Haberler

Artık Süreyya Sineması yok; Süreyya Operası var

Tarih: 3 Aralık 2007 Kaynak: Akşam Yazan: Fügen Ünal Şen
Eski bir binanın yenilenmiş çehresinde neyi arar ki insan? Bir hayli gerilerde kalmış gençlik günlerini mi? Aşkını mı? Eşini, dostunu, anasını, babasını mı? Yoksa, haydi itiraf edelim, en çok kendisini mi?

Eski Süreyya Sineması, yeni adıyla Süreyya Operası’nın bakımdan geçmiş, artık gıcırdamayan koca kapısından içeri girerken aklımda böyle sorular vardı işte. Bir süre önce, henüz restorasyon çalışmaları başlamamışken, aynı kapıdan girmiş; binanın eski, yorgun ve ihmal edilmiş çehresini hafızama kazımıştım…

Küf, nem, biraz sigara, biraz toz kokusu karşılamıştı beni o zaman. Ressam Nikolay Kalmukof’un -sonradan Naci Kalmukoğlu- duvarları süsleyen, mitolojik hikayeleri betimleyen resimlerinin üstüne yıllar gri bir perde çekmişti. Koltukların döşemeleri çoktan aşınmış; kapıların köşebentleri pasa yenik düşmüş, zemindeki taşlar kararmıştı. Localar yerli yerindeydi evet ama cılız ampuller o, bir zamanların ihtişamlı salonunu aydınlatmaya yetmiyor, kasvetli havayı dağıtamıyordu.

80 yaşındaki tarihi bina terkedilmişti.

Opera olarak hayal edilmiş ama sadece sinema olarak kullanılmış, yıllar içinde o vasfını da yitirip kapısına kilit vurulmuş Süreyya Sineması’nın kuruluş öyküsünü yandaki sütunlarda okuyacaksınız. Buradaki satırlar ise; yeniden doğuşunu anlatacak.

Tılsımlı Bir Parıltı
Restorasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra gittiğim Süreyya Operası’ndaki ilk izlenimimi aktarmak istiyorum. Yok, hayır artık nem, küf, sigara ve toz kokusu değil binaya hakim olan. Daha çok boya, vernik, cila kokusu var salonlarda. Ve eski kimsesiz günlerine inat, göze çarpan bir koşturmaca…

Resmi açılışı 14-15-16 Aralık’ta üç gece boyunca yüzlerce kişinin ağırlanacağı davetlerle yapılacak olan Süreyya Operası’nda bir yandan deneme amaçlı sanat etkinlikleri sürerken bir yandan da son rötuşlar yapılıyor. Peki neredeyse 2 yılı bulan restorasyon çalışmalarında neler mi yapıldı? Sorunun yanıtını, Kadıköy Belediyesi Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu veriyor: “Bu yorgun binanın, kurucusu Süreyya Paşa’nın amacına, ideallerine ve hatırasına uygun biçimde Opera Binası’na dönüştürülmesi bir yolculuktu. Bina adeta yeniden şantiyeye dönüştürüldü. Önce mekanik ve statik konuları ele aldık. En önemlisi deprem ve yangına karşı takviye ve önlemler gerçekleştirildi. Opera temsilleri için gerekli olan Süreyya İlmen Paşa’nın da dile getirdiği mekanlar düzenlendi, orkestra çukuru genişletildi. Sahne donanımı, aydınlatma, ışık sistemi ve ses düzeni yapıldı. Bütün dekoratif unsurlar elden geçirildi, temizlendi. Tavan freskleri, duvarlardaki pano resimler uzmanlar tarafından titizlikle ve usulünce onarıldı. Bütün bina onarılıp elden geçirildi. Yapının cephesinde yer alan, heykeltıraş İhsan Özsoy’a ait kabartma heykeller olduğu gibi korunarak temizlendi. Koltuklar, halılar ve avizeler özel olarak yapıldı. Tahrip olmuş dekoratif parçalar, tespit edilen örneklerine göre tamamlandı. İç ve dış cepheler aynen korunup, Süreyya Paşa’nın anılarında bir türlü yaptıramadığını belirttiği sahne sanatları icrası için zorunlu bölümler olan kulis, sanatçı odaları, teknik odalar asli yapıyı bozmadan zemin altına yerleştirildi. Yapıda bulunmayan havalandırma sistemi de eski esere zarar vermeden kuruldu. Süreyya’nın muhteşem salonu için yeni koltuk ve halılar tasarlandı. Bütün avize ve aydınlatmalar özel tasarlanıp üretildi. Muğla Yatağan’dan beyaz mermerler getirtildi dış merdivenleri yenilendi.”

Lütfen Çekirdek Getirmeyin
Artık Süreyya Sineması diye bir yer yok; toplam 573 koltuk kapasiteli Süreyya Operası var! Ve operanın çok cazip bir de etkinlik programı… Fantastik (gençlik müzikali), Mevlana, Gelin, Elma Kurtları (çocuk oyunu), Mutlu Prens şu günlerde sergilenen etkinliklerin bazıları. Bilet fiyatlarına gelince; baleler 17 YTL (emeklilere yüzde 50 indirimle), çocuk oyunları 4 YTL, diğer oyunlar 9 YTL. Biletleri Süreyya Operası’nın gişesinden ya da internet üzerinden almak mümkün.

Ancak Süreyya Operası’nın yetkililerinin bir önemli ricasını da burada aktarmak gerek: “Çocuk oyunu izlemeye gelen sanatseverler, bir de locadan bilet almışlarsa, yanlarında yiyecek, içecek, çekirdek getiriyorlar. Biz bu maddelerin binaya girmesinin yasak olduğunu söyleyince de ‘Ben koca locayı kapattım. Size mi soracağım yanımda ne getireceğimi?’diye tatsızlık çıkıyor. Burası lunapark değil. Operaya ve sanata gereken saygıyı göstermek gerek.”

Yaklaşık 14 milyon YTL (14 trilyon lira) harcanarak yenilenen Süreyya Operası’nın restorasyon öncesini anlattığımız, aylar önce yayınlanan ilk haberimizde, “Küllerinden doğuyor” demiştik. Gerçekten de bu tarihi bina, Kadıköylülerin hatıralarında yer aldığı gibi zarif bir İstanbullu olarak geri döndü; küllerinden doğdu.

Şimdi bir daha kül olmaması için çaba ve ilgi göstermeye geldi sıra.

Süreyya’nın hikayesi
KadIköy Bahariye’deki bu kocaman sarı binanın yerinde yeller eserken, İstanbul’da işgal günleri yaşanmaktaydı. Eğitim Bakanlığı okullara ödenek veremiyor, Kadıköy’deki okullar birer birer kapanıyordu. Kadıköy Okul Yaptırma ve Geliştirme Derneği, yardım toplayabilmek amacıyla bir oyunu sahneye koymak istedi. Yörenin ileri gelenleri, oyunu, Kadıköy Rum Kilisesi’nin malı olan Apollon Tiyatrosu’nda (şimdiki Rexx Sineması) sahnelemeyi planladılar ancak tiyatronun yönetimi izin vermedi.

Bu başta Süreyya İlmen Paşa olmak üzere hepsini çok üzdü. Süreyya İlmen Paşa, büyük bir maddi fedakârlık göstererek Süreyya Operası’nı inşasına karar verdi. İnşaat 1924’te başladı, 1926 bitti. 6 Mart 1927’de açıldı. Gülriz Sururi’nin annesi Suzan Lütfullah burada unutulmaz operetlere ses verdi. 1930’da sesli film gösterimi için gerekli teknik değişiklikler yapıldı. Sinemanın ilk müdürü, Nazım Hikmet’in babası Hikmet Nazım idi.

Süreyya Paşa, 1950’de Süreyya Sineması’nı Darüşşafaka Cemiyeti’ne bıraktı. Yıllarca aile bireylerinin işlettiği sinema, 2006 başında Kadıköy Belediyesi’ne kiralandı. Böylece Süreyya Sineması’nın Süreyya Operası’na dönüştürülmesi için yapılan, 2 yıllık titiz restorasyon çalışmasından sonra Anadolu Yakası’nın ilk, Türkiye’nin 6. opera binası olarak sanatseverlerle buluştu.

51 yıl önceki gelin
Süreyya Operası, kurulduğu yıllarda Balo Salonu’nda düzenlenen Cumhuriyet Baloları ile de adından söz ettirirdi. Ama yıllar içinde bazı bölümleri giyim firmalarına kiralanan binanın ikinci katındaki Balo Salonu, yıllarca triko atölyesi olarak işgal edildi. Restorasyon çalışmaları sırasında aslına uygun olarak yenilenen salon şimdi bütün ihtişamıyla yeni balolara hazırlanıyor. Bu salonun bir başka özelliği de 1950’li yıllarda düğünlere ev sahipliği yapmış olması. Süreyya Operası’nın yenilenen binasının çekingen ziyaretçileri şu günlerde zaman zaman dik merdivenleri çıkıp o günlerin peşine düşüyorlar. Aysel Maçin de bu ziyaretçilerden biri. 31 Mart 1956’da eşi Fikret Maçin ile düğünleri, Süreyya’nın Balo Salonu’nda yapılmış. Padam ile vals edip konuklarını bu salonda ağırlamışlar. Binanın merdivenlerini birlikte çıkarken “nefes nefese kaldınız. Biraz soluklanalım dilerseniz” diyorum. Gülümsüyor, “Daha çok heyecandan” diyor. İşte Süreyya, böylesi tarifsiz kavuşmaların da mekanı aslında…
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Ağustos 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31        
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.