Bu su nasıl içilsin!
İstanbul'un su
ihtiyacının yarısını karşılayan Ömerli Bar a jı'na Uzundere'den pislik
yağıyor. Etraf; araba lastiği, pet şişe ve köpek leşi kaynıyor. Kokudan
geçilmiyor
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, geçtiğimiz
günlerde verdiği bir demeçte İstanbullular'ın artık musluktan su içebileceği
müjdesini verdi ve şunları söyledi: "Bütün barajlarımızın etrafını
kollektörlerle çevirdik. Dünyanın en ileri arıtma tesisleri kuruldu. Göller,
barajlar kirlenmiyor. Bugün binanızdaki şebeke temizse musluktan akan su içilebilir.
Memba suyundan daha sağlıklıdır."
Oysa sayfadaki fotoğraflarda görülen yerler ne bir batakhanede çekildi ne
de bir çöplük kıyısında... Bu fotoğraflar İstanbul'un en önemli su
kaynağı olan ve 6 milyon kişinin su ihtiyacını karşılayan Ömerli Barajı'na
ait. Memba suyundan daha temiz olduğu iddia edilen ve musluklarımızdan akan
suların ana kaynağı olan bu yerdeki görüntüler insanın kanını dondurduğu
kadar burnunun direğini de sızlatıyor. Etraf araba lastiği, pet şişe,
plastik bidon, leğen ve poşet kaynıyor. Bu görüntüleri de barajın hemen
yanıbaşındaki köpek leşi süslüyor!
BANYO BİLE YAPMIYORUZ
Sultanbeyli ilçesinin tüm atıklarını taşıyan Uzundere'yi takip
ediyoruz. Her türlü pisliği taşıyan derede kurbağa bile yaşamıyor ve
dere kıvrıla kıvrıla İstanbul'un su ihtiyacının yaklaşık yarısını
karşılayan Ömerli Barajı'na dökülüyor. Biz dereyi takip ederken yanımıza
62 yaşındaki Hıdır Kaynak geliyor. "10 yıl önce bu dereden balık
tutardık" diye başlıyor söze ve kızgınlık içinde devam ediyor:
"7-8 yıldır burada kokudan durulmuyor. Bir de 'musluktan akan suyu içebilirsiniz'
diyorlar. Ne içmesi? Musluktan akan suyla banyo bile yapmıyoruz."
Uzundere'nin etrafında yürüdükçe koku ağırlaşıyor. 3-5 adım ileride
Ömerli Barajı görünüyor. Uzundere'nin baraja döküldüğü yerde manzara
korkunç. Hıdır Kaynak suyu göstererek, "Buranın çok güzel çayı
olur! İki dakika çıplak ayakla yürüyün, çok da güzel mantar kaparsınız.
Böyle rezillik Afrika'da bile olmaz. Misafirliğe gittiğimde çay bile içmiyorum.
'Musluktan su içebilirsiniz' diyenler önce burayı görsün. Eğer vicdanları
rahat ediyorsa, benim de söyleyecek başka sözüm yok" diyor.
BALIĞIN İÇİ SİMSİYAHTI...
Barajdan geri dönüp Sultanbeyli'nin içlerine doğru yürüyoruz. 32 yaşındaki
Feramus Yıldırım'la karşılaşıyoruz. "Yaklaşık 10 yıldır bu bölgede
işçi olarak çalışıyorum. Bu bir şey değil, yazın havalar iyice ısınsın
kokudan buraya hiç yanaşamazsınız" diyor.
Derenin hemen yanıbaşındaki seralar dikkkatimizi çekiyor. Yıldırım
anlatıyor: "Bu seralarda yetişen sebzeleri neyle suluyorlar sanıyorsunuz;
dereden çektikleri sularla... Yetkililere yalvarıyoruz, 'bizim elimizden bir
şey gelmez' diyorlar. Geçen Ömerli Barajı'ndan tutulan bir balık gördüm;
içi simsiyahtı. Bu mu temizlenen baraj? Allah'tan korksunlar."
Sabah
|