Haberler

Elektrikli Traş Makinesi Gökdelene Nasıl Dönüşür?

Tarih: 28 Nisan 2009 Kaynak: Trautrimas.ca, Building Design, New York Times, Datamancer.net Derleyen: Burcu Karabaş
Steampunk, Türkçe'de tam karşılığı bulunmayan bir sözcük. Fantastik ve spekülatif bir kurgusal edebiyat dalı olarak 80'li yıllarda ortaya çıkan steampunk, buhar gücünün yaygın bir şekilde kullanıldığı bir çağa/dünyaya gönderme yapıyor. Buharın gücünü simgeleyen "steam" (buhar) ile toplumdan farklı hareket eden amatör mühendisi/sanatçıyı akla getiren "punk" sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşan tanım, herhangi bir güncel stil veya ideolojiye de dahil değil.


"Maison tournante aérienne", 1883
(Dönen Hava Evi)
19. yüzyılın 20. yüzyıla ilişkin
yaşamı nasıl kurguladığına ilişkin
bir örnek. Çizim, Albert Robida'ya
ait. Kaynak: Library of Congress
Sık sık bir diğer gelecekçi yaklaşım olan cyberpunk ile ilişkilendirilen steampunk, aslında ütopiğin tam karşıtı olan distopik1 bakış açısıyla dikkat çeken cyberpunktan farklı bir noktada duruyor. Birçok sanatçının steampunk stilinde tasarladığı endüstriyel ürünlere özel ilgi gösteren gruplar ve koleksiyonerler var. Daha önce adını hiç duymayanlar olmasına rağmen, Jules Verne, H.G. Wells ve Mary Shelley gibi yazarların 19. yüzyıl romanlarından etkilenen bu akım bir yıl gibi kısa bir sürede kendine has bir felsefe ve yaşam tarzı geliştirdi, ürün tasarımından güzel sanatlara, modadan mimarlığa birçok alanı etkiledi.

Endüstri Devrimi'nin gerçekleştiği, fakat elektriğin henüz günlük yaşama dahil olmadığı tarihi -veya gerçekten biraz uzaklaşan alternatif- periyotları konu alan steampunk kurgusu, 19. yüzyıl Viktoryen İngilteresi'ne dayanıyor. Bir bilimkurgu fantazisi olarak da tanımlanabilecek olan stilde, buharlı ve mekanik makineler ön planda. Her ne kadar basite indirgeyen bir tanım olsa da, teknolojiyi şaşırtıcı şekilde "tasarlanmış" veya lüks materyaller ile birleştirmesi de akımın bir özelliği. Başlangıçta tarih, romantizm ve bilimkurgunun bir araya geldiği bir stil olan steampunk, kısa sürede bir "kendin-yap" akımına dönüştü ve bazı tasarımcı ve sanatçıların özel ilgi alanı haline geldi. Eski mekanik düzeneklerin dişlilerini ve küçük makine parçalarını giysi, takı ve mobilya gibi kişisel eşya tasarımında kullanan tasarımcılar, aralarında klavye ve elektro gitar gibi objelerin de bulunduğu birçok eşyayı modifiye ediyor. Popüleritesi arttıkça birçok tasarım gibi kalitesi düşüyor gibi görünse de, steampunk aslında mekanik saat ve pirinç makine parçalarından çok daha fazla anlam ifade ediyor. "Geleceğe yönelik eski görünümlü bir hayat sürmek" olarak tanımlanabilecek akımın sanat ve tasarımın farklı dallarına ve edebiyata olan etkisi göz önüne alındığında ise, akımın yaşam mekanlarını ve mimarlığı etkilemediğini düşünmek imkansız.

"Habitat Makineleri"

David Trautrimas
Kaynak: Ion Magazine
Söz konusu yaşam mekanları olduğunda, ortaya steampunk ve mimarlığı buluşturan Kanadalı David Trautrimas'ın "Habitat Makineleri ve Fabrikaları" çıkıyor. Aralarında mikser, waffle ve kahve makinelerinin bulunduğu mutfak aletleri, zımbalar, deliciler, yağ kutuları, traş makineleri, lambalar, dikiş makineleri, bisikletler, armatürler, matkaplar ve pervanelerden bilimkurgusal binalar oluşturan Trautrimas, ayırdığı makine parçalarını tek tek fotoğrafladıktan sonra, bu fotoğrafları dijital ortamda birleştirerek yapıları meydana getiriyor. Building Design'da yayınlanan bir makaleye de konu olan tasarımlar, bu ay New York'taki Klompching Gallery'de açılan "Visual Morphology" adlı sergide yer aldı ve "Industrial Parkland" başlığı altında farklı galerilerde de sergilendi.


"Toaster Factory", Trautrimas'ın Industrial Parkland adlı çalışmasından
Görseller: Trautrimas.ca


Tasarımcının "yaşam makineleri"nin, yönetmen Terry Gilliam'ın endüstri toplumuyla dalga geçen filmi Brazil'e dekor oluşturabileceği veya saldırı sonucu yıkılmış Dubai'yi anımsattığı söyleniyor. Modern, çok katlı bir apartman binasına dönüşen elektrikli bir traş makinesinin yanı sıra, üç waffle levhası da Fritz Lang'ın Metropolis adlı filmindeki dev kulelere benzetilen bir mega-strüktür haline geliyor. Ortaya çıkan bu yapılar, isimlerini onlara ilham veren aletlerden alıyor: "Sprinkler House", "Coffee Pot Towers" ve "Space Heater Place" gibi.


"Coffee Pot Towers", Habitat Machines

"Iron Apartments", Habitat Machines

Trautrimas, "mekansal bağımlılıklarından kurtarılmış hayal ürünü yaşam alanları yaratmak" fikrine, konut ve rezidansların "mülayimliğini" farkettikten sonra kapıldığını söylüyor. Tasarımcı, "Frank Gehry ve Zaha Hadid'in ticari ölçekte tasarladığı projeler konut bölgeleri için geliştirilmiş olsaydı çok etkileyici olurdu," diyor. Yeni kondominyum projelerinin müşteri çekmek için yayınladığı ışıltılı görsellerle "oynamaktan" da hoşlanan Trautrimas, bu reklam içerikli çalışmaları alaya alıyor: "Kırlarda uzanan ideal ev imajı yaratmak için uğraşıyorlar. Peki Toronto'nun merkezine inşa edilen bir apartman nasıl oluyor da bu kadar yeşilliğin içinde konumlanabiliyor, anlamıyorum." Baskı konusunda eğitim alan tasarımcının kullandığı teknik, birçok mimarlık eleştirmeninin takdirini kazanıyor.


"Razor Cooperative", Habitat Machines

"Vacuum Tower", Habitat Machines

Eleştirilere göre, Trautrimas'ın eski bir projektör, zımba veya vantilatörde gizlenen yapısal çevre potansiyelini açığa çıkaran çalışmalarını etkileyici kılan şey, "hiç olmayacak bir objenin diğer bir olmayacak objeyle ‘dikişsiz' bir biçimde, oldukça ikna edici bir kurguda bir araya gelmesi ve bu bir araya gelişin hiç hissedilmemesi". Örneğin, bir traş makinesini 30 katlı bir gökdelene dönüştüren çalışmalarda konsept olarak göze çarpan bu "ölçek değişimi"nin de, çarpıcı etkinin ortaya çıkmasında önemli payı var. Birçok mimarlık blogunda ve platformunda eserler hakkında yapılan yorumlardan da anlaşılıyor ki, Trautrimas'ın yaşam makinelerinin olası kat planları mimarları heyecanlandırıyor.


"Hole Punch Flats", Habitat Machines

Steampunk'ın neden bu kadar ilgi gördüğüne ve daha da önemlisi neden bir insanın böyle mekanlarda bulunmayı veya bu stilde tasarlanmış objeler kullanmayı isteyeceğine ilişkin cevapların belki de en tutarlı ve anlamlısı, tasarımcı Richard Nagy'den geliyor: "İcat edildikten hemen sonraki inanılmaz dönem boyunca en ince ve başarılı el işleriyle ve tasarımlarla süslenen aygıtlar, yenilik potansiyellerini ortaya çıkaran bir görünüme sahiplerdi. Buharlı tren ilk yolcularını taşıdığında en kaliteli ahşap, fildişi ve altınla kaplıydı. 20'li yıllardan 60'lı yıllara kadar geçen süre boyunca tasarlanan otomobillerin her biri kendi başına bir sanat eseriydi. Televizyon ve radyo da aynı şekilde, dünyayı tahmin edilenden çok daha fazla etkiledi, en önemli mimarlık ve tasarım okullarından mezun tasarımcıların ellerinde şekillendiler. Ancak kişisel bilgisayar ve diğer elektronik cihazlar bu çağı hiç yaşamadı. Ucuz ve seri üretim, 'androjen bir dijital silüet' ortaya çıkmasına neden oldu."

Bu sıradanlaşmadan bir kaçış olarak görülebilecek steampunkın mimarlıkta da aynı etkiye sahip olup olmadığı, tartışılabilir. Ancak "gözden kaçan" tasarımları tekrar görünür hale getiren "tekinsiz" görünüşlü yaşam makinelerinin heyecan verici olduğu kesin.

1 Distopya: Anti-ütopya. Distopik bir toplumda, ütopik düşüncelerin aksine sefalet, bozulmuşluk, yoksulluk, şiddet, hastalık ve kirlilik söz konusudur. (Kaynak: Wikipedia)

İmaj Galerisi
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.