reklam

Sorular & Cevaplar
Diyalog 2002 > Gökhan Avcıoğlu

Tarih: 22 Ocak 2002
Yer: Arkitera Forum 

ilk sayfa >>

arman
Mimarlıkta taklit ciddi sonuclar dogurabilir

Sn. Meral Hanım, Lütfen Sıkılmayın Mimarlıkta taklit ciddi sonuclar dogurabilir,
Çünkü haberleşme çağındayız!

Sayın Gökhan Avcıoğlu,
Bir süredir çalışmalarınızı yurtdışında olmama rağmen Arkitera sayesinde, özellikle mimarlık ofisleri web siteleri oylamalarıyla daha merakla, yakından takip edebiliyorum. Birkaç gün önce Avcıoğlu Diyalog’da haberiyle Web sitenizde tekrar gezinti yaptım. Bu gezinti maalesef kişisel olmadı Rotterdam’ da mimarlık enstitüsünde bulunduğum için birçok ulusal mimarla işlerinizi tartışarak ve eleştirerek gerçekleşti, MVRDV’ den Winy Maas ve ofisinden Manuel Rivero ile sitenizde çıkan genel kopyalamalar tablosu, özellikle Skii Hotel (NL Architects)ve diğer projelerinizdeki alıntılar (Jean Neuvel) üzerine sohbet ettik. Konuyla oldukça ilgilendiler.

Zira NL Architects’ in birçok magazinde yayımlanan alışveriş merkezi projesi bina müşteri girişlerinin homojen olarak dağıtmak için otoparkı alışverişin çatısına konumlandırmasıdır. Bilindiği gibi tüm dünyada alışveriş merkezlerinde yaşanan sorun dördüncü ve beşinci katlardaki mağazaların müşterilerinin az olmasıdır. Sizin Skii Hotel projenizde böyle bir durum söz konusu olmadığına göre tüm çatı kayak pistimidir? Orada nasıl kayak yapılır?

Benim yukarıda bahsettiğim bu tartışmada, sohbette sıkıntıya düştüğüm konu Avcıoğlu projeleri hakkında sitenizden fotoğraflar dışında hiçbir fikir alamadığımdır.Hehangi bir proje gelişim süreci, içerik belirtilmemiştir. Üstelik, ufacık fotoğrafların bir büyüyüp bir küçülmesi, yakaladım derken kaçması, arkada sunulan MTV müziğinin belli bir süreden sonra tahammül edilememesidir. Bu sıraladıklarım maalesef detaylara önem veren Avrupa Mimarlık eleştiri ortamında öldürülen ve kurumun niteliği hakkında zayıf bilgi veren affedilmeyen önemli öğelerdir.Türkiye’de ortam Poster Mimarlığına mı gidiyor? Web Sitenizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Sizin projelerinizde, uygulamalarınızda detaylarınızın kalitesine, hatta çizim, sunum kalitesine önem verdiğinizi görüyorum ama aynı detaycılığı proje içeriği tasarımı, konsept belirleme konusunda zayıf kaldığınızı düşünüyorum. Arkitera’daki bu konu üzerindeki yoğun çıkan sorular, eleştiriler karşısında kendinizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz ?

Bir mimari dergide yayımlanan Borusan Aktivite Merkezi ile ilgili ‘Noktaları Birleştir, Çıkanı İnşa Et’ konu başlığınız nasıl bir mimarlığı tarif ediyor? Dergide çıkan yazı yetersizdir açıklarmısınız ?

(İlk sorumun yanıtı önemli zira kendilerine Skii Hotel’in içeriğini bir sonraki görüşmemde kendilerine aktaracağım.)

Teşekkürler

Arman Akdogan

Arkitera’ya, Türkiye mimarlık magazinlerinin kurtulamadığı mimar pohpohlama olgusunun dışında, yeni bir keskin eleştirel diyalog ortamı açtığı için teşekkür ederim. Alışmak biraz zaman alacak.....

arman-akdogan

Gökhan Avcıoğlu
Sizde sadece binaları web sayfalarından görme alışkanlığı var galiba... bence bu çok tehlikeli.. haberin asla kendisi değil.. web bir haberleşme bilgi aracı...
Ski hotel tepesi buz pisti olan bir proje.. mantığını basitçe millagro’ya anlattım. Kent içi bir proje değil, sorunları da farklı..
Borusan inşa edildi.. Yerinde duruyor.. Gidin bakın, kullanın, girin çıkın... yapılanı gezin korkmayın... sonra konuşalım..
Bu ülkede hissettiğiniz gibi mimar pohpohlandığını sanmıyorum.
Web sayfamızı sıksık değiştiriyoruz, eğleniyoruz.. Ayrıca Winny Maas’a “kendilerine” bana bir soruları varsa ben de açıklayabilirim. Sizi niye telaş almış anlamadım..
Ayrıca çok sevindim hakkımda görüştüğünüze.. Eleştirel olmakta asla sakınca yok.. Yeterki neyi niye tartıştığımızın sebeplerini bilelim..
NL Arkitekten başarılı ve yeni mimariye iyi örnekler veren ofislerden biri... özellikle deneysel yanları her zaman dikkat çekici.. Alışveriş merkezlerinde çatıda otopark olması Türkiye’deki örneklerde bile var. Nl’in şehir için rampalı çözüm önerilerinin yapılması gerçekleşse iyi bir yapı daha ortaya çıkacak. Ski Hotel rampada insanı kullanıyordu.. onun da gerçekleşmesini çok isterdik. Rampa kullanımı modern döneminin başından beri var.. içeride, dışarıda, tepesinde... Rampalara her zaman ilgi duyuyorum. C. Bektaş’ın da rampalı çarşıları var. Ben hepsini gezdim. Onlar da ilginç denemeler.
Bizim bir de çevre bakanlığı projemiz var.. ona da bakın.. onda da rampa var.. ve bu yangın merdiveni kullanımını azaltıyor. Bizim önerimizde bir de çatıları daha yararlı kullanmayı sağlıyor...

arman
Mimari kimlik

Sayın Avcıoğlu,
Beni gerçekten bir telaş aldığı doğrudur çünkü maalesef gurur duyduğum ülkemden Rotterdam'a Enstitude Konferansa cağıracak mimar ismi bulamıyorum. Sizin binalarınızın birkısmını biliyorum, diğerlerinide bir bir takip ederek de biryerede varamayacağımı biliyorum. Işleriniz incelikli, detaysal olarak kaliteli saygılıyım Siz bu projeleri konferansla sunmaya buraya gelseniz çok memnun olurdum. Ama bu eleştirel ortamda inanın sizi çiğ çiğ yerler.Siz sunumlara binalarınızla mı gidiyorsunuz? Elbetteki projelerinizi tanıtan belli bir niteliği taşıyan fotoğraflarınızla.Bizde uzaktan bu şekilde sizle tanışıyoruz. Bu diyalog dan Arkitera'da asılan fotograflar sonrasıda daha bir karamsarlığa kapıldım. Artık herkes iyi detayları çözülmüş bina tasarlıyor teknoloji sayesinde.Akademik ortam dünyada acımasız ve buradaki mimarlar enayi değiller herkes deli gibi okuyor ve gelişmeleri takip ediyor sizinde bunu yaptığınızın bilincindeyim ama daha çok başarılı olmanız ufak fakat derin olan bu çizgiyi atlamanız ile ilgili, umarım bu yapıcı eleştiriler herkesin düşünmesini sağlamıştır. Katkılarınızla ve herkesin mimari kimliğimizin ne olduğu, nereye gittiğini belirlemek açısından umarım harekete geçirir. Bu konuda yol almak için sizin ve her mimarın bu sanal ortamdaki kargaşadan kurtulup bir araya gelmesi, çaba harcaması gerektiği inancını taşıyorum.
Saygılarımla,

Arman Akdogan

Kika
Sevgili Arman,
keske herkes deli gibi okuyup mimari gelismeleri takip etse! Cok az mimarin okulu bitirdikten sonra okumaya devam ettigini düsünüyorum. Biz mimarlarda bir ukalalik vardir (cevremden gelen genel kani), herseyi biliriz sendromu. Bizim meslegimiz hayat boyu egitimi ve okumayi gerektirir. Gökhan beyin ofisine bir ugramani tavsiye ederim. ''Ufak'' bir kütüphaneye rastlayabilirsin. Ayriyetten okunan ve ilham alinan bir kütüphane. Rotterdam'a cagirabilirsin Avcioglu ekibini. Korkma, üzülmezsin...
Ciddi anlamda bir araya gelebiliriz, ama istemek ve öncelikle de harekete gecmek lazim.


birdie
nyc the hill

Gökhan Bey,

"nyc the hill" projesi neyi amaçlıyor?

teşekkürler

Gökhan Avcıoğlu

 


rennie
Adı sık sık geçen Ski Hotel ve NL Architects'in otopark projesinin resimleri, tartışmanın somut örnekler üzerinde gerçekleşmesi için aşağıya eklenmiştir.

NL Architects'in web sayfası var olmasına rağmen içeriği mevcut değildir henüz (http://www.nlarchitects.nl) ancak projeleri ile ilgili bazı bilgiler için şu sayfalar yardımcı olabilir.

Arman adlı üyemizin belirttiği gibi GAD Architectssitesinde sadece proje resimleri yok. "Ski Hotel" ile ilgili yazı proje sayfasının sağ altındaki ufak "info" linkinin altındadır. Çok ufak ve belirsiz yazıldığı için gözden kaçıyor


fuga
merhaba

simdiye kadar okudugum sorular arasinda ukalalik ve saygisizliga kadar giden seyler vardi
bi cok elestiri de cidden sorgulanmasi gereken şeyler bile olsa ben Avcioglu gibi insanlarin bisürü emek ve ugraş sonunda ayakta durduklarına inaniyorum
en azindan bize boyle bi tartisma penceresi açabildigi icin tesekkurler........

birdie

Özellikle Avcıoğlu değil, tüm işyerleri (özellikle ülkemizde)"bir çok emek ve uğraş sonunda ayakta duruyor". Ancak bu, o kişi ve/veya kuruluşların işlerini doğru yapmamaları için bir bahane olamaz. Eğer işinizi doğru yapmıyorsanızda(en azından eleştiren kişiler gözünde) bir takım eleştirileri (ki siz bunları ukalalık ve saygısızlık olarak algılıyorsunuz)de göze almanız gerekmektedir.

Umarım eleştirilere daha açık bir toplum oluruz...

Gökhan Bey,

web sitenizin tamamen ingilizce olmasının özel bir amacı var mı?

teşekkürler

Gökhan Avcıoğlu
İşlerini “doğru” yapma konusunda ilginç fikirleriniz var... Sanki başka bir mesleği tarif ediyor gibisiniz... web sitemizin ingilizce olmasının özel bir sebebi yok... türkçesi henüz tamamlanmadı.. ispanyolcası da, fransızcası da...


FLuXuS 

...?

...sizce `modern`lik nedir ?

Gökhan Avcıoğlu

FLuXuS 

...?


sound

...

kırmızı ve siyah
turuncu ve yeşil 'e nasıl dönüşür?

Gökhan Avcıoğlu


millagro
Thumbs down Esma sultan

BU sefer spesifik bir konu hakkında sorularım. Esma Sultan Yalısı.
Lütfen önceki sorulardan bağımsız ve ön yargısız net cevaplar vermeye ayret edin.

Eminim kentin böylesi bir noktasında böyle bir yapı ile uğraşmak heyecan verici olmuştur. Dört duvarı kalmış bu eski yapının kuvvetlendirilmesi ve içine cam bir kütle konarak yeni işlevlere mahal vermesi batıda pekçok örneğini gördüğümüz olumlu yatırımlar. Ancak bu cam kütlenin yerleşiminde bazı noktaları hissettiğim kadarı ile aktarmaya çalışacağım. Bir defa çatının ana kütle ile olan ilşkisini çok zayıf buldum. Şeffaflık içmekandan dışarı bakarken binanın kabuğunu algılamamıza imkan veriyor fakat havalandırma borularının yerleşimindeki yer seçimi bu elemanların düşey etkisi sebebiyle Ortaköy camiinin minareleri ile yarış halinde.
ÇAtının kapalı ve düz olması girmiş olduğumuz "şeffaf" kitle imgesinden uzaklaştırıyor bizi. Yani boşuna olmuş onca çaba sırf şıklık olsun diye yapılmış. Şeffaflık çatıda devam etse miydi? Havalandırmaların açıkta olması iyi ancak belki çok hızlı kotarıldığından projede bu tip detayları düşünmeye vakit ayırılamadı. Oysa mevcut bir kütlenin içine yıllardır uygulanan bir fikri koyarken dikkat edilecek yegane noktalar bunlardı. Geçmiş olsun.

samanci
esma sultan catısı

Sayın Avcıoglu Esma Sultan projeniz ile ilgili bir soruya karsılık bilgi vermek istedim.Bence o cephenin catısı camdan yapılamazdı, cünkü cam düz vaziyette ısıdan dolayı sera etkisi yapardı.Teknik olarak yapının sulüetini bozmak gerekirdi ve bu bizi o yapının orjinalligini bozmak zorunda bırakırdı. KOLAY GELSİN,,,

Murat SAMANCI

Gökhan Avcıoğlu

 


mona
New York

Gökhan Bey,

Terminal-NYC firmasının kurucularındansınız, bu ünlü tasarımların satıldığı mağaza neden New York'ta, İstanbul'da ya da Avrupa'da şubesi olacak mı?

New York'a sık sık giden biri olarak, bu şehrin İstanbul ile benzerlikleri sizce neler?

Son olarakta WTC'in yerine siz olsanız ne inşa ederdiniz?

İyi forumlar dileklerimle.......

Gökhan Avcıoğlu
1. Şimdilik hayır. Eğer ayakta kalırsa beş yıl sonra olabilir.
2. Büyüklük, kaos, gürültü, çok temiz değiller, arka sokakları var.... eğlenceli.. bunun dışında ayrı dünyalar henüz...
3. İnşa etmezdim. İyi bir şeyin anıları üstüne zor görünüyor...


fuga
Avcıoğlu ile direkt ilgili değil çok pardon ama genelde hep buna maruz kaldığımız için o dahil dayanamadım...


eleştri :1. bir insanı, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek maksadıyla inceleme.
2. özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme , sınama, yargılama

Türkçe Sözlük türk dil kurumu

anlatmak istedigimin eleştiriye açık olmamakla alakası yoktu zaten
eleştri diye yapılanların eleştri olmamasıyle ilgiliydi...
asıl bu cehaletten geliyor galiba....

millagro
Sayın Fuga,

Madem öyle soruları daha dikkatle okumanızı öneririm ve elinizdeki yayının "Deyimler ve Atasözleri" cildini edinerek bazı kelimelerin ayrı ayrı farklı birarada farklı anlamlar taşıdığını öğrenebilirsiniz. Böylece anlamsız polenmiklere gerek kalmaz.

Gökhan Avcıoğlu

 


kırmızı 
not: tamamlanmış metin ...

Gökhan Avcıoğlu, medyayı oldukça iyi kullanan bir mimar...Pek çok yayında projeleri, söyleşileri,kişisel metinleri yayınlanıyor...Daha çok yazılarında ve söyleşilerinde 'aforizma'tik mimari düşünceler diyebileceğimiz sözler geçiyor...

Bu sözler kendi içinde anlamlı 'gibi' duran, ancak bir bağlam,bir düşünme biçimi ya da bir proje ile desteklenmediğinde anlamın sürdürülemediği...imgesel tüketime sunulmuş...paparazzi haberlerdeki 'neon ışıklı pop star' sözlerini andırıyor...

birkaç örnek;

* "hayatımı magmaya dik geçirmek gibi bir niyetim yok ! "
2001 Yıldız buluşması

"magmaya dik binalar yapmaya çalışmanın ötesine
geçen,yapının her noktasını kullanan yapılar tasarlamaya
çalışıyorum " arredamento mimarlık-söyleşi

soru: Acaba magmaya dik olmayan yapınız var mı ?

* (yapılarınızı testten geçirdiğinizi ifade ediyorsunuz...bu
maddelerden biri)
" Girilebilme kabiliyeti yerine, çıkılabilme kabiliyeti yüksek yapılar..."

Gökhan Avcıoğlu
Bu lafları siz de kullanabilirsiniz. Peki sizinkiler ne? Tabi ki projelerle desteklenmesi gerekiyor... zaten ona hazırlık yapıyoruz.. ne yapacacağımızı düşünelim diye.
1. ilki oldu... Var.. borusan aktivite merkezi.. gerisi de yolda...
2. yani binaya girip kaybolmayıp panik ve tehlike halinde kolay terkedebileceğimiz yapılar...bugün binlerce yapı bu özellikten yoksun ve olanlarında geliştirilmeye ihtiyacı var.. üzerinde durmamızda ne sakınca var anlamıyorum..siz bu nları zorla mı okuyorsunuz .okumayın..ne zorunuz var.. sizde bildiklerinizi yazın,öğrenelim.ben bunlar otomatik hale gelsin isteğindeyim.bilinseydi ortalık böyle olmazdı düsüncesindeyim. Ben mesela birçok binaya girip çıkarken korkuyorum özellikle sinemalar, büyük iş merkezleri, alışveriş merkezleri, stadyumlar, bakanlıklar vs... Çevre Bakanlığı projesini bu özellik üzerine çalıştık

Cevaplar devam edecek ......
 

kırmızı
cevaplarım devamı...

sorumun cevaplarının devamını unutmadığınızı umut ediyorum...


niyazi
Turk mimarisinin dunyadaki bugunki konumu nedir?
Turk insaat sektoru, afgan pazarindan umutlumu?

Gökhan Avcıoğlu

 


bluesaint 
özgünlük kavramına farklı yaklaşım

Yapıların özgün olması konusuna bir kez daha dönecek olursak;

Küreselleşme, aynılaşma sorunsalı ve mimarlıkta kimlik kaybı gibi başlıkları göz önünde bulundurarak yapının "özgün olma" halini ve işlerinizi tanımlayabilir misiniz? (tanımlamak doğru terimse)

(diyaloğun tamamını yetişip tarayabilmiş değilim. konuya değindiyseniz özür dilerim)

Gökhan Avcıoğlu

 


Kika
Gökhan Avcioglu

Gökhan bey,

1. Okullarda verilen mimarlik egitiminin yeterli oldugunu düsünüyor musunuz? Sizin de mimarlik derslerine girdiginiz bilgisini edindim. Bir uygulama örnegi bile bulunmayan yüzlerce ''hoca''mizin bizleri yetistirmesi ne derece dogrudur? Bu sistem sizce degistirilebilir mi?

2. Türkiye ve yurtdisinda en begendiginiz yapi-lar hangileridir? Neden?

3. Ilham periniz var mi? Kendinizi hic verimsiz hissettiginiz zamanlar oluyor mu?

4. Gökhan Avcioglu mimar ve birey olarak kimdir?

5. Istanbul'da mimari acidan neleri degistirmek isterdiniz? Neden?

6. Beyoglu gibi Istanbul'un kalbi olan bir semtte, tabelalarin durumuna ne gibi bir yorum getirebilirsiniz? thanks

Gökhan Avcıoğlu
Soruların için çok teşekkür ederim ama bu soruları daha öncekilerde cevaplamıştık.


cin çocuk
sıkkın mimarcık

soruları cevaplama tarzınızı sevdim...insanların sataşmalarını seviyorsunuz..sanırım sado mazo yönünüzü sergilemişsiniz...

anlayamadığım eleştiri kaynaklarının nasıl saygınızı kazandığı?....

yani şunu deseniz çok daha kolay olacak..ben eleştiri yapıcak formasyona sahip değilim.
bunu sizi aşağılamak amacıyla söylemiyorum...
dünyanın heryerinde varolan global yapılar yapan ama bunların üzerinde konuşma yapamayacak birisiniz....
iyi eğlenceler, keyifli bir forum oluyor

Gökhan Avcıoğlu
 uğur tanyeli, şevki pekin, süha özkan, richard rogers, philip gumuschdjian, micheal sorkin, peter eisenman, zaha hadid, sulan kolatan, william mc donald, massimilliano fucsas, marc bretler, su11... mesela mesela projelerimde benim önem verdiğim kritik veren insanlar oldular......
Ayrıca aynı insanların soru sormalarından işgalinden sıkıldık


hope
Sayın Avcıoğlu,

Yoğun olarak karşılaştığınız esinlenme-etkilenme sorularına karşı vermiş olduğunuz cevaplar, eminim benim gibi yolun başında olan diğer genç mimarları da hayal kırıklığına uğratmıştır.

Çalışmalarınızın ne kadar özgün olduğunu düşünüyorsunuz, soruma vermiş olduğunuz cevabınız;

"Sizin bakış tarzınız daha çok güzellik yarışmaları ya da başka sanatlar için kullanılabilir.... Ben bu yaşımda ve bugüne kadar; yaptıklarımın özgün olması için çalışmadım. Mimar olmak cocukluktan beklediğim birşeydi fakat 1980’lerde ne, nedir diye kavradığımda şoka uğradım; iki mimarlık vardı, Reel mimarlık ve Mimari... "

Doğrultusunda özgün olmak gibi bir kaygınız olmadığı ortaya çıkmaktadır. Mimarlığın bir güzel sanat dalı olduğu gerçeğini gözönüne aldığımızda sizin bir sanatçıdan daha çok iyi bir tüccar olmak gibi bir kaygınız olduğu sonucuna varıyorum. Acaba yanılıyor muyum?

Eğer böyle bir kaygınız gerçekten varsa, neden ticareti daha kolay yapabileceğiniz bir mesleği tercih etmediniz?

Yok eğer ben tüccardan önce iyi bir mimarım diyorsanız, sanatçının özgün kişiliğini nerenizde taşıyorsunuz?

Gökhan Avcıoğlu


kika  
Forumu büyük bir keyifle okuyorum. Itiraf etmeliyim ki yorumlariniz, bilgi hazineniz ve cevaplariniz karsisinda diplomami yirtip atmayi düsündüm.
Bazi noktalara getirdiginiz aciklik karsisinda projelere kimi zaman ne kadar kisir baktigimi görüyorum.
Aslinda mimar olmayi sanatci olmakla esdeger tutuyorum ama bunun da cok az bir kesim tarafindan böyle görüldügünü düsünüyorum.
Gercek anlamda kendimizi ''mimar'' olarak görebilmemiz icin daha cooook okumamiz, GÖRMEMİZ, etüd etmemiz gerektigini görüyorum. Umarim is arkadaslariniz sizden yeterince faydalaniyorlardir!
Ilham verici foruma devam!!!

salih küçüktuna
kika...

G.A bilgiyi bizimle nasıl paylaşır??…

Bugün oluşumu devam eden korkunç büyüklükte bir veri tabanına sahibiz, öğrenecek çok şeyimiz var…Socrates “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” derken bizim sahip olabileceğimizden çok daha azına sahipti…biz somut bilgileri tek tek anlamak yerine, onları asıl “ilgilendiğimiz” mimarlık ile kurgulamaya çalışıyoruz…. Sistematik bir bilgi dolaşımı yerine “rastlantısallığı” kullanıyoruz. Asıl tartışmalarımız da bu tezlerden doğuyor …zaten somut bilgiyi tartışmaya da gerek yok…. Birbirimizi dinliyor muyuz?? Zaman zaman…fikirlerimizi kabulleniyor muyuz?? Çoğu zaman hayır…yani tıpkı koku molekülleri gibi bilgi ofisin bir ucundan diğerine dolaşıyor, bazen arkamdaki kitaplıkta, bazen önümdeki PC de, bazen radyoda…..G.A ise bu saydıklarım içerisinde hepsinden daha fazla bilgiyi başkalarına anlatmaya istekli bence… Bir soru daha vardı Forum’da; G.A nelerle beslenir diye??…..sanırım besininin bir kısımını sürekli okuduğu, gördüğü, yorumladığı şeyleri bize sıkılmadan ve durmadan, heyecanla anlatarak, adeta “başımızın etini yiyerek” sağlıyor diyebilirim…

SK
gadarchitecture


Ofisten selamlar

GÖKHAN AVCIOĞLU
DURMUŞ DİLEKÇİ
UFUK ALPASLAN
YASEMİN ARPAÇ
ASLI AYDEMİR
DEFNE ÖNEN
OĞUZ CANKAN
SALİH KÜÇÜKTUNA
SELAHATTİN EMİR
SABAHATTİN EMİR
TUFAN ÇAKILKAYA
HAKAN AYGÜN
İDİL ÖZBEK
KEREM TÜRKER


markit 
Soru

Sorularım diğerlerine göre tuhaf gelebilir, umarım bayağa eleştiri aldığınız bu forumda yanlış yorumlamazsınız:
1) Piyasanın en tanınmış mimarlarındansınız. Ancak yanlış bilmiyorsam mimar kökenli bir aileden gelmiyorsunuz ve Selçuk Üniv. gibi mimarlık eğitiminde pek adı duyulmamış bir okuldan mezunsunuz. Belki de Türkiye'de tanınan 4-5 okul dışında bir üniversiteden mezun olup ismini duyuran ilk mimarsınız. Üstelik şimdiden yurtdışında da iş yapıyorsunuz. Bunu siz nasıl yorumluyorsunuz? Olağan mı yoksa sıradışı mı?
2) Herhalde piyasada belli bir üne ulaşmış en genç mimarlardansınız. 10-15 yıl sonra doyuma ulaşıp bıkacağınız korkusunu yaşıyor musunuz?
3) Önünüze iş geldiğinde, bu işi konusu nedeniyle kabul etmediğiniz oldu mu? Mesela Kadıköy Yeraltı Tuvaleti Projesini yaparken ilerde "tuvalet mimarı" olarak adlandırılmanız durumu aklınızdan geçti mi?

Teşekkürler...

Gökhan Avcıoğlu
Hep tuvalet mimarı olabiliriz bundan sonra da hep tuvalet yapabiliriz...atalarımız da tuvalet yaparlardı. Romalılar da, Selçuklular da, Osmanlılar da......

oguz cankan
Kadıköy yeraltı tuvaleti, mimarlık hayatımın ilk gerçek şantiye tecrübesi olması nedeniyle bu bakış açısındaki eksik bir noktaya temas etmek istiyorum.
Binaları fonksiyonları yüceltmez, önemli olan çevrelerine getirdikleri mimari katkı olarak değerlendirdiğimizde ve bunun fonksiyon ilişkilerini tanımladığımızda doğru çözümlere ne kadar yaklaştığımızdır.
Bu şekilde bakıldığında yapısal sorunları maksimum ölçüde yaşadığımız deniz seviyesi altı yapısı ve tesisat çözümlerinin karmaşık ilişkileri anlamında bu bina tüm öğrencilerin mimarlık hayatları başlangıçlarında ilginç deneyimler taşıyabilir.
Efes'i gezerken ihtişamlı kütüphane binasından sonra en çok ilgiyi çeken mekanların başında tuvaletler gelmez mi??


pepe 
Gökhan Bey,

Alıntılarınızın menşeini bulmak için hafiyelik yapmaya gerek yok sizin de becerdiğiniz gibi literatürü takip etmek yeterli...

Forum vasıtasıyla bu imkanı bulamayan arkadaşların ufuklarını açmak istedim. Yapılanları değerlendirirken gerçekleri görsünler diye...

Biraz da sizin yaptıklarınıza bakıp, öz eleştiri yaparak, "herkes yutmuyor" diyeceğinizi umut ettim.

Pek maalesef okuduğum cevaplardan durumunuzdan mutlu olduğunuzu, geceleri mışıl mışıl uyuduğunuzu anladım.
Üzüldüm...

Bu vesile ile sizi daha iyi tanıma imkanı veren Arkitera ekibine teşekkür ediyorum.

Ancak onlardan ricam daha net takip edilebilmesi ve hangi sorulara cevap verilip verilmediği anlaşılabilmesi için, soru cevap sitemini alt alta yayınlamalarını öneriyorum.

Böylelikle Gökhan Bey'in neye cevap verip nelere vermediği daha net anlaşılırdı...


kika
Su anda hangi proje üzerinde ''brainstorming'' yapiyorsunuz?
Yeni bir patlamaya hazirlikli olalim mi?


rcl
 Sayın Avcıoğlu,

Changa restoran'da ki cam döşemenin uygulamasındaki malzemeler ile ilgili bilgi verebilirmisiniz...mesela cam kalınlığı, taşıyıcı sistemi gibi..

şimdiden teşekkürler

Gökhan Avcıoğlu
3x12 mm lamine cam fakat camın boyuna göre kalınlık değişebilir.
Burada 6 kişi üzerine çıkıp zıpladık birşey olmadı.

Şaka şaka ! Tabi ki proje aşamasında hesaplanıyor. Yapımcısı Gedik Cam

GAD Mimarlık'tan Oğuz


durmus dilekci
genel değerlendirme

Bu foruma iş Yüzünden üzülerek Bodrum'dan katılıyorum...
Bu forumda ofiste olamadığım için de çok fazla bilgi alışverişimiz olamadı.

Forumun amacı "Türkiye için mimarlık anlamında herşeyin mükemmel!!!? olduğu bir yerde gerçek tartışılması gereken şey nedir "olmalıdır? Bizler üretilenler kadar düşünülen veya düşünülmüş şeyler üzerine tartışmayı doğru buluyoruz. Herkesin kritik ettiği ve nedense hep etkilenme ve esinlenme kriterine dayalı bir tartışmanın ne kadar sığ olduğunu sorgulamak bile gereksiz. Çünkü hiç bir şey yoktan varolmaz her bilgi bir öncekini üzerine gelir... İnsanların kendilerini "poppea' nın peçesi" nin arkasına saklayarak, "bilirkişi" edasıyla yaptıkları ve bütün saygın kritikçi ve yorumcuları "mimarlığın gelişiminden bihaber" şeklinde hafiyelik yapmalarını anlamsız buluyorum. bu forum, bizim ne yaptığımızı değil, nasıl yaptığımızı sormanız ve hatta öğrenmeniz ve bu öğrendiklerinizi kendi vizyonunuz ve dünya vizyonu için değerlendirmeniz için hazırlanıyor. Ancak üretmekten ve hatta düşünmekten yoksun kişiler beyin açıcı ürünlere bile tahammül edemiyorlar... Türkiye'deki mimarlık camiasının kıskanç ve düşünce üretmekten sığ kişilerden arındırılması ve sorgulamaların ve soruların nasıl sorulması gerektiğini bilen kişilerin bu foruma katılmaları gerekmektedir. Üretmeyen yeni bir şey getirmeyen ve hatta forumun bu tarafında olmak için herşeyini feda edebilecek bu yorumlama özürlü insanlar, böyle düşündükleri için soru soran tarafta yer alıyorlar ve belki hiç bir zaman bizim gibi yaptıkları hakkında cevap veremeyecekler... Çünkü onlar çoğunlukta ve o çoğunluğun ürettiği Türkiye bu durumda... Bizler bu kıskançlıklardan uzakta bu dünyaya, bu Türkiye'ye nasıl düşünülmüş, üzerinde kafa yorulmuş, aceleye gelmemiş yapılar yapmanın ve tasarlamanın üzerinde duruyoruz. Bazı arkadaşların tüccar yorumu yapıyor ki bu arkadaşlar gerçekten hiç bir şeyi anlamıyor-tüccar gibi düşünsek bu ürünler burada tartışılmazdı. bizler masterpiece yapıyoruz, bu yüzden tartışılıyoruz... bir projenin gelişim evrelerin ve uygulama evreleri çok badireli bir dönemdir. önemli olan da bizim kışkırtıcı projelerimiz için nasıl oluyor da böyle müşteriler bulabiliyoruz ve bunları nasıl yapabiliyoruz. Bumların keşke bilebilseniz ve siz de biraz beyninizi zorlayarak üretebilseniz...


kika
Gökhan bey,

Sanirim forumdan biraz sikildiniz ve herhalde daha ilginc projelerle ilgilenmeye baslamissinizdir, süremiz de doldu nasilsa.
Eger offline olacaksaniz siki bir son söz rica ediyorum sizden.
Diplomami yirttiktan sonra yaktiracak cinsten

ratio
Kika...!

burada bir son söz yok...G.A. mimarlığı devam edecek....diğer mimarların da...mimarların bir sorumluluğu olmalı ben yaptım oldulara karşı...(Neden böyle yaptın gibi....) Bunu bizler tartışmalıyız... bazılarımız negatif eleştiriler getirdi bazılarımız pozitif...ama bir kamu oyu oluştu...Bu bir kavga değil kaznılacak ve ya birisi yere serilince bitecek...

Buradakilerin çoğu genç mimarlar ve ben gelecek için çok sevindim...Bakış açımız;

özgün olmaya çalışmak ve mimarlığın sade dilini kullanıp daha iyi bir dünyaya katkıda bulunabilmek olarak kalabilirse ne ala....

diplomanı yırtmadan/yakmadan once bunu bir düşünmelisin....)
zaten bir işe yaramıyor....yarıyor mu?


hope
engel olmak ya da olmamak....

Sayın Avcıoğlu,

ARAS BURAK'a vermiş olduğunuz yanıtta;

"Türk mimarlarının önlerinde ne engeller var? En büyük engel kendileri. Millagro’ya, Hope’a, Pepe’ye bakın anlarsınız.... Hafiyelik yapmaktan tasarım yapanların ulvi dünyalarına katılamayacaklar...."

dediniz.... Keşke ürünlerinizi özgün olanlarla bağdaştırabilmek için hafiyelik yapmak zorunda kalsaydık.....Ama korkarım buna hiç gerek olmuyor....

Ve engel olmak konusu...

Korkarım özgün olmayan ve bu kaygıyı içinde taşımayan bir mimarlığı kabul edebilmem söz konusu değil.
Benim görüşüme göre, Türk mimarlığı önündeki en büyük engel siz ve sizi takdir ederek Türk mimarlığı adına sizi söz sahibi yapan diğer engellerdir...

kika
Baskasini elestirirken gelebilecek elestiriyi kabul etmek te bir erdemdir sevgili Hope!


ratio
Sözün kısası

Aşağı yukarı bütün mesajları okudum sanırım....

Bu forumu takip edenler iki konuda çarpışmış durmuşlar :

1. Gökhan Avcıoğlu kopyalar....
2. Gökhan Avcıoğlu kopyalamaz....Bütün halinde esinlenir....

... birde bozacının şahidi şıracılar var onlara birşey demiyorum...

Bu forumlar dizisini uzun suredir takip ediyorum ve baska mimarlar da geldi buraya ama hiçbiri kopyalamak ile itham edilmedi...Bu G. A. ile ilgili bir çekememezlik olmamalı ... Kişisel garez gibi bahaneler bu bağlamda yersiz diye düşünüyorum...
Bunu G. A. düşünmeli....ve cevaplamalı...

Kendisi bir fenomen haline gelmiş durumda....Deneysel çalışmalarına da çok saygı duyuyorum ....Devam etsin ki biz de bir şeyler öğrenelim....Ama lütfen ikinci baskılar olmasın..! Benin kişisel olarak bu yogun esinlemeler dışındaki proje ve uygulamalarınıza bir söyleyeceğim yok...Sonuçta her mimarin bir proje tasarlaması var....


Bu durumda Gökhan Bey,

Ben söyleyeceklerimi söyledim...sıra sizde ....

Not : Bu arada konu Gökhan Avcıoğlu Mimarlığı olduğu için insanların nick (takma adları ile ne alıp veremediğinizi anlamadım...Hasan hüseyin ahmet mehmet...Mühim olan G.A.nın cevapları....

Gökhan Avcıoğlu
Sevgili Ratio

Sanırım benden aşağı yukarı bir 10 yıl daha genç bir mimarsınız...hope, pepe, millagro,cin cocuk, arman da öyle...telaş etmeyin ve mimarlık kariyerinizde projeler elde etmeniz için biz size asla engel değiliz. Bizim ofisin cinleri (burada da acarlar var..) sizleri tanıyor çıktılar. Proje yaklaşımlarınızdan, projelerinizden, açıklamalarınızdan bizden çok daha piyasa koşullarına yatkın projeler ürettiğiniz, ısmarlayıcılar açısından bizden daha risksiz olduğunuz anlaşılıyor.
Türkiye’de yeterince bina ihtiyacı var fazla bile, yetişemeyeceğiniz kadar.... sizin torunlarınıza bile kalır. Dünyadaki “bütün mimarlığı kurtarmaya” ömrünüz yetmez..
Bizim projelerimizden sevdikleriniz sevmedikleriniz karşı olduklarınız, özgün bulmadıklarınız olabilir ama biz ofis olarak iyi yada kötü yeterince mimarlıkla ilgilenilmediğini düsünüyoruz genel olarak buralarda. Şu diyologa bile yazı yazan kişiler hep aynı, sen, ben, o, biz, siz, onlar. Onlar da ekrandan başlarını kaldırıp binaları, ofisleri ziyaret etmek gerçekten tasarımla ilgilenmek biraraya gelmek yerine kendi çan kulelerinden yere inmiyorlar..
Sehirlerle, yapı sektörünün sorunları özel bir politikayı, ele alışı hak ediyor. Hatta bır mimarlık bakanlığını.. (imarda mimardan geliyor ama kelimeler birbirine yabancılaşmışlar). sadece burada degil, heryerde....
Hollanda ve Japonya genel gidişten belki biraz farklı.. çünkü onların toprağa ihtiyacı var artificial olarak konuya toprağın elde edilmesinden başlamak zorundalar.
Oralarda da bu sefer ”fazla dokunulmuşluğun”, “süperliğin” side effecti var... bunu tartışıyorlar.. Super dutch bir kara kitap mesala. Herkes pişman. Bu kitap dünyada ciddi tepki aldı. Faşist bir kıtap bile sayılabilir kimilerince, neredeyse..

Tokyo adres bulamıyacağınız kadar karışık ve sorunlu.. Newyork altyapı sıkıntısı çekiyor. Yüzyılönce herşey yapılmış ama şimdi eskimiş. İstanbul da yüzyılda hiçbirşey yapılamamış.. Zaman nedeniyle şartlar eşit. Hollanda’nın yeni proje yapacak Türkiye kadar yeterli alanı yok.. Dolayısıyla şartlar eşit...500 milyonun 5milyardan %10 un %90 dan cok daha olanaklı ve şanslı olduğu bir dünya üzerinde Türkiye nerede. Niçin ve niye... ve Türkiye’li mimarlar olarak biz nerdeyiz. Ve Arman, Rotterdam’a davet edecek mimar bulamadığından yakınıyor..
Buralarda mimarlık yeni başlamadı ki asırlardır var. Sadece yeni ve modern fikirlerle yapmakta sıkıntımız var ama yapmaya çalışıyoruz... daha acelemiz nedir... ayrıca han t. oralarda bir bina yapmaya başladı bile. Bizim de henüz olgunlaşmamış bir projemiz var Amsterdam’la ilgili. Çok turistik bir yer oldu ve yerlileri başka yere kaçıyorlar. Birde İstanbullular’ı düşünün. Turistten bunalacak kadar turist geliyor, daha ne isterler.
Holandalı mimarlar da burada yapsalar düşündüklerini, siz güzel bir köprü olsanız..


bundan sonra ne olacak. Esas soru bu.
”ben buradayım ey sevgili okuyucu,. sen neredesin.”


pilot
Diyalogtan Sonra

Diyalog sirasinda orada degildim ama simdi tum mesajlari Gokhan Avcioglu' nun cevaplari ile beraber okudum. Bir kac seyi soyleme geregi duydum acikcasi.

Yapilan tartisma cok sig ve kisitli gorunuyor. Yani uretmeye degilde oturdugumuz yerden uretilenleri kiskanclikla karisik elestirme tarzi yuzunden bircok sey geride kaliyor. Daha cok heyecanli olmali sanki gencler olarak. simdi "heyecanli olmak ne demek" diye sorulacak. heyecanli olmak demek GA nin actigi kapiyi sorgulama rahatligina sahip olmak. "herseyi" konusup tartisabilme olgunluguna ve entellektuel seviyesine sahip olmak. Illaki katilmaniz gerekmiyor yaptiklarina ama sormaya calistigi sorulari dusunup daha degisik alternatifleri tartisabilmek. GA'nin sordugu sorular veya cevaplari yetersiz geliyorsa eger, yeni cevaplar uretip onu sasirtmak. Surekli karsilikli alisveriste olmak. Turkiye'nin sosyo-politik durumunun ardina siginip da hic bir fikir uretmeyen insanlar hep olacaktir. Kafasina birseyleri takmis, ureten, yazan, okuyan, Turkiye kosullarinda neler basarmis oyle insan tanidimki(paradan bahsetmiyorum).

Mimari, "taklit" ve benzeri sig basliklarla elestirmek cok kolay bir yol degilmi. Gectim taklit olmasina diyelimki taklit, (bu taklit tartismasina hic girmek istemiyorum)bunun disinda birsey sunmuyormu bize allahaskina, soylenecek baska hicbir sey bulunamiyor mu? Bu "tartisma-elestiri-sohbet" uclemi cok daha uretici olmali. GA'a yoneltilen sorular cogunlukla yetersiz bence. Kimse dogru durust projeleri tartismiyor sanki.

Mesela GA nin endustri tasarimi ile cok ilgili oldugunu goruyoruz, kimse Urbanizm ile ilgili soru sormuyor. GA nin bu konudaki dusunceleri nedir bilmek istemiyor. Artik mimarlik kapali bir kutu -bir bina- olmaktan cikiyor, olcek ne demek mimar icin?

Bir ara forumda "deli gibi surekli okumak" terimi geciverdi. Uzerine dusunulmesi gereken bir olgu sanirim...


birol ertekin

Opsiyonel

Sayın Avcıoğlu,

Bu mimarlık sohbetinin dışında sizinle ilgili merak ettiğim birkaç konu var.

1) Hiç motorsiklet kullandınız mı? (Klasik ve tur motorsikletlerini kategori dışı sayalım, dikkate almayalım)
2) Bungee Jumping yaptınız mı?
3) Ne marka araba kullanıyorsunuz? Almayı istediğiniz bir marka var mı?
4) Ferrari Modena 360'a bakarken ne hissedersiniz? Tasarımcı olarak böyle bir araba ile ilgili kötü eleştrileriniz neler olabilir?

size küçük bir hikaye ve bir küçük soru..

japonya daki suzuki fabrikasının tasarımcıları dünyanın en hızlı ve stable motorsikletini yapmak için çalışmaya başladıklarında önlerindeki en büyük engel aerodinamikti. bunca yıllık birikimlerine ve teknolojilerine rağmen yıllarca başaramadılar. bir gün çok genç tasarımcılardan biri japonya da bir parkta otururken havada çok hızlı geçen birşey farkeder. Orada oturan yaşlı birine bunun ne olduğunu sorduğunda kuşun Hayabusa isimli tür olduğunu öğrenir. Dünyada yaşayan en hızlı ve havada en keskin dönüşleri yapabilen kuştur. Suzuki firması bütün tasarımını kuşun özelliklerine uygun bir hale getirir. Öncelikle aerodinamik yapısını ve kuşun en büyük özelliği olan benzer hiçbir kanatlı hayvanda olmayan eşsiz ağırlık merkezi sistemini uygularlar. Burun kısımı içinse yıllar süren hava tüneli testlerine bile pek gerek kalmamıştır. Hafif alüminyum bir gövdeyi, titanyum ve kevlar ile güçlendirip içine de işin en kolay kısmı olan 180 beygirlik 1300 cc'lik motoru koyunca ortaya rakipsiz bir tasarım harikası çıkar.
Bu gerçek bir hikayedir ve biraz daha özeti motorsikletin reklam broşürlerinde bulunmaktadır. Ben bu motoru birkaç defa kullandım. Sizede şiddetle tavsiye ederim.

Şimdi benim sormak istediğim, böyle ufak bir örnek gibi siz de doğal hazinelerden faydalanırmısınız?

Teşekkürler

ilk sayfa >>

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz