Zaman tersine aktı
Yıllardır Ankara'nın tarihi ilçesine gidenler, zamana yenilen tarihi evlerin
hüzününü izledi. Sıvalar duvarları terk ediyor, ahşaplar çürük diş
gibi ortada kalıyordu. Evler, tarihi değerlerin ilgisizlik karşısında yok
oluşunu anlatıyordu. Artık tarihi ilçenin üzerindeki karanlık bulutlar dağıldı.
Beypazarı Belediye Başkanı avukat Mansur Yavaş ile tarih ve kültür
bilincinde olan dostların çabasıyla zaman tersine çevirildi. Restore edilen
350 tarihi evle Beypazarı'nda geçmiş canlanmaya başladı.
Beypazarı ile 1987 yılında tanıştım. Bütün bir gün; yeni tanıdığımız
bu dostlarımızla iç
içe yaşadık. Hem sevinçliydiler, hem üzgün. Hüzünleri, içinde yaşadıkları
tarihin yok oluşuydu. Sıvalar duvarları terk etmiş, ahşaplar çürük diş
gibi ortada kalmıştı. Hatta bir-iki ev de yangına esir düşmüştü.
Korumaya para engeli
Dönemin belediye başkanı, parasızlık nedeniyle tarihlerine sahip çıkamadığını
anlatıyordu. İlçedeki eski zaman evleri, kaderlerine terk edilmiş yetim
yavrular gibiydi.
Şimdilerde havalar günlük güneşlik, başkentin
bu şirin ilçesinde. Yeni, tertemiz, bembeyaz urbalarını giyen yaşanası
evler, son derece mutlu. Bahar dallarıyla sarmaş dolaş olmaları, yeşil
yapraklar arasından gülümsemeleri mutluluklarının birer göstergesi.
Böylesi güzelliklerin mimari Beypazarı Belediye Başkanı avukat Mansur Yavaş,
'Beypazarı yeniden' kitapçığında geçmişe yolculuğu anlatmış:
"Atalarımız 3 bini aşkın ahşap ev, 250 dükkândan oluşan 200 yıllık
bir çarşı, dokusu
bozulmamış bir görünüm bıraktı. Bizler de atalarımıza şükran
borcumuzu bir an önce ödemeye başlamalıydık. Kimseye yük olmadan (belediye
bütçesinden harcama yapmadan) tarih ve kültür bilincinde olan dostların
yardımıyla 95 Beypazarı evinin en azından dış görünümünü aslına
uygun olarak yeniledik.
2001 için 400 evin yenileme çalışmaları sürüyor."
Başkan sözünün eri... Kendilerine destek verenlerle birlikte 350 civarında
evi dış cephesi itibarıyla restore etmiş. Edilecekler de ilgi ve destek
bekliyor.
Elektrik direkli kirlilik
Diğer kentlerimizde olduğu gibi, Beypazarı'nda da, elektrik direkleri hem görsel
kirlilik yaratmış hem de tehlike arz ediyor. Ama zamanı tersine döndüren
kent Beypazarı'nı iyi bir gelecek bekliyor.
Beypazarı'nın görülmeye değer bir de müzesi var. 1996 yılında 'Tarih ve
Kültür Evi' olarak açılan müze, bugün, ayrıcalıklı bir eski zaman evi.
Karasabandan kağnıya, ekmek teknesinden yer sofrasına, kömürlü ütüden
bebe beşiklerine, oturma odasından gelin
odasına (yöresel giysiler dahil) varıncaya kadar her şeyi hayranlıkla
izleyebilirsiniz.
Geçmişin güzelliklerini günümüze taşıyan ve her sokakta beyaz güller
gibi açan Beypazarı evlerinden başka, çok değerli tarihimizi yansıtan
kervansaray, cami ve türbeler; sizi gizemli derinliklerine çeker.
Her köşesinde bir tarih olan Beypazarı'nda; Camii Kebir ya da diğer adı ile
Paşa Camii (1221-1225), Akşemseddin Camii, Selçuklu Türbesi (1300), Suluhan
Kervansarayı (1613), Kurşunlu Camii (17. yy.), Karaca Ahmet Sultan
Türbesi, Karadavut Türbesi, Osman Gazi'nin dedesi Gazi Gündüzalp Türbesi ve
Yediler Türbesi gibi türbe ve camiler, ziyaret edilmesi gereken yerlerden....
Beypazarı'ndaki güzel oluşumlardan biri de
'Tarihi Taş Mektep', 'Beypazarı Sofrası' adı altında konuklarına hizmet
veriyor. Mektebin sınıfları otantik bir atmosfer içinde lokanta
haline getirilmiş. Yöresel yemekler, cümbüş eşliğinde söylenen nostaljik
şarkılar unutulmaz anlar yaşatıyor.
Tarihle iç içe yaşamanın tam zamanı şimdi. Beypazarı'nda geçmişi
yeniden yaşamak, yaşamı zenginleştiriyor.
Moloz taş üstüne ahşap
Beypazarı'nın evleri, bazı mahallelerde iki katlı üstü kuşkunalı, bazı
mahallelerde ise üç katlı. Genellikle alt kısımları moloz taş; üst
katlar ahşap. Bu katlar dar çıkmaların üstüne oturtulmuş. Kimi evlerin
ortasındaki cumba ve balkonlar; çatıdan yükselen kuşkunalarla (guşgana) bütünleşerek,
mimariyi daha da güzelleştiriyor. Bazı pencereler, yatay dikdörtgen olup, dört
ve üç bölmeli. İki kanatlı, sürgülü (giyotin) pencereler de dikkat çekiyor.
Yamaç ve tepelerde bitişik nizam yoğunluk kazanırken; düzlüklerde geniş
bahçeli evler yer alıyor. Bol pencereli üst katlar asıl yaşama yerleri.
Odalar, sofaların çevresinde dizili halde. Haremlik-selamlık katları, esas
katların bir üstünde bulunuyor. Katlararası ulaşım ise farklı
merdivenlerle sağlanıyor. İlçede sayıları az olan ferforjeli, ahşap
dikmeli balkonlar ise günboyu göğün mavisini seyrediyor.
Birçok uygarlıktan iz var
Beypazarı'nda önce Hititler gelip yerleşmiş. Sonra onları Frigler ve
Galatlar takip etmiş. Romalılar (Bizanslılar) bu topraklarda
hükümlerini sürdürürken, tarihi süreçlerini, önce Anadolu Selçukluları,
sonra da Osmanlılar sona erdirmiş. Romalılar zamanında
bir piskoposluk merkezi olan Beypazarı;
İstanbul, Ankara ve Bağdat gibi tarihi geçit yolları üzerinde bulunduğundan,
önemini hep korumuş. Osmanlı topraklarına, Kütahya beylerinden Yakup Şah'ın
veziri Dinar Hezar tarafından katıldığı zaman kasabayı fetheden beyin anısını
yaşatmak için 'Bey Pazarı' adını almış.
Radikal
|