reklam

13 Ağustos 2002 Salı
Ana Sayfa
>
Haberler

'Paşabahçe Oteli' hukuka aykırı

Eski bir projeye sarılarak Şişecam'ın 'turistik tesis' dediği imar planı, 19 yıl önce geçersiz kılınmıştı.

1983'te yürürlüğe giren Boğaziçi Yasası'na göre, Paşabahçe fabrikasının da diğer sanayi tesisleriyle birlikte 1995 yılına kadar başka bölgelere taşınarak arazisinin 'topluma açık' dinlence alanı şeklinde düzenlenmesi gerekiyordu. Bu kurala uymayan Şişecam'ın şimdi aynı araziyi 'otel yeri' olarak satmaya niyetlenmesi de aynı yasayla çelişiyor.

Üretimi durdurulduktan sonra 5 Ağustos 2002 günü resmen ''kapatıldığı'' açıklanan 250 yıllık ''Beykoz cam ustalığı'' nın simgesi ve Cumhuriyet dönemi ''sanayi mirasımızın'' 1935'ten bu yana temsilcisi Paşabahçe fabrikasının arazisinde ''turistik otel'' yapılmasının da ''yasal olmadığı'' anlaşıldı...

Cam Eşya Grup Başkanı Gülsüm Azeri 'nin; ''İmar planında bu arazi için otel kararı var, buna uygun proje için arsayı satacağız..'' şeklindeki açıklaması üzerine görüşüne başvurduğumuz eski Boğaziçi İmar Müdürü Sultan Pınar, sözü edilen planın 22.07.1983 tarihli olduğunu anımsatarak ''daha sonra 22.11.1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Boğaziçi Yasası'yla bu planların öngörünüm bölgesine ait kararları geçersiz kılındı..'' diyor.

İstanbul'un Beykoz ilçesindeki Paşabahçe fabrikası da aynı zamanda 1970'lerden bu yana ''SİT'' kapsamında imar yasağı bulunan ''Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi Sahil Şeridi'' içinde bulunuyor...

Kapatma kararının ardından fabrika arazisinde otel yapılacağı konusunda Şişecam adına Gülsüm Azeri şunları söylemişti: ''Biz sanayiciyiz, o arsada sanayi yapılmayacak... Şu andaki imar planına göre arazi turizm konaklama tesisi olarak görülüyor. İyi bir proje gelmesi halinde arsayı satacağız.'' (Hürriyet-06 Ağustos 2002)

Ne var ki Boğaziçi Yasası'na ve SİT kararlarına göre aynı arazide Şişecam ''istese bile'' başka bir sanayi tesisi kuramayacağı gibi, ''iyi proje'' bir yana, herhangi bir turizm konaklama tesisi projesine de ruhsat verilmesi mümkün görünmüyor.

Çünkü yasanın daha 1. maddesinde; ''Boğaziçi alanındaki nüfus yoğunluğunu arttırıcı her türlü uygulama'' yasaklanmış durumda... Bu nedenle öngörünüm bölgesinde ''kültür varlığı binaların restorasyonunun dışında'' tüm yeni yapılaşmalara kısıtlama var... Kapanan fabrikaların yerine yenisini açarak ya da yeni turizm tesisleriyle maddedeki kısıtlamayı aşmak ise bu kuralın ''ihlali'' anlamına geliyor..

Nitekim yine yasanın 3/L maddesindeki; ''Boğaziçi Alanında (...) sanayi tesisleri kurulamaz'' hükmüyle de Şişecam'ın bu fabrikayı yıkması halinde yeniden inşa hakkı kalmıyor... 3/j maddesindeki; ''Boğaziçi sahil şeridinde ancak toplumun yararlanacağı dinlenme, gezinti ve turizm tesisleri yapılabilir'' tanımlamasıyla Gülsüm Azeri 'nin belirttiği türden bir ''konaklama'' işlevli otel çelişiyor...

Yasanın öngördüğü ''topluma açık'' kuralı ile ancak günübirlik rekreasyon tesisleri ve lokanta-kafeterya vb. hizmetleri de içeren park ve yeşil alanlar düzenlenebileceğinden, ''İyi bir otel projesi gelirse arsayı satarız...'' sözünün hukuksal dayanağı kalmıyor...

Bayan Azeri'nin; ''şu andaki imar planı'' dediği plan ise ''şu anda'' zaten yok ve 19 yıl önceki onay tarihinden 5 ay sonra da geçerliliğini yitirmiş durumda...

12 Eylül 1980 darbesiyle askeri yönetimce İstanbul Belediye Başkanlığı'na atanan ''Tırtıl Paşa'' nın İller Bankası'ndaki plancıları gece gündüz çalıştırarak birkaç ay içinde hazırlattığı Boğaziçi imar planlarında, öngörünüm bölgesindeki mevcut sanayi yapılarının kalkması için ''özendirici'' bir kural olarak bunların arazilerine ''turistik tesis'' yapma hakkı tanınmıştı.

Ancak, 22.11.1983'te yürürlüğe giren 2960 sayılı Boğaziçi Yasası, bu planın öngörünüm bölgesine ait bölümünü iptal ettiği gibi, aynı planla önceden getirilen ve ''yasayla çelişen'' yeni inşaat haklarını da geçici 5. maddesiyle ortadan kaldırdı... Geçici 12. maddesinde ise özellikle ''sanayi tesislerinin'' 1985 yılı sonuna kadar ''Boğziçi'nden başka bölgelere nakli'' kuralı getirilmişti.

İşte bu süre, yasanın Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkiyle daha sonra 10 yıl daha uzatıldığından, aslında Paşabahçe fabrikasının da 1995'e kadar ''taşınması'' gerekiyordu.

Şimdi, yaklaşık 7 yıldır Boğaziçi Yasası'nın bu kesin hükmünü de açıkça ''ihlal'' eden Şişecam, 1983'te geçersiz kalmış bir eski plana sarılarak arazisini ''otel arsası'' şeklinde pazarlamaya çalışıyor. Buna engel oluşturan yasal kurallar, eğer yeni bir düzenlemeyle TBMM'ce değiştirilmezse, Şişecam kapattığı fabrika binasını da yıkmak ve yerinin ''topluma açık tesislerle'' rekreasyon alanı ve park olarak düzenlenmesini sağlamak zorunda.

Fabrika müze olamaz mı ?
İşte böyle bir hukuksal ortamda, acaba aynı fabrikanın ''mevcut binaları'' Boğaziçi Yasası'nı da çiğnemeden ''toplum yararına'' değerlendirilemez mi?

''Mevzuata'' bakıldığında, hem yoğunluğu arttırmayacak hem de yasaların öngördüğü ''Boğaziçi'ne ait kültürel değerlerin korunması'' hedefine katkı koyulacak şekilde, Paşabahçe fabrikasında hiç değilse ''geleneksel el üretiminin'' örnekleri ve ''cam ustalığı eğitimiyle'' de hizmet verecek bir ''cam sanatı enstitüsü ve müzesini içeren bir tarih ve kültür merkezinin'' kurulması mümkün görünüyor...

Şişecam, Cumhuriyet yasalarına aykırı davranmak istemiyorsa, toplumsal emek ve birikimin tarihten gelen ürünü olan bu fabrikayı yok ederek arazisini elden çıkartmak yerine, 1934'teki ''kuruluş amacı ve coşkusuna'' da yakışacak bu öneriyi değerlendirmeli...

Böylece cefakâr işçilerine yaptığı ''vefasızlığı'' , Beykozlu cam emekçilerinin yüzlerce yılda yarattıkları bir sanat tarihi geleneğini gelecek kuşaklara da aktararak giderme olanağını belki bulabilir...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Ağustos 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz