Mimar Sinan’ı arıyoruz
Büyük Usta, Mimar Sinan törenlerle anıldı. Trakya Üniversitesi Mühendislik
- Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü ve TMMOB Mimarlar Odası Edirne
Temsilciliği tarafından düzenlenen “Miman Sinan” Haftası etkinlikleri çerçevesinde
düzenlenen panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Şener Üşümezsoy katıldı.
Üşümezsoy, muhtemel bir Marmara depreminden Edirne’nin ne kadar etkileneceği
sorusunu, deprem dalgalarının kayaları nasıl aşacağına bağladı ve kaya
yapısını incelemesi gerektiğini belirtti.
Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda da “Deprem” adlı Fotoğraf Sergisi’nin
açılışından sonra “Trakya’da Deprem ve Yapılaşma” konulu panele geçildi.
Edirne Vali Yardımcısı Necdet Ataman başta olmak üzere çok sayıda
Edirneli’nin akın ettiği salonda ilk konferansı “Batı Marmara- Kuzey Ege
Aktif Tektonik Sistemin Trakya’daki Deprem Etkisi” konusunda İstanbul Üniversitesi
Jeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy verdi. Üşümezsoy
konferansa geçmeden önce T.Ü. Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Erol Akata, eserleri ile ülkesine damgasını vuran Mimar Sinan’ın bu
hafta içinde bir dizi etkinlikle anılacağını belirterek etkinliklere
herkesi davet etti.
“17 Ağustos’ta toplum darbe aldı”
Söze 17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük Marmara depremi ile başlayan Prof.
Dr. Şener Üşümezsoy, ülkenin bu depremde insan kaybından sonra ekonomik yönden
de büyük yara aldığını kaydetti. Bilimin toplumla kaynaştırılması
konusuna dikkat çeken Üşümezsoy, “17 Ağustos’ta toplum darbe aldı!”
dedi.
Bazı konuların canlı yayınlarda tartışılmasından yana olduğunu söyleyen
Üşümezsoy, 17 Ağustos depreminden sonra yaşanan depremleri ve nedenlerini
slayt eşliğinde anlattı. Marmara Denizi’ni soğan zarıyla sararmışçasına
incelenmesi gerektiğini kaydeden Üşümezsoy, 17 Ağustos depreminden sonra
deprem riskinin Doğu Marmara’da arttığını söylediğini ve bu sözlerini
de 13 Eylül 1999’da Tekirdağ’da meydana gelen depremin doğruladığını
belirtti. Toplumda korkmak ve unutmak gibi iki tavrın hakim olduğunu ifade
eden Üşemezsoy, “Gerçek riskin boyutunu bulmak ve tedbiri almak gerekir.
Bir taraftan korkup, bir taraftan da günü birlik tedbirler almak yeterli değil”
dedi. Büyük felaketten sonra oluşan yırtılmaları haritalar üzerinde gösteren
Üşümezsoy, riskin daha çok Batı Marmara’da olduğunu belirtti.
Konferansın soru-cevap bölümünde Üşümezsoy, muhtemel bir Marmara
depreminden Edirne’nin ne şekilde etkileneceği sorusuna da deprem dalgalarının
kayaları nasıl aşacağına bağlayıp, kaya yapısının incelemesi gerektiğinden
bu konuda bir şey söyliyemeyeceğini belirtti.
Daha sonra sırası ile Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nden Mimar Hasan Kıvırcık,
“Afet Risklerini Belirleme ve Önleme Çalışmaları”, Yıldız Teknik Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Hakkı Önel, “Güvenli Yapı Tasarımına
İlişkin Temel Yaklaşımlar”, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden
Prof. Dr. Feridun Çılı, “Kullanım Sürecinde İşlevsel ve Yapısal Değişikliklerin
Depremselliği” konularında bilgi verdi.
Temel âfet bilinci yaygınlaştırılmalı
Yalova Kriz Merkezi, kısa adı ABC olan temel afet bilincini halk arasında
yaygınlaştırma kararı aldı. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü
tarafından tertip edilen ve yaklaşık 15 gün süren “İstanbul Afet Hazırlık
Eğitim Projesi” çerçevesinde elde edilen bilgilerin iştirakçilere aktarıldığı
toplantıda, temel afet şuurunun yaygınlaştırılmasının önemi vurgulandı.
K77 Derneği 2. Başkanı Adem Demirel, deprem öncesi ve sonrasında neler yapılması
gerektiğinin önceden planlanmasının çok önemli olduğunu belirterek,
“Kandilli Rasathanesi tarafından yürütülen projenin halkla paylaşılmasının
son derece faydalı sonuçlar vereceğini düşünüyoruz. Bu bilgilerin, başta
Kriz Merkezi olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının desteğiyle önce
yetişkinlere, daha sonra da öğrencilere aktarılması şarttır. Bu eğitimin
temel amacı, afet şuurunun yerleştirilmesidir. Muhtemel bir afete hazırlanmak,
meydana gelebilecek kayıpları azaltır” dedi.
Türkiye
|