Mobil Santraller için Danıştay'dan
ilk iptal
Ülkemizin enerji sektöründe uzun yıllardır yaşanan plansızlık ve yanlış
politika tercihlerinin son halkası olarak gündeme gelen ve "mobil
sanral" adı altında çevre ve sağlık mevzuatlarını atlatarak işletilemek
istenen termik satraller ülkemiz için hem enerji sektörü hem de çevre ve
halk sağlığı için yeni birer tehdit olarak ortaya çıkmışlardır. Yaygınlıkları,
kapasiteleri ve kurulma amaçaları gözden geçirildiğinde hiç de iddia
edildiği gibi konjontürel enerji darboğazlarına yerel çözümler getirmek
olmadığı görülen söz konusu "mobil" termik santaller sadece son
çıkarılan Elektrik Piyasası yasası ile kaldırılmış olan kamu denetimi
ve planlama anlayışının yokluğunda sektörün nasıl kâr hırsına teslim
edildiğinin örneği olmuştur.
Bu doğrultuda, 29 Eylül 2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren 4 adet yeni yönetmelik ile, Çevre ve Sağlık bakanlıkları yönetmeliklerine
ilaveler ve değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ile mobil
santrallerin 31 Aralık 2002 tarihine kadar tesislerine başlanması ve elektrik
üretilmesi amaçlanarak, bu santrallerin enterkonnekte şebekeye bağlantısını
sağlayacak enerji iletim hatları, santrallarda kullanılacak petrol,
petrokimyasal ya da kimyasal ürün depoları ile limanlar, iskeleler ve rıhtımlara
ilişkin faaliyetlerde ÇED raporu alınması koşulu 31 Aralık 2002 tarihine
kadar kaldırılmıştır.
Gayri Sıhhi Müesseseler (GSM) Yönetmeliği, Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliği'ne geçici maddeler eklenmesi, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
ve Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği'nde yer alan bu değişiklikler ile
yıllardır süre gelen plansız, bilimsellikten uzak ve güncel politikalar ile
birlikte yaşanan enerji krizine yönelik yapılan çalışmalara yeni bir halka
daha eklenmiştir. Bu düzenlemeler Türkiye'de yeni çevre ve halk sağlığı
sorunlarının yaşanmasına neden olacaktır.
GSM Yönetmeliğine yapılan geçici madde ilavesinde ".kurulacak yerin
mevzuat açısından uygun olması, tesisten kaynaklanabilecek kişi, toplum ve
çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili
mevzuatlar dahilinde bertaraf edilmiş olması ." şartıyla bu
santrallerin kurulabileceği belirtilmektedir. Bu hususu diğer yönetmeliklerin
bertarafi olarak anlayan bürokratlar, ilgili yönetmeliklerde insan ve çevre
sağlığı için konulmuş olan maddeleri geçici olarak iptal etmişlerdir.
Bu kontröllerin sağlanmasındaki en etkili mekanizma ÇED Yönetmeliği'dir.
ÇED mantığı, bugünkü uygulaması içerisinde - eksiklikleri olmasına rağmen
- temelde bu tanımlar üzerinde oturmaktadır. Yani Çevresel Etki Değerlendirmesi
ile; planlanan herhangi bir faaliyetin olumlu/olumsuz tüm çevre etkileri değerlendirilerek,
olası olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi sağlanmaktadır.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası 28.11.2000 tarihinde, hiçbir tarafın görüşü
alınmadan ve bilimsel bir temele dayanmayan yönetmelik değişikliklerinin
iptaline yönelik Danıştay Başkanlığı nezdinde girişimde bulunmuştur.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başvurusunu değerlendiren Danıştay
Onuncu Dairesi, GSM Yönetmeliğine yapılan ilaveyi 27.02.2002 tarih ve
2002/505 nolu kararıyla İPTAL etmiştir. İptal kararında "...Bu
itibarla, dava konusu yönetmelik hükmünün atıfta bulunduğu kişi, toplum
ve çevre sağlığı yönünden ilgili mevzuatı olan Çevresel Etki Değerlendirme
Yönetmeliğinin mobil ve yüzer elektrik santralleri için belli bir sure
uygulanmaması (askıya alınması) uyuşmazlık konusu yönetmelik hükmünü
bu şekliyle ve içerik itibariyle etkisiz ve uygulanamaz hale getirmektedir. Bu
durum ise Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin insan ve çevre sağlığını
koruma amacıyla bağdaşmamakta ve bu şekilde yürürlüğe konulan dava
konusu Yönetmelik hükmünde kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır."
ifadesi yer almaktadır.
Danıştay kararından da anlaşılacağı üzere, ÇED ve diğer yönetmeliklerde
yapılan değişikliklerin de İPTAL edileceği beklenmektedir. Danıştay Kararının
tam metni http://www.cmo.org.tr/anasayfa-tr.html
adresinde bulunmaktadır.
Arkitera
|