Eşsiz eserler enkaz altında
Kamuoyu,
sanat ortamı ve medyanın baskısıyla Kültür Bakanlığı'nca yakın zaman
önce satışı durdurulan ve halen Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilen 'İktisat
Koleksiyonu'ndaki 280 tablonun nerede sergileneceği, hâlâ belli değil.
Bakanlık, koleksiyonu sergileyebilmek için Ankara'ya yapılacak Çağdaş
Sanatlar Müzesi ya da Beyoğlu Atlas Pasajı'ndaki restorasyonu süren Devlet Güzel
Sanatlar Galerisi seçenekleri üzerinde yoğunlaşıyor.
Diğer bir ihtimal olan Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin
haline baktığımızda ise, bambaşka çarpıcı gerçeklerle de yüzleştik.
İçindeki 4 bini aşkın yapıtla Türkiye'nin biricik resim ve heykel
koleksiyonu ve onu barındıran Türkiye'nin ilk Plastik Sanatlar Müzesi'nin
restorasyonu 'şart'. Bunu biz değil, müzenin bağlı olduğu Mimar Sinan Üniversitesi'nin
rektörü İsmet Vildan Alptekin söylüyor!
X Ray cihazı bulunmuyor
Her gün ufak ufak kapımızı çalan şu 'Büyük Deprem'in olacağı da
resmi ve gayriresmi her kesimin malumu. Hal böyleyken, tabloları ip yerine
tellerle duvara asmak yeterli mi? Yüzelli yaşını geçkin bu binada Türk
sanat tarihi 'korunuyor'. Ama nasıl? Mevcut koleksiyonun yüzde üçünü
sergileyebilecek durumdaki müze, ödenek yetersizliği nedeniyle çatısı altına
bir X-Ray güvenlik sistemini dahi alabilecek durumda değil. Çünkü sadece bu
cihaz için bile 30 milyar lira gerekiyor ve bu para yok.
'Topluma kapalı müze'mi?
Prof. Tomur Atagök, 'İstanbul Sanat Müzesi Vakfı Başkanı' sıfatıyla
kaleme aldığı 'Sanat Mekânı Olarak İstanbul' adlı bildiride, müzeden şöyle
bahsediyor: "İstanbul'daki yaklaşık 45 müzeden 1937'de kurulmuş 150 yıllık,
Batı anlamında Türk sanatını ve bazı yabancı sanatçıların eserlerinin
bulunduğu MSÜ Resim ve Heykel Müzesi, sürekli olarak topluma kapalıdır. Müzenin
bu içe dönük durumunun değiştirilmesi için üniversite yönetimi ve
ilgilenen gruplarca muhtelif girişimlerde bulunulmuşsa da müzenin ne İstanbul
ne de Türk sanatına katkısı olduğu söylenemez..."
Müzenin yeniden ayağa kaldırılabilmesi için gereken meblağ, MSÜ Rektörü
İsmet Vildan Alptekin'e bakılırsa, bugünün koşullarıyla 7-8 trilyon
liraya denk geliyor. 'Kaybedilecek hiç vakit yok' diyor Alptekin.
Daha geçtiğimiz günlerde yapılan bir müzayedede Beylerbeyi İskelesi'ni işleyen
bir Hikmet Onat tablosu 110 milyar liraya alıcı buldu. Bunu ölçüt kabul
edersek, içindeki eserlerin toplam değerine 'paha biçilemeyen' ve bunun için
sigortalanamayan bir müze, MSÜ Resim ve Heykel Müzesi. Modern yangın dedektör
tertibatı ve toplam 25 personeline karşın, yine de çok sessiz, tozlu, karanlık
ve çürük zeminli koridorlarıyla vicdan ve sermaye sahiplerinin ilgi ve desteğini
bekliyor. Binası TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na ait müzenin
temizliği bile sorun. Temizlik malzemesi sıkıntısı çeken yapıyı sadece
iki hizmetli temizliyor. Müze yönetiminde söz sahibi yetkililerle de
uzun uzun konuştuk. Sonuç? Müzede saklı sanat tarihimize bugün sahip çıkmanın
yolu, daha kültürlü ve daha yetkili değil, ne yazık ki daha varlıklı
olabilmekten geçiyor!
--------------------------------------------------------------------------------
'Bir müzenin anatomisi'
Özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden oldukça etkilenen MSÜ Resim ve
Heykel Müzesi, kararmış tavan süslemeleri, eski sıva ve çatlaklarıyla
adeta son yıllarını yaşıyor. Zeminindeki parkelerin bakımsızlıktan çürümeye
başladığı binadaki bazı tabloların 'restorasyonu' ise hayli özensiz.
Tablo çerçevelerinin gelişigüzel asıldığı bazı galerilerde, çerçevenin
dahi resimden çıktığı anlaşılıyor. Müze Müdürü Nejat Eralp, müze
binasının tam karşısında ise TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın
'yeni yönetim birimlerini kurmak üzere çalışmalarına başladığını'
mahcubiyetle söylüyor. Oysa müze binasının tavanında -inanılmaz ama -
delikler bile var. Müze, tablolara ait künyelerdeki bilgi eksikliği ve
galerilerdeki eserlerin dönem sırası gibi 'küçük' rehber ve detaylardan da
yoksun. Öyle ki, müzeyi tanıtan en kapsamlı şey, geçmiş yıllara ait bir
broşür. Onda da 'Sabri Berke'nin ters basılmış
'Yoğurtçu' tablosu bulunuyor. (!)Kapalı galerilerin ne durumda olduğunu öğrenemediğimiz
binada gezdiğimiz üç küçük odadaki resimler ise birbirlerine yaslı ve
tozlu biçimde 'korunuyor'. Bazı heykeller kirden kararmış. Müzedeki Mahmut
Cuda tablolarından biri, bir sanat galerisinde açılan sergi nedeniyle asılı
durduğu yerinde şu sıralarda 'bulunmuyor', şaşırmayın. Eserlerin floresan
lambalarla aydınlatıldığı müzenin eskiliği ve bakımsızlığı, müdür
Eralp'in makam odasına kadar yansımış. Dökülmüş boyalarıyla, kirli ve köhne
bir tavan... Bu tarihi binayı bugüne kadar maddi manevi ve estetik katkılarıyla
en fazla sanatçılar ve akademisyenlerin sağduyusu getirebilmiş. Bunun için
onları kutlamak gerekiyor. Peki yarın?
--------------------------------------------------------------------------------
'Müzenin asıl sorunu binadır'
MSÜ Rektörü İsmet Vildan Alptekin başta olmak üzere, daha önce
Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi Müzecilik Grup Başkanı olan müze müdürü
ve tarihçi T.Nejat Eralp, Sanat Tarihçisi Prof. Semra Germaner, Heykeltıraş
Meriç Hızal ve Rektör Yardımcısı Beril Anılanmert ile buluşuyoruz.
Sorular cevaplarla, sıkıntılar açmazlarla yarışıyor.
Müzenin sorunlarına bugüne kadar nasıl yaklaşıldı?
Semra Germaner: Müze özellikle 17 Ağustos depreminde büyük hasar gördü.
Atatürk'ün emriyle 1937'de kurulan müze, dönemin Türk Plastik Sanatları'nı
bir Kültür Bakanlığı hassasiyetiyle korudu ve kolladı. Ancak o dönemden
bu yana ne bina, ne de eserlerin korunması adına devletin buraya verdiği ayrı
bir bütçe olmamış.
Bu kurumda yıllarca öğrencilik ve öğretim üyeliği yaptığım için
bilirim. Bu, Halil Dikmen'in müdürlüğünde de, Prof. Kemal İskender'in döneminde
de böyleydi. Bu insanların hiçbiri 'bana para vermeyin de ben burada oturayım'
diye düşünmedi. Bu kurum yıllardır bütçe istemesine rağmen bunu alamadı.
Müze özellikle D Grubu'nun verdiği, çok değerli eserlerle gelişti. Üniversite
kendinden verdi. Bugün ise piyasada hangi imzaların tablolarının kaça satıldığı
çok iyi biliniyor.
TBMM binaya sahip çıkmalı
Burası TBMM'nin binası. Sorumlu kişilerin sahip çıkması gerek. Çünkü
mevcut sorunlar ne bir devlet üniversitesi, ne de vakıf üniversitesinin çözebileceği
cinsten değil. Müzenin asıl sorunu binadır. Bunun yaratılacak bir bütçeyle
giderilmesi mümkündür.
Bu binayı kampanyayla da kurtarmak mümkün değil. Önce devletten kaynak
bulunmalı. Hatta ulaşabildiğimiz yurtdışı kaynaklar bile önce bizden bir
şeyler bekliyor. Müzeyi bugüne kadar akademisyenlerimiz, bilgi birikimimiz ve
eserlerimizle yeteri kadar besledik. Ancak daha fazla fiziksel katkı sağlayamıyoruz.
Türkiye olarak bugün Avrupa Birliği'ne girmeyi düşünüyoruz. Ama böyle
bir müzesi var olup da bunu ortaya koyamamanın sıkıntısını çekiyoruz.
Eserlerimiz var. Fizik mekânımız yok. Üniversite, binanın restorasyon
projesini hazırladı. MSÜ Plastik Sanatlar Araştırma Uygulama Merkezi ise
kuruldu, çalışmak için günleri sayıyor.
Bilinmesi gereken bir diğer şey de, müzemize kişi ve kurumlarca yapılacak
her türlü bağışa açık olduğumuz. Bize yapılacak bağışların karşılığında
müzede kişi ya da kurumların plaketlerine yer verilecek.
İsmet Vildan Alptekin: Üniversite olarak başka projelerimiz de var. Burayı,
Semra hanımın söylediği gibi yaparız yapmasına; ama bu bizim olanaklarımızla
en az 10 yıl demektir. Bu müzenin o kadar vakti kalmamıştır.
Bu binada niçin ısrar ediliyor da başka bir mekân aranmıyor?
AIptekin: Evet bunda ısrar edilmeli. Çünkü bu tarihi müze binası, içindeki
eserlerin mevcut zaman dilimine uygun düşüyor. Eserler, müzeyle dönemsel bütünlük
oluşturuyor.
Müzedeki eserler
Müzenin envanterine şu anda 3 bin 792 resim, 446 adet ise heykel kayıtlı.
Bunların 467 tanesi başta İzmir ve Ankara olmak üzere ülkedeki diğer müzeler
ve galerilere daha önce dağıtılmış. Bu sayının 32'si heykel. Müzeye son
5 yılda dahil edilen yapıt sayısı 59. Şu anda müzede 108 resim ve 60
heykel sergileniyor. Müzenin sekiz deposunda toplam 3 bin 571 adet resim ve
heykelden oluşan sanat eseri saklanıyor. Müze Müdürü Nejat Eralp
'kamuoyunda binaya MSÜ'nün sahip çıkmadığı' iddialarını şöyle cevaplıyor:
"Bu bina, tarihsel süreç içinde kendi kaderine terk edildi! Osmanlı dönemi
ve savaş yıllarında yeterince tahrip olmuş. Eğer restorasyon tümüyle
tamamlanırsa, ancak 500'ün üzerinde eseri sergileyeceğiz. Binadaki sekiz
galerimiz şu anda açıktır. Ancak bu, restorasyonla 20-25 galeriye çıkarılabilir."
Yarın: Müze için ne diyorlar?
Radikal
|