Haberler

Betonlaştırma azmi

Tarih: 28 Haziran 2006 Kaynak: Vatan Yazan: Selahattin Duman
Mavi denizi kilometrelerce uzaktan bile insanın gözünü alan güzel Akbük koyunu seyrederek kara yolundan Didim'e girerken insan biraz depresif oluyor..

Begonviller arasında bahçeli küçük evler görmeyi beklerken ilçenin girişinde sizi bir hazır beton fabrikası karşılıyor..

Yurdum insanının "sahilleri betonlaştırma azmini" ifade edermiş gibi duran bu fabrikanın devamında inşaat malzemeleri satan iş yerleri var..

Onları da demirciler, kalıpçılar, kereste satıcıları destekliyor..

Burası sanki turistleri ağırlamaya hazırlanan bir sahil ilçesi değil de büyük bir baraj inşaatına lojistik destek veren bir yerleşme bölgesi..

İnşaat turizmi diye bir sektör olsa Didim gelir rekorları kırardı..

İlçe merkezi, kara iklimi yaşayan bildiğimiz Anadolu yerleşme merkezlerinden farksız.. Buranın deniz kenarında olduğuna dair hiçbir iz veya alamet yok..

Bütün ilçelerin ortasından geçen isimleri de ya Atatürk ya da Cumhuriyet caddesi olan yolun iki yanı dükkânla dolu.. Bu dükkânların da yüzde yetmişi inşaat malzemesi üzerine..

İnsan ister istemez kendi kendine "Kim bu kadar inşaat yapıyor da bu dükkânlara ekmek çıkıyor?" diye soruyor..

Özür dileriz..
Nedendir bilmem.. Bu turistik beldelerin belediye başkanları icraat için "turizm mevsimini" beklerler.. Sezon açılmadan şu işleri yapıp bitirelim, demezler..

Kimbilir niye? "Bizim nasıl çalıştığımızı TC vatandaşları zaten biliyor, turistler de öğrensin.." diye düşündüklerinden midir? Sebebini hâlâ söktüremedim..

Didim'de de böyle olmuş..

Belediye adamlarının tam turizm mevsimi başlarken şehrin orta yerini düzenleyecekleri tutmuş.. Asfalt sökülüyor, taşlar diziliyor, toz toprak birbirine karışıyor..

Ortada kalan caddeden geçmesi icap eden trafiği yan yollara vermişler.. Yan yol dediğin de delik deşik bir akabe..

Bindiğin arabanın ön takımlarını kurban etmezsen geçirmez adamı..

Belediye adamlarının yüzde sekseninde olduğu gibi izansızlıkla nezaket aralarında yarıştıklarından neresi eşilmişse oraya bir tabela mutlaka dikiliyor..

"Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.."

Dilemez ol..

Sen benim bir yaz mevsimimi yok edip, hayatımı cehenneme çeviriyorsun.. O üç ayı bana nasıl geri nasıl vereceksin?

Sonunda Didim esnafı içinde inşaat malzemesi satanların neden çoğunlukta olduğunu anladım..

Her taraf yazlıkçı sitesi.. Aşağı yukarı her yüz metrelik yol şeridine ortalama iki site düşüyor..

Tabii bu da isim darlığı yaratıyor..

Ne kadar çiçek varsa bir siteye isim olarak takılmış.. Akasyadan papatyaya, şebboydan karanfile kadar.. Çiçek isimleri bitmiş.. Bu kez başlarına bir "yeni" sözcüğü koymuşlar..

"Yeni Akasya Sitesi.."

Rekor Didim'de..
Doğadaki bilinen çiçek sayısı sınırlı, bizim insanımızın tatil sitesi kurma gayreti sonsuz olunca o da yetmiyor.. Meyve sebze isimleri de kullanılmış..

Tespitime göre buralarda bir tek "Bezelye Sitesi" yok.. Bir de "Karnabahar Sitesi" adını kullanan olmamış..

Burada bir dükkân kiralayıp "Yeni kurulan sitelere isim bulunur" diye tabela assan geçinirsin..

Milattan dört yüz yıl önce Atina Cumhuriyeti'ne bağlı site devletlerinin sayısı iki yüzü aşmıştı..

Atina'nın en parlak dönemlerinin ünlü siyasetçisi Alkibiades, tam iki yüz yetmiş site devletini yönettiği için övünürdü..

O Alkibiades gelsin de bizim Didim Kaymakamı'nın karşısında övünsün bakalım..

Bir tek Didim ilçesindeki sitelerden üç dört Atina Cumhuriyeti çıkar..

Bu sitelerin çoğunda tripleks meraklısı Bodrum'un aksine askeri lojman düzeni benimsenmiş..

Ayrı ayrı evler yerine birbirine yapışmış, kale surları gibi uzayıp giden binalar var..

Ortak bir plaj kullanılıyor veya yakın çevredeki plajlara ya arabayla ya da Anadolu'nun en geleneksel seyahat yöntemi olan "tabanvayla" gidiliyor..

Akua merkezi
Didim'in öte yakasına bir de "Su Merkezi" yapmışlar.. Türklere "su" dendiğinde H2O'yu anlamayacakları için Latincede su mealine gelen "akua" kullanılıyor..

Bizde bu zapt edilmez değişim merakı varken yakındır.. İki vakte kadar dedeler, büyük anneler kendilerine su getiren torunlarına "Akua gibi aziz ol" demeye başlar..

Ardından da sıra DSİ (Devlet Su İşleri)'nin adını "Devlet Akua İşleri" diye değiştirmeye gelir..

Geçinmeye gönlüm olmadığından o su merkezinin adını aklımda tutamadım..

"Bilmem ne Akua Merkezi"

Uzaktan bakıldığında plastikten yapılmış gibi.. Renkli renkli kuleler, Moskova tarzı kubbeler..

Görüntü olarak bir inşaat garabeti.. İnsanlar çoluk çocuk arabayla buraya geliyor.. Bir ücret ödeyip içeri giriyor..

İçinden su akan kaydıraklara binip kendilerini tepe üstü havuza atıyorlar..

Yabancı turist yok denecek kadar azdı.. Gerçi bu yıl ne hikmetse yabancının ayağı sahillerimizden biraz kesildi gibi ama görünen o ki Didim'de işler iyice kesat..

Apollon Tapınağı buranın adını turistik listelere geçirten baş unsur.. Yolunuz o yörelere düşerse sırf bu tapınağı görmek için Didim'e gidin..

Antik çağdan kalma bu iki bin yıllık tapınağın hemen yanında da Medusa House adlı butik otel var ki erbabı çok övüyor..

Evliya Çelebi'nin sponsoru sayılan İstanbul Kaymakamı Sinan Paşa yediğimiz balığın midede canlanıp yüzdüğüne inanırmış..

Açık açık söylenmiyor ama yerli ahalinin de Sinan Paşa gibi düşündüğünden huylandım.. O yüzdendir ki eğer balığa meraklıysanız biraz zorlanırsınız..

Bütün sahil kasabalarımızda olduğu gibi burada da kebapçılar ağırlıkta..

Ben diyeceğimi dedim, Didim sancağımızda durumlar budur..
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.