Haberler

Mimarlık, Babadan Oğula Miras Aktarmanın Bir Yolu

Tarih: 15 Ekim 2010 Yazan: Selin Biçer

Carlos Ferrater

Dünyaca ünlü İspanyol mimar Carlos Ferrater, 14 Ekim 2010 Perşembe akşamı Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde "Peyzaj ve Geometri" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Yağmurlu bir sonbahar akşamında Karaköy'de çok sayıda ilgili mimarın katılımıyla konuşma, Ferrater'in kendi deyimiyle, sohbet havasında geçti. Yine İstanbul 2010 Kültür Başkenti kapsamında yapılmış olan etkinlik, İstanbul Cervantes Enstitüsü işbirliği ve Contratas y Obras desteği ile gerçekleştirildi. Böylesi nitelikli bir konferansın İspanyolca gerçekleşmesi ve kulaklık dağıtımındaki yavaşlık nedeniyle uzun kuyrukların oluşması hafızalarda kalan tek kötü yanı oldu.

Ferrater konuşmasını üç bölüme ayırmıştı. İlk bölümde hızlı bir şekilde popüler ve güncel projelerinden bahsetti. İkinci bölümde mimarlık bürosu olan OAB (Office of Architecture in Barcelona) ve yapılaşmasını 4 projeden gösterdiği örneklerle açıkladı. Üçüncü bölümde ise tasarladığı ve çok önem verdiği iki konutu anlattı.


Botanik Bahçe

Ferrater'in projeleri arasında ise Barselona'daki Olimpik Köy, Botanik Bahçe ve Kral I Juan Carlos Oteli, Zaragoza'daki Çoklu İstasyon, Granada'da bulunan Qubba Bahçeleri ve Bilim Müzesi, Paris'te Jacobins Kültür Merkezi, Venedik'teki Aquileia Kulesi ve Benidorm'da yer alan Deniz Kenarı yolu bulunuyor.


Granada Bilim Müzesi

OAB ofisinde çalışanlar arasında mimarın kızı, oğlu ve damadı da yer alıyor. Diğer mimarlarla birleşerek bir platform oluşturmuşlar. Bu platformda Barselona'da şehrin merkezinde kendilerini saklamak yerine yaptıklarını herkese göstermek istemişler.



Mimar, 2009 yılında kazandıkları peyzaj ödüllü projelerinde doğanın içinde geometriyi katarak çalışma alanlarını daha esnek bir hale getirmeye çalıştıklarını anlattı.

Şikago'da düzenlenen ve dünyayı gezen bir sergide bu proje maketiyle beraber sergileniyor.

İkinci bölümde Ferrater'in gösterdiği ilk proje Barselona Belediyesi tarafından açılan bir mimari proje yarışması oldu. Yarışmanın işvereni, Barselona'da bulunan ve önemli bir Katalan görsel medya şirketiydi (bu şirket Woody Ellen'ın aşk saplantıları hakkındaki filmi Vicky, Cristina, Barcelona'nın yapımcılığını üstlenmiş).

Projelerini anlatırken Ferrater, birgün birinin kendisine mimarinin sanat olup olmadığı hakkında bir soru sorduğundan bahsetti. Mimarın cevabı ise "Mimari, sanattan öte mimaridir ve insanlar içindir" olmuş. Mimarlık için en önemli kriterlerin malzeme ve daha da önemlisi ışık olduğunu anlattı. İyi bir işveren ile mimarın entelektüel bir risk aldıklarında yapının ya çok sanatsal olacağını ya da bir fiyaskoya dönüşeceğini açıkladı.



Bu proje tasarlanırken inşaat dünyası gerçekleşmesi için yeterli teknolojiye sahip olmadığını vurgulayan mimar projenin her parçasının kendi ruhuna sahip olduğunu anlattı. Bir cadde boyunca uzanan yapı ancak yerle birleştiği noktalarda çok geniş bir kamusal alan olan ve üniversite binalarının hemen yanında yer alan meydana bir geçiş sağlıyor. Ferrater'in bu projesinde yine peyzaj ve yapı iç içe geçmiş durumda. Esnek plana sahip yapı 360 derece açıyla tüm manzaraya sahip.


Roca, Barcelona Gallery

Mimarın anlattığı ikinci proje ise Roca'nın Barselona'daki galerisi oldu. Roca firmayı yeniden anlatabilen bir yapı istemiş mimarlık ofisinden. Genelde ayrı ekipler halinde çalışılan büroda bu proje için hep birlikte çalışmışlar. Yapı kolaylıkla camdan yapılmış bir süpriz kutusu olarak tanımlanabiliyor. İç mekanda çeşitli kültürel etkinlikler gerçekleşiyor, çalışanlar ise birbirleriyle iletişim halinde yaşıyorlar. Bu projenin etkileri arasında en önemlisi ışığın kırılması ve yansıması olarak nitelendiriliyor.

Sunulan üçüncü proje yine bir ofis yapısı. Akdeniz'e karşı duran ve portakal bahçeleri içinde yer alan yapının işvereni bahçe düzenlemeleri yapan bir firma. İklimlendirme sorunu olmayan proje farklı türde çalışma alanları bulunuyor. Sürdürebilirlik ilkelerine uyan ve iyi bir ışıklandırması bulunan yapı mimarın deyimiyle adeta dağdan fırlamış gibi gözüküyor.


Benidorm Plaj Düzenlemesi

İkinci bölümde anlatılan son proje ise bir plaj düzenlemesi oldu. Benidorm nüfusu yaklaşık 500.000 olan turistik bir kent. Kent içi ulaşımda otomobil neredeyse kullanılmıyor, insanlar yürüyor. Alana renk katmak amacıyla mavinin farklı tonlarını kullanmışlar.

Mimar konuşmasının son kısmına geçmeden önce kendisinin ve ekibinin Türkiye'de bir proje tasarlamayı ne kadar çok istediğinden bahsetti.



Ferrater, "Bir mimarın en büyük projesi konuttur, hele de kendiniz için tasarlıyorsanız..." diyerek konut projelerin kendisi için önemini açıklamış oldu.


Bir Fotoğrafçının Evi

Sunduğu ilk konut, fotoğrafçılık yapan kardeşi için tasarladığı ev oldu. Kardeşi mimardan bir konut yapmasını isteyince ilham anca 4-5 sene sonra gelmiş. Birgün eşiyle birlikte Picasso Müzesi'ni gezerken konutun yer alacağı alanla ilgili bir tablo ile kaşılaşmış. Tablodaki ışık ve bitkiler kendisi için fikir vermiş.

Kardeşi konut için tasarımına hiç karışmazken bütçeyi düşük tutmasını mimara tembihlemiş. Ve gerçekten çok az bir miktara mal olmuş.

Denize dik, tarıma açık ve sel tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bu alanda neredeyse 100 metrekareden daha dar, platform üzerine kurulmuş bir tasarımı hayata geçirmişler.

Mimar bu konutu tanımlarken bu konuşmayı tamamiyle özetleyen iyi bir örnek olduğuna değindi. Evde görsel kaçışlar var ve gün boyu ışık - gölge oyunlarına sahne oluyor. Hatta evin kullanıcısı bu oyunlar sayesinde sürekli farklı bir mekanda yaşadığını hissettiğinden bahsetmiş.

Beyaz betonun ustası olan mimar burada da marifetini konuşturmuş, bu malzemenin kullanıldığı iri parçalar birbirinden ayrılıyor.

Konferansta anlatılan son proje olan AA Evi için işveren dünya çapında 6-7 mimarın aynı anda tasarım yapmasını istemiş ancak Ferrater böyle bir iş içinde bulunmak istemediğini belirtmiş. 1 yıl sonra işveren yeniden aynı alan için 2 mimara aynı anda proje ısmarlamış. Bir projenin yerinde ve ihtiyaçlara göre iyi değerlendirilebilmesi için tek bir mimarın görevlendirimesine inandığını anlatan Carlos Ferrater projeyi tasarlamak için can attığı halde bir kez daha reddetmiş.

Bunun üzerine fazla naz işvereni usandırmamış ve kazanan taraf Ferrater olmuş. Projeyi tasarlarken Xavier Martí Galí'den yardım almış. Birlikte "diyagonal"ı yeniden yapmak istemişler. Geometrik açılardan farklılıklar yaratan ve daha rahat inşa edilebilen üçgen ile kareyi birlikte kullanmışlar. Bu sayede evin bölümlerine hacim kazandırıp alandan kazanmışlar.

Katalan kültürüne hitap eden yapının yakınında küçük bir nehir var. Küçük bir pavyonu hatırlatan binanın giriş kapısı ilk bakışta farkedilmiyor. Bu yapıda da su, bahçe ve yapıyı iç içe girmiş durumda.

Konut olarak büyük bir alan kaplayan yapıda 2 kişi yaşıyor ve sadece 2 adet yatak odası mevcut. Evin içinde insan ölçeği metrekareye rağmen kaybolmamış durumda.

Evdeki hakim malzeme yine beyaz çimento. Bunun dışında sade ve basit bir ev olduğu, kullanılan diğer iki malzemenin ahşap ve beyaza boyanmış metal olmasından anlaşılıyor. Evde gizli ve dik merdivenler var.

Evin kullanıcıları klasik otomobil koleksiyonuna sahip ve bu koleksiyonu saklamak için gizli bir garaj yapılmış.

Sunumuna son veren mimar konuşmasını "Yapıları ve bu yapıların insanlarını anlattım" diyerek özetledi.
Takvim
<<Aralık 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
      1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31  
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.