Brezilyalı fotoğrafçı Dudu Tresca, Boğaz'ı ilk kez bossa nova ve buzlu rakı eşliğinde seyretti. Büyülendiği şehrin panaromik fotoğraflarını çekmeye karar verdi. İşte Tresca'nın gözünden ve kaleminden Boğaziçi...

İstanbul'a ne yapacağım hakkında fazla bir fikrim olmadan geldim. Bir terasta ekip tarafından sıcak bir biçimde karşılandıktan sonra Can, Ziya ve Sena bana Boğaziçi'ne bakan muhteşem görüntüyü gösterdiler ve tüm bunlar akşam vakti bir bossa nova ritmi eşliğinde buzlu rakı sunulurken gerçekleşti.

Tarihi aktaran bir panaroma gözlerimin önünde uzanıyordu. Topkapı, Galata, Boğaziçi, adeta elimi uzatsam dokunacağım kadar yakındılar. Bu peyzajları daha önce fotoğraflarda görmüştüm; televizyon belgesellerinde izlediğim sahneler şimdi gerçeğe dönüşüyordu.

Mavi gökler, şirin ışıklar
Ekip son derece sempatik ve proje için şevk doluydu. Beni de el üstünde tutuyorlardı. Haliç'te bir tur atarak İstanbul'u keşfettiğim ve sonra da Rumeli Feneri'ne dek uzandığım ilk günün sonunda projenin özünü anlayacaktım: Atilla Aksoy, iki sözcükle bunu bana aktardı: İstanbul'a ilişkin 'benim' bakışımı istiyordu. Kenti keşfeden, onu ilk defa gören birinin bakışını.

Bana bu panaromaları gerçekleştirme olanağı tanıdığı için, İstanbul kadar ilginç, gizemli, misafirperver ve güzel bir şehri tanımamı sağladığı için kendisine teşekkür ettim. Bunu İstanbul'u yaşamak, teneffüs etmekle dolu sekiz gün izledi; en ufak bir bulutun dahi gözükmediği bu mavi gökler, bu şirin ışıklar, keşfedilen muhteşem köşeler... Her şeyi gerçek bir keyifle gözledim ve algıladım.