Galata'nın ruhu
canlandı
Galata
Köprüsü, 1 Haziran'da yaya trafiğine açıldı. 10 yıl önce yanan eski köprünün
müdavimleri de şimdi yenisinde, mazinin tadını arıyor.
İstanbullular, Galata Köprüsü keyfiyle nihayet buluştu. 1 Haziran'da yaya
trafiğine açılan köprü, şimdi eski ruhuna kavuşma çabası içinde.
Haliç'e karşı rakı ve nargile içmek, balık -ekmek yemek, doyasıya bir İstanbul
yaşamak...
Tüm bunlar 10 yıl önce tarihe karışmış ve bir yangın, eski Galata Köprüsü'nü
Haliç'ten çekip almıştı. Galata keyfinin, yerine yenisi yapılınca geri
geleceği zannediliyordu. Ancak daha yapımına başlanmadan, 'yolsuzluk' iddiasıyla
gündeme gelen yeni köprü 1993 yılında hizmete girerken, eski günlerden
eser kalmamıştı. Üstelik İTÜ öğretim üyelerinin hazırladığı rapora
göre köprü 'kusurluydu ve yıkılabilirdi.'
Eski köprü ise 80 yıllık hizmetin karşılığı olarak kızağa çekilmişti.
Haliç'e karşı rakı içmenin özlemini çeken İstanbullular, şimdi dükkân
ve lokantalarla şenlenen köprüde '10 yıllık hasretin şerefine' kadeh kaldırıyor.
Yeni köprü 1 Haziran 2002'de yaya trafiğine açılırken, köprü altındaki
114 dükkânın büyük bölümü kiraya verildi. Kepengini ilk
açanlardan biri ise eski köprüde de restoran işleten İmdat Yıldız oldu.
'Rehberlere girmiştik'
Yıldız Restoran'ın sahibi İmdat Yıldız, yıllarca ikinci köprünün açılması
hayaliyle beklediğini söylüyor. Eski köprüde esnafı, müşterisi ve
turistiyle iç içe olduklarını ifade eden Yıldız, şöyle devam ediyor:
"Rehber kitaplarında adımız yazardı. Biz hala o hayalin peşindeyiz. Dükkânlarımızı
rehber kitaplarına geçirmek istiyoruz. Eski köprüdeki tüm dükkânlar bar
ve restoran hizmeti veriyordu. Tam tamına 48 restorandık.
Şimdi 114 dükkân var. İki restoran açma hakkı
bize ait olduğu halde, diğerleri de restoran açıyor. Şimdilik sekiz tane
var. Bu rakam 20'yi bulur."
Diğer dükkânların tam olarak faaliyete geçmediğini kaydeden Yıldız,
belediyeyi
eleştiriyor. Güvenlik önleminin yetersizliğinden yakınan Yıldız,
"Dükkânların boş olması sıkıntı yaratıyor. Çünkü çoğu yerde
lamba yanmıyor. Müşteri ister istemez köprü altına inmiyor" diyor.
İTÜ'yle statik tartışma
Dersaadet Nargile Kafe'nin sahibi Ahmet Fazlıoğlu ise köprü hakkındaki 'Yapımında
hata var' yolundaki iddiaların gerçeklik payı taşımadığını savunuyor.
İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu olduğunu belirten Fazlıoğlu,
yeni köprüyü, 'statik harikası' diye övüyor. Fazlıoğlu, bu yönde rapor
yazan İTÜ öğretim üyelerini işgüzarlıkla suçlayarak, "Evet, köprünün
açılıp kapanmasında kapaklar yukarı doğru kalktığı zaman statik olarak
çeker. Ama bu köprüyü yapmak basit bir şey değil. Önemli olan köprünün
buraya oturması ve çökmemesi. Bir arızası varsa bile geçicidir"
yorumunu yapıyor.
Organizasyon bakımından yeni köprünün eskisine göre daha işlevsel olduğunu
ileri süren Fazlıoğlu, "Şimdi bir düzen geldi. Çünkü eskiler kötü
bir imaj bırakmıştı. Böyle giderse yeni köprü eskisini aratmaz, daha iyi
olur" görüşünü belirtiyor. Fazlıoğlu, alkol izni konusunda şunları
söylüyor: "Alkol izni ya Turizm Bakanlığı'ndan ya da Emniyet'ten alınır.
Belediye bu ruhsatı veremez ki. Turizm Bakanlığı denetimine girersek, öyle
bir sorun olmaz. Eski köprüdeki dükkânların hiçbirinin ruhsatı
yoktu"
'Köprü çağa ayak uydurdu'
Eski Galata Köprüsü'ne öğrencilik yıllarında geldiğini anlatan Salih
Mezin, "Eski köprü çok farklıydı. Öğrencilik yıllarımızdı,
gruplar halinde gelirdik. O tadı aramıyoruz değil" diyor. Yeni köprünün
aileye özgü bir mekân görünümü verdiğini vurgulayan Mezin, Galata'nın dünyadaki
değişime ayak uydurduğuna dikkat çekerek, "Ama eski köprüyü aramıyorum
değil, belki de eskide kaldığı içindir" diye ekliyor.
Bir düşmeyegör...
Eski Galata Köprüsü, 1912'de Almanlar tarafından inşa edildi. 80 yıl
hizmet veren köprü, 1992'de bir yangınla hasara uğradı. Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu, Galata Köprüsü'ne kentsel simge değil antika
eşya statüsü tanıyan bir karar alınca, Balat
ile Hasköy arasına taşındı. Ve bu tarihten sonra köprünün başına
gelmeyen kalmadı.
İlk olarak direklerinin üzerine tel gerildi ve floresanla aydınlatıldı.
Haliç'in rengine benzesin diye maviye boyandı. Tabii bu arada denizi kirlettiği
de iddia edildi. Zaten, yeni köprünün yapımına da bu yüzden başlanmıştı.
Daha sonra, Haliç'in temizlenmesini engellediği gerekçesiyle Boğaz'ın
Anadolu kıyısına taşınması düşünüldü. Sahile paralel olarak, tıpkı
bir gemi gibi bekletilmesi de, öneriler
arasındaydı. Henüz bir karar verilmedi. Büyük bir ihtimalle hurdaya
verilecek ya da çürüyüp gidecek.
İlki 1845'te açılmıştı
Haliç'te kurulan ilk köprü Unkapanı'ydı.
İlk Galata Köprüsü, tramvayların geçiş ihtiyacını sağlamak için
1845'te açıldı. 500 metre uzunluğundaki ilk köprü, ahşaptan yapılmıştı.
Köprüden geçiş 1930'a kadar ücretliydi. Ancak halktan haftanın üç günü
para alınmıyordu.
1863'te 3. Napolyon'un İstanbul'a gelmesinin şerefine, Abdülaziz'in emriyle
ikinci köprü yapıldı.
Üçüncü köprüyü 1875'te İngilizler yaptı. Şimdi Haliç'te kızağa çekilen
eski köprü, dördüncüsüydü. 1912'de Almanlar tarafından yapılan köprü
16 Mayıs 1992'de yanana kadar kullanıldı.
1993'te açılan son köprünün yapımı altı yıl sürdü. 470 metre uzunluğunda
ve 80 metre genişliğindeki köprü, genişlik bakımından dünya ikincisi, taşıma
gücü açısından ise dünya birincisi durumunda.
Yapımı yılan hikâyesi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Karayolları
arasında 17 Mart 1982'de imzalanan ön protokol, yeni köprü için ilk adım
oldu.
19 Eylül 1984 tarihli esas protokole göre, yapım çalışması 31 Aralık
1987'de bitirilecekti. Karayolları, STFA- Thyssen adlı Alman ortaklığına işi
devretmişti. STFA-Thyssen ile Karayolları arasında başlayan uyuşmazlık,
yolsuzluk iddialarına kadar varmıştı.
Çeşitli aksaklıklar ve kredi arayışları yüzünden kesintiye uğrayan inşaata
11 Haziran 1987'de yeniden başlandı ve bitiş tarihi olarak 29 Ekim 1993 gösterildi.
Köprü 17 Haziran 1992'de Karayolları'nın geçici kabulüyle trafiğe açıldı.
Sevincin
üzerinden çok geçmemişti ki, 1991'de rüşvet söylentileri ortaya çıktı.
Oluşturulan teftiş kurulu, STFA'ya 31 milyon marklık fazla para verildiğini
belirledi.
Karayolları ödenecek paradan yüzde 20'lik bir kesinti yapacağını açıklayınca,
STFA hakeme başvurdu. İlk davayı STFA kazandı. Ancak Yargıtay kararı
bozarak, STFA'yı haksız buldu. Karar gereğince, eksik kalan işler
tamamlanacak ve fazla ödeme geri verilecekti. STFA, 1998'de hâlâ eksik kalan
işleri tamamlamayınca, dönemin Bayındırlık Bakanı Erman Şahin tarafından
işten çekildi.
Sekiz ay gemi geçemedi
11 Eylül 1998'de ise bakımı yapılmayan köprünün hidrolik sistemi arıza
yaptı ve gemilerin geçişi için açılıp kapanamayacak hale geldi. Türkiye
Gemi Sanayi, köprünün açılamadığı sekiz ay süresince 1.5 milyon dolar
zarar ettiğini açıkladı. Belediye de köprü altındaki dükkânları alamayınca
30 milyar dolar zarar etmişti.
Köprü, 29 Mart 2000'de karşılıklı ikişer şerit halinde trafiğe açıldı.
Ancak tartışmalar burada da bitmedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nden bir grup uzman, Eylül 2001'de hazırladığı
bir raporla,
yeni köprünün inşa ve projelendirme hatalarıyla dolu olduğunu ve çökme
riski taşıdığını ileri sürdü.
Çarşı gibi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Galata Köprüsü'ndeki 114 dükkândan 66'sını
kiraya verirken, diğer dükkânların ihaleleri sürüyor. Eski köprü
restoran, kahvehane, manav ve balıkçılardan oluşurken, yeni köprü bir çarşı
gibi tasarlandı.
Dükkân kiralarının aylık 250 dolar ile 11 bin 750 dolar arasında değiştiği
Galata Köprüsü'nde, restoran, oyuncakçı, tuhafiyeci,
pet shop, çiçekçi, kafe, seyahat acentesi, sanat galerisi, şark kahvesi, şarküteri,
kuyumcu, halı-kilim mağazası, kuaför gibi çok sayıda işyeri açılacak.
Büyükşehir Belediyesi kiraya verdiği dükkânlardan aylık 123 bin 500 dolar
gelir beklerken, ihalesi tamamlanmamış dükkânlarla birlikte bu gelirin
toplam 150 bin doları bulacağı tahmin ediliyor.
Radikal
|