reklam

04 Mayıs 2002 Cumartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

İstanbul'a yeni dikilitaş

Karl Schlamminger'in yapıtı İstinye'deki Borusan Otomotiv'in bahçesine yerleştirildi.

Yıl 1964. Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu açılmış. Almanya ve Avusturya'dan birçok öğretim görevlisi bu okulda ders vermek üzere İstanbul'a geliyor. Bunlar kendi ülkelerinde hem öğretmen, hem de sanatçı kimliği olan kişiler. Burada yetiştirdikleri öğrencilerin büyük çoğunluğu da sonradan ülkemizin ileri gelen sanatçıları, tasarımcıları oluyor.

O yıllarda ben üniversitede okuyorum, öğleden sonraları da Goethe Enstitüsü'nde çalışıyorum. Bir gün içeriye uzun boylu, iriyarı, geniş kenarlı siyah büyük bir şapka takmış genç bir adam giriyor, yanında ise dünyalar güzeli İranlı eşi Nasrin var. Nasrin'in çorapları kırmızı. İstanbul'a müthiş bir hava getiriyorlar. Serencebey'de kiraladıkları konakta yemekli geceler düzenliyorlar. Oğulları Sam İstanbul'da doğuyor.

1964'ten 1967'ye kadar İstanbul'da kalan Karl Schlamminger daha sonra Tahran Akademisi'ne gidiyor ve Humeyni rejimi gelinceye kadar Tahran'da kalıyor. Daha sonra ise, Münih'te serbest tasarımcı-heykeltıraş olarak çalışmalarını sürdürüyor. Heykeltıraşlığa her zaman eğilimi olduğunu söyleyen Karl Schlamminger bu işe İstanbul'dan ayrıldıktan sonra ağırlık veriyor.

Farsçayı anadili gibi konuşan ve İslam kültürünü özümsemiş olan Schlamminger, İran'dayken İslam mimarisinde yuvarlağa, kubbeye geçiş üzerine (mukarnes) çalıştığını söylüyor. "İslam metafiziğinde 'fihi ma fihi' kavramı vardır'' diye anlatıyor. ''Yani içindeki içindedir, ortaya çıkan, senin gördüğün sonuç zaten biçimin içinde vardı, içkindi. Her geometrik biçimden çıkaracağımız şey onun içinde saklıdır. Yani formun içkinidir. Benim heykeltıraş olarak amacım, bu formu (biçimi) yeniden ortaya çıkarabilmektir. Tıpta dokusu araştırılan şey kesilip içine bakılır ya, öyle. İşte ben de işlerimde hep bu felsefeden yola çıktım ve sonuna kadar zaten var olan formlara bağlı kaldım, hiçbir ek yapmadan formun içindekini ortaya çıkardım. Tüm İslam mimarisi de 10. yüzyıldan başlayarak bu düşünce üzerine kurulmuştur.''

1978'de Ağa Han Mimarlık Ödülü logosunu yapan Karl Schlamminger, 1980-83 yılları arasında Londra'daki İsmaili Center'ın tüm bina içini yaptığı gibi binanın mimari danışmanlığını da yürüttü. Diğer yapıtları arasında Pardisan Milli Parkı, Tahran Filarmoni'nin akustik tavanı, Düsseldorf'taki Dresdner Bankası Vaul Salonu tasarımı, Cambridge Kendall Alanı ve Kulesi tasarımı, Riyad'daki Alman Büyükelçiliği Havuz Heykeli, Atina Alman Elçiliği'ndeki Chronos Heykeli, Almanya'da Crottorf Şatosu'na yapılan Labirint adlı heykel, Münih Müzesi'ndeki Münih Odaları tasarımı, Harvard Business School'da ''Time Piece'' adlı saat kulesi, Münih Havaalanı'na tasarladığı ''An Island in Time'' (Zaman İçinde Bir Ada) adlı yer heykeli, Lizbon'daki Kaligrafik Duvarlar ve New York Battery Park'taki Çelik Heykel en önemlileri.

Borusan Otomotiv İstinye'de Mimar Metin Hepgüler ve proje yönetmeni Uğur Kayserilioğlu 'na çelik ve camdan oluşan son derece şık bir bina yaptırmış. Binanın içi de aydınlık ve insana ferahlık duygusu veriyor. Ayrıca içeride kullanılan tüm eşyalar tasarım ürünleri. Binanın önüne konan heykelin Schlamminger'e yaptırılması ise son derece isabetli bir karar olmuş.

İstanbul'u ve bu ülkenin kültürünü tanıyan Schlamminger'den kentimize güzel bir katkının gerçekleşmesi sağlanmış.

''Floating Obelisk'' (Yüzen Dikilitaş) adlı heykel, yuvarlak bir havuzun üzerinde oturan bir topun üzerinden gökyüzüne doğru uzanan, 27 metre yükseklikte bir dikilitaş. Havuzda sürekli akan su topu döndürüyor, dikilitaş da topun dönüşüne, rüzgâra göre salınıp duruyor. Malzeme ise çelik, karbonfiber, sac ve su.

Sanatçı yapıtını şöyle tanımlıyor: ''Floating Obelisk devinim ve değişimleri yorumlayan bir heykel. Rüzgâr ve suyun gücü, heykelin kitlesiyle dinamik bir denge ilişkisi içinde. Döner biçimde yerleştirilen sarkaç dikilitaşın statik uyumundan ayrılır ve kendini her an doğa unsurlarının oyununa bırakır.''

Proje sorumlusu Uğur Kayserilioğlu Sclamminger'e bir sürpriz yaparak eski öğrencilerini İstinye'ye davet etmiş. Bu eski öğrenciler şimdi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Okulu'nun profesörleri. Aralarında tanınmış ressam Ergin İnan da var. Sanatçı buradaki eski hocalık günlerini de anımsayarak onlara şu öneride bulundu: ''Kendi öz kimliğinizi bulun. Kültürünüzde hepsi var.''
Cumhuriyet

 

Mayıs 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Mimarlar Odası Eski Genel Başkanı Oktay Ekinci 7 Mayıs Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk olacak...

Oktay Ekinci hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya, Diyalog'a katılmak için  buraya tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz