Soykırım Anıtını 'Barışla'
Onarın
Iğdır 'daki Soykırım Anıtı'nın yıpranıp döküldüğü için onarılacağını
duyunca, 2000 yılının sonlarını anımsadım...
Prof. Dr. Metin Sözen ve Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu 'nun da
bulunduğu bir grupla Nahçıvan 'ı ziyaret etmek için Iğdır'a gittiğimizde,
Vali Mustafa Tamer bize bu anıtı da gezdirmiş, ancak bunu yaparken hem
harcanan çok yüksek paralardan hem de ''kışkırtıcı'' mimarisinden de yakınmıştı...
İzleyen günlerde ise Soykırım Anıtı'nın gerçekten de ''ırkçılığı''
ve ''şovenist düşmanlıkları'' körükleyen bir etki yaptığını, oysa artık
bu çağda tarihin anımsanmasına hizmet edecek yapılarda daha çok ''barış
özleminin'' öne çıkması gerektiğini yazınca, kızılca kıyamet de
koptu... (Cumhuriyet, 12 Aralık 2000)
Yıllardır Dilucu kapısındaki sınır ticaretini de tekellerinde tutarak güzelim
Iğdır ovasını ucuz mazota kurban eden ''ülkücüler'' , beni Türk düşmanı
ve hatta ''Ermeni ajanı'' falan ilan ederek, bu anıtı eleştirmemin ''Iğdır'a
hakaret'' demek olduğunu yazıp çizdiler...
Aynı gerilimli günlerde anıtın Azerbaycanlı mimarı Cafer Giyasi 'nin de
bana ''küsmesini'' anlıyordum; ama, Vali Bey'in bize söylediği eleştirilerini
daha sonraki saldırılar karşısında ''unutan'' bir tutum takınmasına da doğrusu
çok içerlemiştim.. *
Ne varki şimdi aynı valinin bu ''vefasızlığını'' giderebileceği yeni
bir durumun "onarım sayesinde" doğduğunu düşünüyorum..
Soykırım Anıtı, hemen tümü ''ırkçı-şoven milliyetçi ve siyasi Türkçü''
lüğü simgeleyen bozkurt, at, çift başlı kartal vb. gibi motiflerle kaplı
dev bir kaide üzerinde tam 43 metre yükselen (14 katlı apartman kadar) ''kılıçlardan''
oluşuyor...
Iğdır'ın hemen karşısındaki Erivan 'a doğru yükselen bu kılıçların,
anıta mimarınca ''barışı da simgeliyor'' dedirten tek özelliği ise ''çatılmış''
olmaları... Yani saldırı durumunda değil ''bekleme'' pozisyonunda bizi
Ermenilere karşı korumaları...
20. yüzyıl başlarında Ermeniler tarafından öldürülen Müslüman-Türklerin
toplu mezarlardan çıkartılan iskeletleri ve kafatasları da işte bu dev kılıçları
taşıyan kaidenin altındaki ''Soykırım Müzesi'' nde sergileniyor...
Şimdi kimi okurlar haklı olarak diyebilirler ki bu anıt, onarılırken nasıl
bir ''barış'' anıtına dönüşebilir?..
Azerbaycanlı ''duygusal'' mimarı incitmeden bazı önerilerimi özetleyebilirim...
Barış sarmaşığı
Örneğin, o çatılmış kılıçlar sık ve tam bir örgü gibi ''zeytin
dallarıyla'' veya defnelerle sarılıp, ''bağlanabilir'' ... Böylece sonsuza
kadar ''çatılmış'' kalacakları da bir barış sarmaşığıyla güvenceye
alınmış olur...
Anadolu uygarlıkları
Anıtın kaidesi ve kılıçların kabzalarındaki ırkçı motifler yerine de
Anadolu uygarlıklarının barışcıl ve hümanist kültür kalıtlarını
simgeleyen rölyefler yapılabilir... Böylece Anadolu ve Kafkasya arasındaki
bir ''kültür buluşması'' betimlenebilir...
Dostluk müzesi
Kılıçların altındaki müze ise katliam değil, her iki halkın tarihteki çatışmaları
dışında yaşadıkları ortak dostlukların ve hatta birlikte yarattıkları kültür
ve sanatın örnekleriyle bezenemez mi?
Mimar Giyasi ve diğer yetkililer bunlara ne derler bilemem... Ancak, şu
tamiratı gündeme getiren "eskimenin" sadece ''3 yıl'' gibi kısa
bir sürede meydana gelmesine de herhalde bir şeyler söylemeliler...
Öyle ya, boşa giden onca masrafın hesabını kim verecektir?
Hâlâ ''bekçisi'' için bile kadrosu olmadığı söylenen müzedeki kime
emanet edildiği belirsiz tarihi belgeler ve değerli eşyalar, şimdi de onarım
sırasında nasıl korunabilecektir?..
3 yıldır gerekli bakım için bile iki işçi çalıştırmaya para
bulamayanların "anıtımıza söz söyletmeyiz" demeye de hakları
olmasa gerek...
Gelin, hiç değilse şu onarım sayesinde "barışı" sağlayalım.
Anıtı da müzeyi de yine barış duygularıya kucaklayarak koruma altına alalım...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|