reklam

1 Nisan 2002 Pazartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Eşsiz eserler enkaz altında

Eşsiz eserler enkaz altındaKamuoyu, sanat ortamı ve medyanın baskısıyla Kültür Bakanlığı'nca yakın zaman önce satışı durdurulan ve halen Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilen 'İktisat Koleksiyonu'ndaki 280 tablonun nerede sergileneceği, hâlâ belli değil.

Bakanlık, koleksiyonu sergileyebilmek için Ankara'ya yapılacak Çağdaş Sanatlar Müzesi ya da Beyoğlu Atlas Pasajı'ndaki restorasyonu süren Devlet Güzel Sanatlar Galerisi seçenekleri üzerinde yoğunlaşıyor.
Diğer bir ihtimal olan Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin haline baktığımızda ise, bambaşka çarpıcı gerçeklerle de yüzleştik. İçindeki 4 bini aşkın yapıtla Türkiye'nin biricik resim ve heykel koleksiyonu ve onu barındıran Türkiye'nin ilk Plastik Sanatlar Müzesi'nin restorasyonu 'şart'. Bunu biz değil, müzenin bağlı olduğu Mimar Sinan Üniversitesi'nin rektörü İsmet Vildan Alptekin söylüyor!

X Ray cihazı bulunmuyor
Her gün ufak ufak kapımızı çalan şu 'Büyük Deprem'in olacağı da resmi ve gayriresmi her kesimin malumu. Hal böyleyken, tabloları ip yerine tellerle duvara asmak yeterli mi? Yüzelli yaşını geçkin bu binada Türk sanat tarihi 'korunuyor'. Ama nasıl? Mevcut koleksiyonun yüzde üçünü sergileyebilecek durumdaki müze, ödenek yetersizliği nedeniyle çatısı altına bir X-Ray güvenlik sistemini dahi alabilecek durumda değil. Çünkü sadece bu cihaz için bile 30 milyar lira gerekiyor ve bu para yok.

'Topluma kapalı müze'mi?
Prof. Tomur Atagök, 'İstanbul Sanat Müzesi Vakfı Başkanı' sıfatıyla kaleme aldığı 'Sanat Mekânı Olarak İstanbul' adlı bildiride, müzeden şöyle bahsediyor: "İstanbul'daki yaklaşık 45 müzeden 1937'de kurulmuş 150 yıllık, Batı anlamında Türk sanatını ve bazı yabancı sanatçıların eserlerinin bulunduğu MSÜ Resim ve Heykel Müzesi, sürekli olarak topluma kapalıdır. Müzenin bu içe dönük durumunun değiştirilmesi için üniversite yönetimi ve ilgilenen gruplarca muhtelif girişimlerde bulunulmuşsa da müzenin ne İstanbul ne de Türk sanatına katkısı olduğu söylenemez..."
Müzenin yeniden ayağa kaldırılabilmesi için gereken meblağ, MSÜ Rektörü İsmet Vildan Alptekin'e bakılırsa, bugünün koşullarıyla 7-8 trilyon liraya denk geliyor. 'Kaybedilecek hiç vakit yok' diyor Alptekin.
Daha geçtiğimiz günlerde yapılan bir müzayedede Beylerbeyi İskelesi'ni işleyen bir Hikmet Onat tablosu 110 milyar liraya alıcı buldu. Bunu ölçüt kabul edersek, içindeki eserlerin toplam değerine 'paha biçilemeyen' ve bunun için sigortalanamayan bir müze, MSÜ Resim ve Heykel Müzesi. Modern yangın dedektör tertibatı ve toplam 25 personeline karşın, yine de çok sessiz, tozlu, karanlık ve çürük zeminli koridorlarıyla vicdan ve sermaye sahiplerinin ilgi ve desteğini bekliyor. Binası TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na ait müzenin temizliği bile sorun. Temizlik malzemesi sıkıntısı çeken yapıyı sadece iki hizmetli temizliyor. Müze yönetiminde söz sahibi yetkililerle de
uzun uzun konuştuk. Sonuç? Müzede saklı sanat tarihimize bugün sahip çıkmanın yolu, daha kültürlü ve daha yetkili değil, ne yazık ki daha varlıklı olabilmekten geçiyor!

--------------------------------------------------------------------------------

'Bir müzenin anatomisi'
Özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden oldukça etkilenen MSÜ Resim ve Heykel Müzesi, kararmış tavan süslemeleri, eski sıva ve çatlaklarıyla adeta son yıllarını yaşıyor. Zeminindeki parkelerin bakımsızlıktan çürümeye başladığı binadaki bazı tabloların 'restorasyonu' ise hayli özensiz. Tablo çerçevelerinin gelişigüzel asıldığı bazı galerilerde, çerçevenin dahi resimden çıktığı anlaşılıyor. Müze Müdürü Nejat Eralp, müze binasının tam karşısında ise TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın 'yeni yönetim birimlerini kurmak üzere çalışmalarına başladığını' mahcubiyetle söylüyor. Oysa müze binasının tavanında -inanılmaz ama - delikler bile var. Müze, tablolara ait künyelerdeki bilgi eksikliği ve galerilerdeki eserlerin dönem sırası gibi 'küçük' rehber ve detaylardan da yoksun. Öyle ki, müzeyi tanıtan en kapsamlı şey, geçmiş yıllara ait bir broşür. Onda da 'Sabri Berke'nin ters basılmış
'Yoğurtçu' tablosu bulunuyor. (!)Kapalı galerilerin ne durumda olduğunu öğrenemediğimiz binada gezdiğimiz üç küçük odadaki resimler ise birbirlerine yaslı ve tozlu biçimde 'korunuyor'. Bazı heykeller kirden kararmış. Müzedeki Mahmut Cuda tablolarından biri, bir sanat galerisinde açılan sergi nedeniyle asılı durduğu yerinde şu sıralarda 'bulunmuyor', şaşırmayın. Eserlerin floresan lambalarla aydınlatıldığı müzenin eskiliği ve bakımsızlığı, müdür Eralp'in makam odasına kadar yansımış. Dökülmüş boyalarıyla, kirli ve köhne bir tavan... Bu tarihi binayı bugüne kadar maddi manevi ve estetik katkılarıyla en fazla sanatçılar ve akademisyenlerin sağduyusu getirebilmiş. Bunun için onları kutlamak gerekiyor. Peki yarın?

--------------------------------------------------------------------------------

'Müzenin asıl sorunu binadır'
MSÜ Rektörü İsmet Vildan Alptekin başta olmak üzere, daha önce Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi Müzecilik Grup Başkanı olan müze müdürü ve tarihçi T.Nejat Eralp, Sanat Tarihçisi Prof. Semra Germaner, Heykeltıraş Meriç Hızal ve Rektör Yardımcısı Beril Anılanmert ile buluşuyoruz.
Sorular cevaplarla, sıkıntılar açmazlarla yarışıyor.
Müzenin sorunlarına bugüne kadar nasıl yaklaşıldı?
Semra Germaner: Müze özellikle 17 Ağustos depreminde büyük hasar gördü. Atatürk'ün emriyle 1937'de kurulan müze, dönemin Türk Plastik Sanatları'nı bir Kültür Bakanlığı hassasiyetiyle korudu ve kolladı. Ancak o dönemden bu yana ne bina, ne de eserlerin korunması adına devletin buraya verdiği ayrı bir bütçe olmamış.
Bu kurumda yıllarca öğrencilik ve öğretim üyeliği yaptığım için bilirim. Bu, Halil Dikmen'in müdürlüğünde de, Prof. Kemal İskender'in döneminde de böyleydi. Bu insanların hiçbiri 'bana para vermeyin de ben burada oturayım' diye düşünmedi. Bu kurum yıllardır bütçe istemesine rağmen bunu alamadı. Müze özellikle D Grubu'nun verdiği, çok değerli eserlerle gelişti. Üniversite kendinden verdi. Bugün ise piyasada hangi imzaların tablolarının kaça satıldığı çok iyi biliniyor.
TBMM binaya sahip çıkmalı
Burası TBMM'nin binası. Sorumlu kişilerin sahip çıkması gerek. Çünkü mevcut sorunlar ne bir devlet üniversitesi, ne de vakıf üniversitesinin çözebileceği cinsten değil. Müzenin asıl sorunu binadır. Bunun yaratılacak bir bütçeyle giderilmesi mümkündür.
Bu binayı kampanyayla da kurtarmak mümkün değil. Önce devletten kaynak bulunmalı. Hatta ulaşabildiğimiz yurtdışı kaynaklar bile önce bizden bir şeyler bekliyor. Müzeyi bugüne kadar akademisyenlerimiz, bilgi birikimimiz ve eserlerimizle yeteri kadar besledik. Ancak daha fazla fiziksel katkı sağlayamıyoruz. Türkiye olarak bugün Avrupa Birliği'ne girmeyi düşünüyoruz. Ama böyle bir müzesi var olup da bunu ortaya koyamamanın sıkıntısını çekiyoruz. Eserlerimiz var. Fizik mekânımız yok. Üniversite, binanın restorasyon projesini hazırladı. MSÜ Plastik Sanatlar Araştırma Uygulama Merkezi ise kuruldu, çalışmak için günleri sayıyor.
Bilinmesi gereken bir diğer şey de, müzemize kişi ve kurumlarca yapılacak her türlü bağışa açık olduğumuz. Bize yapılacak bağışların karşılığında müzede kişi ya da kurumların plaketlerine yer verilecek.
İsmet Vildan Alptekin: Üniversite olarak başka projelerimiz de var. Burayı, Semra hanımın söylediği gibi yaparız yapmasına; ama bu bizim olanaklarımızla en az 10 yıl demektir. Bu müzenin o kadar vakti kalmamıştır.
Bu binada niçin ısrar ediliyor da başka bir mekân aranmıyor?
AIptekin: Evet bunda ısrar edilmeli. Çünkü bu tarihi müze binası, içindeki eserlerin mevcut zaman dilimine uygun düşüyor. Eserler, müzeyle dönemsel bütünlük oluşturuyor.


Müzedeki eserler
Müzenin envanterine şu anda 3 bin 792 resim, 446 adet ise heykel kayıtlı. Bunların 467 tanesi başta İzmir ve Ankara olmak üzere ülkedeki diğer müzeler ve galerilere daha önce dağıtılmış. Bu sayının 32'si heykel. Müzeye son 5 yılda dahil edilen yapıt sayısı 59. Şu anda müzede 108 resim ve 60 heykel sergileniyor. Müzenin sekiz deposunda toplam 3 bin 571 adet resim ve heykelden oluşan sanat eseri saklanıyor. Müze Müdürü Nejat Eralp 'kamuoyunda binaya MSÜ'nün sahip çıkmadığı' iddialarını şöyle cevaplıyor: "Bu bina, tarihsel süreç içinde kendi kaderine terk edildi! Osmanlı dönemi ve savaş yıllarında yeterince tahrip olmuş. Eğer restorasyon tümüyle tamamlanırsa, ancak 500'ün üzerinde eseri sergileyeceğiz. Binadaki sekiz galerimiz şu anda açıktır. Ancak bu, restorasyonla 20-25 galeriye çıkarılabilir."
Yarın: Müze için ne diyorlar?
Radikal

 

Mart 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Haydar Karabey 2 Nisan Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Haydar Karabey hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya, yapılan Diyalog'u okumak  için  buraya tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz