum ile karşılaşıyorsunuz ve arta kalan dilimlerin ve spiralin boşlukları araasından günışığı iç mekana geçiyor. Diğer altı çizilmesi gereken konu ise tabakalardaki yansımalar. 1998 civarında tamamlamış olduğum bir deney sonucu bu fikir ortaya çıktı. Perez Barış Merkezi’ndeki gibi bu projede de, yer çekimine dayanarak, kesişimler ve farklı tabakaların eklenmesinin yolları üzerinde çalıştım. Fakat Perez Merkezi beton bir yapıyken bu proje tamamen çelik ve camdan oluşuyor.

D: Peki binanın mimarisi hakkında neler söylenebilir?
MF: Daha önce de belirttiğim üzere çatı günışığını içeriye alacak şekilde tasarlandı. Sahte döşeme yok ve strüktür tamamen görülebiliyor. Bunlar iç tabakayı ve mekanı tamamen değiştiren unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.

D: İçeride sirkülasyon nasıl çalışıyor?
MF: Ön kapı ve kapalı meydan arasında yer alan rampalar ve yürüyen merdivenler, zemin kattan başlayarak şehir ile çatı katını birleştiriyor. Rampaların aşağısında otopark katı yer alıyor. Bu katta buz ambarları ile bağlanan açıklıklar var. Bu yolla değişik seviyeler arasında güçlü bir bağlantı sağlandı. Otopark yaşayan bir mekan ve ışık alan, aynı zamanda insanların dışarıyı izleyebilecekleri açıklıklara sahip. Buralardan, gelecekte kullanılabileceğini düşündüğüm muazzam mekanlar olan tuğla kümbetlere geçilebiliyor.

D: Ön kısım kendi kendini mi taşıyor?
MF: Her pencere bölmesi, 14 m’lik iki C profilden oluşuyor. Bu profiller kaynaksız ve yükü dağıtıyor.

D: Harfiyat sırasında dört buz ambarı bulmuşsunuz.
MF: Bu aslında bizim için sürpriz oldu ve oldukça işe yaradı. Bu şekilde sokaktan toprak altındaki pek çok tabaka algılanabiliyor. Filippo Macelloni’nin filminde sırlı cephe seyircilerin görüntülerini yansıtıyor. Bununla birlikte, dışarıdan Perta Palazzo’da dolaşan insanların yansımaları görülebiliyor.

D: Belki de binanın şehre bu kadar uygun olmasının nedeni budur. Proje tasarımı sırasında diğer binalara nasıl yaklaşmaya karar verdiniz?
MF: Orjinal plana bağlı kaldık, çünkü oldukça iyi çalışıyordu. Gerçek ve doğru bir sistemdi.

D: Torino’nun orjinal yapısına bağlı kalan bir yapı...
MF: Evet. Yeni yapıyı, tahrip olmuş olan yapının yerinde planladık. 10 cm bile yerinden oynatmadım, çünkü diğer yapılar ile ilişkisi oldukça kuvvetliydi. Modern fakat tarihi bir merkezin ortasında, sanki hep oradaymış gibi yer alan ender bir yapıydı.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.