Haberler

10. Uluslararası Docomomo Konferansı

Tarih: 22 Eylül 2008 Yazan: Pınar Seyrek
Modernizm Hareketi’ne ait bina ve bina gruplarının korunması amacıyla çalışan Docomomo grubunun iki yılda bir gerçekleştirilen konferansı geçtiğimiz hafta 10. kez, doğum yeri olan Hollanda’da yapıldı. Bundan 20 yıl önce korunması ve yeniden kullanımı, grubun kurulmasına tekabül eden ve bir anlamda sebep olan Rotterdam’daki Van Nelle Fabrikası’nda gerçekleştirilen konferansta 55 farklı ülkeden katılımcı bulundu. 13 Eylül’de atölye öğrencilerinin gezileri ile başlayan organizasyonda 3 gün süren sunumların yanında konsey toplantıları, tartışmalar ve saha gezileri de gerçekleştirildi.
Docomomo prensiplerinin geçerli olduğu en başarılı örneklerden kabul edilen Van Nelle Fabrikası’nın, saygın Europa Nostra Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülü’nü alması konferansa damgasını vurdu. Avrupa’nın kültürel mirasını koruma amacıyla kamuoyu oluşturmak ve politikacılar ile karar mekanizmalarına etki etmek üzere çalışan Europa Nostra, koruma dalındaki 3 ödülden birini, örnek teşkil eden restorasyon yaklaşımı ve yeniden kullanım konusundaki yaratıcı çözümleri için Van Nelle Fabrikası’na verdi.

Tema: “Değişimin Meydan Okuması”
13 – 21 Eylül tarihleri arasında gerçeklesen 10. Uluslararası Docomomo Konferansı’nın teması Değişimin Meydan Okuması olarak belirlenmişti. Konferans programında Modernizm Hareketi'ne ait olan mimarlık ürünlerinin dayandıkları kavramlar ve ait oldukları dönemden kaynaklanan özel durumları nedeniyle genel koruma prensiplerine uymayan prensiplerin oluşturulması zorunlu görünüyor. Docomomo’ya göre: “Modernizm Hareketi’nin mirası, büyük ölçüde başyapıtların ve vizyoner mimari konseptlerin takdirinin bir sonucu olarak efsanevi bir itibar kazandı. Ancak günlük yaşamın gerçekliğinde, Modernizm Hareketi’nin mimari eserlerinin, yaratıcılarının esas niyetlerini yansıtır biçimde korunmaları zor oldu. Modernizm Hareketi’nin birçok binası aslında zaten korundu. Bunlardan bazıları öyle ikonlaştı ki, günlük kullanımdaki binalardan çok sanat eserleri gibi muamele gördüler. Kazanılan başarılara rağmen birçok bina ve bina topluluğu hala yıkılma ve kötü muamele görme riski taşıyor. Yılda iki kez gerçekleşen uluslararası Docomomo konferansı, Docomomo grubunun amaçlarına ulaşmanın yollarından biri. Birçok modern mimarın işlevsellik ve değişkenliği amaçladığını bilerek, bugün zor olan, modern miras ile sürekli değişen bağlamda nasıl başa çıkılacağı. Fiziksel, ekonomik, işlevsel, hatta sosyo-kültürel, politik ve bilimsel değişimleri içeren bağlamda, genelde koruma ve özelde modern mimarinin korunması yeni bir zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Modern bir binayı farz edilen özgün durumuna döndürmektense söz konusu olan mücadele, modern mimarinin çeşitli göstergelerinin niteliklerine yeniden değer kazandırmak ve dijital devrim, dünya çapında mobilite ve çevresel bilinç kavramlarıyla değişen dünyada, bu göstergeleri yeniden tanımlamak. Modern Mimarlık, gelişim olasılıklarına sıkı sıkıya bağlılığı ve iyimserliği ile her zaman geleceğe dönük olmuştur. Günümüzde bu mimarlığın başarıları hala hoşumuza gidebilir ama gerçekte 20. yy. binaları geçmişe aittirler dolayısıyla listelenme ve korumaya adaydırlar. Bu evrim “Modern Anıtın Paradoksu” ile koruma, yenileme ve dönüştürmeye ilişkin soruları karşımıza getiriyor. Bu, Modernizm hareketine ait temel fikriler ve kavramların yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılıyor. Orijinal fikirler ve kavramlar her zaman rekonstrüksiyon işlemleri ile uyum sağlamıyor. Örneğin, Modern Hareket’in çekirdeğinde, işlevselciliğin ve Zeitgeist’i ifade eden bir mimarinin halen kışkırtıcı olan fikirlerini buluyoruz. Ancak, modern bir bina esas işlevini yitirdiğinde iyi bilinen, biçim işlevi izler gibi ilkelerle nasıl başa çıkacağız? Bir zamanlar yenilikçi ve özel olan ancak şu an modası geçmiş teknolojilere nasıl değer biçebiliriz? “Modern Anıtın Paradoksu”, “değişim” ve “devamlılık”ın çeşitli ikilemlerini içeriyor. Değişimi seçmekle, geçmiş nesillerin olağanüstü kazanımları kaybedilebilir, devamlılığı seçmekle bu kazanımlar korunabilir. Ama koruma onların arkasındaki düşüncelere ihanet anlamına da gelebilir. Peki, yapılması gereken ne?

“Değişim ve devamlılık ikilemi çeşitli faktörlerle daha da karmaşıklaşıyor. Kullanım tarihiyle ilgili genel meselelere ek olarak, kentsel hafıza ve eski ile yeninin birleşmesiyle, modern mimariye özgü su sorulara dikkat çekebilir: Modern Hareket’in, evrensel niyetlerine dayanan uluslararası bir kapsamı vardı. Fakat biraz geç olmakla birlikte bugün görüyoruz ki, Modern Hareket’in dünya çapındaki gerçek ifadeleri inanılmaz derecede zengin ve çeşitli bir uygulamalar koleksiyonunu içeriyor. Politik, ekonomik şartlar ve hatta yapım geleneği ve sosyal bağlama dayanan çok farklı yerel şartlarda pek çok farklı uygulama yapıldığını biliyoruz. Başka bir karmaşıklaştırıcı etken de, bireysel yeteneklerin başyapıtları ve günlük Modernizm mimarisinin anonim ürünleri arasında yapılan basmakalıp ayrım. Eşitlik ve özgürlük modern ideallerini aklımızda tutarak, bunun arkasındaki ayrım ve değerlendirme sistemini ve bunlar için geliştirilmiş olan farklı yaklaşımları sorgulayabiliriz. Hassas bir konu, Modern Hareket’in mimarların daha iyi bir toplum planlarken tarih, var olan şehir ve peyzajı algılayışları ilgili. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda Modern mimarlık tarafından gerçekleştirilen yıkma ve yerine yapma uygulamalarının, Modern mirasın değersizleşmesine katkısı oldu. Özellikle bu gruba dâhil olan büyük ölçekli sosyal konut projelerine yönelik çözümlerin bulunması için özel yaklaşımlar üretilmesi gerekiyor.

“Bu ilkelere ek olarak, hızlı değişen toplumumuzdaki daha geniş birçok mesele de göz önünde bulundurulmalı. Bu meseleler arasında ekolojik sürdürülebilirlik ve ilgili dallar, yeni teknoloji ve malzemelerin kullanılabilirliği, aynı zamanda bugünün şehirlerinin ciddi sosyal problemleri var. Modern binaların yıkılmasına karşı, koruma, yenileme ve dönüştürme sorunsalı, bu bakış açılarından değerlendirilmeli.”

Açılış
Konferansın çekirdek aktiviteleri, 16 Eylül akşamı Delft Teknoloji Üniversitesi’nin, geçtiğimiz Mayıs ayında yanarak yok olan binasının geçişi olarak yerini alacak olan binada yapılan açılış konuşmalarıyla başladı. Bir süredir kullanılmayan binanın restorasyonu öğrencilerin de yardımlarıyla bundan 1 hafta önce tamamlanmış, ilk kez bu etkinlik için kullanıma açılmıştı. Mimarlık Fakültesi Dekanı Wijtze Patijn yaptığı konuşmada, bundan 10 yıl önce Rotterdam’daki özgün konut yerleşimi Kiefhoek’un restorasyon çalışmaları dahilinde parçası olduğu Docomomo’ya yeni binalarında ev sahipliği yapmaktan sevinç duyduklarını belirtti. Dekandan sonra söz alan Uluslararası Docomomo Başkanı Maristella Casciato, 20 yıl içinde gelinen noktayı özetlerken, dünyanın en uzak köşeleri de dahil olmak üzere 55 ülkenin temsil edildiği bu konferans için organizasyonun ana vatanına dönülmüş olmasından ve bu hareketin ikonlarından Van Nelle Fabrikası’nda çalışabilecek olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Docomomo Hollanda Organizasyon Komitesi Başkanı Janneke Bierman, Modernizm Hareketi’nin paradoksunu oluşturan değişim ve süreklilik kavramları ile nasıl başa çıkılabileceğini konu alan toplam 55 makale ve 35 poster sunumunun yapılacağı 3 günlük yoğun konferans programına paralel olarak, uluslararası 50 öğrencinin katılımıyla gerçekleşecek olan atölye çalışmasında Rotterdam’ın savaş sonrası önemli mimarlık mirası örneklerinin üzerinde bulunduğu ana ulaşım aksı Coolsingel üzerinde çalışılacağını belirtti.




Daha sonra Hollanda’da Modern Mimarlık ile özdeşleşmiş, hala üretimini sürdüren isimlerden biri, Harman Hertzberger açılış konferansı için söz aldı. Modernizm'in çeşitli ikonlarına ait görüntüler eşliğinde Modernizm’in kendisi için nereden geldiğini ve ne ifade ettiğini anlattı. Bir başka “stil” olarak Modernizm’e karşılık bir “durum” olarak Modernite’nin savunuculuğunu yaptığını dile getiren Hertzberger, çağdaşları ve kendine ait pek çok binaya ait görsellerle, formdan ziyade değerlerin korunmasının önemli olduğunu vurguladı. Victor Horta’nın Brüksel’deki eseri Palais de Peuple’un çelik Art Nouveau kirişlerini örnek göstererek, şekilsel özellikleri için korunmasına çalışılmasının hem süreklilik hem de anlama pek fazla bir getirisi olmadığını anlattı. Benzer şekilde mimarlığın bir cepheden ibaret olduğu fikrine dayanan, sadece dış cepheyi korumaya yönelik restorasyonlara örnek olarak Tokyo’daki Imperial Palace örneğini verirken, bu tür bir restorasyonun bir kültürel suç teşkil etmesi gerektiğinin altını çizdi. Diğer yandan, Modern yapıların dış kabuklarının korunmasında, özellikle günümüz kullanım şartları ve yönetmelikler göz önüne alınmak zorunda kalındığında karşılaşılan güçlüklere de dikkat çekti. Katlanarak tamamen açılabilen tek camlı bir diş cepheye sahip Arnhem’deki bir okul binasının restorasyonunda kapıların günümüz normlarına göre çift camlı yapılması halinde ağırlığı sebebiyle hareketliliğini yitirmesi sonucunun, modern yapıların karşı karşıya olduğu ikilemlerden biri olduğunu dile getirdi. Bu anlamda, özellikle dış kabuğa ilişkin bu tür problemlerin analizinin doğru yapılması ve her yeni restorasyon projesi için kriterlerin baştan belirlenebileceğini belirtti. Modernizm hareketine ait yapıların belli görünümlerinin ikonlaşmasının tehlikelerine örnek olarak ise, Yunanlı Modern mimar Takis Zenetos’un Atina’daki okulunun restorasyonunda korunan betonarme güneş kırıcılarına karsın korunamayan açık kat planını gösterdi. Modern yapıların korunmasında karşılaşılan bir başka bilindik sorunun ise, çok yaşlı olmayan bu binaların hala hayatta olan mimarlarına danışıldığında, bu mimarların her zaman doğru kararlar verememesi olduğunu belirtti. Çağdaşı Aldo van Eyck’in Yetimler Yurdu’nda yaptığı gibi tutucu koruyucu bir yaklaşım ile Richard Rogers’in Centre Pompidou’nun restorasyonunda korunamayan temel tasarım kararlarını bu tür tehlikelere örnek gösterdi. Kendisinin ise Lahey’deki Centraal Beheer binası ve Utrecth’teki konser salonu örneklerinde bu hataya düşmemek ve "modernite"yi "modernizm"in üzerinde tutmaya çalışarak üretimine devam ettiğini söyleyerek sözlerine son verdi.


Arnhem'deki Okul Yapısı

Konferans Günleri
Açılışı takip eden 3 gün boyunca 3 paralel oturumda, Değişim ve Süreklilik, Şehirlerin ve Peyzajın Yeniden Yapılandırılması, Program ve Esneklikte Kaymalar, Değişmekte Olan Eğitim ve Teknoloji, İlerleme ve Sürdürülebilirlik alt başlıkları altında sunumlar yapıldı. Türkiye’den, Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğr.Gör. Hikmet Eldek ve Öğr.Gör. Burak Asiliskender Kayseri Sümerbank Fabrikası örneğini bir poster sunumuyla anlatarak bu bölüme katkıda bulundular.


Erciyes Üniversitesi Tarafından Sunulan Posterler
Kaynak: Öğr.Gör. Burak Asiliskender

“Değişim ve Süreklilik” baslığı altında deneysel veya geçici yapılar ile değişime yönelik orijinal tasarımlara nasıl yaklaşılması gerektiği sorunsalı irdelendi. “Şehirlerin ve Peyzajın Yeniden Yapılandırılması” baslığı altında ise Modern Hareket’le gelen büyük ölçekli tasarımların bugünkü kentler için oluşturduğu sorunlar ile bunlara çözümler tartışıldı. Yine Burak Asiliskender, Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası’nın yanında Kayseri Tayyare Fabrikası ve bunlar etrafında yapılmış olan lojmanlarla ilgili poster sunumuyla katkıda bulundu. “Program ve Esneklikte Kaymalar” konusunda orijinal fonksiyonunda kullanım sansı kalmayan binalar ve bina toplulukları ile neler yapılabileceği ve bunun önündeki engelleri tartışıldı. “Değişmekte Olan Eğitim”, Docomomo prensiplerinin mimarlık eğitimindeki yeri hakkında konuşmalara sahne oldu. “Teknoloji, İlerleme ve Sürdürülebilirlik” başlığı ise restorasyon ve renovasyonun günümüz teknik şartlarında ne şekillerde yapılabileceği konusuna eğildi.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.