Haberler

Kültürel Eser Talanı

Tarih: 30 Haziran 2006 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Osman İnci
Uşak Müzesi'ndeki ''Karun Hazineleri'' olayının boyutları soyguncuların, ''sahtecilerin dolandırılmaları'' sonucu ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki, kamuoyuna yansıyan bilgiler böylesine bir kara mizahtır. Kültürel değerlere saygımız, korumacılığımız, doğal ve kültürel varlıklarımızı korumak ve geleceğe taşımaktaki sorumluluğumuz, görev anlayışımız, aymazlığa varan ihmalimiz gün gibi ortadadır.

Kültürel değerlerimizi korumak ve ''kültürel kimliği'' geliştirmek bağlamında plan ve projeler oluşturma çabaları henüz tartışılma sürecinde iken parlamentodaki yasa taslağı tam bir karabasan olarak ülkemizin üzerine çökecektir. Veto edilen Kamu Yönetimi Reformu Tasarısı'nın bir başlığı yasa taslağı olarak Meclis'te komisyonda bulunuyor. Hazırlanan yasa taslağına göre müzeler, ören yerleri ve kütüphaneler yerel yönetimlere devredilecek. Böylece kitaplar, basılı eserler, müzeler (heykelcikler, takılar, kıymetli madeni eşyalar, sanat eserleri ve yapıtları) kasaba kültürü anlayışı ile korunacak ve saklanacak.

Vasat yönetimlerle, liyakatı değil sadakatı esas alan, giderek ''siyasal sadakat'' anlayışını hâkim kılan, bunu kadrolaşma eylemi ile perçinleyen düşünceye kültür korumacılığı teslim edilecek! Kentlerde yaşanan ''kent kültürü'' kıyımı somut örnekleri ortadayken şimdi bilgi-belge merkezlerini, doğa ve insan emeğini en iyi temsil eden örnekleri koruyan birer eğitim kurumu olan müzeleri bu alanda yetersiz, bilgisiz, eğitimsiz kişilere teslim edeceğiz. Bu kurumlara şu anda sınavla eleman alınmıyor. Döner Sermaye İşletmesi yoluyla önce sözleşmeli personel olarak alınanlar bir süre sonra kadrolara atanmaktadır.

Kültür yereldir, ancak koruma ve geleceğe taşıma ulusaldır. Kültürü evrenselleştiren uluslardır. Kültür olmadan ulus olunmaz. Atatürk öncelikle kültürel değerlerin tespitini, kayıt altına alınmasını, korunmasını düşünmüş ve 1921 Eylül başlarında Yunanlıların Polatlı'daki top sesleri Ankara'da duyulurken, Ankara'da, hükümetin bakanlıkları Kayseri'ye taşıma tartışmaları ciddiyetle sürerken Atatürk, Milli Eğitim Bakanlığı'na bir yazı ile bugün kültür müdürlüğü anlamında ''hars müdürlüğü'' kurulmasını ister. Bakanlığın toplam 18 personelinden 3'ü bu ''kültür müdürlüğü'' işinde görevlendirilir. Atatürk ve arkadaşları bilir ki, Kayseri'ye gitseler de Kurtuluş Savaşı'nı kazanacaklar ve Ankara'ya dönecekler. Ancak kültür ve sanat eserleri tespiti ve kayıtlanması, korunması ulusal bilincin vazgeçilmez öğesidir ve Cumhuriyet, kültür üzerinde yükselecektir.

Müzeler, tarihsel gelişim süreçlerinde sanat eserleri koleksiyonlarının bulunduğu kamu binaları olmanın yanında bilim insanı ve filozofların devamlı kaldığı bir eğitim ve araştırma ve eğitim merkeziydi. Örneğin İskenderiye Müzesi aynı zamanda İskenderiye Kitaplığı'nı da barındırıyordu. Müzeler bir başka bakışla hükümdarların zenginlik, güç ve kudret sembolüydü. Koleksiyonların kullanılışı, yıkıcı etkenlere karşı korunması, eserlerin eğitici etkilerinden yararlanmak.. işte bu kültür ve sanatın muhteşem eğitici ve sosyal yönü.

Ülkemizde müzeciliğin 150 yıllık bir geçmişi olmakla birlikte Anadolu tarihi eser ambarıdır. Tarihi silahların korunması ve sergilenmesi ile 1846'da başlayan koleksiyonculuk 1868'de Müze-i Hümayun ile yasallaşır. Cumhuriyetimize kadar kör topal gelir. Cumhuriyetin ulus bilinci ile kültür ve sanat öne çıkar. Yüzyıllarca soyulan, talan edilen ''Anadolu Uygarlıkları'' Türkiye Cumhuriyeti ile değerini bulur. Ancak son yılları insan düşünmek dahi istemiyor.

Dünyada gelişmişlik incelendiğinde: Öncelikli olarak ''sanat ve kültürü'' ele alanlar ve bu eğitim-öğretimden geçen nesiller beyin gücü olarak aydınlanmayı ve gerçek varsıllığı oluştururlar. Bizim gibi önce ekonomiyi düzeltip sonra sanat ve kültürel yapıtları korumak yolunu seçenler eğitimde gerekli çıkışı yapamamıştır. Eğitimde başarı, eğitimin içeriği kadar kurumsal atmosferden de etkilenir. Doğal bilgilerin merkezi müzedir. Eğitimde müze, okuldan bir adım öndedir. Eğitim-öğretim projeleri mutlaka kültür-sanat donatılı olmalıdır. Trakya Üniversitesi'nde birkaç akademisyen ve öğrenci Allianoi'yi kurtarmaya çalışıyor. Yortanlı Barajı'nın suları altında kalmasını önlemek için mucizeler yaratmaya çalışıyorlar. Öğrencilerimiz ''suyuyla sağlık veren şehri'' su götürmesin diye adeta cephe savaşları veriyorlar. Bedava çalışıyorlar. Müzecilik, arkeoloji ve sanat tarihi diplomalıların yüzde 80'i işsiz zaten.

Kültürel değerlerimizi, doğal zenginliklerimizi, toprağı ve çevreyi eldeki yasalar ile koruyamazken yeni hazırlanan yasa ile korumamız olanaksızlaşır. Yerel yönetimler tam politize kadrolara dönüştü. İyi niyetli olsalar da başaramazlar. Böyle bir yasa, kültürel varlık korumasını bitirir. Yağmalama süreci hızlanır ve erozyonda yaşadığımız gibi bu defa toprağın örttüğü, geleceğe sakladıkları da gider. Ülkenin kültürsüzlüğe tahammülü olamaz.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.