‘Deprem konutları ihalesinde şeffaflık
ihlal edildi’
Sayıştay, Marmara ve Düzce depremleri sonrasında Bayındırlık Bakanlığı
tarafından yürütülen faaliyetlerde, prefabrike konut ihalelerinin ‘hesap
verme sorumluluğu’ ve ‘şeffaflık’ ilkelerine uygun bir ortamda gerçekleştirilmediğini
tespit etti.
Sayıştay Başkanlığı tarafından Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’na
sunulmak üzere hazırlanan “Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın
Marmara ve Düzce Depremleri Sonrası Yeniden Yapılanma Faaliyetleri” başlıklı
raporda, kaynakların verimli ve ihtiyaçlara uygun bir şekilde kullanılmadığı
vurgulandı. Sayıştay denetçilerinin Yalova, Kocaeli ve Sakarya illerinde,
yerinde inceleme ve denetleme yaparak hazırladıkları raporda, “Deprem
sonrası faaliyetler ne kadar iyi yürütülüyor?” sorusuna cevap arandı.
1999 yılında art arda yaşanan iki büyük depremden sonra Bayındırlık
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ihaleler ve özellikle prefabrike
konutların yapımıyla ilgili çeşitli şaibeler ortaya atılmış, bu nedenle
Sayıştay tarafından hazırlanan denetim raporu önem kazanmıştı.
Prefabrike konut yapımının Devlet İhale Kanunu’nun kapsamı dışında
bakanlık makamının uygun gördüğü yönteme göre yaptırıldığı
belirtilen raporda, “Prefabrike konut yapım işinin Resmi Gazete’de ilan
edilmesi ve herkese açık olması rekabet ve açıklık ilkelerine uygun
olmakla beraber; işin yapılacağı yerin, miktarının ve isteklilerin hangi
kriterlere göre seçileceğinin belirlenmemiş olması rekabet ve şeffaflık
ilkelerine ters düşen uygulamalardır.” denildi.
Geçici konutların yapımında ortaya çıkan kontrol eksikliğine dikkat çekilerek
şu tespite yer verildi: “Geçici konutların yapımına ilişkin uygulamada
ortaya çıkan bir başka zayıflık yapılan işlerin kontrolü ile ilgilidir.
Teknik şartnamede, kullanılan malzemelerin niteliğinin montaj ve firesiz
demontaja uygun olması gerektiği belirtilmesine rağmen, yerinde yapılan
incelemeler sırasında görüştüğümüz görevliler konutları gözle
muayene yaparak kontrol ettiklerini belirtmişlerdir.”
Sayıştay, kalıcı konutların yapımında ortaya çıkan olumsuzluklara da
dikkat çekerek Bayındırlık Bakanlığı ve Başbakanlık Proje Uygulama
Birimi olarak iki ayrı kurumun görevli olması nedeniyle tip, büyüklük ve
maliyet olarak farklı konutlar yapılarak, hak sahiplerine eşit olmayan seçenekler
sunulduğunun altını çizdi. Bayındırlık’ın yaptırdığı tüm konutlar
merkezi ısıtmalı veya kombili iken Başbakanlık Proje Uygulama Birimi tarafından
yapılan konutların bazı yerlerde sobalı olarak tasarlandığına işaret
edilerek, farklı kalite ve büyüklükteki konutların hak sahipleri arasında
memnuniyetsizliğe yol açtığı ifade edildi. Sayıştay raporunda Bayındırlık
Bakanlığı’nın faaliyetleri ile ilgili altı çizilen tespitlerden bazıları
şöyle:
Doğrudan Bayındırlık Bakanı’na bağlı olarak çalışan Marmara
Deprem Bölgesi Afet ve İnşaat Genel Koordinatörlüğü, tüm iyi niyet çabalarına
karşın, koordinatörlüğün ve genel müdürlüklerin görev, yetki ve
sorumluluk alanları net bir şekilde belirlenemediği için istenilen verimli
ve etkin sonuçlara ulaşamamıştır.
Hasarlı binaların onarımı ile ilgili olarak Proje Müşavirliği Geçici
Uygulama Esasları Genelgesi’yle getirilen düzenlemeye göre projeyi hazırlayan,
inceleyen, onaylayan ile müteahhit ve fenni mesul aynı kişi olabilmektedir. Bütün
görev ve yetkilerin aynı kişinin uhdesinde birleşmesi orta hasarlı binaların
onarımı konusundaki kontrolleri ortadan kaldırmıştır.
Marmara ve Düzce depremleri sonrasında 4452 sayılı kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak çok sayıda kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarılmış
ve Sayıştay Kanunu, Devlet İhale Kanunu ve Muhasebe–i Umumiye Kanunu devre
dışı bırakılmıştır.
Sayıştay’ın denetim alanı ve yetkileri sınırlandığında verilen
yetkilerin ve tahsis edilen kaynakların ne kadar iyi kullanıldığını bağımsız,
tarafsız ve güvenilir bir şekilde raporlamak mümkün olamayacağı için, bürokrasiyi
azaltma, işleri hızlandırma niyeti ile getirilen sınırlandırmalar şeffaflık
ve hesap verme sorumluluğunu zafiyete uğratarak daha büyük sorunlara sebep
olmaktadır.
Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ile İller
Bankası arasında koordinasyonun sağlanamaması, konutların süresi içinde
bitirilememesine, hedeflere ulaşmada başarısızlığa ve maliyet aşımlarına
sebep olmuştur. Bu yüzden müşavirlik, kontrolörlük ve mühendislik
hizmetleri için fiyat farkı ödenmek zorunda kalınmıştır. Kalıcı
konutların yapımı da planlanan maliyetlerle tamamlanamamıştır.
zaman
|