Haberler

Türkiye'de Planlama ve Mimarlık Alanının Son On Yılı

Tarih: 15 Haziran 2009 Yazan: Burcu Öztaşkın


Kent mekânını biçimlendiren mimarlık ve planlama alanlarında son 10 yıldır yaşanmakta olan değişimin ve bu değişimin arkasında yatan dinamiklerin çözümlenmesi, tartışılması, yeni bilgilerin ve bakış açılarının paylaşılmasını amaçlayan Planlama ve Mimarlık Alanının Son On Yılı Sempozyumu 11-12 Haziran 2009 tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi'nde gerçekleştirildi.

11 Haziran 2009 Perşembe günü açılış konuşmaları ile başlayan sempozyumun ilk oturumu Doğan Hasol başkanlığında yapıldı. "Mimarlık ve Planlama Alanının Son On Yılı" konulu oturumun konuşmacıları İlhan Tekeli ve Uğur Tanyeli oldu.



"İstanbul Uluslararası Emlak Piyasasının Bir Parçası Haline Geldi"

1980 sonrası Türkiye'nin yerleşme sistemindeki dönüşümün yeni bir boyut kazandığına değinen İlhan Tekeli, Devlet Planlama Teşkilatı'nın 1977 yılında yaptığı Yerleşme Sistemi Analizi çalışmasının daha sonraki yıllarda bir daha tekrarlanmadığını belirterek, "Bugün aslında bilgimiz yok," dedi. Azman bir sanayi kenti olan İstanbul'un "Kentsel Bölge"ye dönüşerek, uluslararası emlak piyasasının bir parçası haline geldiğini kaydeden Tekeli, böylece yüzlerce dönüşüm projesinin gündeme geldiğini sözlerine ekledi. Bu dönüşüm projelerinden, riski yüksek alanlarda gerekliliği tartışılmaz projeler ile MİA ve çevresinin hızlı ve uzak mesafeye desantralize olması sonucu ortaya çıkan soylulaştırma gibi projelerin kentsel bölgeye geçiş amaçlı olduğunu söyleyen Tekeli, siyasal ve ideolojik nedenlerle yapılan dönüşüm projelerinin de var olduğuna değindi.

"Geliştiriciler Hem İnşaatı Hem Planı Yapıyorlar"
1980 sonrası dönemde yeni aktörlerin ortaya çıktığına değinen Tekeli, yap-satçıların ve müteahhitlerin yerini TOKİ ve kurumsallaşan inşaat şirketlerinin aldığını söyledi. Tekeli, yap-satçılar ve müteahhitler zamanında kentin "yağ lekesi" şeklinde büyüdüğünü ancak geliştiricilerin (developer) ortaya çıkması ile kentin büyük parçalar eklenerek büyüdüğünü kaydetti. "1960'larda güçlü devlet, güçsüz insanlar vardı, o koşullarda geniş kapsamlı planlama yapmak mümkündü. Ancak bugün yarışan kentler ortaya çıktı, yeni aktör için gerekli olan büyük toprak kıt faktör haline geliyor, o nedenle de sürekli müzakereye açık planlama var," diyen Tekeli, geliştiricilerin hem inşaatı hem de planı yapanlar haline geldiğini belirtti. Tekeli, bugünkü karmaşıklaşmış bu sürecin eski planlama anlayışı ile denetlenemediğinden bahsetti ve değişim ve dönüşüm sürecini kavrayarak hareket etmenin gerekliliğini vurguladı.

Türkiye Mimarlığında Lümpen-Tarihselcilik
Oturumun ikinci konuşmacısı Uğur Tanyeli "21. yüzyıl Başlarken Türkiye Mimarlığında Lümpen-Tarihselcilik" başlıklı bir sunum yaptı. Tanyeli, Türkiye mimarlığının, herkesin kendi kutsallıklarını inşa ettiği bir son 10 yıl geçirdiğini söyledi. Son yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarının "Hem tarihi hem de yeni" olduğunu belirten Tanyeli, bu çalışmaları oksimoron1 olarak nitelendirdi. Tanyeli bu örnekleri inkar etmek yerine ciddiye almak gerektiğini belirtti ve dikkat çekmek istediği asıl konunun bahsettiği örneklerin gülünç olma hali değil, gülünçlüğünü konuşamama durumu olduğunu söyledi. Tanyeli, bu çalışmaların "çok az elemanlı bir sözlüğe indirgenmiş bir tarihselcilik" çerçevesinde yapıldığını sözlerine ekledi.



Ruşen Keleş başkanlığında gerçekleştirilen "Küresel ve Yerel Politikaların Planlama ve Mimarlık Alanına Etkileri" konulu ikinci oturumun konuşmacıları Yaşar Marulyalı, Hüseyin Kaptan ve Oktay Ekinci idi.

Konuşmasına 1950'lerden günümüze kadar olan dönemi özetleyerek başlayan Yaşar Marulyalı, daha sonra İstanbul'un Mecidiyeköy-Levent-Maslak bölgesi ile Paris'in La Défense bölgesini karşılaştırdı. Bu iki bölgenin benzerliklerinden söz eden Marulyalı, La Défense bölgesinin uzun süren planlama çalışmalarının bir sonucu olduğunu vurgulayarak, Mecidiyeköy-Levent-Maslak bölgesinin de uzun ve detaylı planlama çalışmalarına ihtiyacı olduğunu belirtti.

Ustalık Enerjiyi Doğru Yönlendirmekte
İMP'de son 5 yılda yaşadığı deneyimlerden bahseden Hüseyin Kaptan, coğrafi bölgelerin sosyal ve ekonomik alt bölgeler olarak yeniden keşfedilmesi ve donatı anlamında zenginleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Büyükdere Caddesi'ndeki enerjinin çok güzel olduğunu söyleyen Kaptan, ustalığın var olan bu enerjiyi doğru yönlendirmekte olduğunun altını çizdi.

Boğaz Manzarası Kaç Lira?
Sözlerine mimarlık ve planlama arasında yükselen duvarın özellikle son 10 yılda daha hızlı yükseldiğini söyleyerek başlayan Oktay Ekinci, bu iki alan arasındaki ayrışmanın çok hızlı, biliçli ve kasıtlı olarak yaratıldığını belirtti. İstanbul'un uluslararası emlak piyasasının bir parçası olduğu görüşüne katıldığını belirten Ekinci, İstanbul'da yatırım yapan yabancı yatırımcıların projelerinin tanıtımlarında boğaz manzarasını pazarladıklarını söyledi ve "Boğaz manzarası kaç Lira'dır?" diye sordu. Ekinci, son 10 yıldaki en önemli gelişmelerin, TOKİ, AVM'ler ve kentsel dönüşüm olduğunu sözlerine ekledi.



"Planlama Alanında Karar Süreçlerinin ve Kamunun Düzenleyici Rolünün Değişimi" konulu oturumların ilki Emre Aysu başkanlığında, 3 bildirinin sunuşu ve tartışmacı Yüksel Dinçer'in yorumları ile gerçekleşti.

Kişi Başına Düşen Ekolojik Kaplama Alanı
Kenan Göçer, "Türkiye Örneğinde Aşırı Birikime Bağlı Küresel Mali Krizlerin Ekonomi Politiği ve Mekan Örgütlenmesine Yansımaları" başlıklı bildirisinde günümüz konut üretiminin "sat-yapçılık" yöntemi ile gerçekleştiğini vurguladı. Göçer, sürdürülebilirlik kavramının 1990'lı yıllarda kaldığını, gelişmiş ülkelerde artık "kişi başına düşen ekolojik kaplama alanı"nın konuşulduğunu belirtti. Göçer, İstanbul'da 50-70 yaş grubunun göç verdiğine değinerek, Türkiye'de, ABD'de 1980'lerde yaşanan sürecin şu anda yaşanmakta olduğunu sözlerine ekledi.

"Kamusal Hizmet Anlayışında Değişim: İller Bankası Örneği" başlıklı bildirisinde Ahmet Avşar Şimşek, İller Bankası'nda yaşanan değişimi gözler önüne serdi.

Konuşmasında son günlerde yaşanan planlama alanındaki gelişmelerden bahseden Erhan Demirdizen, yargı ile yaşanan problemlerin hem yargının hem de meslek odalarının güvenilirliğini sarsar nitelikte olduğunu vurguladı ve bu durumun son derece tehlikeli olduğunu belirtti.

Son dönemde pek çok farklı konuda, hukukun hukuksuzluğuna dair örneklerin sayısında bir artış olduğunu belirten Yüksel Dinçer, bunun gelişmenin bir parçası olduğunu, bu nedenle de doğal bir süreç olarak algılanması gerektiğini belirtti. Dinçer, "Bu durumun iyileştirilmesi işi de bizlere düşüyor," dedi.

Sempozyumun ilk günü "Yaşam Kültürünün Değişimi ve Konut, Merkez İşlevlerinin Tasarımına Yansıması" konulu oturumlar serisi ile devam etti. Sempozyumun ikinci ve son gününde ise "Tarihi Çevrede Yenileme ve Kentsel Dönüşüm Tartışmaları" ve "Küresel ve Yerel Etkilerin Değiştirdiği Kentler ve Mimarlığın Dili" konulu oturumların ardından bir panel gerçekleştirildi ve etkinlik kapanış kokteyli ile son buldu.

1 İki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması. Birbiriyle çakışan iki özellik veya düşünceyi barındıran tamlama.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.