Sanat

‘68 hareketiyle çocukluğumun Paris’ine temiz hava girmişti’

Tarih: 27 Ekim 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Ayşegül Sönmez
Karşı Sanat galerisindeki açılışta herkes elinde içkisi, açık camlardan Boğaz manzarasına bakar gibi ona bakıyordu. Ben de öyle yaptım. Borusan Residence için Betrand Ivanoff’a özel olarak yaptırılan ışık yerleştirmesine baktım. Ivanoff, üç yıldır belli aralıklarla İstanbul’da çeşitli kamusal sanat projeleri gerçekleştiriyor. Sipariş üzerine yaptığı bu son heykelinin ise en büyük özelliği Beyoğlu’yla kurduğu karanlık ve nostaljik ilişkide.

İstanbul’a gelmeden önce İstanbul’la ilgili nasıl bir imge vardı zihninde?
İstanbul’la ilgili TV’de seyrettiklerim, gazetede okuduklarım üzerinden bir imge vardı. O da hareket halinde bir şehir olduğuydu. Sanki bir yere giden bir şehir... Dolayısıyla kafamdaki İstanbul imgesi kesinlikle gelecek hissiyle ilgiliydi. Sabit bir yere bağlanamayan, hep ilerleyen bir şehir.

Peki buraya geldikten sonra bu imgeye ne oldu?
Çok da zıt bir imgeyle karşılaşmadım. Bu hareket halindeki şehrin aynı zamanda Paris gibi kendisiyle bir burjuva kent olduğuyla ilgili bir takıntısı olmadığını gördüm. Ve buna bayıldım. İstanbul’un, Paris gibi eski bir kent olmasına rağmen “nasıl bir burjuva kentim ama.” diyerek kendi kendinin sağlamasını yapmayan bir şehir olduğunu gördüm.

Çocukluğun ya da ilk gençliğinin Paris’i bugün ne kadar değişmedi?
Biz, Monmartre’ın fakir tarafında otururduk. Üniversiteye geldiğimde Paris, bütün bu kentle uzlaşmayacağını düşündüğü görüntüleri ve mekânları ve kişileri nezihleştirmeyi başarmıştı.

Göçmenler bunu engelleyemedi mi? Cezayir kökenlilerin Paris’e ne kattığını düşünüyorsun?
Pieds Noir elbette 70’lerden itibaren kente bir komün kültürü getirmiştir. Daha önce İtalyanların yaptığını bu kez onlar yapmıştır. Ama bana kalırsa Pieds Noir değil, kente özgürlüğü getiren 68’ hareketidir Ve Allah’ın belası Sarkozy de ne derse desin bu değişmeyecek.

Peki o zaman 68 hareketinden bahsedelim. Nasıl bir yenilgi nasıl bir zafer olduğundan.
Zafer evet. Temiz hava girmiştir şehre 68’hareketiyle. Aile ilişkilerini, iktidarla kurulan bütün ilişkiler nefes almaya başlamıştır. Kent de iktidar alanıdır. Özetle, hiyerarşi bozguna uğratılmıştır. Bana kalsa Fransa’da, Paris’te 68’ devriminin yaptığı en büyük devrim dil alanında yaşanmıştır. İktidarın kendini yaşattığı dil alanında. 68’den sonra kimse öğretmenine öğretmen demedi. Bu köklü bir değişimdi. Annemizle, babamızla, hocamızla; hayatımızdaki bütün mikro otoritelerle, iktidarla kurduğumuz dili değiştirdi. Bizi özgürleştirdi. İletişimin seviyesi, biçimi değişti. Eşit ilişkiler kurmaya başladık.

Sanat denilen neyse ‘o’nunla kentteki ilk rastlaşma nasıl oldu? Hatırlıyor musun?
Hatırlamaz mıyım? Monet sergisi afişiydi. Metrodaydım. Afişi gördüğüm an, dikkatini çekiyorum orijinal Monet’yi değil, onun sergisinin afişini. Büyük bir hayret anıydı. Sonra bir başka hayret anını yine böyle bir hayreti küçükken sitüasyonistlerin yaptığı bir performansla değil, Rodin’le yaşadığımı hatırlıyorum. Robert Morris yine öyle. Buhar heykelleri karşısında yaşadığım şaşkınlığı hâlâ hatırlıyorum. O kadar ilginçtiler ki. Büyüyle karşılaştığım an işte. Sonra Beaubourg açıldığında da etkisi olmuştu üzerimde.. Bedavaydı girmek yani sanata ulaşmak. Kütüphanesinde her şey vardı. Ama şimdi her yer gibi orası da küreselleşti, paralı oldu. Sanat parayla ulaşılan bir şey oldu.

O yüzden mi kamusal alanda sanat yapmakta ısrar ediyorsun?
Hem evet hem hayır. Sonuçta benim kamusal alanda sanat yapma ısrarım toplumsal kaygılar kadar estetik kaygılar yüzünden. Bunu inkâr edemem. Seçtiğim yerler Tophane olsun, Karaköy ya da Beyoğlu tıpkı Bronx gibi hızla rantın eline geçen, o anlamda hızla nezihleştirilen bölgeler evet ama öte yandan benim derdim bu değişim duygusunun ötesinde estetikle ilgili de. Richard Serra aklıma geliyor o yüzden.

Ama onun derdi kentten ziyade doğa, kimsenin mülkiyetini ispat etmek zorunda kalmadığı; belki insanlığın o anlamda, araziler değil mi?
Ama onun nerede yaparsa yapsın meselesi iç ve dış ilişkisi. Mesela Borusan Residence için yaptığım enstalasyonda da, Karaköy’de bir binayı şeffaf folyoyla sararken de derdim bu. Neyin iç, neyin dış ve bunun üzerindeki tüm mikro ve makro tümel ve kişisel politikaları görünür kılmak...
Sanat
Takvim
<<Nisan 2024>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30          
Sanat Haberleri Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.