Bindiğimiz dalı
kesiyoruz!
Bugünkü Antalya, bir
zamanlar Kral Attalos'un keşfettiği yeryüzü cenneti Antalya değil artık.
Tarihten bugüne doğa katliamcısı canavarların elinde perişan olan bu yeryüzü
cenneti, bugünlerde çok az kalan bazı değerlerini koruyabilmek için adeta
can çekişiyor...
Her defasında altını çizerek, açık ve net bir şekilde yazıyorum cennetin
nasıl cehenneme çevrildiğini. Çok az kalan bazı değerlerin korunması ve
hastalığın iyileşmesi için mücadele edenlerin azlığı beni gelecek için
çok korkutuyor. Sanırım bindiği dalı kesen, var olan çok önemli değerlerimizi
yok etmek için mücadele eden ikinci bir millet daha yoktur bu dünyada...
Türkiye'nin dünya haritasında nerede olduğunu bilmeyen birçok dünyalı
Antalya'yı tanıyor, haritada nerede olduğunu biliyor. Bu kenti yönetenler
bana kırılmasınlar ama, Antalya'nın adına yakışır hizmetler üretilmiyor.
Üretilen işler de son derece basit, günü kurtarmak adına yapılan işlerdir.
Yaklaşık 5 milyon turist ağırlayan bir kentin çok daha önemli projeler üretmesi
lazım.
Eğer Antalya Türkiye'nin dünyaya açılan bir penceresi ise, bu pencereden
baktığınız zaman dışarısı hoş görünmelidir. Daha alt yapısını
tamamlamamış hatta başlamayan birçok turistik kent var. Antalya merkezi hala
bu sorunu çözmüş değil... Ülke ekonomisine yılda 7-8 milyar dolar girdi
sağlayan bir kente cidden haksızlık yapılıyor. Birileri çıkıp 'ben
Antalya'ya hizmetler için ödenekler gönderiyorum' diyebilir. Birileri 'haksızlık
etme ben Antalya'nın sorunlarını gidermek için çalışıyorum' diyebilir.
Bu söylenenlere ben hariç herkesi inandırabilirsiniz.
Antalya için söylenenlerin doğru olmadığını ve ne kadar hizmet fakiri,
karmaşık bir kent olduğunu anlamak için kendi sınırlarımız içinden bir
kentle kıyaslamayın. Bu kentin içinde bulunduğu durumu anlamak için 5
milyon turistin geldiği kentlerden biriyle kıyaslamanız lazım. Keşke ben de
gitmez olaydım, görmez olaydım o sorunlarını çözmüş huzur dolu Avrupa
kentlerini. İşte o zaman sizin söylediklerinize ben de inanırdım belki.
Bakalım bindiğimiz dalı kesmeye daha ne kadar devam edeceğiz?
Akşam -
Mevlüt Yeni
|