arman
Mimarlıkta taklit ciddi
sonuclar dogurabilir
Sn. Meral Hanım, Lütfen Sıkılmayın
Mimarlıkta taklit ciddi sonuclar dogurabilir,
Çünkü haberleşme çağındayız!
Sayın Gökhan Avcıoğlu,
Bir süredir çalışmalarınızı yurtdışında olmama rağmen Arkitera
sayesinde, özellikle mimarlık ofisleri web siteleri oylamalarıyla daha
merakla, yakından takip edebiliyorum. Birkaç gün önce Avcıoğlu
Diyalog’da haberiyle Web sitenizde tekrar gezinti yaptım. Bu gezinti maalesef
kişisel olmadı Rotterdam’ da mimarlık enstitüsünde bulunduğum için birçok
ulusal mimarla işlerinizi tartışarak ve eleştirerek gerçekleşti, MVRDV’
den Winy Maas ve ofisinden Manuel Rivero ile sitenizde çıkan genel
kopyalamalar tablosu, özellikle Skii Hotel (NL Architects)ve diğer
projelerinizdeki alıntılar (Jean Neuvel) üzerine sohbet ettik. Konuyla oldukça
ilgilendiler.
Zira NL Architects’ in birçok magazinde yayımlanan alışveriş merkezi
projesi bina müşteri girişlerinin homojen olarak dağıtmak için otoparkı
alışverişin çatısına konumlandırmasıdır. Bilindiği gibi tüm dünyada
alışveriş merkezlerinde yaşanan sorun dördüncü ve beşinci katlardaki mağazaların
müşterilerinin az olmasıdır. Sizin Skii Hotel projenizde böyle bir durum söz
konusu olmadığına göre tüm çatı kayak pistimidir? Orada nasıl kayak yapılır?
Benim yukarıda bahsettiğim bu tartışmada, sohbette sıkıntıya düştüğüm
konu Avcıoğlu projeleri hakkında sitenizden fotoğraflar dışında hiçbir
fikir alamadığımdır.Hehangi bir proje gelişim süreci, içerik belirtilmemiştir.
Üstelik, ufacık fotoğrafların bir büyüyüp bir küçülmesi, yakaladım
derken kaçması, arkada sunulan MTV müziğinin belli bir süreden sonra tahammül
edilememesidir. Bu sıraladıklarım maalesef detaylara önem veren Avrupa
Mimarlık eleştiri ortamında öldürülen ve kurumun niteliği hakkında zayıf
bilgi veren affedilmeyen önemli öğelerdir.Türkiye’de ortam Poster Mimarlığına
mı gidiyor? Web Sitenizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Sizin projelerinizde, uygulamalarınızda detaylarınızın kalitesine, hatta çizim,
sunum kalitesine önem verdiğinizi görüyorum ama aynı detaycılığı proje
içeriği tasarımı, konsept belirleme konusunda zayıf kaldığınızı düşünüyorum.
Arkitera’daki bu konu üzerindeki yoğun çıkan sorular, eleştiriler karşısında
kendinizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz ?
Bir mimari dergide yayımlanan Borusan Aktivite Merkezi ile ilgili ‘Noktaları
Birleştir, Çıkanı İnşa Et’ konu başlığınız nasıl bir mimarlığı
tarif ediyor? Dergide çıkan yazı yetersizdir açıklarmısınız ?
(İlk sorumun yanıtı önemli zira kendilerine Skii Hotel’in içeriğini bir
sonraki görüşmemde kendilerine aktaracağım.)
Teşekkürler
Arman Akdogan
Arkitera’ya, Türkiye mimarlık magazinlerinin kurtulamadığı mimar
pohpohlama olgusunun dışında, yeni bir keskin eleştirel diyalog ortamı açtığı
için teşekkür ederim. Alışmak biraz zaman alacak.....
arman-akdogan
Gökhan
Avcıoğlu
Sizde sadece binaları web
sayfalarından görme alışkanlığı var galiba... bence bu çok tehlikeli..
haberin asla kendisi değil.. web bir haberleşme bilgi aracı...
Ski hotel tepesi buz pisti olan bir proje.. mantığını basitçe millagro’ya
anlattım. Kent içi bir proje değil, sorunları da farklı..
Borusan inşa edildi.. Yerinde duruyor.. Gidin bakın, kullanın, girin çıkın...
yapılanı gezin korkmayın... sonra konuşalım..
Bu ülkede hissettiğiniz gibi mimar pohpohlandığını sanmıyorum.
Web sayfamızı sıksık değiştiriyoruz, eğleniyoruz.. Ayrıca Winny Maas’a
“kendilerine” bana bir soruları varsa ben de açıklayabilirim. Sizi niye
telaş almış anlamadım..
Ayrıca çok sevindim hakkımda görüştüğünüze.. Eleştirel olmakta asla
sakınca yok.. Yeterki neyi niye tartıştığımızın sebeplerini bilelim..
NL Arkitekten başarılı ve yeni mimariye iyi örnekler veren ofislerden
biri... özellikle deneysel yanları her zaman dikkat çekici.. Alışveriş
merkezlerinde çatıda otopark olması Türkiye’deki örneklerde bile var.
Nl’in şehir için rampalı çözüm önerilerinin yapılması gerçekleşse
iyi bir yapı daha ortaya çıkacak. Ski Hotel rampada insanı kullanıyordu..
onun da gerçekleşmesini çok isterdik. Rampa kullanımı modern döneminin başından
beri var.. içeride, dışarıda, tepesinde... Rampalara her zaman ilgi
duyuyorum. C. Bektaş’ın da rampalı çarşıları var. Ben hepsini gezdim.
Onlar da ilginç denemeler.
