ABD Kızılhaç'ı için
deprem riski raporu hazırlandı
ABD
Hızılhaç'ının talebi üzerine, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nce hazırlanan deprem riski
raporunda, İstanbul'da 7.5 büyüklüğündeki muhtemel bir depremde çok sayıda
can kaybı ve yaralı olacağı belirtilerek, deprem sonrası için sağlık
kurumlarını içeren sistemli bir yapısal güçlendirme kampanyası başlatılması
gerektiği vurgulandı.
Amerikan Kızılhaç örgütünün, muhtemel İstanbul
depremi sonrasında gereksinim duyulacak acil yardım, barınma ve sağlık
hizmetlerinin lojistik planlamasında kullanılmak üzere hazırlanmasını
istediği rapor, Deprem Araştırma Enstitü'sünün Deprem Mühendisliği Bölümü'nce
tamamlandı.
Prof. Dr. Mustafa Erdik başkanlığında, Prof.
Dr. Nuray Aydınoğlu, Prof. Dr. Özay Yüzügüllü ve ölümünden önce Prof.
Dr. Aykut Barka ile Doç. Dr. Bilge Siyahi ve Doç. Dr. Eser Durukal'ın yanısıra
çok sayıda araştırma görevlisinin de katkısıyla hazırlanan, ‘‘İstanbul
Metropolitan Alanında Deprem Riskinin Değerlendirilmesi’’ başlıklı 400
sayfalık raporda, Marmara Denizi'nden geçen ana fayın kırılması ile oluşabilecek
7.5 aletsel büyüklüğünde bir depremin sonuçları ele alındı.
Muhtemel depremde meydana gelebilecek her türlü
hasar, öngörülen ölü ve yaralı sayısı ile sağlık üniteleri ve barınma
birimleri, hazırlanan haritalar üzerinde ayrıntılı olarak gösterildi.
Raporun ‘‘sonuç’’ bölümünde, çalışmanın,
uluslararası camiada kabul gören bilimsel yöntemler kullanılarak gerçekleştirildiği
belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
‘‘Rapor, özellikle deprem sonrası acil yardım ve sağlık hizmetleri ile
geçici barınma gereksinimlerinin lojistik planlaması için rasyonel bir veri
tabanı oluşturmaktadır. Lojistik planlamada, kullanıcıların raporda üretilen
tüm sayısal bilgilere ‘Coğrafi Bilgi Sistemi' (GIS) platformunda yaklaşık
400 metre x 600 metre boyutundaki küçük bölgeler bazında erişebilmesi
olanağı sağlanmıştır. Ancak gözardı edilmemesi gereken önemli bir
husus, İstanbul'daki hastane ve sağlık tesislerinin, büyük bir deprem
sonrasında kendilerinden beklenen yoğun sağlık hizmetini kesintisiz bir biçimde
yerine getirebilecek düzeyde deprem dayanımına sahip olup olmadıkları
konusudur. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı, üniversite, SSK ve özel sağlık
kurumlarını içeren sistemli bir yapısal güçlendirme kampanyasına vakit geçirilmeden
başlanmalıdır.
Ayrıca, İstanbul'da Sağlık Bakanlığı'na bağlı
26 hastane kompleksinde yer alan binalar için Dünya Bankası kredisiyle hazırlatılmış
bulunan güçlendirme projelerinin, yine Dünya Bankası'ndan sağlanması mümkün
olan kaynaklarla hayata geçirilmesi özel bir önem taşımaktadır.’’
Yığma binalara dikkat
Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi görevlisi İnşaat
Yüksek Mühendisi Nejat Bayülke'nin ‘‘Depremlerde Hasar Gören Yapıların
Onarım ve Güçlendirilmesi’’ adlı kitabında, yığma binalarda oluşabilecek
hasarlar ile onarım yöntemleri de anlatılıyor.
Yığma yapılarda en çok görülen hasar türünü
‘‘oturma çatlak ve hasarları’’ oluşturuyor. Söz gelişi, orta bölümde
oturma varsa, çatlaklar temele yakın bölümlerde oluşuyor. Oturma çatlakları,
özellikle killi zeminlerin taşıma gücünün, su kaçakları sonucu zayıflamasıyla
oluşuyorlar. Killi toprak üzerindeki yığma yapılarda, ağaçlar bile oturma
çatlaklarına neden olabiliyor, Özellikle kurak yaz aylarında, bina çevresindeki
kavak ve söğüt tipi ağaçlar, topraktan su çekerek, zeminin sıkışmasına
yol açıyor. Bu da temelde oturmaya neden oluyor.
Yığma binaları güçlendirirken, duvarların içine
ve dışına, içinde donatı olan güçlendirme bantları eklenebileceği gibi,
duvarın tümü donatı hasırı ile de kaplanabiliyor.
Hürriyet
|