reklam

29 Nisan 2002 Pazartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

St. Petersburg Efsanesi...

MSÜ Mimarlık Fakültesi'nin Yunus Aran anısına düzenlediği konferansların nisan ayındaki konuğu Prof. Vladimir Vasilyevich Popov 'du... 1928'de Leningrad 'da doğan ve Rusya Federasyonu'nun ''Şeref Mimarı'' unvanını taşıyan Prof. Popov, 16 Nisan 2002 günü ''St. Petersburg'un 300 yıllık mimari mirası, planlama eğilimleri ve geleceğe bir bakış'' konulu bir konuşma yaptı...

St. Petersburg Mimarlar Birliği'nin başkanlığını yürüten ve Rusya Mimarlar Birliği Başkanlar Konseyi üyesi olan Prof. Popov'u dinlemeye gelen MSÜ ve diğer üniversitelerden çok sayıda öğrenci ve öğretim üyesi, önce uzun ve ayrıntılı bir ''tarihçe'' nin sıkıcı, ağır temposuna katlanmak zorunda kaldılar...

Ancak, 1700'lerin başlarında ünlü Rus Çarı ''I. Peter'' (Büyük Petro) tarafından kurulan St. Petersburg'un, 1917'den 1980'lere dek yaklaşık 60 yıl ''Leningrad'' adıyla yaşadıktan sonra yeniden ''ilk adına'' kavuşurken, ''eski kent dokusunu'' da nasıl titizlikle sürdürdüğünü öğrenince, başlangıçtaki ''sabır'' yerini merak ve heyecana bıraktı...

Çünkü Prof. Popov, adeta kendi üniversitesindeki ''ders saatindeymiş'' gibi ciddi ve ayrıntılı konuşmasında söz bu ''isim değişikliğine'' gelince, ses tonunu da değiştiriyor ve özetle şunu vurguluyordu: ''Eğer Sovyet döneminde Leningrad'ın tarihsel kent dokusu korunmasaydı; yani Petersburg'un mimarisi yaşatılmasaydı; 1990 öncesindeki referandumda adının yeniden St. Petersburg olmasını isteyen oylar da belki bu kadar çok çıkmazdı...''

Çünkü referandum yapıldığında ''adı'' için yeniden karar verilecek kent, hemen ''her yönüyle'' zaten St. Petersburg'dan başkası değildi.

''Kahraman'' kent...
Peki bu müthiş ''kent ölçeğinde tarihi dokunun aynen korunması'' başarısının ardında yatan gerçekler nelerdi?..

Prof. Popov'un anlattıklarını, 1989'da bu kenti ziyaretimizde yaşlı mimarlardan dinlediğim ünlü ''2. Dünya Savaşı kuşatması destanını'' da anımsayarak not alırken, tüylerim tıpkı o yıldaki gibi diken diken oldu diyebilirim...

Çar I. Peter'in ''Kuzey'in Venedik'i'' özlemiyle kurduğu bu anıtsal kent, 1941-1947 arasında yaklaşık 900 gün ''Hitler Ordusu'' nun yağmur gibi bomba yağdırdığı ''büyük kuşatması'' altında kaldı...

Açlık, hastalık ve Alman bombalarıyla 1 milyon sivil, 1 milyon da asker yaşamını yitirirken, hemen tüm tarihi yapılarla birlikte tüm kent tam bir ''harabeye'' döndü...

Bu kuşatmada ''teslim olmadığı'' için, izleyen yıllarda ''kahraman kent'' ilan edilen Leningrad için yine Prof. Popov'un sözünü ettiği ''Tarihi Mirasın Korunmasında Avrupa Altın Madalyası'' nı alması ise ikinci bir ''uygarlık destanı'' gibiydi...

'Kurtarılan' heykeller
Önce kent halkı, kuşatma daha başlamadan toplayıp, su kanallarının içine attıkları binlerce klasik ve orijinal ''heykeli'' suların altından çıkartarak yeniden parklara, caddelere, köprübaşlarına yerleştiriyordu...

Leningrad'ın ''Lenin nişanlı'' mimarları da hemen tüm tarihi yapıları, hayattaki insanların anılarından ve eski aile fotoğraflarından yararlanarak ''özgün mimarileriyle'' yeniden inşa ediyorlardı...

1950'lerin ikinci yarısı başladığında, Leningrad yine ve tıpkı ''St. Petersburg'' görünümüyle yaşama geri dönüyor ve ünlü ''Beyaz Geceleri'' ile de dünya kültürüne yeniden ''merhaba'' diyordu...

Destan sürecek
Prof. Popov, işte bu 20. yüzyılın en büyük ''kentsel koruma destanının'' , 21. yüzyılda da tarihi geleceğe aktarma kararıyla ''süreceğini'' anlattı...

Keşke Popov'u şu bizim ''imarcı siyasetçiler'' de dinleseler... Acaba ''anlayabilirler'' mi dersiniz?..
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Nisan 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Tanju Özelgin 30 Nisan Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk olacak...

Tanju Özelgin ve çalışmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya, Diyalog'da buluşmaya katılmak için  buraya tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz