Mimarlar Odası'nın düzenlediği
ULUSAL FİZİKİ PLAN SEMİNERİ, bugün Ankara'da başlıyor
Mimarlar Odası'nın tarihindeki önemli köşetaşları arasında yer alan
"I. Milli Fiziki Plan Semineri" nden (1968) bu yana 34 yıl geçti. Süreklilik
göstermesi için "birinci" denilmesine rağmen ikincisi gerçekleşmeyen
bu seminerde dönemin temel beklentisi ve özlemi olan "ulusaldan yerele
fiziksel planlama hiyerarşisi" de sadece akademik eğitim söyleminde ve kısmen
de (uyulmadığında yaptırımın devreye girmediği) yasalarda önemsendi...
Aynı 34 yıllık sürecin uygulamadaki karşılığı ise, bu söylemin
tersini yaşama geçiren spekülatif imar politikaları oldu. Kısaca
"plansızlık" denilebilen, giderek de "plansız projeler"
salgınına dönüşen bu dönemin 2000'li yıllara taşınan temel göstergesi
de artık hemen her türlü yatırım için yer seçimini "yatırımcı
tercihine" bırakan yasaların ardı ardına gündeme gelmesidir... O kadar
ki, bu tür yasalar daha da çoğaldığında, fiziksel planlama kararlarını
üretenler ve arazi kullanımlarına yön verenler artık sadece "yatırımcılar"
ve "siyasetçiler" olacaklar. Mimarlar, şehirciler, teknik bürokrasi,
merkezi ve yerel yönetimlerin planlama birimleri ile buna yönelik karar
organları ise "plan gözetilmeden belirlenen" bu yer seçimlerinin
"teknisyenleri" ya da emir-komuta zinciri içinde görevlendirilen
"yürütücüleri" olmaktan öteye geçmeyecekler...
Aslında bu süreç, önemli oranda başlamıştır da diyebiliriz... Tüketim
ve rant ekonomisinin yapısal karakterinden kaynaklanan krizi "hukuk dışı
önlemlerle" ve aynı rant kaynaklarını "daha özgür
kullanarak" alabilmek için demokrasinin, toplumsal hakların ve Anayasa'nın
askıya alındığı 12 Eylül 1980 rejiminde, bu hedefin en güçlü engelini
oluşturan plan kavramına karşışı ilk büyük yasal darbe "Turizmi Teşvik
Yasası"yla indirildi... Ardından çorap söküğü gibi gelen diğer
benzer yasalar ya da yasa değişiklikleriyle, hemen her alandaki spekülatif
yatırımlar için yer seçimlerinin planlama engeline takılmadan gerçekleşebilmesi
sağlandı...
Bu sürecin eğitimdeki yansıması da mimarlıkla şehircilik arasına bir
duvar örerek, fiziksel planlamada yöresel kültür ve çevre kimliğini gözetmeye
yeterince ağırlık veremeyen bir "arazi düzenlemesi uzmanlığını"
etkin kılmak olurken, doğrudan planlama konsepti ve anlayış üzerindeki
etkisi de, üst ölçekli bölgesel ve nazım düzenlemelere bağımlı kalınmadan,
sadece yerel ve hatta noktasal bazdaki yapılaşma taleplerinin
"operasyonel" yaklaşımlarla karşılanabilmesine yönelik
"dinamik planlama" yöntemlerini geliştirmek şeklinde kendini gösteriyor...
Mimarlar Odası, yukarıda özetlenen işte bu gözlem ve saptamalar
ışığında; sadece mimarlığın ve planlamanın geleceği için değil,
genelde ülke ve kent topraklarının doğru, rasyonel ve geleceğin yaşam ve
kalkınma kaynaklarını da tüketmeyecek bir anlayış içinde kullanılabilmesi
için, gelişen koşullar ve güncel sosyo-ekonomik sürecler içerisinde nasıl
bir politika ve hukuk düzeninin örgütlenmesi gerektiğinin, geniş katılımlı
bir tartışma platformunda irdelenmesini, sorgulamasını ve yol gösterici
yeni sonuçların elde edilmesini amaçlıyor...
Bu amacın ürünü olan "Ulusal Fiziki Planlama Semineri"nin
hareket noktasında da 1968 yılındaki I.Milli Fiziki Plan Semineri sonuçlarının
2000'lerin başlarında yeniden değerlendirilmesine ve geçen 34 yıllık
deneyimden geleceğe dönük çıkarsamaların planlamadaki yeni gelişmelerle
birlikte yapılmasına özel önem veriyor.
Seminer Programına buradan
ulaşabilirsiniz.
Arkitera
|