reklam

06 Ağustos 2002 Salı
Ana Sayfa
>
Haberler

Sel Günü Berlin'deydik...

Türkiye' miz alışılagelmiş sel felaketlerinden birini daha yaşarken, biz de Uluslararası Mimarlar Birliği'nin (UIA) ''Dünya Mimarlık Kongresi'' için Berlin 'deydik... Haberi internetten aldığımızda, Hindistan 'da da Muson yağmurlarıyla başlayan sellerden ötürü çok sayıda insanın yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz...

UIA-2002 buluşmasına katılan yaklaşık 100 ülkeden binlerce mimar ''yaşanılır ve güvenli mekânlar'' için kafa yorarlarken aynı buluşmaya 2005'te evsahipliği yapacak Türkiye'deki bu felaket kongrenin önemini daha da arttırıyor...

Çünkü özellikle Rize 'deki selin felakete dönüşmesinde temel neden, ülkenin hemen her yöresindeki ''doğaya saygısız yerleşme'' aymazlığının Güneysu ve Çayeli ilçelerimizde de egemen olması... Mimarlığı ve şehirciliği dışlayan ''imar siyasetçilerinin'' , sel ve taşkın yataklarında bile denetimsiz betonarme yapılaşmaya yıllardır çanak tutmaları...

Almanya'daki UIA buluşmasının ana teması ise bu gibi durumlara da son verecek politikalarda, mimarlığın tüm tarihsel ve yaratıcılık birikimleriyle birlikte ''kaynak'' olarak değerlendirilmesiydi...

'Bayındırlık Bakanımız...'
İşte böylesi bir ortamda, Berlin'deki ''mimarlık gösterisi'' yeni dev binalardan ''International Congrees Center'' in (ICC) basın merkezinde Türkiye'yi izlemeye çalışıyorum...

Bayındırlık Bakanımız Abdülkadir Akcan , sele yenik düşerek ölümlere neden olan betonarme binalar karşısında özetle demiş ki: ''Bunların yerine doğayla bütünleşmiş yöresel mimarimizi sürdürseydik, bu acıları da yaşamazdık...''

1999 depremlerinin ardından tartışmalarımızı anımsıyorum... Ayakta kalan geleneksel yapılardan da artık ''ders alınması'' gerektiğini sayısız kez dile getirmiştik...

Buna karşın Bayındırlık Bakanlığı ise ''yeni'' yapı ve denetim mevzuatını öylesine radikal bir ''kültür düşmanlığı'' içinde hazırladı ki, geleneksel sistemleri geliştirmeye bile olanak tanımayan bir katılıkta, betonarmeyi adeta ''tek seçenek'' sayan anlayışı ''yasal güvenceye'' bağladı... Şimdi Sayın Bakanımız, Rize'ye bakınca gerçeği de fark etmiş görünüyor... Acaba bu gerçeği yadsıyan "Bayındırlık mevzuatı" için neler düşünüyor?..

'AB militanlarımız...'
Cumhuriyet 'te 27.07.2002 tarihindeki Zafer Temuçin 'in karikatüründen de anlıyorum ki Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz , AB'ye uyum yasaları takviminin ''selden etkilenmeyeceğini'' açıklamış...

Oysa bu uyumun ''kriterleri'' arasında ''mimarlık ve şehircilik gereklerine'' bağlı ve bundan ödün vermeyen imar ve yapılaşma kuralları da var...

Örneğin sel yatağında inşaat özgürlüğü, kıyı kuşağında fabrika, ormanda ve su havzasındaki kaçak yapılaşmayı ''belediye'' yapmak vb. gibi uygulamalar Avrupa'da akla bile gelmezken yapılaşmada temel AB ilkesi ise ''önce altyapı, sonra bina inşaatı'' ...

Acaba Mesut Yılmaz, ''memleketindeki'' sel görüntülerinden sonra bu kriterleri de anımsayacak mıdır?

Hititler'de altyapı...
Berlin'deyken, Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen ''Hititler'' sergisini de ziyaret ediyoruz...

Almanlar, binlerce yıl önceki Anadolu kentlerinin yağmur ve su donanımına ait künkleri ilgiyle izliyorlar. Berlin'in mükemmel altyapısıyla Hattuşa arasında ''uygarlık zinciri'' kurmaya çalışıyorlar...

Biz ise övünç duyduğumuz ''yerleşme tarihimize'' bakarken elâlemin hayran kaldığı geçmişimizden ders almamış olmanın burukluğu içinde sergiden ayrılıyoruz...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Ağustos 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz