reklam

01 Ağustos 2002 Perşembe
Ana Sayfa
>
Haberler

Afetin nedeni tedbirsizlik

Afetin nedeni tedbirsizlikBir süre önce Rize'de meydana gelen sel nedeniyle oluşan heyelanda 27 kişi hayatını kaybetti, 20 ev yıkıldı, yüzlerce ev toprak altında kaldı, oturulamaz hale geldi. 

Türkiye'nin yüzölçümünün yüzde 92'si afet riski taşıyor. Önlem alınmadığı için bu afetler felakete dönüşüyor. Rize ve Sinop'ta 29 kişinin selde ölmesi bunun son örneği

Sel, önce Rize'de felakete dönüştü ve 27 kişi hayatını kaybetti. Ardından Sinop'ta iki kişi sele kapılarak öldü. Birbiri ardına meydana gelen seller, 1998 yılında bu nedenle yok olan Beşköy'den hiç ders alınmadığını gösteriyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Miktad Kadıoğlu, önlem alınmadığı için selin afete dönüştüğünü söyledi. Sel oluşumuyla ağaç arasında kesinlikle bağlantı olmadığını, dünyada el değmemiş ormanlarda, çöllerde bile sel oluştuğunu belirten Kadıoğlu, "Sel ve sel afeti birbirine karıştırılıyor. Selin afete dönüşmesini önlemek için sel yataklarına yerleşilmemeli, meteorolojik gözlem ve uyarılara uyulmalı, hiç bir sel suyuna girilmemeli ve yakın bir yerde sel oluşumu görüldüğünde derhal yüksek bir yere çıkılmalı" dedi.

'Etkili yağış' sözüne dikkat
Literatüre göre 31 afet türü bulunduğunu kaydeden Kadıoğlu, Türkiye'de hiçbir kurumun bunlarla ilgili uyarıları yapmakla görevli olmadığını ifade etti. Afet İşleri Daire Başkanlığı'nda bile meteoroloji uzmanı bulunmadığını vurgulayan Kadıoğlu, "Sel uyarısı yapmak 'Meteoroloji'nin görevi olmadığı için, 'etkili yağış' şeklinde uyarı yapılıyor. Etkili yağış sözcükleri duyulduğunda kritik bölgelerde olanların bunu sel diye anlaması gerekir" diye konuştu.

Kadıoğlu, yapılması gerekenin 'acil durum eylem planı' oluşturmak ve bunu uygulamak olduğunu kaydetti. İnsanların sel yataklarına yerleşmemeleri gerektiğini dile getiren Kadıoğlu, şunları söyledi:

'Sel suyuna asla girmeyin'
"İstanbul'da nasıl ki deprem tatbikatı yapılıyorsa, sel görülebilecek bölgelerde de bu yapılmalı. Acil durum eylem planıyla insanlar sel sırasında ne yapacağını, nereye sığınacağını bilmeli. Her tarafa ağaç dikseniz de yine sel olur. Bu bir doğa olayı.

Afete dönüşmesini engellemek ise sizin elinizde. Bölgede sel olduğunda ağaçları kökünden alıp götürüyor. Bu durumda yapılması gereken önlem almak. Görüyoruz ki insanlar selden kaçmak için eve sığınmışlar ve sular altında kalarak ölmüşler. Ne olursa olsun hiçbir sel suyuna girilmemeli, el bile değdirilmemeli. 15 cm.'lik sel suyu bir insanı, 60 cm.'lik sel suyu ise bir arabayı taşıyabilecek güce sahiptir. İnsanlar bilmediği için yaptıkları hatalarının bedelini ne yazık ki canlarıyla ödüyor."

Karaca: Siyasetçiler sorumlu
TEMA Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Hayrettin Karaca da, önce Rize'de ardından da Sinop'ta meydana gelen selleri doğal değil 'siyasal afet' olarak nitelendirdi.

"Devlet erozyonla mücadelede havlu atmış. Sel olur olmaz, devlet yetkilileri gider ve şu üç cümleyi tekrarlar: 'Acımız büyüktür, devlet güçlüdür, yaralar sarılacaktır.' Kimse farkında değil ama giden topraktır. Sel olan yerde hiçbir devlet büyüğü bunu dile getirmiyor. Köprüleri, evleri, fabrikaları yeniden yaparsınız ama toprağı geri getiremezsiniz" diyen Karaca, orman yangınlarında ulaşılan bilincin, toprak erozyonu konusunda da oluşması gerektiğini söyledi.

TMMOB: Beşköy'den ders alınmadı
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), doğa olaylarının ihmalkârlık ve vurdumduymazlık sonucu felaketlere dönüştüğünü söyledi. TMMOB'den yapılan açıklamada, "Bu, Rize'deki selle de gözler önüne serilmiştir. 1998 yılında yörede yaşanan sel felaketi sonucunda yok olan Beşköy'den bile ders alınmamış" denildi. Bölgede şiddetli yağışlar nedeniyle toprağın suya doyduğunu, aşırı su kütlesinin heyelanı doğurduğunu belirten TMMOB, risk altındaki bölgelerde yerleşim politikası güdülmediğini söyledi.

"Yüzölçümünün yüzde 92'si afet riski taşıyan ülkemizde, alınacak her arazi kullanım kararı bu riski gözeterek geliştirilmek zorunda" denilen açıklamada, IMF ve Dünya Bankası güdümlü politikalara da dikkat çekildi: "IMF programları çerçevesinde DSİ, Karayolları, Köy Hizmetleri, Devlet Meteoroloji İşleri gibi kamu kuruluşlarının bölge müdürlüklerinin kapatılmasıyla gelecekte afete maruz yöreler de kendi kaderine terk edilecek. Oysa bu kurumlar afet bölgelerine temel kamu hizmetlerini götürmekle yükümlü kuruluşlar."
Radikal

 

Temmuz 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz