reklam

29 Mart 2002 Cuma
Ana Sayfa
>
Haberler

Dağlar Dağlar ve Ormanlar...

Birleşmiş Milletler (BM) 1998'de, 2002 yılını Uluslararası Dağlar Yılı olarak ilan etmiştir. Karar, Gündem 21 (1992 Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı belgesi) doğrultusunda alınmıştır, dolayısıyla çevre bunalımıyla yakından ilişkisi bulunmaktadır.

Dağlarda yer alan ekosistemlerin kırılgan olduğu, o nedenle de su üretimi ve biyolojik çeşitlilik fırsatlarının elden kaçabileceği bilinmektedir. Dağlarda yürütülmekte olan geleneksel üretim sistemleri de kolayca elden çıkabilecek yapılardır. Dolayısıyla kültürel zenginliğin ve toplumsal dayanıklılığın kaybedilmesi tehlikesi de söz konusudur.

Oysa, gelecekte yaşanacağı kesinlik kazanmış görünen su sıkıntısı dikkatleri dağlara çekmektedir. Gerçekten dağlar yerkürenin ''su şatoları'' dır, ancak, nedense, su ile ilgili sorunlar ele alındığında, depolama, iletim, dağıtım, sulama teknikleri.. üzerinde yoğunlaşıldığı halde, suyu üreten ve arz eden dağlarda nelerin yaşandığı ve bizi hangi olumsuzlukların beklediği pek konu edilmemektedir. Henüz kaybedilmemiş ya da tahrip olmamış bulunan gen, tür, ekosistem ve süreç zenginliği, kısacası biyolojik çeşitlilik yanında, dağlarda yaşayan insanların yüzyıllardan, hatta binyıllardan geçip gelen kültürleri de ilgi odağı haline getirmektedir dağları. Su sorunu konuşulurken bir kenara konuluyor olması gibi, kültürün ve sosyoekonomik dengelerin korunması sorunu ele alındığında da dağlar adeta unutulmaktadır.

Bütün bunlara bağlı olarak, ama nüfus ve gelir artışının da etkisiyle dağlar; kültür, ekoloji, av, tarih, sağlık.. turizminin ve boş zaman değerlendiricilerin (rekreasyoncuların) da hedefi ve tutkusu durumuna yükselmektedir.

Kısacası dağlar günümüzde içerdikleri olanaklar ve değerler yoluyla sanki bir görünmez el gibi, eteklerindekilere, ovadakilere.. iyi yaşam nitelikleri ve gelir sağlamaktadır. Koşullar yerine getirilirse yakın ve uzak gelecekte de dağlar yaşam niteliklerini geliştirebilecek büyük bir güç durumunda olacaktır.

Gelin görün ki, dağları mekân tutmuş toplumlar ile bitki ve hayvan varlığı tehdit altındadır ve ovadakilerden, onlara sağladıkları bu yaşamsal desteklerin karşılığını görememektedir. Başka deyişle, ortaya çıkan olumlu sonuçların adil olarak paylaşılması yaklaşımı yer etmiş değildir. Dağı ve ovasıyla sistemi bütünlüğüne görme konusunda miyopluk söz konusudur, dağların işlevleri görmezden gelinmektedir.

Ormanlarımızın ancak dağlarda varlığını koruyabildiği düşünülürse orman köylerinin ve dağ köylerinin örtüştüğü de ortaya çıkmaktadır. Belki elli yıldır dağları, ormanları ve insanıyla birlikte sorun yaşayan ormancılık, orman köylerini, dolayısıyla dağ köylerini kalkındırma düzeni kuran (Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü- Orköy) ilk meslektir. Ne var ki Orköy'ün desteklendiği söylenemez. Oysa Rio 1992'nin en önemli sonucu yoksulluğun, doğal kaynakların yıkımında birinci sırada yer aldığıdır.

Yalnızca bir bölge ya da ülke ölçeğinde değil, yerküre ölçeğinde etkisi olduğu da düşünülürse, dağların olumlu sonuçlarının adil olarak paylaşılması ve burada yaşayanların kültürlerinin korunması daha da büyük bir önem kazanmaktadır. Bunun en kısa ifadesi, dağların sürdürülebilir yönetimidir ve bunda tüm dünyanın çıkarı, karşılığında da sorumluluğu söz konusudur. Oysa 1992'den bu yana, bu konferansta kararlaştırılan, finansal ve teknik destek sağlamak üzere etkin bir küresel düzen kurulması işi savsaklanmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi, az gelişmiş ülkeler daha da yoksullaştırılmış ve bu ülkelere akarsular, denizler ve rüzgârlar yoluyla kirlilik ihraç edilmiştir. Bir yanda Orköy'ün düşünüldüğü ve Dünya Dağlar Yılı'nın örgütlendiği; diğer yanda Orköy'ün kaynaklarının daraltıldığı ve 3. Dünya'nın yoksullaştırıldığı dikkate alındığında, hem ülke ölçeğinde hem yerküre ölçeğinde ikiyüzlülüğün yaşandığı da ortaya çıkmaktadır.

Bütün bu olumsuzluklara karşın bir dağlar zengini olan ülkemizde dağların sürdürülebilir yönetimi doğrultusunda başarılı olunması gerekir. Zira dağların yıkılan ekosistemlerinin ve dağılan toplumlarının geri kazanımı belki de hiç mümkün olmayacaktır. Başarısızlık erozyon, sel, susuzluk, verim düşüşü, göç, kültürel yıkım.. demektir, dağlardaki zenginliğimizin yitirilmesidir.

Öteden beri bu kırılgan dengenin farkında olan ve dağlık ve ormanlık alanlarda çalışan bir mesleğin odası, Orman Mühendisleri Odası, 20-22 Eylül 2001'de Altınoluk'ta başta Edremit, Altınoluk ve Zeytinli beldeleri olmak üzere 12 beldenin desteği ile 1. Kazdağları Sempozyumu'nu gerçekleştirmiştir. Çeşitli alanların akademisyenlerini ve teknisyenlerini, yerel yönetimleri, sivil toplum örgütlerini ve halkı katarak Kazdağları'nın sahip olduğu değerleri ortaya çıkarmak, bilinç ve ilgi yaratmak, bilgi boşluklarını ortaya koymak, darboğazları belirlemek ve geleceği tasarlamak amacıyla düzenlenen ve baştan sona eksilmeyen ilgi ile süren, son derece yararlı ve heyecan yüklü bir etkinlik yaşanmış bulunmaktadır. Yerel yönetimlerin katkıları ve sempozyum süresince dile getirdikleri çağdaş ilkeler ve öneriler gelecek için ümitli olmak gerektiğini göstermiştir.

Ve açıkça görülmüştür ki yüzde yetmişi ormanlarla kaplı olan ve bir milli parkı da içeren Kazdağları kütlesi, yeryüzünde pek az dağa nasip olan olağanüstü nitelikte ve çeşitlilikte değere, etkinliğe ve dolayısıyla olanağa sahiptir. Ancak karşı karşıya olduğu tehlikeler de bir o kadar büyüktür. Hem ülke için hem yerküre için örnek olabilecek bir öncü çalışmanın Kazdağları 'nda ortaya konulması da önem kazanmış durumdadır. Orman Mühendisleri Odası'nın 2002'de dağlarımızla ilgili yeni bilimsel ve teknik etkinliklere hazırlandığı bilinmektedir.

Sonuç: Görebildiğimiz kadarıyla Kazdağları 'nı, ekonomisi, ekolojisi, sosyokültürel yapısı ile tehdit eden en önemli içsel nedenler, yerleşimlerin genişlemesi, su dengesinin bozulması, kırsal gelirlerin azalması ve bunların kaynağında yer alan eşgüdüm ve plan eksikliği olarak dile getirilebilir.

Başlıca dışsal tehdit kaynakları ise şu ''sabıkalı'' küreselleşmenin etkileri ve ''sınır aşan kirlenmeler'' olarak örneklendirilebilir.

Bu sıkıntıları aşmak üzere, kurumlararası eşgüdümü zorunlu hale getiren, yani bağlayıcılığı olan bir eşgüdüm mekanizmasının kamu yönetim hukukuna kazandırılması, Kazdağları yönetim erkinin oluşturulması ve Kazdağları yönetim planının ve buna bağlı olarak arazi ve etkinlikler planının yapılması gerekmektedir.

Kazdağları 'nın görkemini Zeytinli Belediye Başkanı 'nın şu sözleri özetleyebilir: Kazdağları yerleşilecek değil ziyaret edilecek bir değerdir.

llık olan 130 kavran ağacını kurtarmanın yollarını arıyoruz.” dedi.
Cumhuriyet - Dr. Uçkun GERAY İst. Üniversitesi Orman Fak.

 

Mart 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Haydar Karabey 2 Nisan Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk olacak...

Haydar Karabey hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya, Diyalog'a katılmak için  buraya tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz