Cemal Reşit Rey. 1500 kişilik.

Lütfi Kırdar. 2000 kişilik. Muhsin Ertuğrul. 1000 kişilik. Üçü de ayni sokakta. 100 metrelik bir sokak bu. Dar. Üç şerit sığıyor ancak. Ve de çıkmaz sokak. Bir yerden gelip bir yere gitmiyor. Lütfi Kırdar'da bitiyor. Yani gelen arabalar Kırdar önünde ileri geri manevra ile U dönüşü yapmak ve ayni yoldan dönmek zorundalar.

Hemen her gece üçünde de ayni saatlerde başlıyor. Konuklarının nerdeyse yarısı otomobille geliyor. Trafiğin ne hale geleceğini düşünebiliyor musunuz?

Düşünemezsiniz. Çünkü gitmeniz, görmeniz gerek. Bu üç şeritli yolun iki yanına araba park ediyorlar bir de. Tek şeritli bir çıkmaz sokak ve her gece oraya gelen yüzlerce araba.

Kilitlenme geriye doğru ilerleyip, Harbiye'yi, abartmıyorum Şişli'yi buluyor. Başıma geldi, yaşadım. Şişli'den, CRR'ye 1 saat 20 dakikada gittim ve konserin ilk bölümünü kaçırdım. Oturup "Bu ne rezillik, bu kentin sahibi yok mu" diye de yazdım.

Varmış. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trafikten sorumlu müdür yardımcısı Oktay Bulduk aradı. Tam Lütfi Kırdar'ın önünde buluştuk ve o çıkmaz sokağı dolaştık.

Gördüklerim kanımı dondurdu. İnanmayacaksınız. Ama gidin ve siz de gözlerinizle görün.

Sokakta "Park edilmez" levhaları var. Öyle olması da lazım zaten. Biz de onu yazmıştık. "Buraya parka nasıl göz yumulur. Bu kentin sahibi yok mu" demiştik.

Göz yumuluyor çünkü, iki yanında "Park edilmez" levhaları dikili sokak, resmen otopark ayni zamanda. İspark'ın resmi otoparkı. Onun da levhaları asılı. Fiyat tarifesi asılı ve üzerlerinde İspark yelekleri ile resmi değnekçiler dolaşıyor.

Ve İspark İstanbul Belediyesi'nin şirketi. Düşünebiliyor musunuz? Bu kentin yasal sahibi İstanbul Belediyesi, trafiğin içine tüküren otoparkı, hem de park yasağı olan sokağa kurmuş ve işletiyor.

Sordum, civardakilere. Bunlar devlet memuru ya.
Mesaileri bitince gidiyor, otopark, karanlık adamlara kalıyormuş.
Arabanı sağlam bulmak istiyorsan, sıkıysa para verme. Öylesi.

Tarifeye baktım. Bütün gün 10 lira. Tüm park yerleri dolu. Saydım. Sağda 8 arabalık yer var. Solda 8 arabalık. Hepsi 16 araba. 10 liradan, günde 160 lira eder.

Günde 160 lira için, hem de İstanbul Belediyesi, trafiğin ve vatandaşın canına okuyor.

Ve mecbur falan da değiller. Çünkü orda iki tane koca kapalı otopark var, bin bilmem kaç arabalık.

Ve dahası. Bu Allah'ın günü kilitlenen sokağa açılıyor, İtfaiye. Yani 100 metre ötede yangın olsa, bu itfaiyenin yerinden çıkması bir saat sürebilir.
Buyrun burdan yakın.

Peki bu halkın belediyesi, bu halka bu cinayeti niye işliyor? 160 lira için mi? Değil. Onu da soruşturdum.

İspark özelleştirilecekmiş. İhaleye çıkacak. İhalede fiyat mümkün olduğu kadar artsın diye, park yerlerini olabildiğince arttırmış, nerdeyse her kaldırım kenarını otopark yapmışlar ki, taliplere cazip gelsin, arttırdıkça artırsınlar.

Vatandaş mı? Boş verin canım. Sürünsün.

İstanbul Anakent Belediye Başkanı Sevgili Kadir Topbaş dostum. Adınıza yapılan bu rezillikten haberiniz var mı?

Lütfedip bir gider misiniz? Bu anlattığım sahneyi gözlerinizle görür ve "Bunu nasıl yaparsınız" diye kıyameti koparır mısınız?

Bu kentin sembolik anahtarını elinde tutan sahibi olduğunuzu kanıtlar mısınız?