Bizim bir de çevre bakanlığı projemiz var.. ona da bakın.. onda da rampa
var.. ve bu yangın merdiveni kullanımını azaltıyor. Bizim önerimizde bir
de çatıları daha yararlı kullanmayı sağlıyor...
arman
Mimari kimlik
Sayın Avcıoğlu,
Beni gerçekten bir telaş aldığı doğrudur çünkü maalesef gurur duyduğum
ülkemden Rotterdam'a Enstitude Konferansa cağıracak mimar ismi bulamıyorum.
Sizin binalarınızın birkısmını biliyorum, diğerlerinide bir bir takip
ederek de biryerede varamayacağımı biliyorum. Işleriniz incelikli, detaysal
olarak kaliteli saygılıyım Siz bu projeleri konferansla sunmaya buraya
gelseniz çok memnun olurdum. Ama bu eleştirel ortamda inanın sizi çiğ çiğ
yerler.Siz sunumlara binalarınızla mı gidiyorsunuz? Elbetteki projelerinizi
tanıtan belli bir niteliği taşıyan fotoğraflarınızla.Bizde uzaktan bu şekilde
sizle tanışıyoruz. Bu diyalog dan Arkitera'da asılan fotograflar sonrasıda
daha bir karamsarlığa kapıldım. Artık herkes iyi detayları çözülmüş
bina tasarlıyor teknoloji sayesinde.Akademik ortam dünyada acımasız ve
buradaki mimarlar enayi değiller herkes deli gibi okuyor ve gelişmeleri takip
ediyor sizinde bunu yaptığınızın bilincindeyim ama daha çok başarılı
olmanız ufak fakat derin olan bu çizgiyi atlamanız ile ilgili, umarım bu yapıcı
eleştiriler herkesin düşünmesini sağlamıştır. Katkılarınızla ve
herkesin mimari kimliğimizin ne olduğu, nereye gittiğini belirlemek açısından
umarım harekete geçirir. Bu konuda yol almak için sizin ve her mimarın bu
sanal ortamdaki kargaşadan kurtulup bir araya gelmesi, çaba harcaması gerektiği
inancını taşıyorum.
Saygılarımla,
Arman Akdogan
Kika
Sevgili Arman,
keske herkes deli gibi okuyup mimari gelismeleri takip etse! Cok az mimarin
okulu bitirdikten sonra okumaya devam ettigini düsünüyorum. Biz mimarlarda
bir ukalalik vardir (cevremden gelen genel kani), herseyi biliriz sendromu.
Bizim meslegimiz hayat boyu egitimi ve okumayi gerektirir. Gökhan beyin ofisine
bir ugramani tavsiye ederim. ''Ufak'' bir kütüphaneye rastlayabilirsin.
Ayriyetten okunan ve ilham alinan bir kütüphane. Rotterdam'a cagirabilirsin
Avcioglu ekibini. Korkma, üzülmezsin...
Ciddi anlamda bir araya gelebiliriz, ama istemek ve öncelikle de harekete
gecmek lazim.
birdie
nyc the hill
Gökhan Bey,
"nyc the hill" projesi neyi amaçlıyor?
teşekkürler
Gökhan
Avcıoğlu
rennie
Adı sık sık geçen Ski Hotel ve NL Architects'in otopark projesinin
resimleri, tartışmanın somut örnekler üzerinde gerçekleşmesi için aşağıya
eklenmiştir.
NL Architects'in web sayfası var olmasına rağmen içeriği mevcut değildir
henüz (http://www.nlarchitects.nl)
ancak projeleri ile ilgili bazı bilgiler için
şu sayfalar yardımcı olabilir.
Arman adlı üyemizin belirttiği gibi GAD
Architectssitesinde sadece proje resimleri yok. "Ski Hotel" ile
ilgili yazı proje sayfasının sağ altındaki ufak "info" linkinin
altındadır. Çok ufak ve belirsiz yazıldığı için gözden kaçıyor
fuga
merhaba
simdiye kadar okudugum sorular arasinda ukalalik ve saygisizliga kadar giden
seyler vardi
bi cok elestiri de cidden sorgulanmasi gereken şeyler bile olsa ben Avcioglu
gibi insanlarin bisürü emek ve ugraş sonunda ayakta durduklarına inaniyorum
en azindan bize boyle bi tartisma penceresi açabildigi icin tesekkurler........
birdie
Özellikle Avcıoğlu değil, tüm işyerleri (özellikle ülkemizde)"bir
çok emek ve uğraş sonunda ayakta duruyor". Ancak bu, o kişi ve/veya
kuruluşların işlerini doğru yapmamaları için bir bahane olamaz. Eğer işinizi
doğru yapmıyorsanızda(en azından eleştiren kişiler gözünde) bir takım
eleştirileri (ki siz bunları ukalalık ve saygısızlık olarak algılıyorsunuz)de
göze almanız gerekmektedir.
Umarım eleştirilere daha açık bir toplum oluruz...
Gökhan Bey,
web sitenizin tamamen ingilizce olmasının özel bir amacı var mı?
teşekkürler
Gökhan
Avcıoğlu
İşlerini “doğru” yapma
konusunda ilginç fikirleriniz var... Sanki başka bir mesleği tarif ediyor
gibisiniz... web sitemizin ingilizce olmasının özel bir sebebi yok... türkçesi
henüz tamamlanmadı.. ispanyolcası da, fransızcası da...
FLuXuS
...?
...sizce `modern`lik nedir ?
Gökhan
Avcıoğlu
FLuXuS
...?
sound
...
kırmızı ve siyah
turuncu ve yeşil 'e nasıl dönüşür?
Gökhan
Avcıoğlu
millagro
Esma sultan
BU sefer spesifik bir konu
hakkında sorularım. Esma Sultan Yalısı.
Lütfen önceki sorulardan bağımsız ve ön yargısız net cevaplar vermeye
ayret edin.
Eminim kentin böylesi bir noktasında böyle bir yapı ile uğraşmak heyecan
verici olmuştur. Dört duvarı kalmış bu eski yapının kuvvetlendirilmesi ve
içine cam bir kütle konarak yeni işlevlere mahal vermesi batıda pekçok örneğini
gördüğümüz olumlu yatırımlar. Ancak bu cam kütlenin yerleşiminde bazı
noktaları hissettiğim kadarı ile aktarmaya çalışacağım. Bir defa çatının
ana kütle ile olan ilşkisini çok zayıf buldum. Şeffaflık içmekandan dışarı
bakarken binanın kabuğunu algılamamıza imkan veriyor fakat havalandırma
borularının yerleşimindeki yer seçimi bu elemanların düşey etkisi
sebebiyle Ortaköy camiinin minareleri ile yarış halinde.
ÇAtının kapalı ve düz olması girmiş olduğumuz "şeffaf" kitle
imgesinden uzaklaştırıyor bizi. Yani boşuna olmuş onca çaba sırf şıklık
olsun diye yapılmış. Şeffaflık çatıda devam etse miydi? Havalandırmaların
açıkta olması iyi ancak belki çok hızlı kotarıldığından projede bu tip
detayları düşünmeye vakit ayırılamadı. Oysa mevcut bir kütlenin içine yıllardır
uygulanan bir fikri koyarken dikkat edilecek yegane noktalar bunlardı. Geçmiş
olsun.
samanci
esma sultan
catısı
Sayın Avcıoglu Esma Sultan
projeniz ile ilgili bir soruya karsılık bilgi vermek istedim.Bence o cephenin
catısı camdan yapılamazdı, cünkü cam düz vaziyette ısıdan dolayı sera
etkisi yapardı.Teknik olarak yapının sulüetini bozmak gerekirdi ve bu bizi o
yapının orjinalligini bozmak zorunda bırakırdı. KOLAY GELSİN,,,
Murat SAMANCI
Gökhan
Avcıoğlu
mona
New York
Gökhan Bey,
Terminal-NYC firmasının kurucularındansınız, bu ünlü tasarımların satıldığı
mağaza neden New York'ta, İstanbul'da ya da Avrupa'da şubesi olacak mı?
New York'a sık sık giden biri olarak, bu şehrin İstanbul ile benzerlikleri
sizce neler?
Son olarakta WTC'in yerine siz olsanız ne inşa ederdiniz?
İyi forumlar dileklerimle.......
Gökhan
Avcıoğlu
1. Şimdilik hayır. Eğer
ayakta kalırsa beş yıl sonra olabilir.
2. Büyüklük, kaos, gürültü, çok temiz değiller, arka sokakları var....
eğlenceli.. bunun dışında ayrı dünyalar henüz...
3. İnşa etmezdim. İyi bir şeyin anıları üstüne zor görünüyor...
fuga
Avcıoğlu ile direkt ilgili
değil çok pardon ama genelde hep buna maruz kaldığımız için o dahil
dayanamadım...
eleştri :1. bir insanı, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını
bulup göstermek maksadıyla inceleme.
2. özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme , sınama,
yargılama
Türkçe Sözlük türk dil kurumu
anlatmak istedigimin eleştiriye açık olmamakla alakası yoktu zaten
eleştri diye yapılanların eleştri olmamasıyle ilgiliydi...
asıl bu cehaletten geliyor galiba....
millagro
Sayın Fuga,
Madem öyle soruları daha dikkatle okumanızı öneririm ve elinizdeki yayının
"Deyimler ve Atasözleri" cildini edinerek bazı kelimelerin ayrı ayrı
farklı birarada farklı anlamlar taşıdığını öğrenebilirsiniz. Böylece
anlamsız polenmiklere gerek kalmaz.
Gökhan
Avcıoğlu
kırmızı
not: tamamlanmış metin ...
Gökhan Avcıoğlu, medyayı
oldukça iyi kullanan bir mimar...Pek çok yayında projeleri, söyleşileri,kişisel
metinleri yayınlanıyor...Daha çok yazılarında ve söyleşilerinde
'aforizma'tik mimari düşünceler diyebileceğimiz sözler geçiyor...
Bu sözler kendi içinde anlamlı 'gibi' duran, ancak bir bağlam,bir düşünme
biçimi ya da bir proje ile desteklenmediğinde anlamın sürdürülemediği...imgesel
tüketime sunulmuş...paparazzi haberlerdeki 'neon ışıklı pop star' sözlerini
andırıyor...
birkaç örnek;
* "hayatımı magmaya dik geçirmek gibi bir niyetim yok ! "
2001 Yıldız buluşması
"magmaya dik binalar yapmaya çalışmanın ötesine
geçen,yapının her noktasını kullanan yapılar tasarlamaya
çalışıyorum " arredamento mimarlık-söyleşi
soru: Acaba magmaya dik olmayan yapınız var mı ?
* (yapılarınızı testten geçirdiğinizi ifade ediyorsunuz...bu
maddelerden biri)
" Girilebilme kabiliyeti yerine, çıkılabilme kabiliyeti yüksek yapılar..."
Gökhan
Avcıoğlu
Bu lafları siz de kullanabilirsiniz. Peki sizinkiler ne? Tabi ki
projelerle desteklenmesi gerekiyor... zaten ona hazırlık yapıyoruz.. ne
yapacacağımızı düşünelim diye.
1. ilki oldu... Var.. borusan aktivite merkezi.. gerisi de yolda...
2. yani binaya girip kaybolmayıp panik ve tehlike halinde kolay terkedebileceğimiz
yapılar...bugün binlerce yapı bu özellikten yoksun ve olanlarında geliştirilmeye
ihtiyacı var.. üzerinde durmamızda ne sakınca var anlamıyorum..siz bu nları
zorla mı okuyorsunuz .okumayın..ne zorunuz var.. sizde bildiklerinizi yazın,öğrenelim.ben
bunlar otomatik hale gelsin isteğindeyim.bilinseydi ortalık böyle olmazdı düsüncesindeyim.
Ben mesela birçok binaya girip çıkarken korkuyorum özellikle sinemalar, büyük
iş merkezleri, alışveriş merkezleri, stadyumlar, bakanlıklar vs... Çevre
Bakanlığı projesini bu özellik üzerine çalıştık
Cevaplar devam edecek ......
kırmızı
cevaplarım devamı...
sorumun cevaplarının devamını
unutmadığınızı umut ediyorum...
niyazi
Turk
mimarisinin dunyadaki bugunki konumu nedir?
Turk insaat sektoru, afgan pazarindan umutlumu?
Gökhan
Avcıoğlu
bluesaint
özgünlük kavramına farklı yaklaşım
Yapıların özgün olması
konusuna bir kez daha dönecek olursak;
Küreselleşme, aynılaşma sorunsalı ve mimarlıkta kimlik kaybı gibi başlıkları
göz önünde bulundurarak yapının "özgün olma" halini ve işlerinizi
tanımlayabilir misiniz? (tanımlamak doğru terimse)
(diyaloğun tamamını yetişip tarayabilmiş değilim. konuya değindiyseniz özür
dilerim)
Gökhan
Avcıoğlu
Kika
Gökhan Avcioglu
Gökhan bey,
1. Okullarda verilen mimarlik egitiminin yeterli oldugunu düsünüyor musunuz?
Sizin de mimarlik derslerine girdiginiz bilgisini edindim. Bir uygulama örnegi
bile bulunmayan yüzlerce ''hoca''mizin bizleri yetistirmesi ne derece dogrudur?
Bu sistem sizce degistirilebilir mi?
2. Türkiye ve yurtdisinda en begendiginiz yapi-lar hangileridir? Neden?
3. Ilham periniz var mi? Kendinizi hic verimsiz hissettiginiz zamanlar oluyor
mu?
4. Gökhan Avcioglu mimar ve birey olarak kimdir?
5. Istanbul'da mimari acidan neleri degistirmek isterdiniz? Neden?
6. Beyoglu gibi Istanbul'un kalbi olan bir semtte, tabelalarin durumuna ne gibi
bir yorum getirebilirsiniz? thanks
Gökhan
Avcıoğlu
Soruların için çok teşekkür
ederim ama bu soruları daha öncekilerde cevaplamıştık.
cin
çocuk
sıkkın mimarcık
soruları cevaplama tarzınızı
sevdim...insanların sataşmalarını seviyorsunuz..sanırım sado mazo yönünüzü
sergilemişsiniz...
anlayamadığım eleştiri kaynaklarının nasıl saygınızı kazandığı?....
yani şunu deseniz çok daha kolay olacak..ben eleştiri yapıcak formasyona
sahip değilim.
bunu sizi aşağılamak amacıyla söylemiyorum...
dünyanın heryerinde varolan global yapılar yapan ama bunların üzerinde konuşma
yapamayacak birisiniz....
iyi eğlenceler, keyifli bir forum oluyor
Gökhan
Avcıoğlu
uğur tanyeli, şevki
pekin, süha özkan, richard rogers, philip gumuschdjian, micheal sorkin, peter
eisenman, zaha hadid, sulan kolatan, william mc donald, massimilliano fucsas,
marc bretler, su11... mesela mesela projelerimde benim önem verdiğim kritik
veren insanlar oldular......
Ayrıca aynı insanların soru sormalarından işgalinden sıkıldık
hope
Sayın Avcıoğlu,
Yoğun olarak karşılaştığınız esinlenme-etkilenme sorularına karşı
vermiş olduğunuz cevaplar, eminim benim gibi yolun başında olan diğer genç
mimarları da hayal kırıklığına uğratmıştır.
Çalışmalarınızın ne kadar özgün olduğunu düşünüyorsunuz, soruma
vermiş olduğunuz cevabınız;
"Sizin bakış tarzınız daha çok güzellik yarışmaları ya da başka
sanatlar için kullanılabilir.... Ben bu yaşımda ve bugüne kadar; yaptıklarımın
özgün olması için çalışmadım. Mimar olmak cocukluktan beklediğim birşeydi
fakat 1980’lerde ne, nedir diye kavradığımda şoka uğradım; iki mimarlık
vardı, Reel mimarlık ve Mimari... "
Doğrultusunda özgün olmak gibi bir kaygınız olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Mimarlığın bir güzel sanat dalı olduğu gerçeğini gözönüne aldığımızda
sizin bir sanatçıdan daha çok iyi bir tüccar olmak gibi bir kaygınız olduğu
sonucuna varıyorum. Acaba yanılıyor muyum?
Eğer böyle bir kaygınız gerçekten varsa, neden ticareti daha kolay
yapabileceğiniz bir mesleği tercih etmediniz?
Yok eğer ben tüccardan önce iyi bir mimarım diyorsanız, sanatçının özgün
kişiliğini nerenizde taşıyorsunuz?
Gökhan
Avcıoğlu
kika
Forumu büyük bir
keyifle okuyorum. Itiraf etmeliyim ki yorumlariniz, bilgi hazineniz ve
cevaplariniz karsisinda diplomami yirtip atmayi düsündüm.
Bazi noktalara getirdiginiz aciklik karsisinda projelere kimi zaman ne kadar
kisir baktigimi görüyorum.
Aslinda mimar olmayi sanatci olmakla esdeger tutuyorum ama bunun da cok az bir
kesim tarafindan böyle görüldügünü düsünüyorum.
Gercek anlamda kendimizi ''mimar'' olarak görebilmemiz icin daha cooook
okumamiz, GÖRMEMİZ, etüd etmemiz gerektigini görüyorum. Umarim is
arkadaslariniz sizden yeterince faydalaniyorlardir!
Ilham verici foruma devam!!!
salih
küçüktuna
kika...
G.A bilgiyi bizimle nasıl paylaşır??…
Bugün oluşumu devam eden korkunç büyüklükte bir veri tabanına sahibiz, öğrenecek
çok şeyimiz var…Socrates “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir”
derken bizim sahip olabileceğimizden çok daha azına sahipti…biz somut
bilgileri tek tek anlamak yerine, onları asıl “ilgilendiğimiz” mimarlık
ile kurgulamaya çalışıyoruz…. Sistematik bir bilgi dolaşımı yerine
“rastlantısallığı” kullanıyoruz. Asıl tartışmalarımız da bu
tezlerden doğuyor …zaten somut bilgiyi tartışmaya da gerek yok….
Birbirimizi dinliyor muyuz?? Zaman zaman…fikirlerimizi kabulleniyor muyuz?? Çoğu
zaman hayır…yani tıpkı koku molekülleri gibi bilgi ofisin bir ucundan diğerine
dolaşıyor, bazen arkamdaki kitaplıkta, bazen önümdeki PC de, bazen
radyoda…..G.A ise bu saydıklarım içerisinde hepsinden daha fazla bilgiyi başkalarına
anlatmaya istekli bence… Bir soru daha vardı Forum’da; G.A nelerle beslenir
diye??…..sanırım besininin bir kısımını sürekli okuduğu, gördüğü,
yorumladığı şeyleri bize sıkılmadan ve durmadan, heyecanla anlatarak,
adeta “başımızın etini yiyerek” sağlıyor diyebilirim…
SK
gadarchitecture
Ofisten
selamlar 
GÖKHAN AVCIOĞLU
DURMUŞ DİLEKÇİ
UFUK ALPASLAN
YASEMİN ARPAÇ
ASLI AYDEMİR
DEFNE ÖNEN
OĞUZ CANKAN
SALİH KÜÇÜKTUNA
SELAHATTİN EMİR
SABAHATTİN EMİR
TUFAN ÇAKILKAYA
HAKAN AYGÜN
İDİL ÖZBEK
KEREM TÜRKER
markit
Soru
Sorularım diğerlerine göre
tuhaf gelebilir, umarım bayağa eleştiri aldığınız bu forumda yanlış
yorumlamazsınız:
1) Piyasanın en tanınmış mimarlarındansınız. Ancak yanlış bilmiyorsam
mimar kökenli bir aileden gelmiyorsunuz ve Selçuk Üniv. gibi mimarlık eğitiminde
pek adı duyulmamış bir okuldan mezunsunuz. Belki de Türkiye'de tanınan 4-5
okul dışında bir üniversiteden mezun olup ismini duyuran ilk mimarsınız.
Üstelik şimdiden yurtdışında da iş yapıyorsunuz. Bunu siz nasıl
yorumluyorsunuz? Olağan mı yoksa sıradışı mı?
2) Herhalde piyasada belli bir üne ulaşmış en genç mimarlardansınız.
10-15 yıl sonra doyuma ulaşıp bıkacağınız korkusunu yaşıyor musunuz?
3) Önünüze iş geldiğinde, bu işi konusu nedeniyle kabul etmediğiniz oldu
mu? Mesela Kadıköy Yeraltı Tuvaleti Projesini yaparken ilerde "tuvalet
mimarı" olarak adlandırılmanız durumu aklınızdan geçti mi?
Teşekkürler...
Gökhan
Avcıoğlu
Hep tuvalet mimarı olabiliriz bundan sonra da hep tuvalet
yapabiliriz...atalarımız da tuvalet yaparlardı. Romalılar da, Selçuklular
da, Osmanlılar da......
oguz
cankan
Kadıköy yeraltı tuvaleti, mimarlık hayatımın ilk gerçek şantiye
tecrübesi olması nedeniyle bu bakış açısındaki eksik bir noktaya temas
etmek istiyorum.
Binaları fonksiyonları yüceltmez, önemli olan çevrelerine getirdikleri
mimari katkı olarak değerlendirdiğimizde ve bunun fonksiyon ilişkilerini tanımladığımızda
doğru çözümlere ne kadar yaklaştığımızdır.
Bu şekilde bakıldığında yapısal sorunları maksimum ölçüde yaşadığımız
deniz seviyesi altı yapısı ve tesisat çözümlerinin karmaşık ilişkileri
anlamında bu bina tüm öğrencilerin mimarlık hayatları başlangıçlarında
ilginç deneyimler taşıyabilir.
Efes'i gezerken ihtişamlı kütüphane binasından sonra en çok ilgiyi çeken
mekanların başında tuvaletler gelmez mi??
pepe
Gökhan Bey,
Alıntılarınızın menşeini bulmak için hafiyelik yapmaya gerek yok sizin de
becerdiğiniz gibi literatürü takip etmek yeterli...
Forum vasıtasıyla bu imkanı bulamayan arkadaşların ufuklarını açmak
istedim. Yapılanları değerlendirirken gerçekleri görsünler diye...
Biraz da sizin yaptıklarınıza bakıp, öz eleştiri yaparak, "herkes
yutmuyor" diyeceğinizi umut ettim.
Pek maalesef okuduğum cevaplardan durumunuzdan mutlu olduğunuzu, geceleri mışıl
mışıl uyuduğunuzu anladım.
Üzüldüm...
Bu vesile ile sizi daha iyi tanıma imkanı veren Arkitera ekibine teşekkür
ediyorum.
Ancak onlardan ricam daha net takip edilebilmesi ve hangi sorulara cevap verilip
verilmediği anlaşılabilmesi için, soru cevap sitemini alt alta yayınlamalarını
öneriyorum.
Böylelikle Gökhan Bey'in neye cevap verip nelere vermediği daha net anlaşılırdı...
kika
Su anda hangi proje üzerinde ''brainstorming'' yapiyorsunuz?
Yeni bir patlamaya hazirlikli olalim mi? 
rcl
Sayın Avcıoğlu,
Changa restoran'da ki cam döşemenin uygulamasındaki malzemeler ile ilgili
bilgi verebilirmisiniz...mesela cam kalınlığı, taşıyıcı sistemi gibi..
şimdiden teşekkürler
Gökhan
Avcıoğlu
3x12 mm lamine cam fakat camın
boyuna göre kalınlık değişebilir.
Burada 6 kişi üzerine çıkıp zıpladık birşey olmadı.

Şaka şaka ! Tabi ki proje aşamasında
hesaplanıyor. Yapımcısı Gedik Cam
GAD Mimarlık'tan Oğuz
durmus
dilekci
genel değerlendirme
Bu foruma iş Yüzünden üzülerek
Bodrum'dan katılıyorum...
Bu forumda ofiste olamadığım için de çok fazla bilgi alışverişimiz
olamadı.
Forumun amacı "Türkiye için mimarlık anlamında herşeyin mükemmel!!!?
olduğu bir yerde gerçek tartışılması gereken şey nedir "olmalıdır?
Bizler üretilenler kadar düşünülen veya düşünülmüş şeyler üzerine
tartışmayı doğru buluyoruz. Herkesin kritik ettiği ve nedense hep etkilenme
ve esinlenme kriterine dayalı bir tartışmanın ne kadar sığ olduğunu
sorgulamak bile gereksiz. Çünkü hiç bir şey yoktan varolmaz her bilgi bir
öncekini üzerine gelir... İnsanların kendilerini "poppea' nın peçesi"
nin arkasına saklayarak, "bilirkişi" edasıyla yaptıkları ve bütün
saygın kritikçi ve yorumcuları "mimarlığın gelişiminden
bihaber" şeklinde hafiyelik yapmalarını anlamsız buluyorum. bu forum,
bizim ne yaptığımızı değil, nasıl yaptığımızı sormanız ve hatta öğrenmeniz
ve bu öğrendiklerinizi kendi vizyonunuz ve dünya vizyonu için değerlendirmeniz
için hazırlanıyor. Ancak üretmekten ve hatta düşünmekten yoksun kişiler
beyin açıcı ürünlere bile tahammül edemiyorlar... Türkiye'deki mimarlık
camiasının kıskanç ve düşünce üretmekten sığ kişilerden arındırılması
ve sorgulamaların ve soruların nasıl sorulması gerektiğini bilen kişilerin
bu foruma katılmaları gerekmektedir. Üretmeyen yeni bir şey getirmeyen ve
hatta forumun bu tarafında olmak için herşeyini feda edebilecek bu yorumlama
özürlü insanlar, böyle düşündükleri için soru soran tarafta yer alıyorlar
ve belki hiç bir zaman bizim gibi yaptıkları hakkında cevap
veremeyecekler... Çünkü onlar çoğunlukta ve o çoğunluğun ürettiği Türkiye
bu durumda... Bizler bu kıskançlıklardan uzakta bu dünyaya, bu Türkiye'ye
nasıl düşünülmüş, üzerinde kafa yorulmuş, aceleye gelmemiş yapılar
yapmanın ve tasarlamanın üzerinde duruyoruz. Bazı arkadaşların tüccar
yorumu yapıyor ki bu arkadaşlar gerçekten hiç bir şeyi anlamıyor-tüccar
gibi düşünsek bu ürünler burada tartışılmazdı. bizler masterpiece yapıyoruz,
bu yüzden tartışılıyoruz... bir projenin gelişim evrelerin ve uygulama
evreleri çok badireli bir dönemdir. önemli olan da bizim kışkırtıcı
projelerimiz için nasıl oluyor da böyle müşteriler bulabiliyoruz ve bunları
nasıl yapabiliyoruz. Bumların keşke bilebilseniz ve siz de biraz beyninizi
zorlayarak üretebilseniz...
kika
Gökhan bey,
Sanirim forumdan biraz sikildiniz ve herhalde daha ilginc projelerle ilgilenmeye
baslamissinizdir, süremiz de doldu nasilsa.
Eger offline olacaksaniz siki bir son söz rica ediyorum sizden.
Diplomami yirttiktan sonra yaktiracak cinsten

ratio
Kika...!
burada bir son söz yok...G.A. mimarlığı devam edecek....diğer mimarların
da...mimarların bir sorumluluğu olmalı ben yaptım oldulara karşı...(Neden
böyle yaptın gibi....) Bunu bizler tartışmalıyız... bazılarımız negatif
eleştiriler getirdi bazılarımız pozitif...ama bir kamu oyu oluştu...Bu bir
kavga değil kaznılacak ve ya birisi yere serilince bitecek...
Buradakilerin çoğu genç mimarlar ve ben gelecek için çok sevindim...Bakış
açımız;
özgün olmaya çalışmak ve mimarlığın sade dilini kullanıp daha iyi bir dünyaya
katkıda bulunabilmek olarak kalabilirse ne ala....
diplomanı yırtmadan/yakmadan once bunu bir düşünmelisin.... )
zaten bir işe yaramıyor....yarıyor mu?
hope
engel olmak ya
da olmamak....
Sayın Avcıoğlu,
ARAS BURAK'a vermiş olduğunuz yanıtta;
"Türk mimarlarının önlerinde ne engeller var? En büyük engel
kendileri. Millagro’ya, Hope’a, Pepe’ye bakın anlarsınız.... Hafiyelik
yapmaktan tasarım yapanların ulvi dünyalarına katılamayacaklar...."
dediniz.... Keşke ürünlerinizi özgün olanlarla bağdaştırabilmek için
hafiyelik yapmak zorunda kalsaydık.....Ama korkarım buna hiç gerek
olmuyor....
Ve engel olmak konusu...
Korkarım özgün olmayan ve bu kaygıyı içinde taşımayan bir mimarlığı
kabul edebilmem söz konusu değil.
Benim görüşüme göre, Türk mimarlığı önündeki en büyük engel siz ve
sizi takdir ederek Türk mimarlığı adına sizi söz sahibi yapan diğer
engellerdir...
kika
Baskasini
elestirirken gelebilecek elestiriyi kabul etmek te bir erdemdir sevgili Hope!
ratio
Sözün kısası
Aşağı yukarı bütün
mesajları okudum sanırım....
Bu forumu takip edenler iki konuda çarpışmış durmuşlar :
1. Gökhan Avcıoğlu kopyalar....
2. Gökhan Avcıoğlu kopyalamaz....Bütün halinde esinlenir....
... birde bozacının şahidi şıracılar var onlara birşey demiyorum...
Bu forumlar dizisini uzun suredir takip ediyorum ve baska mimarlar da geldi
buraya ama hiçbiri kopyalamak ile itham edilmedi...Bu G. A. ile ilgili bir çekememezlik
olmamalı ... Kişisel garez gibi bahaneler bu bağlamda yersiz diye düşünüyorum...
Bunu G. A. düşünmeli....ve cevaplamalı...
Kendisi bir fenomen haline gelmiş durumda....Deneysel çalışmalarına da çok
saygı duyuyorum ....Devam etsin ki biz de bir şeyler öğrenelim....Ama lütfen
ikinci baskılar olmasın..! Benin kişisel olarak bu yogun esinlemeler dışındaki
proje ve uygulamalarınıza bir söyleyeceğim yok...Sonuçta her mimarin bir
proje tasarlaması var....
Bu durumda Gökhan Bey,
Ben söyleyeceklerimi söyledim...sıra sizde ....
Not : Bu arada konu Gökhan Avcıoğlu Mimarlığı olduğu için insanların
nick (takma adları ile ne alıp veremediğinizi anlamadım...Hasan hüseyin
ahmet mehmet...Mühim olan G.A.nın cevapları....
Gökhan
Avcıoğlu
Sevgili Ratio
Sanırım benden aşağı yukarı bir 10 yıl daha genç bir mimarsınız...hope,
pepe, millagro,cin cocuk, arman da öyle...telaş etmeyin ve mimarlık
kariyerinizde projeler elde etmeniz için biz size asla engel değiliz. Bizim
ofisin cinleri (burada da acarlar var..) sizleri tanıyor çıktılar. Proje
yaklaşımlarınızdan, projelerinizden, açıklamalarınızdan bizden çok daha
piyasa koşullarına yatkın projeler ürettiğiniz, ısmarlayıcılar açısından
bizden daha risksiz olduğunuz anlaşılıyor.
Türkiye’de yeterince bina ihtiyacı var fazla bile, yetişemeyeceğiniz
kadar.... sizin torunlarınıza bile kalır. Dünyadaki “bütün mimarlığı
kurtarmaya” ömrünüz yetmez..
Bizim projelerimizden sevdikleriniz sevmedikleriniz karşı olduklarınız,
özgün bulmadıklarınız olabilir ama biz ofis olarak iyi yada kötü
yeterince mimarlıkla ilgilenilmediğini düsünüyoruz genel olarak buralarda.
Şu diyologa bile yazı yazan kişiler hep aynı, sen, ben, o, biz, siz, onlar.
Onlar da ekrandan başlarını kaldırıp binaları, ofisleri ziyaret etmek
gerçekten tasarımla ilgilenmek biraraya gelmek yerine kendi çan kulelerinden
yere inmiyorlar..
Sehirlerle, yapı sektörünün sorunları özel bir politikayı, ele alışı
hak ediyor. Hatta bır mimarlık bakanlığını.. (imarda mimardan geliyor ama
kelimeler birbirine yabancılaşmışlar). sadece burada degil, heryerde....
Hollanda ve Japonya genel gidişten belki biraz farklı.. çünkü onların
toprağa ihtiyacı var artificial olarak konuya toprağın elde edilmesinden başlamak
zorundalar.
Oralarda da bu sefer ”fazla dokunulmuşluğun”, “süperliğin” side
effecti var... bunu tartışıyorlar.. Super dutch bir kara kitap mesala. Herkes
pişman. Bu kitap dünyada ciddi tepki aldı. Faşist bir kıtap bile sayılabilir
kimilerince, neredeyse..
Tokyo adres bulamıyacağınız kadar karışık ve sorunlu.. Newyork altyapı sıkıntısı
çekiyor. Yüzyılönce herşey yapılmış ama şimdi eskimiş. İstanbul da
yüzyılda hiçbirşey yapılamamış.. Zaman nedeniyle şartlar eşit.
Hollanda’nın yeni proje yapacak Türkiye kadar yeterli alanı yok.. Dolayısıyla
şartlar eşit...500 milyonun 5milyardan %10 un %90 dan cok daha olanaklı ve şanslı
olduğu bir dünya üzerinde Türkiye nerede. Niçin ve niye... ve Türkiye’li
mimarlar olarak biz nerdeyiz. Ve Arman, Rotterdam’a davet edecek mimar bulamadığından
yakınıyor..
Buralarda mimarlık yeni başlamadı ki asırlardır var. Sadece yeni ve modern
fikirlerle yapmakta sıkıntımız var ama yapmaya çalışıyoruz... daha
acelemiz nedir... ayrıca han t. oralarda bir bina yapmaya başladı bile. Bizim
de henüz olgunlaşmamış bir projemiz var Amsterdam’la ilgili. Çok turistik
bir yer oldu ve yerlileri başka yere kaçıyorlar. Birde İstanbullular’ı
düşünün. Turistten bunalacak kadar turist geliyor, daha ne isterler.
Holandalı mimarlar da burada yapsalar düşündüklerini, siz güzel bir
köprü olsanız..
bundan sonra ne olacak. Esas soru bu.
”ben buradayım ey sevgili okuyucu,. sen neredesin.”
pilot
Diyalogtan
Sonra
Diyalog sirasinda orada
degildim ama simdi tum mesajlari Gokhan Avcioglu' nun cevaplari ile beraber
okudum. Bir kac seyi soyleme geregi duydum acikcasi.
Yapilan tartisma cok sig ve kisitli gorunuyor. Yani uretmeye degilde oturdugumuz
yerden uretilenleri kiskanclikla karisik elestirme tarzi yuzunden bircok sey
geride kaliyor. Daha cok heyecanli olmali sanki gencler olarak. simdi
"heyecanli olmak ne demek" diye sorulacak. heyecanli olmak demek GA
nin actigi kapiyi sorgulama rahatligina sahip olmak. "herseyi" konusup
tartisabilme olgunluguna ve entellektuel seviyesine sahip olmak. Illaki
katilmaniz gerekmiyor yaptiklarina ama sormaya calistigi sorulari dusunup daha
degisik alternatifleri tartisabilmek. GA'nin sordugu sorular veya cevaplari
yetersiz geliyorsa eger, yeni cevaplar uretip onu sasirtmak. Surekli karsilikli
alisveriste olmak. Turkiye'nin sosyo-politik durumunun ardina siginip da hic bir
fikir uretmeyen insanlar hep olacaktir. Kafasina birseyleri takmis, ureten,
yazan, okuyan, Turkiye kosullarinda neler basarmis oyle insan tanidimki(paradan
bahsetmiyorum).
Mimari, "taklit" ve benzeri sig basliklarla elestirmek cok kolay bir
yol degilmi. Gectim taklit olmasina diyelimki taklit, (bu taklit tartismasina
hic girmek istemiyorum)bunun disinda birsey sunmuyormu bize allahaskina,
soylenecek baska hicbir sey bulunamiyor mu? Bu
"tartisma-elestiri-sohbet" uclemi cok daha uretici olmali. GA'a
yoneltilen sorular cogunlukla yetersiz bence. Kimse dogru durust projeleri
tartismiyor sanki.
Mesela GA nin endustri tasarimi ile cok ilgili oldugunu goruyoruz, kimse
Urbanizm ile ilgili soru sormuyor. GA nin bu konudaki dusunceleri nedir bilmek
istemiyor. Artik mimarlik kapali bir kutu -bir bina- olmaktan cikiyor, olcek ne
demek mimar icin?
Bir ara forumda "deli gibi surekli okumak" terimi geciverdi. Uzerine
dusunulmesi gereken bir olgu sanirim...
birol
ertekin
Opsiyonel
Sayın Avcıoğlu,
Bu mimarlık sohbetinin dışında sizinle ilgili merak ettiğim birkaç konu
var.
1) Hiç motorsiklet kullandınız mı? (Klasik ve tur motorsikletlerini kategori
dışı sayalım, dikkate almayalım)
2) Bungee Jumping yaptınız mı?
3) Ne marka araba kullanıyorsunuz? Almayı istediğiniz bir marka var mı?
4) Ferrari Modena 360'a bakarken ne hissedersiniz? Tasarımcı olarak böyle bir
araba ile ilgili kötü eleştrileriniz neler olabilir?
size küçük bir hikaye ve bir küçük soru..
japonya daki suzuki fabrikasının tasarımcıları dünyanın en hızlı ve
stable motorsikletini yapmak için çalışmaya başladıklarında önlerindeki
en büyük engel aerodinamikti. bunca yıllık birikimlerine ve teknolojilerine
rağmen yıllarca başaramadılar. bir gün çok genç tasarımcılardan biri
japonya da bir parkta otururken havada çok hızlı geçen birşey farkeder.
Orada oturan yaşlı birine bunun ne olduğunu sorduğunda kuşun Hayabusa
isimli tür olduğunu öğrenir. Dünyada yaşayan en hızlı ve havada en
keskin dönüşleri yapabilen kuştur. Suzuki firması bütün tasarımını kuşun
özelliklerine uygun bir hale getirir. Öncelikle aerodinamik yapısını ve kuşun
en büyük özelliği olan benzer hiçbir kanatlı hayvanda olmayan eşsiz ağırlık
merkezi sistemini uygularlar. Burun kısımı içinse yıllar süren hava tüneli
testlerine bile pek gerek kalmamıştır. Hafif alüminyum bir gövdeyi,
titanyum ve kevlar ile güçlendirip içine de işin en kolay kısmı olan 180
beygirlik 1300 cc'lik motoru koyunca ortaya rakipsiz bir tasarım harikası çıkar.
Bu gerçek bir hikayedir ve biraz daha özeti motorsikletin reklam broşürlerinde
bulunmaktadır. Ben bu motoru birkaç defa kullandım. Sizede şiddetle tavsiye
ederim.
Şimdi benim sormak istediğim, böyle ufak bir örnek gibi siz de doğal
hazinelerden faydalanırmısınız?
Teşekkürler
ilk sayfa >>
|