Haberler

"Yaşayan Göl"ü öldürmeyin!

Tarih: 19 Temmuz 2005 Kaynak: Radikal Yazan: Mehmet Kartal

Bir organize sanayi bölgesi projesi, uluslararası sözleşmede yer alan koruma bandını nasıl yarıya indirir?

Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından biri olan, uluslararası öneme sahip Sulak Alanlar Sözleşmesi'ne (RAMSAR) göre korunan ve dünyada yaşayan göller listesi içerisinde yer alan Uluabat Gölü'nün su toplama havzasına, "Karacabey 75. Yıl KOBİ Organize Sanayi Bölgesi" kurulması yönünde baskılar sürüyor.

Organize Sanayi Bölgesi olarak düşünülen alanın büyük bir bölümü Uluabat Gölü yüzey suyu toplama havzası içerisindedir. Alan, ayrıca "Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği" hükümlerince belirlenen, sulak alan tampon bölgesi (göl kıyısından en az 5 km) sınırları içerisinde kalıyor.

Zarar bilançosu
4 bin dekarlık alan, Karacabey ilçesine ait Seyran, Subaşı ve Canbaz köylerinin mera arazileri iken maliye hazinesine dönüştürüldü ve 49 milyar gibi çok düşük (komik) bir değere, Karacabey 75. Yıl KOBİ Kooperatifi'ne satıldı.

Uluabat Gölü, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gibi büyük sorunlar yaratacak, göle telafisi olmayacak büyük zararlar verecek bir girişimle karşı karşıya. Yapılması düşünülen Organize Sanayi Bölgesi'nin Uluabat Gölü'ne ve çevrede yaşayanlar üzerinde yapacağı etki ve zararlar aşağıdaki başlıklar altında özetlenebilir:

1. Girişim, yalnız Uluabat Gölü'nün değil, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın yeni RAMSAR alanı ilan etmesi beklenen Kocaçay Deltası'na kadar uzanan tüm doğal yapının ekolojik dengesini doğrudan etkileyecek. Bunun sonucunda sudaki bitki, balık, su samuru ve kuş yaşamı tehlikeye girecek.

2. Alan, Bursa ile Karacabey ilçesinin kentsel ve sanayi gelişme yönlerinin çakışma noktasında bulunmasından dolayı baskıya açık bir konumdadır. Burada başlayacak bir yapılaşma, giderek daha geniş alanların yapılaşmaya açılması tehlikesini doğurabilir. İlk bakışta küçük ölçekli bir sanayi bölgesi olarak başlayacağı düşünülen bu girişim, ardından tahmin edilemeyecek düzeyde bir yapılaşma, nüfus ve kirlilik baskısını beraberinde getirecek. Bunun sonucunda sanayi ve gecekondulaşma çok kısa zamanda taban arazilere ve göl kıyısına kadar inecek.

3. Doğaya ve insana zarar vermeden yerel kalkınmayı sağlayacak başka seçenek ve yöntemler varken, ekolojik, toplumsal ve ekonomik taşıma kapasitesinin üzerinde sanayi alanları oluşturmak, bölgesel kalkınmaya destek olmaktansa bölgenin toplumsal ve doğal yaşamına büyük zarar verecek. Bursa ve ilçelerinde sayısız OSB varken ve birçoğu (Mustafakemalpaşa OSB de olduğu gibi) boş ve yatırımcı beklerken, yeni bir OSB gerekli midir? Olay, yalnızca Uluabat Gölü ve havzasının sanayi kaynaklı artıklarla kirletilmesi değil, göl ve göl havzasındaki balıkçılık, tarım ve hayvancılık gibi etkinliklerle geçimini sağlayan binlerce insanın da zarara uğrayacak olmasıdır.

4. Göl, uluslararası kuş göç yollarında bulunup, Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı, Kocaçay ve Kocaçay Deltası ile bir bütün oluşturur. Her yıl yüzbinlerce kuş alanın üzerinden göç ediyor, konaklıyor, kışlıyor ve ürüyor. Kuşlar ayrıca dört sulak alan arasında sürekli hareket halindedir. Kurulacak sanayi bölgesinin elektrik ihtiyacını temin etmek için daha fazla gerilim hattının çekilmesine ihtiyaç duyulacak. Kötü hava şartlarında alçaktan uçmak zorunda kalacak olan kuşlar, hatlara çarpıp telef olacak.

5. Uluabat Gölü'nden su alınarak Uluabat Sulama Projesi altında 13 köyün ve iki beldenin arazileri sulanıyor. Gölde su kalitesi, çeşitli kirleticilerin etkisi ile sürekli kötüleşerek sınır noktasına ulaştı. OSB ve onun getireceği diğer girişimler bu kirletmeyi daha da hızlandıracak, bu olay bitkisel üretim ve insan yaşamında bir tehdit oluşturacak.

6. Bölgede egemen olan şiddetli kuzey rüzgarı, sanayi bölgesinde ortaya çıkacak kirli havayı tarım arazilerine ve göle taşıyacak.

7. Gölü korumak için çeşitli kurum, kuruluşlar ve gönüllü korumacılar en azından 10 yıldır uğraşıyor. Araştırmalar ve iyileştirme önlemleri için hem devlet hem de özel sektör ve STK'lar büyük paralar harcadılar. Söz konusu sanayi bölgesinin gerçekleşmesi halinde, bütün emek ve masraflar boşuna gitmiş olacak. Korumacıların şevki kırılacağından, bıkkınlık doğacak, göl sahipsiz kalacak.

8. Uluabat Gölü, şu anda Türkiye'de olan dokuz RAMSAR alanından biridir. Şimdiye kadar Çevre ve Orman Bakanlığı, Üniversite, Doğal Hayatı Koruma Vakfı öncülüğünde yönetim planı ve yürütme kurulu olan ve diğer alanlara örnek gösterilen tek RAMSAR alanıdır. Göl ayrıca dünyada sadece 20 gölün sahip olduğu "Yaşayan Göl" unvanına sahiptir. Her yıl uluslararası "Yaşayan Göl Konferansı"nda bir korumacı tarafından temsil ediliyor. Bir zaman yeşilliği ile ünlenen ve kendisinden övgü ile söz edilen Bursa kenti, "Avrupa şehri" ve Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı (WHO) "Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı"na üyedir ve 2005 yılında "Sağlıklı Kentler Zirvesine" ev sahipliği yapacak. Böyle bir kentin, bu kadar önemli bir alanı önemsemeyip koruyamaması bir çelişki değil midir? Önemli bir prestij kaybına neden olmayacak mıdır?

Yukarıdaki gerekçeler ile ilerde telafi olmayacak sayısız zararları nedeniyle Uluabat Gölü havzasına yapılması planlanan OSB'nin kurulmasına, mera arazilerinin Maliye hazinesine dönüştürülmesine ve çok düşük bir bedelle Karacabey 75. KOBİ Organize Sanayi Bölgesi Kooperatifi'ne satılmasına karşı olduğumuzu bildirmek istiyoruz.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.