Haberler

Tasarıma Harcanan Para Boşa Gitmez

Tarih: 25 Haziran 2006 Kaynak: Türkiye
İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü tarafından 19-22 Haziran tarihleri arasında ‘Türkiye’de Tasarımı Tartışmak’ başlığı ile düzenlenen 3. Ulusal Tasarım Kongresi hararetli tartışmalara sahne oldu. Türkiye’de gümrük duvarları arkasında kalitesiz ürünleri uzun yıllar kullanmak zorunda kalan Türkiye’nin tasarım ile çok geç tanışmasının bir sonucu olarak bu alanda geri kalmışlığımızın vurgulandığı kongrede tasarımın öncüleri çeşitli çözüm önerileri getirdiler. Kale Grubu’nun Çanakkale Seramik&Kalebodur, RocaKale ve Kalekim markalarının desteği ile gerçekleştirilen kongrenin düzenleme komitesi başkanı Prof. Dr. Alpay Er gazetemize önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kalite ile geç tanıştık
Prof. Alpay Er, Türkiye’de 1960’lı, 70’li yıllarda tamamen dışa kapalı sanayileşme politikası uygulandığını, o zamana kadar sanayi olmadığı için bunun yapılmak zorunda olduğunu belirtti. Yüksek gümrük duvarlarının arkasında sadece yerli sanayi ve sonrasında montaj hattı gerçekleştirildiğini kaydeden Er, şunları söyledi: “Sıkıntı şuydu; gümrük duvarları arkasında dışa kapalı gelişen yerli sanayi rekabet yeteneğinden yoksundu. Yerli firmalar, daha düşük kaliteyi uzunca yıllar satabildiler. Ne zaman Türkiye 80’li yıllarda hem ihracat yapmaya başladı, hem de iç piyasasında gümrük duvarlarını indirmeye başladı, Türk sanayisinde yenilik farklılık, önce kalite sonra farklılaşma ihtiyaçları artmaya başladı. 1996 yılındaki Gümrük Birliği bu konuda miaddır. Rekabete açık Türk tasarımının başlangıç noktası bu yıldır.”

Bir teşvik yeter
İnsan kaynaklarının yetiştirilmesi anlamında Türkiye’de 1971 yılından beri endüstriyel tasarım eğitimi olduğunu ancak bu eğitim ile sanayinin bir araya gelmesinin yani yetişmiş insan gücünü ile sanayinin bir araya gelmesinin 1996 yılında başladığını vurgulayan Alpay Er, bunun da 2000 yılındaki ekonomik krizden sonra da giderek arttığını ancak bu devrede bazı teşviklere ihtiyaç olduğunu ifade etti. Prof. Er şöyle devam etti: “Gelinen noktada hızlı bir gelişme evresindeyiz. Ama mutlaka sanayi ile tasarımın bir araya gelebilmesi için bazı teşvik mekanizmalarına ihtiyaç var. Dünyanın her yerinde, normal şartlarda piyasa ekonomisi içerisinde tasarım ile sanayinin birleşmesi çok kolay olmuyor. O yüzden devletler belli politikalar üretiyorlar. Devlet de bazı riskleri üstleniyor. Tasarımcı ile firma arasındaki projelerin bir defalığına belli bir oranda teşvik edilmesi bizim öngördüğümüz bir çözümdür.” Prof. Alpay Er, sektör temsilcilerinin artık sadece kur ve enerji girdilerini değil, inovasyon ve tasarım girdilerini de tartışmaya başlaması ve sektör dernekleri ve üst kurulların bunları gündemlerine almaları gerektiğini vurguladı.

Çin’in tasarım okulu sayısı bizim 40 katımız
Çin’i biz kopyacı olarak biliriz ama Çin’de bugün tasarım eğitimi veren 400 tane okul var. Bunlar bu senelerde mezun verecek. Bizde ise 11 tane tasarım okulu var ve daha mezun vermedik. Adamların iki senede bizim toplam tasarımcı sayısı kadar tasarımcısı olacak. Bizim için 10 yıllık bir süreç Çin için 3 yıl olabilir. İTÜ, ODTÜ, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi... Bunlar endüstriyel tasarımda en ünlü okullardır. Daha sonra özel üniversitelerin bünyesinde açılanlar ancak henüz mezun vermemiş olanlar gelir ki bunlar; İzmir Ekonomi Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi gibi... İTÜ Mimarlık Fakültesi, Endüstri ürünleri tasarımı bölümü. Mobilya tasarımı olarak bir bölüm yok, ancak iç mimarlık bölümlerinde ana sanat dalı olarak açılıyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.