Haberler

Hadid ve Fuksas’ın Metaforları

Tarih: 7 Nisan 2006 Yazan: Korhan Gümüş


Fotoğraf: Zaha Hadid ve ekibinin tasarladığı Kartal Alt Merkez ve Kartal-Pendik Kıyı Kesimi Kentsel Dönüşüm Projesi

Zaha Hadid’in ortaya koyduğu tasarım bir kurgu bilim çizgi romanını andırıyor. Hatta andırmak ne kelime? Önce ona, sonra mimarlığa yüklenen inşa etmek, kullanmak, hatta ticari değer taşımak gibi ikincil anlamlara gönderme yapıyor. Bu nedenle bu tür tasarımlar inşa etme terimleri ile değil, kanımca ancak edebi terimlerle ifade edilebilir. Bu tasarımlar mimarlığın nesnesiyle özdeşleşmesini sağlayan her türlü temsili opaklaştırma işlevi görebilirler ancak. Yani herkesin bildiğini, gördüğünü zannettiği hayali nesnelerine değil, kendilerine gönderme yapabilirler. Bu da inşa etmek olarak algılanan mimarlığın bir metafor olduğunu bize gösterir. Bu metaforların kendisi ortaya çıkan, kendisini ele veren dildir. Dolayısı ile her türlü özdeşleştirme çabası ile ters yönlü çalışırlar. Edebi terimlerle konuşulduğunda bir roman kadar gerçektirler. İnşai terimlerle konuşulduğunda ise birer metafor olduklarını ele verirler. Nesneleri ile özdeşleşmeye direnirler. Nitekim her iki düzeyde de bir gerilim yaratırlar. Bu gerilimin sunumlarında nasıl ortaya çıktığına bir bakalım: Zaha Hadid gelen jüriden gelen ilk soru karşısında programın kapsamlılığı karşısında bir çok mimarın görev alacağını söylemesi şaşırtıcı olduğu kadar bir imkansızlığa da işaret ediyor. (Ne demek yani? Başka mimarlar onun çizdiği eğri yüzeylerin içinde mi hareket edecekler? Onun tasarladığı yapı bloklarının içini mi dekore edecekler? Bu mimarlar mimar olarak hareket ettikleri anda tasarımın büyüsünün bir anda bozulacağı kesin.) Hadid’in tasarımı tek özneli bir tasarım. Eğer başka mimarlar devreye girerse, teknik ressam olarak işe alınmadıklarını varsayalım, bu tasarım bir anda yok olur. Bu nedenle bu tasarımlara edebi metinler olarak bakmaktan yanayım. Bir edebi metinin bir öznesi olur, içinde özne gibi gözüken oyuncular olsa da. Nitekim Fuksas, Michael Sorkin’den gelen soru karşısında önce şöyle bir şaşalar gibi oldu: Neden bu kadar katı (rijid) bir zonlama yapmıştı? Cevap bütün tartışma çabalarını bir anda boşa çıkaracak kadar hazırlıksızdı. Tasarım esneyebilirdi. Yani ayrı türdeşlik oluşturan konut, işyeri, resort oteller iç içe girebilir, yerleştirme istenirse değiştirilebilirdi. Bir düşünün: Bir tarafta krokodil derisi gibi bir dokuya kavuşturulmuş konut dokusu, diğer tarafta ilaç kutusu gibi dizilmiş bloklar biçim olarak varolmaya devam edecekler. Ama bizim apartmanlar gibi nerede işyeri, nerede konut olduklarını bilemeyeceksiniz. Her iki cevabın da bu tasarımların çok özneliliğe müsait olmadıklarını ortaya koyduklarını söyleyebilirim. Ancak bunun bir çelişki ya da sorun olarak değil, mimarlığın kent biçimini sorunsallaştırması olarak okunmasından yanayım.

Örneğin bu iki mimarı karşılıklı olarak ele alırsak, ikisinin tutumunun birbirinin tam karşıtı olduğunu söyleyebiliriz: Fuksas en az üç farklı türdeşlik içeren bir yapı ortaya koymuştu: Konutlar, kamusal mekanlar, işyerleri. Bir taraftan bir malzeme deposunu andıran kapitalist kent dokusunun belirgin görsel imgelerini kullanıyor, diğer tarafta krokodil desenli konut dokularını ‘şiirsel’ akışın çerçevelediği alanlar içine letraset tramları gibi yerleştiriyordu. Hadid ise tek ve türdeş bir doku tasarlamıştı. Mekan sanki kendisi doğal bir organizma gibi esneyen tek bir ağdan ibaretti. Bu ağ deniz içindeki marinaya kadar uzanıyordu. Buna karşılık bir ızgara sisteminin deforme olmasıyla oluşan bu dokunun sanıldığı gibi ana hatları, çizgileri boşlukları (sokakları-caddeleri) göstermiyordu. Yapıları ve dolayısı ile yükseltileri gösteriyordu. Dolayısı ile doku tek biçimliydi, kamusal mekanlar dahi ayrışmamıştı. Yapılar kamusal mekanları içeriyordu. Altta caddeler, üstünden geçen yaya yolları ve yapıların genişleyen taban alanı kadar, yani bütün yerleşim alanı kadar büyüklükte bir kamusal boşluk ve nihayet konut veya işyeri veya otel, veya müze, veya ne isterseniz olabilecek boş bir strüktür.

Metaforların özelliği kendilerini ele vermeleridir
Her iki mimar da sunumlarını yaptıkları kolokyumda sanki derslerini çalışmamış öğrenciler gibi hazırlıksızdı. Ancak konumlarındaki kırılganlık, gerçekte hazırlıksız olmalarından değil, bence tasarımlarının her türlü bağlamsallaştırma veya akılcılaştırma çabasına karşı durmasındaydı. Dolayısı ile sorun öyle tahmin ediyorum ki onların ne düşündüğü ile ilgili değil, onların tasarımlarının ne ifade ettiğini algılamaya veya tartışmaya çalışanlar ile ilgili bir sorundu. Örneğin Tarihi Yarımada’da Türk Mahalleleri tasarlayan ya da Sütlüce Mezbahası’nı kendi kafasına göre kültür merkezine dönüştüren mimarların böyle bir sorunu olamazdı. Çünkü onun tasarımı her şeyden önce bir iktidar söylemine eşlik ediyordu. Dolayısı ile kendi içinde tartışmasızdı. Türk Mahalleleri’ni tasarlayan mimar gerçekte bir şey tasarladığının, bir edebi metin oluşturduğunun farkında değildi. Bu nedenle her türlü görelilik tasarımın dışındaydı. Oysa Fuksas ve Hadid, her ne kadar iktidar tarafından belirlenen koşullarda tasarımlarını sunuyor olsalar da, iktidar alanının dışındaydı. Çünkü karar organı kendilerinin dışında, metinsel, kurmaca bir iktidar yaratmaya çalışıyorlardı. Bunun her an hissedilmemesi mümkün değildi. ‘Türk Mahalleleri’ yaratan mimarların metaforları kendilerini ele vermiyorlar ve ancak çatışma yaratmaktan öteye gitmiyorlardı. Onların metaforları her koşulda kendilerini ele veren, çatışmaları kendi içinde üreten metaforlardı. Bu yüzden seçici kurul en çok bu iki tasarımı değerlendirmekte zorluk yaşamış olabilir. Bu tasarımların değerlendirilebileceği dahi söylenemez. Çünkü onları değerlendirebilecek olan kendi özgöndermeleridir. Hatta kendileri kendilerinin karşıtına dahi dönüşebilir. Nasıl bazı plancılar hiçbir itirazla karşılaşmadan kenti kendi başlarına planlayabileceklerini zannediyorlarsa, bazı mimarlar tarihi binaları korumak adına kurmaca bir dil yarattıklarının nasıl farkında değillerse; bu tasarımların ütopyacı projelere dönüşmesi veya metaforlar olarak paradokslar üretmesi de yalnızca mimarların elinde değil.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.